| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/913) (Alt komisyon metni) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 14 .02.2018 |
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Sayın Başkan, saygıdeğer Komisyon üyeleri; tasarı adı "yatırım ortamının iyileştirilmesi" ve bu amaçla İcra ve İflas Kanunu'nda yapılan değişiklikleri içeren bir tasarı. Yatırım ortamının iyileştirilmesiyle ilgili tek tasarı bu değil, diğer komisyonlarda da benzer başlıkla hazırlanan tasarılar var, görüşülüyor. Bu anlamda yapılan değişiklik daha çok İcra ve İflas Kanunu'nda bu anılan müesseselerin bir kısmının kaldırılması, bir kısmının hükümlerinin değiştirilmesi konusunda bir içeriğe sahip. Bu yönüyle alt komisyonda başlığın sadece "İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı" olarak değiştirilmesi önerildi. Aslına bakarsanız birçok değerlendirmeyi bir ortak anlayış içerisinde gerçekleştirdi alt komisyonumuz, bunu burada ifade edeyim. Dolayısıyla diğer sözcülerin yapmış oldukları değerlendirmelerin birçoğuna birlikte ulaştık, birlikte bu değerlendirmeleri yaptık. Onda da ortaklaştırdığımızı belirtelim.
Sevgili arkadaşlar, zaten yatırım ortamının iyileştirilmesi bir yasayla sağlanacak bir durum değil. Türkiye'de yatırımla ilgili ciddi sıkıntıların olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu, daha ziyade bu hukuki düzenlemelerle değil, ekonominin temel gerekleriyle ilgili yapılması gereken düzenlemeler ve alınması gereken tedbirler ve yapılması gereken tercihlerle ilgili bir durumdur. Bu meselenin çözümünün orada aranması gerekir. Burada yatırım ortamının iyileştirilmesinden ziyade, yatırım ortamının iyi olmaması sebebiyle işleri kötüye giden, iflasın eşiğinde olan işletmelerin durumunun değerlendirilmesi, mümkünse onların yeni baştan ayağa kaldırılması gibi bir hukuki çerçeveyi mi içeriyor bu yasa? Bu yönüyle de zaten o başlığa yabancı bir düzenleme. Bunun da altını çizmiş olalım.
Evet, Türkiye'de yatırım ortamıyla ilgili ciddi sıkıntılar var, üretmeyen bir ekonomimiz var ve ürettiğini hakça paylaşmayan bir paylaşım düzenimiz var. Bunun yanı sıra, üretimden en büyük payı faiz lobisine aktardığımız bir gerçekliğimiz var. Hükûmet bunlarla ilgili ciddi tedbirler almalıdır ama bu çözüm bu düzenlemeyle aranmamalıdır.
Sevgili arkadaşlar, tüm bunların ötesinde şu tespitte de bulunalım: Söylenildi, 2003 yılında -2003'tü yanlış hatırlamıyorsam- hukukumuza giren iflas erteleme kurumu kaldırılıyor. Dolayısıyla kendisinden beklenen, murat edilen amaca ulaşmadığı, süreç içerisinde çürümeye uğradığı söylenilen -sunuşta da söylendi, akademisyenler de söylüyorlar, bizler de yılmadık, söylüyoruz- bir kurumun ortadan kaldırılması, onun yerine konkordato kurumunun yapılacak yeni düzenlemelerle bu ihtiyacı karşılayacak bir çerçeveye oturtulması amaçlanıyor. Durum budur. Aslında bu durum da yeni değil, aslında konuşulacak hâli de kalmadı. Yani AKP iktidarının sürekli yaptığı ve bozduğu hiçbir alan kalmadı. Adım attığı, sonrasında döndüğü hiçbir yol kalmadı. AKP iktidarlarının, gerçekten de çürütmediği hiçbir kurum kalmadı. Böyle baktığımızda, iflas ertelemesinin de benzer noktaya gelmiş olmasında sadece bu düzenlemedeki beceriksizlikten, öngörüsüzlükten, toplumsal hayatı ve ekonomik hayatı kavramaktan uzak bakış etkili oldu diyemeyiz. Zira, işin içerisinde hukuki müdahaleler de var. Özellikle, hukukun bu on beş yıllık dönem içerisindeki siyasallaşması süreci, saygınlığını, etkinliğini, bağımsızlığını, tarafsızlığını, süreç içerisinde inandırıcılığını kaybetmiş olması kendiliğinden olmadı, tüm yaşanılanların sonucu olarak ortaya çıktı. İşte, bu denli çürümüş, bu denli itibarı yerlere inmiş bir yargı gerçeği içerisinde elbette ki oradaki müdahalelerle iflas ertelemesi kurumu da haklı bir şekilde, tespit ettiğimiz gibi bir çürümeye uğradı ve kendisinden beklenen işlevi yerine getirmekten uzak kaldı. Dolayısıyla bu çürüyen yapıyı ortadan kaldırmak bir ihtiyaç, biz de buna katılıyoruz. Bunun yerine daha iyi işleyebilecek bir sistemi ihdas etmek bir ihtiyaç, biz de buna katılıyoruz. Ama şunu hatırlatıyoruz: Sonuçta, bir hukuki düzenleme yapıyoruz, alanın tamamı yargısal müdahalelerin gerçekleştiği bir alan. Yani yargının yok olan tüm değerleri yeni baştan ayağa kaldırılmadığı sürece, bu müessesenin de süre içerisinde çürümeye uğrayacağı kaçınılmaz. Dolayısıyla temel sorun üzerine konuştuğumuz bu dar alanlar değil; temel sorun bu Komisyonun uğraş alanı olan bağımsız yargı sorunudur, temel sorun karşılanmayan adalet sorunudur. Buna dair kapsamlı, bütünlüklü yani bu alandaki o büyük çürümeyi görmeden, buna müdahil olmadan bu alanda yapacağımız düzenlemeler de üç yıl, beş yıl, yedi yıl, on yıl sonra mutlaka gerisin geri -o günlere kalacağınızı sanmıyorum ama- bizatihi geri alınacaktır, ola ki kalırsanız geri almak zorunda kalacaksınız. Bu tespiti yapmak durumundayım.
Yine, Adalet Komisyonunun üyesi olarak konuşuyorum, bir büyük bir hukuk garabetini anmadan buradan geçemem, Enis Berberoğlu'nu konuşmak istiyorum. Bu kararın vicdanlarımızda yarattığı büyük tahribatı değerlendirmek istiyorum, sizlere hatırlatmak istiyorum. Bir gerçeği, yalnızca bir gerçeği ifade etmiş olmak öncelikle suç sayıldı, sonrasında zorlama bir suçla kişiler ilişkilendirildi; resmiyet kazanmış, aleniyet kazanmış meseleler, bizatihi iktidar tarafından ifade bulmuş gerçekler suç sayıldı, bunun üzerinden sır kavramları yaratıldı, insanlar mahkûm edildi ve hâlâ haksız, hukuksuz yere, bir istibdat rejiminde görebileceğimiz bir gerçeklikle insanlar cezaevinde. Ve başka bir gerçeklik -bizler hukukçuyuz, verilen cezanın sınırı belli- cezaya maruz kalan kişi bir milletvekili. Deliller toplanmış ki karar verildi, değil mi? Deliller toplandı ki karar verildi.
MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir) - Necati Bey, bağlasanız...
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Bağlayacağım ama bunu konuşmadan bağlayamayız. Gerçekler, her şeyden daha önemli bu, her şeyden daha önemli. Yani gerçekten de... Çünkü yargıdaki en büyük çürümeyi gösteren nişane burası bu günlerde. Berberoğlu kararı yargının çürümesinin net ifadesidir.
MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir) - Yargı şu anda devam ediyor ve kendi içinde devam eden bir süreci tamamlıyor.
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Bir mağduriyet devam ediyor.
MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir) - Yani biraz önce bahsettiğiniz şeyler, verilen mahkûmiyet, ikinci verilen mahkûmiyet, şimdiki verilen mahkûmiyet yani kendi içinde oluyor.
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Evet.
MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir) - Komisyonun bununla yani...
SERAP YAŞAR (İstanbul) - Ne ilgisi var?
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Bizler hepimiz gerek yargının cemaate teslim edildiği süreçte gerekse onun sonrasındaki HSYK üyelerinden yargının nasıl şekillendirildiğini, nasıl teslim alındığını, nasıl önce bir cemaate, sonra bir partiye teslim edildiğini görüp bilenleriz. Biz yargının içinden gelenleriz, ben de hâkimlik mesleğinden geliyorum. Dolayısıyla bu yansımayı her gün daha acımasız şekilde hissediyoruz. Bugün bunlara itiraz etmezsek, o gün bu acımazlığı yapanların şimdi ne noktada olduklarını gözlersek, yarın da bu acımasızlığı yapanların ne noktada olacağının hesabını aklımıza getirmezsek Türkiye zaman kaybeder, Türkiye imkân kaybeder, Türkiye insan kaybeder. Bunlar önemli, bunları o nedenle hatırlatmak durumundayım. Dolayısıyla bu verilen kararı doğru bulmadığımı ve bu anlamda, Adalet Komisyonumuzun da bir tutum sergilemesi gerektiğini düşünüyorum. Enis Berberoğlu bir an önce hürriyetine ve hakikatin de adalete kavuşmasını diliyorum.
Sevgili arkadaşlar, bu anlamda, artık tasarının sıkıntılarına azaltacak şekilde Komisyonda bir çalışmamız oldu. Bunu gerçekten ihtiyaca uygun gereklerle yapmaya çalıştık hep beraber. Orada hukukun genel teorisine, özellikle sözleşme hürriyetine, hukukun genel ilkelerine aykırı birtakım düzenlemeler var, Ali Başkan da bunları belki yeri geldiğinde anlatacaktır çünkü bunları da yine ittifakla değerlendirdik, bunlar üzerinde konuşacağız.
Yine, bilişim ve teknoloji alanındaki gelişmelerin hukuk sistemimize aktarılması konusundaki yönelimi gerekli görüyoruz, destekliyoruz. Fakat bu geçiş süreçlerinde hak kayıplarının da olmaması konusunda gerek eğitim gerek alt yapı anlamında gerekli çalışmaların yapılmasını öneriyoruz alt komisyon olarak. Ve bu temel tercih üzerinden katkılarımızı sürdüreceğimizi bildiriyoruz.
Saygılar sunuyorum.