KOMİSYON KONUŞMASI

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Ben de buna benzer şeyler söyleyeceğim ama hani tarihe tanıklık etmek için, belleğimizi, hafızamızı biraz geriye atmak isterim.

Elektrik özelleştiğinde şunu söylediler: "Bir: Çok daha hızlı, çok daha kaliteli elektrik gelecek. İki: Rekabetten dolayı elektrik ucuzlayacak. Üç: Böylece elektrikte kayıp kaçak azalacak, daha tasarruf edeceğiz." Aradan on yıllık bir süre geçti -yanlış hatırlamıyorsam, birlik başkanlarım burada, onlar tanıklık ederler- biz bundan on yıl önce elektrik ücretini tarımsal sulamalarda senede bir defa öderdik hasat sonrası o bölgenin üretim biçimine dayalı olarak. Adana bölgesinin kendine göre ödeme tarihi vardı, biz Bursa bölgesindeydik, Bursa bölgesinin kendine göre bir ödeme tarihi vardı ve o tarihler arasında bir tek fatura olarak bize gelirdi, herhangi bir faizi, eklemesi vesairesi yoktu. O günden bugüne elektrik özelleşti, şimdi kışın kullanmadığım saate bile aylık elektrik parası geliyor. Tamir, bakım, kayıp kaçak... Hiç kullanmadığınız elektrik faturanız, 70 lira, 80 lira, 100 lira, 150 lira para geliyor. Soru şu: Bugün de sayaç meselesinin, su sayacı meselesinin bundan farklı olduğunu falan düşünmek mümkün değil. Tahsilatı gelecek, aylık yapacak arkadaşlar. Şu anda, bakın, sulama birliklerinin belirli bir fiyatı var, bunlar yine aynen eskiden, elektrikte olduğu gibi sadece ve sadece o bölgenin hasat dönemine göre sezon sonunda ödeme alıyorlar. Burada birlik başkanları. Yanlış bir şey var mı arkadaşlar? Marmara Bölgesi'nde Karacabey'de sulama birliğimiz eylül ayından itibaren alıyor. Bunu yaparken de eylül ayında erken ödeme ve çiftçiye destek olsun diye yüzde 10-12 iskonto yaparak alıyor. Çok önemli. Bir yıl boyunca üretiminizi bitiriyorsunuz, hasadınızı yapıyorsunuz, ürününüzü değerlendiriyorsunuz ve ondan sonra da eğer eylül ayında öderseniz yüzde 10-12 indirim, ekim ayında öderseniz yüzde 5-6 indirim, aralığa kadar bu indirim devam ediyor; eğer aralıkta öderseniz indirimsiz, o yılki 30 liraysa dekar başı, 30 liradan ödemenizi yapıyorsunuz. Soru şu: Hangi özel sektör, hangi tüccar, hangi kâr amaçlı yatırım yapan bir vatandaş suyun yönetiminde, suyun idaresinde, suyun tahsilatında sayacı koyup ondan sonra da sulama birliklerinin yaptığını yapar? Buna rağmen o sulama birliklerinin birçoğunun şu anda ortalama olarak yüzde 30, yüzde 40, yüzde 50 alacağı var ve o alacaklara rağmen bir yıl, iki yıl geçmeden onları icraya vermiyor veya herhangi bir hukuksal bir işlem başlatmıyor. Niye? Üreticiyi yakından tanıyor, herkesin özel durumunu biliyor. Kimi üretimden para kazanamıyor, kiminin başına başka işler geliyor. Bakın, Sayın Bakanım, bunu özellikle söylemek isterim: Hele de şu anda çiftçi öyle bir borç yükünde ki sağa dönse kıpırdayamıyor; sola dönse kıpırdayamıyor, yapacağı tek şey ya arazisini satmak ya da yeniden borçlanarak, borç alıp borcunu büyütmek. Uçurumun derinliği artıyor, sadece uçuruma giden yol birazcık uzuyor yani borç ertelemeleriyle yaşıyor. Borç ertelemelerini ben yapmıyorum, siyasi iktidar yapıyor çünkü çiftçinin borçlarını ödeme olanağı, ödeme imkânı yok. O yüzden, zaten yerle bir olmuş bu yapıyı bizim ayağa kaldırabileceğimiz sahici bir borç ödeme modeli, sahici bir destekleme modeli, sahici bir üretime dayalı ve üretim planlamasına dayalı bir üretim modeline geçip suyu da bunun içine entegre ederek sürdürmemiz gereken bir tarım anlayışı olması gerekirken, biz zaten daralmış, zaten zorlanmış, zaten sıkıntı içerisinde olan üreticiyi bir de su sayacı ve su verme üzerinden bir terbiye etme, su verme üzerinden açıkçası zorlama sürecini yaşıyoruz.

Bu söylediklerimin tümü pratiktedir, tümü yaşanıyor ve yaşanmaktadır. Burada arkadaşlarımız var, onlar detayları da biliyorlar. Bunun çekilmesinde yarar var. Gelin, hep birlikte önce tarım planlaması, üretim planlamasına başlayalım, ithalatı minimize edelim, desteklerimizi sahici yapalım. Söz, o saatleri çiftçinin tarlasına gidip kendi ellerimle ben takacağım.