KOMİSYON KONUŞMASI

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Sayın Başkanım, değerli Komisyon üyeleri, saygıdeğer milletvekillerim, kamu kurum ve kuruluşlarının, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum öncelikle.

Efendim, özellikle şunu belirteyim: Biz bu kanun tasarısının hep katılımcı bir anlayışla geçmesini arzu ettik. Hatırlarsanız, Bakanlar Kuruluna gitmeden önce ben Komisyonu davet ettim, sağ olun, sizler de kabul buyurdunuz, çok tafsilatlı bilgi verdik. Daha sonra gene Bakanlar Kuruluna gitmeden önce kanun tasarısı ortaya çıktı, burada kanun tasarısıyla alakalı sunum yaptık. Bu çok faydalı oldu. Sizlerden aldığımız görüşler gerçekten çok faydalı oldu. Arkadaşlarla beraber en az 20 defa bu kanun tasarısını okudum. Dolayısıyla, biz, burada, hakikaten, Engin Altay Bey'in de ifade ettiği gibi, katılımcı bir anlayışla çıkaralım diyoruz. Yani belki yüzde 100 mutabakat olmaz ama ben burada en azından yüzde 95 mutabakat olacağına inanıyorum. Çünkü geçen toplantıdaki, özellikle genel görüşmelerdeki bazı hususları da dikkate aldık. Mesela bir yerde yazılmış, "özel" kelimesi sanki özel sektöre açıyormuşuz gibi anlaşılmış. Onu değiştirdik bu yanlış anlaşılmaya meydan vermesin diye.

Sulama birlikleriyle ilgili husus vardı veyahut özellikle orman köylülerine verilecek destekler, bunlarla alakalı, özellikle Komisyon Başkanımızla da, arkadaşlarla da, kurum ve kuruluşlarla görüşerek bunları bir noktaya getireceğiz önerge verilmek suretiyle. Bunu özellikle arz edeyim. Misal mi? Mesela İller Bankasından DSİ'nin borçlarına kesilen miktar Hükûmet tasarısında yüzde 25'di, bu hakikaten çok görüldü belediyelere vesaire bunu yüzde 15'e indirdik. Bunun gibi. Yani özellikle 4, 5 hususta itiraz vardı, bunları mümkün mertebe düzelttik.

Gelelim buna. Efendim, burada, bir kere, her projede ÇED çalışması yapılıyor. ÇED olmadan hiçbir şekilde proje geçmiyor. Zaten bunu tekrar buraya yazmaya gerek yok çünkü ÇED zaten isteniyor, bir. Burada kastedilen, efendim, bu dediğimiz kapalı sulama sistemleri değil, bazen çok uzun kanallar oluyor, buharlaşma oluyor, bunların üzerine güneş enerjisi sistemleri kurulabilir, çok büyük kanallar var. Efendim, nehir akıyor. Mesela şu anda biz Şanlıurfa'dan, Mardin'e ilettiğimiz kanal uzunluğu 221 kilometre ve bir nehir akıyor. Dolayısıyla... Veyahut da bir de biliyorsunuz baraj ve göletler, DSİ bunları istimlak ederken azami su seviyesine kadar istimlak ediyor. Ama çoğu kere ancak on yılda, on beş yılda bir doluyor. Dolayısıyla, azami su seviyesi ile işletme seviyesindeki alan boş kalıyor. Buraya da en azından gene çiftçiler için bakın. Zaten bir madde gelecek. Mesela Elazığ'da Uluova sulaması var. Çok büyük pompaj maliyeti var. Vatandaş buradan para kazanamıyor. Dedik ki: İlk defa orada uygulayacağız. Hemen barajın kenarındaki o istimlak edilmiş ama boş alana güneş enerjisi sistemleri kurulabilir. Bilime imkân tanıyoruz ve bunu tamamen o köylülere vereceğiz.

İkincisi, bir de efendim, dünyada özellikle baraj ve göletlerin su yüzeylerinde yüzen sistemler var, güneş enerjisiyle... Türkiye'de ilgili mevzuat olmadığı için, gerektiğinde, DSİ'nin uygun görmesi hâlinde, bunu kiralama imkânı getiriyoruz. Esasen kiralama yok mu? Bakın, şu anda Maliye Bakanlığı kiralayabilir. Ama biz bunu DSİ'den Bakanlığa yetkisini alalım ki özellikle herhangi bir mahzur var mı, yok mu, izin verirken ona göre verelim diye bu kanun teklifini ona göre getirdik. Yani, burada son derece titiz bir şekilde çalışma yapıldı, onu dikkatlerinize arz etmek istiyorum. Burada mahzur yok, ÇED isteniyor zaten, her projede var.

İkincisi de bu uygun olacak yerlere ve bilhassa bundan da en çok baraj ve göletler kenarındaki sulama tesisleri, en bariz örneği Uluova sulaması Elazığ'da. Bunun gibi sulama tesisleri, sulamalar yapıldı, terfili sulamalar yapıldığı yerlerdeki vatandaşlar istifade edecek.

Onu dikkatlerinize arz ediyorum.