| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | Mülteci Hakları Alt Komisyonunun hazırladığı Göç ve Uyum Raporu'na ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 07 .03.2018 |
SAİD YÜCE (Isparta) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Raporun çok okunamadığı dile getirildiği için sadece iki paragraf okuyacağım müsaadenizle. Yani hazırlığına da biraz katkımız olduğu için -tabii daha çok Atay Beylerin- hoşuma giden bölümler.
"Cenevre Sözleşmesi'nin yanında İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde de açıkça ifade edilmiştir. Beyannamenin 14'üncü maddesi şöyle emreder: 'Herkes zulüm karşısında başka ülkelere sığınma talebinde bulunma ve sığınma olanağından yararlanma hakkına sahiptir.' Çünkü sığınma hakkı yaşam hakkıyla doğrudan bağlantılıdır. Suriye'deki savaş nedeniyle 700 binden fazla insan hayatını kaybetti, 12 milyondan fazla Suriyeli yer değiştirdi, 6,5 milyonu kendi ülkesinin dışına kaçmak zorunda kaldı. Bu, hayata tutunma sürecinde Avrupa'nın kapılarını kapattığına tanık olduk." Bunu niye söylüyorum? Hem kendi kamuoyumuz hem Avrupa ve dünya kamuoyu biraz daha dikkatle baksın, kayıtlara geçsin diye tekrar ediyorum. "Avrupa'nın kapıları kapattığına tanık olduk. Oysa, Avrupa'nın yazdığı Cenevre Sözleşmesi kapıların açılması talimatını içeriyor. Avrupa, yazdığı sözleşmeyi artık okumuyor, uygulamıyor. Hatta, daha da ileri giderek sınırlarına dikenli ve jiletli teller çekiyor. Kapılar kapatılınca ölümler, dramlar ortaya çıkıyor. IOM verilerine göre son dört yılda yaklaşık 20 bin sığınmacı Akdeniz'de hayatını kaybetti. Akdeniz, bugün dünyanın en büyük mezarlığı, âdeta yüzen tabutların olduğu bir deniz. İtalyan şair Aldo şiirinde bu durumu etkileyici şekilde mısralara döküyor: 'Akdeniz'den gelen hiçbir balığı yemiyorum artık. Balıklarla birlikte Libyalıları, Somalileri, Suriyelileri, Iraklıları yemekten korkuyorum.' Vicdanların kirlendiği dünyada, balıklar yerine artık bebekler kıyıya vuruyor. En küçük balık ölümünde dünyayı ayağa kaldıran sivil toplumdan, uluslararası örgütlerden, insan hakları için oluşturulan uluslararası inisiyatiflerden ses çıkmıyor. İnsani dramları bitirmek için çareler üretmek için kurulan uluslararası kuruluşlar bugünlerde ölen sığınmacıları sayan, istatistik tutan, işlevsiz birer kuruluş hâline gelmiştir. NATO savaş gemileri, kaynak ülkelerdeki savaşı durdurmak yerine insanların bombalar altından kaçmasına engel olmak için Akdeniz'de nöbet tutuyor. İnisiyatifler de uluslararası kurumlar da insanın ve insanlığın ölümüne engel olamıyor."
Şurada da bir iki cümle var, bir öneri, teklif babında.
"Biz, dünyanın en çok sığınmacı barındıran ülkesiyiz. Anadolu, asırlar boyunca göçmenlere kucak açmış bir coğrafya. Tarihî, vicdani, fiilî, hukuki, insani olarak -hangi açıdan bakarsak bakalım- yeni sözleşme ya da ek protokol Anadolu'da hazırlanmalıdır, bu sözleşme Anadolu ya da İstanbul Sözleşmesi olarak da Antep, Kilis, Urfa, Hatay sözleşmesi olarak da isimlendirilebilir."
Teşekkür ederim.