KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - Teşekkür ediyorum Başkan.

Sayın Bakan, bugün öncelikle 14 Mart Tıp Bayramı'nı kutluyorum. Aramızda tıp kökenli hocalarımız var -benim iki tarafımda- herkesin Tıp Bayramı kutlu olsun.

Tabii, doktorların son dönemdeki en büyük yakınması, özellikle hastanelerde görevli olanların birçoğu haftada en az bir kez hasta yakınlarından ağır laf işitme, hatta dayağa kadar varan bir kötü davranışla karşı karşıyalar. Genel tutum, bundan doktorların payını aldıklarını düşünüyorlar. Yani övülecek doktorlar maalesef bazen dövülecek doktorlar hâline gelebiliyor. Bunun altını ayrıca çizmek istiyorum.

Zühal Hanım'dan başlayarak benden önce konuşan bütün konuşmacıların değerlendirmelerine katılıyorum. Sağduyulu olarak, hakikaten, siyasetin dışına çıkıp genel gözlemlerini paylaştılar. Ben de tekrar etmeyeceğim ama ona eklemek istediklerim var.

Bir defa, 20 Aralık günü kurmuştuk, Resmî Gazete'de yayınlanmıştı, Lokman Hekim Üniversitesi. Aradan üç ay bile geçmemiş, yeni bir, tıp kökenli ama yelpazesi genişlemiş üniversite. Ne olursa olsun, bir eğitim kurumunun açılması iyidir. Bu da açılacak. Hayırlı olsun diyoruz öncelikle ve sağlıklı bir eğitim süreci yaşasın istiyoruz.

Ancak, Sayın Bakanım, en son, Cumhurbaşkanının Afrika ülkelerindeki gezisinde, bizim de izlediğimiz kadarıyla temel konulardan biri FETÖ okullarının kapatılmasıydı ve eğer benim elimdeki rakamlar yanlış değilse -siz daha ayrıntılı bilgi verirseniz sevinirim- dünyadaki FETÖ okullarının ancak yüzde 20'sini kapattırabildik. Bir o kadarı da devretti devlete. Demek ki eğitim kurumlarında böyle bir önceliği verdiğiniz an, arkası âdeta bir devlet yapısına hükmedecek kadar güçlenebiliyor.

Burada da sözü çok eğip bükmenin de bir gereği yok. Sayın Esad Coşan Avustralya'da yaşamını yitirdi. Ailesinden o cemaati devam ettirenler yine Türkiye'deki iktidar ayrıcalıklarından yararlanarak büyüdüler. Bu üniversitenin de İstanbul'daki arsalarının Maliye Bakanlığından ayrıcalıklarla büyüdüğünü biliyoruz. Ankara'da da yine bu şekilde benzer bir tablo karşımızda. Hakikaten, siyasetin de dışında, hepimiz bu ülkede yaşayacağız, başka bir ülkede yaşamayı düşünmüyoruz. Çocuklarımız bu topraklarda, bu ülkede. Yani eğitimi özellikle, gerçekten, kendi bağlamından, bilimden koparmamak gerekiyor Sayın Bakan.

Burada da tabii ki sizler şu anda FETÖ'yle mücadele bağlamında belli bir deneyim ışığında bunlara izin veriyorsunuzdur. Ancak Sağlık Bakanlığında, Millî Eğitim Bakanlığında, pek çok bakanlıkta, her bakanlığın belli bir cemaat ağırlığı olarak devam ettiği... Sayın Bektaşoğlu FETÖ'yle mücadele bağlamında söyledi ama FETÖ'yle mücadele ederken bunun karşılığı öteki tarikatlarla mukavele olmamalı diye düşünüyorum. Özellikle, FETÖ mücadelesinin yurt dışındaki ayağının çok zor gittiği... Çünkü başta bizim devlet büyüklerimizin mektuplarıyla kuruldu onlar, devlet büyüklerimizin özel uçaklarla bakanları, gazetecileri götürdüğü toplantılarla açıldı. O yüzden de şimdi bunu anlatmak, "Bunlar terör yuvasıydı." demek çok zor oluyor. Bu tabloya özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum.

Çok kısa, iki konuyu ayrıca vurgulamak istiyorum: Şimdi, burada özel bir vakıf üniversitesi açılıyor. Son dönemdeki genel değerlendirmelerden biri "paran kadar eğitim." Liselerde de artık böyle bir tablo ve çember sisteminin bu sistemi tam karşılamayacağı yorumu var. Bu konuda bilgi verebilirseniz sevinirim. En son bir araştırmada da çıktı örneğin, "İstanbul başta olmak üzere, eğer istediğiniz şekilde bir eğitim kurumuna gitmek istiyorsanız liselerde ve orta okullarda olmak üzere, 'paranız kadar eğitim' gibi bir tabloya gidiyor." dendi. Bu bir.

İki: Bir teknik konu var Sayın Bakanım. Geçenlerde matematik öğretmenlerinin ağırlıklı olduğu bir toplantıda -devlet, özel- matematik ile geometrinin birleştirilmesinin hem kendilerine hem öğrencilere faydası olmadığını, geometriyi anlatamadıklarını söylediler. Özellikle devlet okullarındakiler "Biz mecbur olduğumuz için müfredata uymaya, örneğin trigonometriyi en az bir buçuk ayda anlatmak gerekirken iki haftada anlatıp geçiyoruz. Öğrenciler de öğrenemiyor." diyorlar. Çok farklı kesimlerden gelen bir teknik konu bu. Teknik konu olduğu için ayrıntıları konusunda bir yorum yapmayacağım ama öğretmenlerin genel değerlendirmesi, diyorlar ki: "Lütfen, matematik ile geometri ayrılsın. Şu anda iç içe geçmiş durumda. Matematik biraz da öne geçip geometriyi öteleyebiliyor." Bunun ayrıca altını çizmek isterim Sayın Bakanım.

Son olarak da öğretmenler konusu... Ceyhun İrgil'in yokluğunu aratmayayım demeyeceğim ama. Şimdi, özellikle sözleşmeli öğretmenler... Tabii, bir hak elde edince doğal olarak onun daha sağlıklı olmasını istemek de bir insan hakkı, insan hep daha iyiyi ister. Sözleşmeli öğretmenler, 25 bin daha alınacak, âdeta taşerona yakın bir tabloda çalıştıklarını düşünüyorlar. Ücretli öğretmenler asgari ücretten daha az maaş aldıklarını düşünüyorlar. 5 ayrı maaş çeşidi olduğunu... Onlardan aldığımız bilgiler bu yönde. Bunun daha dengeli, daha insani olması yönünde de bir değerlendirme var. Bunu da bilginize ve ilginize sunuyorum Sayın Bakanım.