ORHAN SARIBAL (Bursa) - Teşekkür ederim.

Sayın Bakan, iki sorumun aslında bir tanesini biraz cevapladınız. Bir tanesi soru değil de daha açıklığa kavuşsun isteriz. Biz ÇED meselesini uzun yıllardır bu topraklarda tartışırız, maden meselesini tartışırız, termik santrallerde tartışırız, HES'lerde tartışırız ama günün sonunda çeşitli nedenlerle hemen hemen ÇED verilmeyen hiçbir proje kalmıyor, veriliyor. O yüzden burada ısrarla özellikle ÇED'i öngörüyoruz çünkü -hani burada kırsaldan gelen, köylü olan, çiftçilik yapan birçok arkadaşımız var- öyle günler geliyor ki o günlerde suya ulaşmanın onca zorluğu varken bir de bu enerji işletmecilerle uğraşmak gerçekten problem. Ben şimdi düşünüyorum, yabancı ot meselesi var, o suyun biyoçeşitliliği var, yosun meselesi var, patlayan kanallar var, bunları üst üste koyduğumuzda karşımızda çok da görünmese aslında ince detaylarına bakıldığında onlarca sorun var. O yüzden ÇED'in başka kavramlara gitmemesi, kolaylaştırılmaması, başka başka şekilde elde edilmemesi için burada kullanılmasında büyük yarar olacaktır. Birincisi bu, "Bu projelerini tümü ÇED'e tabidir." demek bence bir anlam taşır.

İkincisi de şudur: Biraz söylediniz aslında "DSİ'ye yetki vereceğiz, güneş enerjisi türbinleri, panelleri kuracak." dediniz, bu çok doğru. Kooperatif, birlik, suyu işletenler, enerji santrallerini de enerji panellerini de onlar kullansın. Yani biz başka bir şirketi, başka bir özel yapıyı, başka bir kurumu o bölgenin su kullanan, suyu idare eden, suyu yöneten yapının üzerine getirmeyelim. Yani orada su yönetimi kiminse enerjiyi de onlar getirsinler derim; bu, birçok sorunu aşabilme anlamında kıymetli olur diye düşünüyorum.