| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/926) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 14 .03.2018 |
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Çok teşekkür ediyorum.
Öncelikle, grup KDV uygulaması da başka ülkelerde örnekleri olan bir uygulama. Temelde işletmelerin ödeyecekleri katma değer vergisini grup şirketleri bakımından aslında azaltan bir uygulama. Çünkü bir şekilde grup KDV uygulaması olmadığı takdirde bir şirket mutlaka net ödeyici, öbürü de indirim KDV'yi devam ettiriyor, hâlbuki burada bir noktada işletmelerin lehine bir düzenleme yapılıyor ve işletmeler bir noktada bunu bir avantaj olarak kullanabiliyorlar. Ama yeni sistemin temel özelliği, artık sonraki döneme devreden KDV'nin iade edilmemesi söz konusu değil. Yani kısa vadede bu böyle olsa bile, belki bir avantaj sağlasa bile nette on iki ayda bir indirim, iade olacağı için çok fazla sıkıntı olmaz. Kendi aramızdaki çalışmalarda aslında "İndirim, iadeyi getirdikten sonra grup KDV'ye ihtiyaç var mıdır?" diye de konuştuk. Bunu yani iadeyi getirdiğimiz zaman grup KDV'ye aslında ihtiyaç bile yok, onun için biz yetki aldık ihtiyaç olabilir diye. Şimdi biz temelde on iki aylık bir dönemden sonra iadeyi getirdik. Yani sizin söylediğiniz: "Yetkiyi nasıl kullanacaksınız?" Burada on iki aylık indirim, iade dışında özellikle ekonomik açıdan stratejik önemi haiz sektörlerde aslında genel olarak iadeyi aşağı çekmek yerine, özellikle yoğun yatırımların yapıldığı sektörlerde veya ülke ekonomisi için önem arz eden sektörlerde grup KDV uygulamasıyla yine bu yönde işletmelere bir destek mekanizması oluşturmak mümkün. Bunu yapmış olmamız kimseye bir KDV ödediğimiz veya bir para verdiğimiz anlamına gelmiyor, sadece katma değer vergisinin ne zaman tahsil edileceğine ilişkin bir öne alma düzenlemesi yapmış oluyoruz. Onun için şu aşamada özel olarak belirlenmiş bir sektör düşüncemiz yok, işletme büyüklüğü düşüncemiz yok ama birçok vergi kanununda biz düzenlemeleri yaparken büyüklüğü, sektörü, KDV mükellefi olup olmadığı gibi kriterleri yazıyoruz. Bu kanunu düzenledikten sonra oturacağız, çalışacağız, hangi sektörlerde bunun ne kadarlık bir fiskal etkisi olduğunu da gözetmek zorundayız, bakın, gözümüz kapalı da vermeyeceğiz. Şimdi, belki de bazı sektörlerde bunu vermek demek fiskal açıdan bir vergi kaybına da neden olabilir, o zaman yapmayacağız, o dengeyi mutlaka korumak durumundayız. Burada o açıdan arkadaşların belki şu sektör bu sektör diyememesinin sebebi bu.
Belediyeler meselesine gelince de tekrar söyleyeyim, bugünkü mevcut kanuna göre bir belediye vergi mükellefi değil yani belediyenin kendisi KDV mükellefi değil veya Maliye Bakanlığı kamu kurumu olarak vergi mükellefi değil, il özel idaresi vergi mükellefi değil. Kanunun 1'inci maddesi ne diyor? "Ticari, zirai, mesleki faaliyetler çerçevesinde yürütülen teslim ve hizmetler" diyor. Dolayısıyla bir belediyeyi getirip vergi dairesine mükellef yapan faaliyet iktisadi bir faaliyet. Dolayısıyla, mesela otobüs işletmeciliği yaptığını varsayalım, park, bahçe işi yaptığını söyleyelim vesaire, belediyelerin birçok bu şekilde iktisadi işletmeleri var; gayrimenkul alım satımı yapabilir belediyeler, KDV mükellefi olabilir. Mevcut kanunda belediyeler vergi mükellefi olmadığı gibi, yine aynı kanuna göre bir iktisadi işletme eğer KDV mükellefi olmuşsa bu iktisadi işletmenin indirilebilir KDV'si ancak ve ancak o iktisadi işletmenin faaliyetlerinin bir parçası olarak, teslim veya hizmetin girdisi olarak yapmış olduğu alışların indirim KDV'si olabilir. Bu açıdan aslında bugünkü kanunun ilgili maddelerini, kanunun amacını yan yana koyduğumuzda, bugün huzurlarınıza getirdiğimiz madde aslında bir yenilik içermiyor aslında, zaten kanunun 1'inci maddesinde, 29'uncu maddesinde var olanları açık bir şekilde tekrar kanuna koyuyor. Bugüne kadar bir uygulama gelişmiş, belediyeler bir iktisadi işletme kurduklarından bahisle belediyeler adına bir vergi mükellefiyeti kaydettirmişler "İktisadi işletmem var" diye. Mükellefiyetin adı, diyelim ki -ben Çankaya'da oturuyorum- Çankaya Belediyesi KDV mükellefi. Ama Çankaya Belediyesi bu mükellefiyeti yaptıktan sonra KDV beyannamesini verirken belediyenin iktisadi işletmesinin bütün alışlarını indirim KDV yazdığı gibi, Çankaya Belediyesinin -sadece örnek veriyorum, özel bir şeyim yok yani- kendi binasının elektrik faturasındaki KDV'yi de indirim konusu yapmış, personeline yemek hizmeti almış, onu da yazmış yani yürüttüğü iktisadi faaliyetin içinde olmayan birçok şeyi buraya dâhil etmiş. Zaten bu nedenle belediyelerin sonraki döneme devreden KDV'si hızla büyümüş. Şu anda birkaç belediyede bunu örnek de yaptık "Bakalım durum nedir? diye. Girdik belediyelere -bir vergi incelemesi değil, bir araştırma inceleme çalışması- bir baktık ki belediyelerin "indirilebilir KDV" diye yazdıkları KDV gerçek KDV, iktisadi işletmeyle ilgili olan yüzde 10, yüzde 90 aslında o iktisadi işletmeyle ilgili olmayanlar. Şimdi, biliyorsunuz, biz yeni sistemde ne diyoruz?
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ceza mı kesiyorsunuz?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Biz her şeye cezacı yaklaşımla bakmıyoruz Sayın Paylan, biz mükellefe eğitici, öğretici rehberlik yapmak istiyoruz.
Bizim bu yeni sistemde fark eden bir şey var. Mevcut sistemde kamu kurumları, belediyelerde sonraki döneme devreden KDV devrediyor ama iadesi yok zaten. Onun için onlar oraya yazıyor, biz onları alıyoruz ama bir sonuç doğurmuyor. Hâlbuki yeni sistem diyor ki: "On iki ay içerisinde indirim yoluyla giderilemeyen KDV iade edilir." Değil mi? Şimdi, ben eğer bu yasal düzenlemeleri yapmazsam o zaman belediyenin diğer işleri nedeniyle yüklendiği KDV'yi bana iade KDV olarak getirirse ne olur? E, ben ona ceza yazarım, sıkıntılar olur. Onun için dedik ki madem sistem değişiyor, aslında mevcut kanunun içinde de var olan bu esası koruyacak hükümleri açık bir şekilde kanuna dercedelim Bakın, burada bir kolaylık getiriyoruz belediyeler bakımından. Sizin söylediğiniz endişeyi biz de düşündüğümüz için şöyle bir şey yapıyoruz: Demin ne dedik? Grup KDV'de iktisadi işletmeler bakımından yüzde 50 ortak olmak şartı arıyoruz, grup KDV olması için ama kamu kurumlarında bu şartı aramıyoruz. Bunu niye yapıyoruz? Belediyenin üç dört tane iktisadi işletmesi varsa hiç ortaklık yapısına bakmasın, otomatik olarak bu indirim mahsubu yapsın yani onların lehine o hisse oranına bağlı olmadan avantaj getiriyoruz.
Durum bundan ibarettir Sayın Başkanım.