KOMİSYON KONUŞMASI

ZÜHAL TOPCU (Ankara) - Teşekkür ediyorum.

Şimdi, tabii maddelerden ziyade ben genel olarak zihniyete yönelik bir eleştiri sunmak istiyorum. Ben bunun çok iyi niyetli bir çalışma olmadığını da söylemek istiyorum. Çünkü, bunu bir süreç olarak aldığınızda, yani bütün bu topluma bakışı, olaylara bakışı bir süreç perspektifinden baktığınızda, bunların böyle herhangi bir tehdit unsuru ortaya çıktığında hemen alelacele gelen bir paketler olarak düşünüyorum bunu. Çünkü, bakıldığında hakikaten bu olayların çok daha bazı şeylere, maddelere tedbir olarak getirildiğini söylenen kararların çok daha önceden yapıldığını, bu toplumda gerçekleştiğini, toplumun çok fazla muzdarip olduğunu da biliyoruz ama neden hemen aniden geliyor? Çünkü, baktığımızda, hakikaten bir, yalnızca hani toplumun gerçek ihtiyaçlarına yönelik değil de, şeye, özellikle AKP'yi iktidarda tutmaya yönelik bir çalışma, daha doğrusu iktidarda tutmanın ötesinde toplumu kontrol altına almaya yönelik bir çalışma olduğunu söylemek istiyorum. Çünkü, palyatif çözümler üretiliyor sürekli. Çünkü, toplumsal bilincin oluşturulması lazım. Burada toplumsal bilinci oluşturma yerine "Hadi olaylar çıktı, şuna şöyle bir madde getirelim, çözelim." Yani siz bir taraftan, özellikle okullara, ibadethanelere, bilmem şuraya, buraya 200 metre uzaklıkta işte nedir bonzai kullanımının yasaklanması, bilmem işte satışının yasaklanması şeklinde... Bugün okulların önünde satılıyor, bonzaiden ölümlerin oranı yüzde 45 artmış durumda. İşte beş yılda, özellikle baktığınızda çocuk suçluluğu, çalma, gasp olaylarının yüzde 100 arttığını görebiliyoruz. Şimdi, siz onlara tedbir alma yerine ne yapıyorsunuz? Özellikle, polisiye tedbirlerle, kurallarla bu işi çözmeye çalışıyorsunuz ama bir taraftan... Yani bunları çözmeye çalışırken siyasi söylemlere baktığımızda bunların tetiklendiğini de görebiliyoruz. İşte ne oluyor o zaman? Yani tedbiri alıyorsunuz, ondan sonra kuralların yine keyfî bir uygulamaya dönüştüğünü görebiliyoruz.

Şimdi, şurada bir ifade vardı, özellikle onu paylaşmak istiyorum, 3'üncü maddenin (b) fıkrasında diyor ki: "Yasa dışı örgüt ve topluluklara ait amblem ve işaret taşıyarak veya bu işaret ve amblemleri üzerinde bulunduran üniformayı andırır giysiler giyerek katılanlar..." İşte ondan sonra şeyler geliyor. Şimdi, baktığımızda, yıllardır bu şeylerle, özellikle uluslararası boyutta da terör örgütü olarak ifade edilen grupların giydikleri kıyafetler var, amblemler var. Şu anda Doğu Anadolu'da yolları kestiklerini görebiliyoruz, şiddet uyguladıklarını, yaktıklarını ve bu kıyafetlerle, amblemlerle yaptığını görüyoruz. Bu kadar, bir sürü toplumdan veya siyasi parti olarak bizden, Milliyetçi Hareket Partisinden bu kadar uyarılara rağmen neden bu tedbirler yapılmıyor? Yani buraya konunca mı olacak? Acaba bu bir sopa meselesi mi, havuç sopa mı? "Bakın, böyle böyle, pazarlıklar sonucunda fazla sesiniz çıkarsa biz bunu ne yaparız? Şu şekilde bu tedbirlerle hemen uygulamaya geçiririz." Mecliste bile bu kıyafetlerle Meclise gelindiğini görüyoruz burada. Peki, burada özellikle bunların yapılması ve tedbirlerin alınması, şimdiye kadar hiç mi rahatsız etmedi? Yani illa burada yasa mı olması lazım? Toplumsal bilinç nerede? Yani genel olarak zaten yasak ama uygulanmadı. Şimdi, bir tek burada hani şey olarak çıkınca mı bunların yasak olduğu zihnimizde uyanıyor.

Genel olarak benim söylemek istediğim, genel olarak ifadelerle... Ama baktığımızda, bunların da özellikle çok fazla benim çözüm üretmeyeceğini, yani olmadığını, çünkü gerçekten şeye yönelik, uzun soluklu bir problemin ortaya çıkmamasına yönelik tedbirler olmadığını biliyoruz. Çünkü, bir taraftan siz çözüm sürecini yürütürken, geçen temmuz ayında galiba, ona yönelik maddeler çıkartılmıştı, şimdi yetmediğini görüyorsunuz. Çünkü, elini verenin kolunu kaptırdığını görüyorsunuz. Buradan ne yapıyorsunuz? Kontrol edemediğiniz zaman hemen adalet sistemine veya kolluk görevlilerine, emniyet teşkilatına yönelik neler var? Palyatif çözümlerle ama zihinsel süreçte, özellikle iyileştirmeyi yaptığınızda bunlardan çok daha fazla etkili olabileceğini ben söylemek istiyorum.

AKP iktidara geldiğinde 7 yaşında olan bir çocuk, şu anda 19 yaşında. Onu da söyleyeyim. Eğitim sisteminde, diğer yerlerde gerekli tedbirler alınsaydı bunlar olmazdı.

Teşekkür ediyorum.