| Komisyon Adı | : | TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın (1/929) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 20 .03.2018 |
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli arkadaşlar; şimdi, bir kere, Tarım Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğüne bağlı olan arazi toplulaştırma hizmetlerinin Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne devrinin bakanlık tarafından teklif edilmesini ve bunu kabul etmesini Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımızın en azından bir talihsizlik olarak görüyoruz. Bir bakan düşünün kendi uhdesinde olan bir görevi bir başka bakanlığa devrediyor, Tarım Reformu Genel Müdürlüğünün var olan teşkilat ve yapısal sorunlarının giderilmesiyle kolayca çözülebilecek olan bu arazi toplulaştırması konusu daha karmaşık bir yapıya ve çözümsüzlüğe doğru, bir belirsizliğe doğru sürükleniyor. 1960 yılından bu yana bu konu üzerinde çalışan ve uzmanlaşan Topraksu Genel Müdürlüğünü gayet iyi hatırlarsınız, sonrasında kurulan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün ve arkasından il özel idarelerinin kapatılmasıyla yıllarını zor koşullarda bu arazi toplulaştırmasına veren deneyimli sayısız teknik eleman atıl duruma düşürülmüş ve hayal kırıklığına uğratıldı geçmişte.
Tarım Reformu Genel Müdürlüğünün bu son gayretleriyle toparlanmaya çalışan bu arazi toplulaştırmasını bu girişimle bir darbe daha, gerçi bir son darbe daha yapılmakta.
Altını çizmemiz gereken bir gerçek var: Arazi toplulaştırması çok kapsamlı özel bir uzmanlık alanıdır. Teknik bilginin yanında büyük özveri ve emek ister. Üreticinin mülkiyetine müdahale edildiği için hassasiyet ve adil olmayı ve güven vermeyi gerektirir.
Üretici, tarafsızlığından emin olduğu devleti devamlı yanında görmek ister; o nedenle bütün dünyada bütünüyle yüklenici firmaya emanet edilemez. Çalışırken ve bitirilirken takdir görülmez. Onun için, arazi toplulaştırmasının özel törenle açılışları yapılmaz; dört beş yıl geçtikten sonra değeri ancak anlaşılır.
Arazi toplulaştırması bütün dünyada tarımda verimliliğin arttırılması, üreticinin konforlu tarım ve yaşama koşulları elde etmesi için yapılır, onun için dinamiktir. İçeriği de devamlı geliştirilir, üreticiyle bire bir çalışıldığı için sosyolojik yönü çok önemlidir. Tarımdaki yapısal sorunların ve miras yasasının yarattığı tahribatların giderilmesinde tarihî bir fırsat yaratır.
Sonuçta arazi toplulaştırması kapsamlı bir şekilde yapıldığında:
1- Kırsal alanın ve köylerin yapısal sorunları bir bütün olarak büyük oranda çözülmektedir.
2- Köyde araziye yönelik huzur sağlanmaktadır. Toprağa bağlılık ve değerlendirme artmaktadır.
3- Üretimde çalışma koşulları iyileşmekte, masraf ve maliyet azalmaktadır.
4- Köyde üretim seferberlik ve planlaması ortamı yaratılmakta, örgütlenme kolaylaşmaktadır.
5- Köylerden kente göç azalmaktadır.
Ülkemizde de bu amaçlar doğrultusunda arazi toplulaştırmasının uygulanması için çeşitli yasalar, en sonda da 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu çıkarılmıştır. Bu kanunu incelediğimizde sayılan birçok yenildikleri, özellikle de miras yasamızın tarıma verdiği tahribatın giderilmesi için önlemleri kapsadığını görüyoruz.
Bu açıklamalardan arazi toplulaştırmasının geniş kapsamlı yapılması gerektiği, bu çalışmaları yapacak uzman bir kuruluşa ihtiyaç olduğu açıkça görülür. Biz Tarım Reformu Genel Müdürlüğünün bu yapıya dönüştürüleceğini, dönüştürülmesini beklerken Tarım Bakanımızın bizi şaşırtan davranışıyla bu hizmetlerin Orman ve Su İşleri Bakanlığına devretme teklifini anlamamız mümkün değildir.
Türkiye'de tarımın gelişmesinde sulamanın öneminin ne kadar büyük olduğu hepimiz biliyoruz. Arazi toplulaştırmasının, sulama projelerinin uygulanması ve sulama uygulaması başarısındaki rolü de çok önemlidir, bunu da gayet iyi biliyoruz. Sulama sistemleri ile arazi toplulaştırmasının mutlaka koordineli bir biçimde yürütülmesi gerektiğini de biliyoruz. Devlet Su İşlerimiz genel sulama sistemlerine yönelik uzmanlaşmıştır ancak arazi toplulaştırmasına çok uzak bir kuruluş olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Devlet Su İşlerinin olaya sadece sulama sistemlerinin kolay uygulanmasına ve bu sistemlerin kamulaştırmasız ucuz gerçekleştirilmesine baktığı söylenebilir. Nitekim 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu'yla 2007 yılında Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünde yeni sulama alanlarında arazi toplulaştırması yapma yetkisi verildiğini biliyoruz. Yaptıkları çalışmalarda pek de başarılı olmadıklarını söyleyebiliriz çünkü arazi toplulaştırmasının gerektirdiği bir teşkilat yapılanmasına gidilmemiş, Topraksu, Köy Hizmetleri ve Tarım Reformu Genel Müdürlüklerinden uzman teknik eleman alma ya da yeni teklik eleman yetiştirme ihtiyacı duymamıştır. 5403 sayılı Yasa'ya göre hizmet verilmekte ancak bu yasanın ruhuna ve içeriğine sahip çıkılmamaktadır. Sulama sistemlerindeki alışkanlıklarının devamı olarak bütün çalışmalar ihale edilerek ve yüklenici firmalara emanet edilerek yürütülmektedir. Burada özellikle altını çizerek vurgulamak istiyorum: Arazi toplulaştırması salt bir müteahhitlik hizmeti, salt bir ihale edilerek yapılacak bir yüklenici hizmeti olarak görülmemelidir.
Öbür taraftan, kurumda aşırı bir meslek taassubu olduğunu da söyleyebiliriz. DSİ Genel Müdürlüğü Arazi Toplulaştırması Dairesi Başkanlığına sokulmamış olan, yoğun hizmet, emek ve uzmanlığı olan ziraat mühendisleri söz konusudur ve var olanların da uzaklaştırıldığına şahit oluyoruz ve Ankara'da, merkezde bu dairede bir tek ziraat mühendisi de yoktur.
Bugünkü durumuyla DSİ Genel Müdürlüğümüzün en önemli avantajının bölge teşkilatlarının oluşu, yatırım projeleri yürütmedeki deneyimleridir ancak toplulaştırmaya yönelik deneyimi, Ankara merkez ve taşradaki yapısı çok zayıftır. Arazi toplulaştırması yapılan yerlerde çiftçinin maruz kalacağı haksızlıklara karşı bir başvuru adresi olarak bölge müdürlüklerini görmek ve bölge müdürlükleri üzerinden çiftçinin sıkıntılarını, rahatsızlıklarını çözmeyi öngörmek aslında bu konuda ne kadar büyük sorunlar yaşanacağının bir göstergesidir.
Eleştirilerimizi, önerilerimizi şöyle sayabiliriz: DSİ'ye devredilmesinde arazi toplulaştırmasının 5403 sayılı Yasa'nın 17'nci maddesinin sadece bazı paragrafları gözetilmiş, 17'nci maddenin ya da kanunun bütününün gözetilmediği görülmüştür. Arazi toplulaştırması sadece sulama ve parsel düzenlemesi olmayıp miras yasası, işletme bütünlüğü ve yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüğünün sağlanması, verimlilik, köyde üretimin ve yaşamın kolaylaştırılması, huzurun ve barışın sağlanması, üretim planlaması, örgütlenme ortamının yaratılması gibi konuların birlikte düşünülmesi gerekir; bu bağlamda miras yasasında değişiklik, kırsal alan düzenlemesi, köy gelişimi ve yenilemesi, erozyon toprak ve çevrenin korunması ve benzeri konuları da kapsamalıdır. Bunun için sulama şebekelerinin yanında yeni çıkarılan miras kanunundaki değişiklikler Büyükşehir Belediyesi Kanunu, arazi edinme yönetmeliği, büyük ovaların korunması kanunu ve benzeri kanunlar da dikkate alınarak iş birliğiyle uygulanması gerekir.
Devlet Su İşleri içerisinde sadece Arazi Toplulaştırma ve Tarla İçi Geliştirme Dairesi Başkanlığı öngörülmesi, diğer hizmetlerin Tarım Reformu Genel Müdürlüğünde bırakılması hizmet bütünlüğünü bozacaktır. Ayrıca taslakta taşra teşkilatının oluşumuna yer verilmemesi de eksikliktir. Taşra teşkilatının olmadığı bir arazi toplulaştırma çalışmasının çiftçi tarafından memnuniyet ve olumlu karşılanması mümkün değildir.
DSİ Genel Müdürlüğündeki yeni yapılanmada sadece Tarım Reformu Genel Müdürlüğünde çalışan ve arazi toplulaştırmasında uzmanlaşmış elemanlardan DSİ'nin uygun gördüğü teklik elemanların alınacağı ifadesi aşırı meslek taassubuna fırsat verecektir. Kapatılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünden il özel idarelerine ve büyükşehir belediyeleri kadrolarına aktırılan birçok arazi toplulaştırması uzmanı teklik eleman bulunmaktadır. Bu elemanlar atıl durumdadırlar. Kanun, Tarım Bakanlığında ve diğer kurumlarda çalışan deneyimli uzmanların geçişine zorunluluk ve teşvik getirmelidir çünkü isteğe bağlılık ya da DSİ'nin seçimi, özveri ve yoğun emek isteyen ve olaya gönül vermeyi gerektiren arazi toplulaştırmasından geçmişte olduğu gibi büyük kopma ve uzaklaşmalara neden olacaktır Aksi hâlde, Devlet Su İşleri 2023 yılına kadar bırakın Türkiye'nin arazi toplulaştırmasını bitirmesini, bugün devam eden işleri bile sonlandırmayacaktır.
Devlet Su İşleri, baraj sulama sistemleri gibi anında kabul ve takdir gören su yapı hizmetlerine alışkındır, hizmet götürdüğü insanlarla iş birliğine onların onayına ihtiyaç duymaz, ağırlığını teknik hizmetler oluşturur. Elinde kamulaştırma gücü vardır, onun için de işlerin bütününü yükleniciler marifetiyle yürütür. Arazi toplulaştırması ise insanların mülkiyetine -mal canın yongasıdır- müdahale ettiği, kamulaştırmasız yapıldığı ve onların onay ve isteklerine göre yürütüldüğü için uygulamada özel yetenek, ikna, sabır, deneyim, uzmanlık, hassasiyet ve adalet gerektirir. Bu özellikleri yüklenici firmalarda bulmak ve güven yaratmak, bütün işleri yükleniciler marifetiyle yapmak mümkün değildir. O nedenle, toplulaştırmayı yürüten kurumun merkez ve taşra teşkilatında bu vasıfları taşıyan elemanların olması ve her aşamada üreticinin ve yüklenici firmanın yanında olması, devlet varlığı ve güven ortamının yaratılması gerekir.
Sonuç olarak, ülkemizde, tarımda başarı ve sürdürülebilirliğinin sağlanması, yapısal ve üretim sorunlarının giderilmesi için ilk düşünülmesi gereken arazi toplulaştırması fırsatını en iyi biçimde değerlendirmek için donanımlı merkez ve taşra teşkilatı olan bir kuruma, konuya hâkim bilgi ve deneyim sahibi uzmanlara ve büyük yatırımlara ihtiyaç vardır. Arazi toplulaştırması bugün için Devlet Su İşlerine devredilse bile Devlet Su İşlerindeki bugünkü anlayışta başarı sağlanması mümkün görünmemektedir. Olan, yine ülkemizin sabırsızlıkla beklediği arazi toplulaştırmasına olacak, geçmişte olduğu gibi toplulaştırmaya yıllardır emek ve gönül veren kurum ve birçok teknik eleman toplulaştırmadan kopacak, DSİ çabalarına sil baştan başlayacaktır. DSİ çok yakında yaptığı bu yanlışın farkına varacaktır. Belli bir zaman sonra elde edilen yeni deneyimler ışığında bu çalışmanın yakın bir zamanda Toprak Su teşkilatı gibi özverili, farklı mesleklerin iş birliğinde olduğu, uzman ve yoğun taşra teşkilatı olan bir kuruma devredileceğine inanıyoruz diyorum.
Sözlerimi burada sonlandırmak istiyorum Sayın Başkan.