| Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 06 .01.2015 |
RUHSAR DEMİREL (Eskişehir) - Alt komisyona gideceği için parti görüşlerimi bildirmek istedim, o yüzden söz istedim.
Öncelikle, umuyorum yasa beklentileri karşılar ve Sayın Bakanın bugüne kadar televizyonlarda, farklı yerlerde ifade ettiği, sözel olarak murat ettiklerini ifade ettiği şeylerin ben icraatta da gerçekleşeceğini umuyorum. Umuyorum ki Hükûmetin süresi de buna yeter. Ama ne acıdır ki bugüne kadarki vefatlar üzerinden böyle bir yasa tekrar gündeme geldi. Bugüne kadar Çalışma Bakanlığının bütün kanunları -ki bu partimiz adına Mecliste yapılan konuşmalarda da var- genel olarak akşam saatlerinde çıkar ve gece saatlerinde insanların sanıyorum ki dikkatleri dağıldığı için bazı konulardaki önergeler çoğunluk tarafından reddediliyor. Nitekim son çıkan yasada da çalışan güvenliğinin, çalışan sağlığının yasanın ismine konulmasını önermiştik; bu bile çoğunluk tarafından da reddedilmişti.
Her şey insanla başlıyor ve insanla devam ediyor. Ölümler üzerinden bu yasa tekrar gündeme geliyorsa, mal kaybı değil ölümler üzerinden demek ki bizim canı öncelikleyen, insanı öncelikleyen, çalışanı öncelikleyen bir yasa çıkarmamız gerekiyor. İş, kuşkusuz ki çok önemli bir şey, ekonomik parametreleri hiçbirimiz reddetmiyoruz ama işi öncelikleyip çalışanı önceliklemeyen hiçbir kanun maksadına erişmiyor. Biz bunu ailenin korunması ve kadına karşı şiddette de gördük ve acı olan bir şey var, skorlar ülkeyiz. Herhangi bir takım birini 1-0 yenerse çok gündemde olmuyor ama 4 golü yediği zaman bütün bir hafta herkes -bu hafta bazıları acı yaşıyorlar sanıyorum, bazı takımların taraftarları- 4 tane oldu mu tarihe geçiyor. Şimdi bu iş de böyle. Ben bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına öneriyorum, lütfen yalnız ölmeyin, hatta 2 kişi de ölmeyin, mümkünse 3 kişi de ölmeyin. Bu 3'ten kastım çocuk sayısı değil. Bu sayı bizim ülkemizde insana verilen değerle ilgili. Biz artık, 1 tane şehidimiz ya da 1 askerimiz kaçırıldığında da önemsemiyoruz. Ne zaman ki 33 tane şehidimiz oluyor hepimiz "Aman Allah'ım, ne oluyor?" diyoruz ya da bir karakol basılıp 10 tane askerimiz kaçırılırsa hassasiyet gösteriyoruz vatan için, millet için, insan için, güvenlik için. Ne zaman ki 301 oldu söylediğim söz şuydu: Eyvah! Bundan sonra 301'den öncesine kimse alarm çalmayacak.
Ermenek'in tek avantajı hemen 301'in üzerine olmasıydı ama Isparta Yalvaç'takilerin dezavantajı kömür değil elma toplamaya gidiyor olmalarıydı. Yalvaç'ta 17 kişi öldü, 29 tane insan yaralandı ve akıbetlerini henüz bilmiyoruz. Dolayısıyla skorlar ülkesi olduk; bu, çok acı bir şey. Şu anda tek başımıza ölürsek, hepimiz, unvanlarımız, sıfatlarımız ne olursa olsun, Sayın Bakan, Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, hepimizin hiçbir değerimiz yok. Yalnızca topluca ölmemiz gerekiyor. Bir otobüs insan ölürse kıymetli oluyoruz. Toplamda bu sene trafik kazasında can vermiş 3 bin küsur tane insanımız var. Şoförlerin iş güvenliğini hiç konuşuyor muyuz? Taksiciler öldürülüyor bu ülkede. İş güvenliğini konuşuyor muyuz? Çünkü bunlar asayiş sorunu gibi algılanıyor ülkemizde. Böyle bir durum yok. Bu ülkede çalışan güvenliğini önceliklemediğimiz sürece ve bizim iş sağlığını, iş güvenliğini yalnızca üniversitelerde ders diye okutma muradıyla yolu çıktığımız şu metinler olduğu sürece biz hiçbir konuda güvenlik, tedbir, önlem gibi kavramları konuşamayız.
Biliyorsunuz değerler soyuttur; herkes kendince bir tarif yapar. Sevgi, şefkat, vicdan, hassasiyet. Bunları çoğaltabilirsiniz ama en önemlisi hakkaniyettir. Bu da soyut bir kavram ve bütün değerler gibi herkes içini kendi dolduruyor. Biz neyle dolduruyoruz bir ona baksak. Totolojiyle yol alamayız, yüksek belagatlerle de bir şey olmuyor. Benim tek temennim, bundan sonra iş kazalarının olmaması elbette hepimizin istediği bir şey ama olası bir durumda da hak sahibi olabilmeleri için topluca ölmeleri. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes için bu temennim geçerli, kendim dâhil. Tek başıma ölürsem hiçbir kıymetim yok, iş ki topluca ölmemiz lazım. Bu, çok acı bir şey ve burada bu işin bütün tarafları var. İşveren sendikası var, işçi sendikası var, kamu çalışanlarının temsilcileri var, her şeyden önemlisi Sayın Bakan var Hükûmet adına, devlet adına. Sayın Bakan, bu sözümü tekzip edecek bir tek kelimeniz olamaz çünkü toplu bir can kaybı, toplu bir yaralanma olmadıkça, bu ülkede 1 tane ebola çıksın hiçbirimiz umursamayız ne zaman ki 10 tane olursa... Dolayısıyla skorlar ülkesi olduk, skor üzerinden konuşuyoruz. Çocuk sayısı, gol sayısı, her şeyin sayısı.
Hanımefendiler ve beyefendiler, hepimiz can taşıyoruz, hepimiz insanız. Lütfen, 1 kişi de olsa hepimiz için kıymetli olmalı. Bu acıları hepimiz bir şekilde, kimimiz gazetelerden yaşıyoruz, kimimiz evimizde yaşadık. Hiçbirimiz duyarsız kalamayız, birbirimizi yaşananlar üzerinden itham ederek de yol alamayız çünkü hepimiz bu geminin içinde seyahat ediyoruz ve bir Titanik'teyiz maalesef. Maalesef bu gemi bir Titanik. O yüzden aysberg nerede görünüyor nerede görünmüyor değil ama bir aysberg var ve ne kadarının görünüp görünmediği önemli değil. Ben ülkemin skorlar ülkesi olmasından çıkmasını istiyorum. Partim adına rica ediyorum, bu ülkenin her vatandaşının çalışma hakkı var, inşallah çalışabilir, iş bulabilir ve bu çalışan insanların güvenlikleri hepimizin sorumluluğu.
Size yalnızca bir olayı da hatırlatarak bitirmek istiyorum: İş güvenliği, Çalışma Bakanlığıyla ilgili bir kanun görüşülüyordu yine bir gece saatiydi, yaz aylarıydı ve Meclis kapanmadan kanun çıkarılmak isteniyordu ve Sayın Bakan yine Çalışma Bakanıydı. Gecenin saat on iki sularında bir haber geldi "Meclisin ek binası -Bu binadan bahsediyorum- yapımındaki bir işçi vefat etti." diye. Sayın Bakan şunu söyledi: "O bizim çalışanımız değil." dedi ve ben Meclis kürsüsünde bunu şöyle söyledim: "Sayın Bakan, bu ülkede çalışan herkesten sorumlu olduğunuzu düşünüyoruz."
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Nasıl bir çalışanımız değil?
RUHSAR DEMİREL (Eskişehir) - "Meclise ait bir çalışan değil." dediniz.
BAŞKAN - Meclisin dışındaydı Ruhsar Hanım, eğer hatırlarsanız.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - İçinde değil ki.
RUHSAR DEMİREL (Eskişehir) - Sayın Başkan, ben hatırlıyorum da, o konuşmamı da hatırlıyorum neye istinaden söylediğimi. Bunu bir sataşma veya Sayın Bakanı itham etme adına söylemiyorum. Az önce de söyledim, biz Titanik'te gidiyoruz hep beraber ve maalesef...
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Meclisin dışında, Maliye Bakanlığının orada bir kaza...
BAŞKAN - Evet, Maliye Bakanlığının karşısında Sayın Oktay Vural, Sayın Süleyman Çelebi ve ben gitmiştim. Ama...
RUHSAR DEMİREL (Eskişehir) - Sayın Bakan, sonuçta, Sayın Başkan, size de bu sözüm: Bir çalışan vefat etmiştir, reddederek bir yere varamayız onu anlatmaya çalışıyorum. Maalesef ki o işçi tek başına öldü keşke o da 300 kişiyle ölseydi belki onun için de bir yasa çıkardı.
Şuna varmak istiyorum: Skordan insana indirgemeliyiz bu işi. Hepimiz için bu önemli, hepimizin acıları var, hepimiz bir şeyler yaşadık veya yaşama ihtimalimiz var ama tekraren söylüyorum ve bunu partim adına söylüyorum. İş güvenliği, iş sağlığı yasalarını çalışan sağlığı adı altında değiştirmeyi parti olarak tekrar öneriyoruz. Bu tür güvenlik çalışmaları için bütün iş kollarını kapsayan, yediden yetmişe herkesi eğitmeyi maksatlayan birtakım düzenlemeler yapılmasını öneriyoruz ve skorlarla değil, insanla ilgili yasalar çıkmasını istiyoruz. Yalnızca başımıza bir felaket geldiğinde hassasiyet göstermek doğru bir şey değildir. Bunlar tıpkı modalara benzer. Bazen herkes gider organ bağışı yapar ama sonra herkes unutur. Benim partim adına temennim Türkiye'de çalışma hayatının daha adil, daha hakkaniyetli ve daha insani olması için biz parti grubu adına gereken her tür kolaylığı sağlayacağız, Hükûmetin de aynı şeyi yapacağını düşünüyorum. Umuyorum alt komisyonda ve Genel Kurulda verilecek önergelerle bazı düzenlemeler yapılır.
Teşekkür ediyorum.