| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin (2/2137) (Alt komisyon metni) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 06 .03.2018 |
MURAT ALPARSLAN (Ankara) - Sayın Başkan, Komisyonumuzun çok değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyor, iyi akşamlar diliyorum.
Hiç tereddütsüz, demokratik rejimlerin meşruiyetinin seçimler ve seçimlerin meşruiyetinin de serbest, açık, gizli oyla seçmenin hür iradesinin yansıdığı sandıklar olduğunun hepimizce bilindiği malumdur. Bu anlamda, egemenliğin kayıtsız şartsız millette olduğu, hâkimiyetin bilakayduşart millette olduğu da hepimizin en esaslı demokrasi ilkesidir. Getirilen kanun teklifinde özellikle hem 16 Nisan halk oylamasından sonra ortaya çıkan yeni cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine ilişkin olarak hem yine seçim güvenliğinin birtakım hususlarına dönük bazı değişiklikler olmak üzere ve aynı zamanda ittifakla ilgili bazı hükümlerin de birlikte ele alındığı bir kanun teklifini Komisyonumuzda görüşüyoruz.
16 Nisan halk oylamasından sonra hükûmet etme sisteminin değişiklik görmesi sebebiyle buna ilişkin seçimlerin de bir şekilde farklı bir düzene kavuşması ve yine seçmen iradesinin de bu yeni oluşacak hükûmet sistemine göre şekillenmesi anlamında bu kanun teklifindeki ilkeleri hep beraber çalışmış bulunuyoruz. Farklı konu başlıklarına, değişik sebeplerle itiraz ediliyor olmakla birlikte, özellikle baraj meselesi konusundaki tartışmaların bir hayli önem arz ettiğini Komisyon çalışmalarında izledik. Barajın zaten var olduğu ve zaman zaman farklı partiler tarafından bunların ele alınması konusunda birtakım talepler geldiğinde bunun bir baraj sıkıntısından kaynaklı olduğu ve bu konuda samimi davranılmadığına yakın geçmiş siyasi tarihte şahit olduk. Kaldı ki cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde baraj sadece yasama meclisiyle ilgili ve sınırlı olmayıp bu yeni hükûmet etme modelinden kaynaklı olarak yüzde 50, artı 1 olduğu da hepimizce malumdur. Bu oluşan yeni baraj sebebiyle halkın tamamını kucaklamak ve milletin tamamına ulaşmak konusunda siyasi partilerin eğer varlıklarını sadece Mecliste olmakla sınırlı tutmamaları hâlinde bir iddia ortaya koyacak iseler bu konuda birtakım yeni arayışlar veya birtakım yeni ittifaklar veya birtakım yeni söylemler içerisinde olmaları zaten mutlak bir zarurettir. Bu kapsamda yine bu ortaya konulan ittifakla ilgili sonuçların bir oy kaygısı veya birtakım barajlarda duyulan yüzde 10 ve yüzde 50'lik baraj sıkıntılarından ibaret ve onlardan kaynaklı olduğunun söylenmesi kabul edilebilir bir gerçek değildir. Zira, bu, millî mutabakat hattıdır ve bu anlamda yeni hükûmet sistemine de uygunluğu dikkate alındığında bunun siyasetteki varlık sebebinin vatana, millete hizmet ve birtakım projelerini ve söylemlerini hayata geçirmek iddiasında olan her siyasi partinin düşünmesi gereken bir mutlak gerçektir diye düşünmek lazım diye ifade etmek istiyorum. Kaldı ki zaten ittifakların ifade edildiği gibi kendi siyasi tarihimizde değişik zamanlar ve tarihlerdeki fiilî uygulamalarına baktığımızda zaten var olan fakat birtakım karanlık ve kirlik pazarlıkların ve farklı şekillerdeki siyasi mühendisliklerin üzerine bina edilen, belki bu anlamda da meşruiyeti kesinlikle millî iradeyi yanıltmak olan bu ittifaklardan farklı olarak burada tamamen ittifakın hukuki meşru altyapısı ortaya konulmaktadır ve bu anlamda da hukuki bir meşruiyet kazandırılmaktadır.
Yine, beyanlarda özellikle bu konuda yapılan teklifte sanki sadece cumhur ittifakına ilişkin birtakım düzenlemeler yapıldığı iddiası da kabul edilemez. Zira, bu kanun teklifi soyut, genel bir düzenlemedir ve bu düzenleme ittifak yapmak isteyen tüm partilere aynı şekilde uygulanması mümkün olan bir genel düzenlemedir. Bu ittifak modelinde, daha önceki beyanlarınızda güya Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin koalisyonları kaldıracağı, iktidar olma ve bir şekilde ülkeyi yönetme konusunda çıkan arızaların giderileceği konusundaki beyanlarınıza ters düştüğüne dair ifadeleri kabul etmek mümkün değildir. Zira, koalisyonlar ile ittifakların farkları hepimizce de malumdur, detayıyla sizlerin vaktini almak istemem ancak burada seçmen oyunu verirken bu konuda ortaya irade koymuş ittifakları birlikte dikkate alacak ve ona göre tercihini belirleyecektir. Bu anlamda, verdiği tercihin sonradan partilerin kendi inisiyatifiyle koalisyonların evrilmesindeki engel de aşılmış olacak, başta ne yapıp yapmayacağını seçmenimiz görmüş olacaktır.
Yine konuşmalarda özellikle ortaya konulan kanun teklifinin gerekçelerinin izahında yetersizliği veya tam ifade edilemediği gibi yaklaşımların var olduğunu görmüş bulunuyoruz ama bunların aslında gerekçelerde efradını cami, ağyarını mâni şekilde bir gerekçeyle ortaya çıktığının hepimiz farkındayız. Kaldı ki bu şekilde sebeplerden, gerekçelerden veya bunların haklılığı, haksızlığından bahsedenlerin itiraz gerekçelerinin de hiçbir şekilde mevcut duruma alternatif veya mevcut durumdaki sebepleri boşa çıkaracak bir yaklaşım ve haklı gerekçeler oluşturmadığını da hepimiz görmüş bulunmaktayız.
Yine özetle, yapılan tüm yaklaşımlarda ve konuşmalarda bir niyet okuma çerçevesinde meselenin ele alındığını ve bu anlamda, sanki gizli bir ajandanın var olduğunu, bir siyasi mühendislik, bir hesap içerisinde bu sürecin işletildiği konusunda maalesef birtakım yaklaşımlar olmuştur. Ancak bunun belki şimdiden, seçim sonuçlarının mağlubiyetinin haklı gösterilmesine dönük birtakım gerekçeler olduğu, yine birtakım ezberlenmiş çaresizliklerin ve yine aynı mahiyetteki bahanelerin olduğunu da bilmemiz gerekmektedir. Zira, ortaya konulan bu teklif hem bizim demokrasi tecrübelerimize hem de seçim pratiklerimize uygun bir şekilde ortaya çıkmıştır. Kaldı ki burada ittifak sadece sandıkla sınırlı değil, her alanda ve her konuda bir ittifak şeklinde vardır ve devam etmektedir ve seçmenin, kamuoyunun tamamen gözleri önünde tüm durum ve duruşları ortaya konulmaktadır. Bu anlamda bu teklifin belki kısa sürede ve hemen, apar topar gündeme getirildiği ve sanki bir şeylerden kaçırıldığı konusundaki yaklaşımları da kabul etmek mümkün değildir. Zira, bu teklif özellikle halkın, milletin, kamuoyunun beklentileri çerçevesinde yaşanılan 15 Temmuz acı gerçeği karşısında sonradan ortaya konulan millî çerçevesi ve ekseninde ortaya çıkmış ve milletin, halkın, kamuoyunun ve hassaten seçmenin beklentileri dikkate alınmak suretiyle ortaya konulmuştur. Bu anlamda, bu ortaya konulan kanun teklifinin ve özellikle ittifakın kirli, oy hırsızlığı veya oyunu artırmadan sandalyesini artırmak gibi birtakım ithamlarla eleştirilmesi veya yakıştırılmasını kabul etmediğimizi özellikle ifade etmek isterim. Burada siyasi hesaplardan ve siyaset mühendisliğinden uzak, tamamen samimi ve hasbi bir yaklaşım olduğunu da görmemizin mümkün olabileceğini ifade ediyorum.
Özellikle yine konuşmalarda değinilen bir diğer konu 16 Nisan halk oylamasının meşruluğunu ve özellikle söylem müktesebatı oluşturmak anlamında mühürsüz oy pusulaları kavramıdır. İşin doğrusu, bu şekilde, bir mühürsüz oy pusulası kavramının ve gerçekliğinin olmadığı hepimizce malumdur. Kaldı ki bu konuda 16 Nisan halk oylamasının sonuçlarının meşru olduğu, meri mevzuat karşısında net ve kesin bir şekilde geçerli olduğunu da hepimiz kabul etmiş durumdayız. Zira, Yüksek Seçim Kurulunun hem de sandıklar açılmadan evvel "evet" ve "hayır" oylarına etkisinin bilinmediği bir zamanda 1984'ten beri ortaya koyduğu uygulamalara denk düşecek bir genel kaide ortaya koyması da hukukun kaidesidir. Burada işin doğrusu, açık kanun metnine rağmen farklı bir uygulama yapıldığı konusundaki iddiaların mesmu olmaması gerekir zira, mevcut uygulamaları uzun yıllara sari bu şekildedir. O sebeple bu ittifak kanununda bir şekilde mühürsüz veya oy pusulası veya zarfların geçerli olduğu konusunda getirilecek kanun maddesinin...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MURAT ALPARSLAN (Ankara) - ...aslında 16 Nisandaki güya yapılan bir yanlışlığın itirafı ve kabulü olduğu konusundaki yaklaşımlar kesinlikle kabulü mümkün olmayan asılsız iddialardır. Aslında bu getirilen teklifle yapılanın doğruluğunun tahkim edilmesi ve zaten doğru olan uygulamalarının yasal bir çerçeveye oturtulması konusundaki bir adım olduğunun bilinmesi lazım.
O günlerdeki yaklaşımlarda Sayın Cumhurbaşkanımıza atfen "Atı alan Üsküdar'ı geçti." şeklindeki beyanların, aslında o sonuçların bir şekilde değersizleştirilmesi, bir yandan da sonuçların geçersizliği ve meşruluğu konusundaki tartışma çabaları konusunda hem meri mevzuat hem de YSK sonuçları karşısında kararın ve sonuçların kesin olduğu konusundaki iradesini ifade eden bir deyişten ibaret olduğu da hepimizce malumdur.
Yine, bu konuda özellikle seçmen iradesinin farklı şekillerde yönlendirilebileceği, bir şekilde aynı zarfa konulacak oy pusulaları sebebiyle bunun seçmene dönük bir siyasi mühendislik ve hesap olduğu konusundaki yaklaşımların da geçerli olmadığını ifade etmek isterim. Zira bu konudaki iddiaların gerçekliği düşünüldüğünde seçmenin iradesinin veya bir anlamda ferasetinin isabetsizliği konusunda bir haksız yaklaşım olacağını bilmek lazım. Zira seçmenin kullanacağı sandığı, oy pusulasını ve yeni oluşturulabilecek oy pusulasındaki oy kullanma tarzını ve şeklini bilebileceğini anlamak ve kabul etmek mutlaka önemli ve demokrasiler için anlamlı bir gerçektir. Onun kabulünün olmaması seçmen iradesine açıkça bir halel getirecek yaklaşımdır.
Yine, bu konuda, ittifakla ilgili ortaya konulan bu kanun teklifinin mevcut mevzuatlardaki tüm hükümlerle birlikte ve seçim zamanlarında ortaya konulan genelge ve yönetmeliklerle birlikte değerlendirilmesi, bu konudaki belki birtakım kafa karışıklıklarının, belki birtakım farklı iddiaların kabul görüp görmemesi konusunda daha sağlıklı bir kanaat oluşturacaktır. Çünkü burada düzenlenen seçimlerle ilgili pek çok ayrı mevzuattaki hususların sadece bir bölümüdür. O sebeple, bu düzenlemenin tamamına ilişkin mevzuatla birlikte değerlendirilmesi önem arz etmektedir.
Özellikle bu konuda, özellikle 16 Nisanda da ortaya konulduğu gibi bir "mühürsüz oy pusulası ve zarfı" algısı üzerinden ortaya konulan ve kamuoyunun kafasının karıştırılmasına dönük adımların bu kanunda da bir şekilde "seçim güvenliğinin milletin iradesini boşa çıkaracak şekilde millet nezdinde bir sıkıntı oluşturduğu" asılsız iddialardır ki bunu kabulü mümkün değildir.
Milletimiz bu kanunun, özellikle zaten temsilde adaletin de sağlanması ve serbest, hür iradelerinin sandıkta her hâlükârda geçerli sayılmasına imkân sağlayacak düzenlemelerle birlikte daha fazla bir egemenlik tecellisine imkân sağlayacak, bunun için de kendilerinin de verilecek yetkiyle birlikte birtakım tedbirlerle bu işin çok daha sağlıklı yapılacak bir zemine taşınacağı konusunda bir talep ve bilgi sahibidir. O sebeple, söylenilenlerin aksine milletimizin seçim güvenliği konusundaki endişeleri bu teklifin yasalaşmasından sonra tamamen sonlanacak ve haklı beklentileri gerçekleşmiş olacak.
Nihayetinde tüm bu konudaki eleştiriler, yaklaşımlar, ortaya çıkacak belki birtakım iddialar, ithamlar, milletin vicdanında, milletin iradesinde ve ferasetinde karşılık bulacak ve bir şekilde bu konuda tarihin huzurunda ortaya çıkacak yaklaşımlarla ilgili son tahlilde kanaati ve kararı millet oluşturacaktır ve milletin feraseti ve ortaya koyacağı iradesi de nihayetinde bu konudaki her türlü tartışmadan vareste ve mutlak bir gerçek olacaktır.
Ben, bu sebeple ifadelerimi bu aşamada sınırlı tutmak kaydıyla kanun teklifinin hayırlı olmasını diliyor, hepinize iyi akşamlar diliyorum.