| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2137) (Alt komisyon metni) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 08 .03.2018 |
TUFAN KÖSE (Çorum) - Çok kısa genel bir değerlendirme yapıp bitireceğim Sayın Başkanım.
Şimdi, yani neresinden konuşsak? Hep konuştuğumuz şeyler olacağı için, burada Anayasa Komisyonu üyeleri için belki tekrar olacak ama yine de Sayın Bayraktutan'ın dediği gibi tutanaklara yansısın.
Mesela, kendi döneminizde değişen bir kanunla siyasi partilerin önerileriyle seçim kurulu başkanları tayin ediliyordu, onu kaldırıyoruz. İyi yönleri vardı, kötü yönleri vardı. Niye kaldırıyoruz? Kaldırma gerekçemiz "Daha liyakatli, bu işi bilen insanlardan oluşsun, kamu kurumlarında çalışanlardan oluşsun." mantığıyla yapıyoruz. Bir taraftan iyisini yapıyoruz yani kendi düşüncenize göre ama öbür taraftan onlara da güvenmiyoruz ve diyelim seçim düzeninin, o sandık kurulunda, sandık çevresinde bozulması hâlinde herhangi sıradan bir vatandaşın da -ki manipüle edebilir, kasıtlı yapabilir, deli olabilir- kolluk güçlerine ihbarıyla, kolluk güçlerine sandık çevresinde önlem almasına izin veriyoruz. Yani hani bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?
Yine, aynı şekilde, işte mühürsüz oyla ilgili bir düzenleme yapıyoruz, hâlbuki liyakatli birini sandık kurulu başkanı yapıyoruz, işin doğrusu mühürletmek için yapıyoruz bunu da yani işini düzgün yapsın diye ama mühürsüz oy pusulalarını geçerli hâle getiriyoruz.
"Aynı mahallede kalmak şartıyla." diyoruz, aynı binadaki seçmenlere başka bir yerlerde oy kullandırtabiliyoruz. Hiçbir mantığı, gerekçesi yok; denetlemeyi ortadan kaldırıyor. Bir de "aynı mahalle" derken sanki mahalle dediğimiz köydeki 200 kişilik ya da 30 haneli filan mahalle. Ya konuşmamda da söylemiştim, 100 bin nüfuslu mahalleler var bu ülkede, her kentte var. Yani başından sonu 20-25 kilometre olan mahalleler var bu ülkede. Yani bu denetlemeye engel olan bir durum.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, başkanlık sistemi, "Cumhurbaşkanlık sistemi" diyorsunuz, ismi her ne olursa olsun, iktidarın Parlamentodan çıkmayacağı bir seçim sistemine geldik biz. Adına ne derseniz deyin, onun tartışmasını da yapmak istemiyorum. Yani iktidar artık Parlamentodan çıkmayacak. Parlamentodan çıkmayan iktidarın ismine siz ne derseniz deyin bu iktidar o yönetimde istikrarı sağlamış demektir yani parlamenter demokrasinin kurumlarıyla iktidarın Parlamentodan çıkmadığı -adı her ne ise- bu sistemde kullanmanız bir kere evrensel hukuk ilkelerine aykırı.
Baraj: "Sıfır baraj." diyordu, Sayın Başkan da burada olsaydı "Baraj sembolik olacak." diyordu. Bakın, bugün bu inkâr ediliyor bence, belki sözde inkâr etmiyor ama yani bu sistemde barajın olması kabul edilebilir bir durum değil. Kaldı ki yüzde 10 barajı çok yüksek bir baraj. Hani diyoruz ya kendi lehinize 1 milletvekilini fazla almak için ne düzenleme yapılması gerekiyorsa yapmışsınız.
Şimdi, işte, bu başkanlık sisteminin yani Parlamentodan iktidarın çıkmadığı sistemin en iyi uygulandığı yer Amerika. Şimdi, Amerika'da dört yılda bir başkanlık seçimi yapılıyor ama iki yıl sonra, işte, Senatosu, Temsilciler Meclisi yenileniyor. Yani başkanın seçildiği seçim ile Parlamentonun seçildiği seçim aynı tarihlerde olmuyor. Bunu Anayasa değişirken söylemiştik, o geçti 16 Nisan referandumunda. Peki, hangi akla hizmettir, hangi gelişmiş demokraside vardır milletvekillerinin oy pusulası ile Cumhurbaşkanının ya da başkanının seçildiği oy pusulasını aynı zarfa koymak? Yani bunları izah ediyorsunuz da aslında bizim de bunlara gülmemiz lazım, izahlarınıza. Yani çok, hatta kahkahayla gülmemiz lazım ama ağlanacak halimize güleriz diye gülmüyoruz biz, siz gülmeye devam edin. Şimdi, böyle bir şeyin kabul edilmesi mümkün değil.
Şimdi, yine parlamenter demokrasinin kavramlarıyla başkanlık sistemini açıklamaya çalışıyorsunuz. Koalisyon yok. Ya "koalisyon"u teknik terim olarak değerlendirdiğinizde seçimlerin sonucuna da etki eden iş birlikleri. Biz bilmiyoruz. Eğer iş birliği yapacak partiler seçimlerin sonucunda da bakanlık, işte, müsteşarlık pazarlığı filan yapıyorlarsa bunun adı "koalisyon"dur kardeşim. Üstelik de parlamenter demokrasilerde açık olan, şeffaf olan koalisyon görüşmeleri, protokole yansıyan koalisyon görüşmelerine burada ihtiyaç da yok. Onun için bizim arkadaşlarımız buna "Kirli bir ittifak." diyorlar. Kanunda da öyle diyorlar, öyle söylemişler. Yani gizlisi saklısı olan bir şey...
Şimdi arkadaşlar "Herkese cevap verildi." dedi az evvel Sayın Başkan, Mustafa Şentop'u söylüyorum. Net olarak hiçbir cevabınız, ortalama düşünen, Türk milleti, Anadolu coğrafyasında yaşayan 80 milyon insan, bin yıllık devlet geleneğine sahip olduğunu bilen, iki bin yıllık tarihi olduğunu bilen hiçbir insan verdiğiniz hiçbir cevaba ikna olmadı, ikna da olmayacaklar. Sonucu ülkemizin geleceğine iyilik getirmeyecek, aydınlık gelecek beklentilerine iyilik getirmeyecek bu kanunun geri çekilmesini istiyoruz. Tamamına da olumsuz oy vereceğimizi söylüyoruz.
Son söz... Yine, bu kanun, oy artırmadan milletvekili sayısını artırma, bir kısım partiler için belki baraj açma, bir kısım partiler için de Cumhurbaşkanı adaylarını seçtirme ittifakıdır.
Teşekkür ediyorum.