KOMİSYON KONUŞMASI

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Sayın Başkanım, Komisyonumuzun değerli üyeleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yeni yılın hem ülkemize hem de insanlığa barış, huzur getirmesini diliyorum. İnşallah, her gelen yıl bir önceki yılı aratmaz diyorum. Tabii, bunun için de insanlığın iş birliği yapması lazım, ulusların, devletlerin birbiriyle ortak çalışması lazım. Şartlar tamam olunca terör meşru olur gibi veya terörü bir başka ülke üzerinde kendi planlarını, emellerini gerçekleştirmek için bir araç olarak hiçbir ülkenin kullanmaması lazım. Terörü meşru kılacak hiçbir mazeret yoktur, hiçbir gerekçe yoktur. Eğer herkesin teröristi bir başka ülke tarafından himaye edilmeseydi, farklı gerekçelerle korunmasıydı dünyada bugün terör kendisine yer bulamazdı. Türkiye'nin terörü Irak'ta, Irak'ın terörü Suriye'de, Somali'nin terörü Kenya'da, Kenya'nın terörü Somali'de, işte Uganda'nın terörü Sudan'da, Güney Sudan'ınki Kuzey Sudan'da. Herkes bir başka ülkenin teröristini, o ülke üzerindeki kendi çıkarlarına daha fazla ulaşmak için araç olarak kullanıyor. İnşallah, insanımız, biz bir olursak dışarıdan zarar gelebilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla her terörün de, her kötülüğün de ilacı birlik beraberliktir. O bakımdan, 2015 yılının da milletimize birlik, beraberlik getirmesini diliyorum.

Tabii, Adalet Komisyonunun yeni yerinin de hayırlı, uğurlu, ülkemizin önünü açacak, demokrasimizi zenginleştirecek yeni kanunlar çıkmasına vesile olmasını diliyorum.

Sayın Başkanım, Komisyonumuzun değerli üyeleri; Millî Savunma Bakanlığınca hazırlanan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına arzı Bakanlar Kurulunca 24 Kasımda kararlaştırılan Askerî Hâkimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın öz olarak gerekçelerini açıklamak istiyorum.

Bildiğiniz üzere, 2004 yılında 5170 sayılı Kanun ile Anayasa'nın 15'inci, 38'inci ve 87'nci maddelerinde yapılan değişikliklerle ölüm cezası ve ölüm cezasının infazına ilişkin hükümler yürürlükten kaldırılmıştır. Değişiklikler neticesinde, 1632 sayılı Askerî Ceza Kanunu'nda yer alan ölüm cezasına ilişkin hükümler Anayasa'ya aykırı hâle gelmiştir. Zaten bu tasarıda yaptığımız şey ya Anayasa Mahkemesinin iptaliyle ortaya çıkan boşlukları doldurmak ya da Anayasa değişikliğiyle Anayasa'ya aykırı kalan hükümleri bizim Ceza Kanunu'muzda ve diğer kanunlarda ayıklamaktır.

Yine, 2010 yılında yapılan halk oylaması neticesinde kabul edilen 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Anayasa'nın askerî yargıyla ilişkin 145'inci maddesinde önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu kapsamda, askerî yargı organlarının kuruluşu, işleyişi, askerî hâkimlerin özlük işleri ve askerî savcılık görevlerini yapan askerî hâkimlerin mahkemesinde görevli bulundukları komutanlıkla ilişkilerinin düzenlenmesi ölçütlerinden biri olan "askerlik hizmetinin gerekleri" kavramı madde metninden çıkarılmıştır.

Yine, askerî hâkimlerin yargı hizmeti dışındaki askerî hizmetler yönünden askerî hizmetlerin gereklerine göre teşkilatında görevli bulundukları komutanlıkla olan ilişkilerinin kanunla düzenleneceğine dair cümle de madde metninden çıkarılmıştır.

Yine, bildiğiniz gibi, savaş hâli haricinde asker olmayan sivil şahısların askerî mahkemelerde yargılanmayacağı ilkesi de benimsenmiştir.

Yine, asker kişiler tarafından askerî mahallerde işlenen bazı suçlar ile devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davaların adli yargı yerinde görüleceği de düzenlenmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine, bildiğiniz gibi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'yla birçok yeni düzenleme ceza hukuku alanına girmiş ve ceza hukukunun temel felsefesi değişmiştir. Türk Ceza Kanunu'nun sistematiğinde, genel hükümlerinde ve ceza türlerinde önemli yenilikler yapılmış olması nedeniyle 1632 sayılı Askerî Ceza Kanunu ile Türk Ceza Kanunu arasında uyumsuzluklar oluşmuştur.

Türk Ceza Kanunu'nun 5'inci maddesi hükmü karşısında, askerî yargılamada genel hükümlere bazı istisnalar getirilmesine ihtiyaç duyulmuş, geçici bir çözüm olarak 1632 sayılı Askerî Ceza Kanunu'na bazı maddeler eklenmiştir. Ancak bu düzenlemeler de daha sonra yeni sorunlara yol açmıştır. Avrupa Birliği de muhakkak ki Askerî Ceza Kanunu'nun birçok hükmünün değişmesine ve iptaline neden olmuştur.

Askerî Ceza Kanunu'nun 49'uncu maddesinin (a) fıkrasının "...fiilleri hakkında dava müruruzamanı bütün askerî mükellefiyetlerinin bitmesinden itibaren başlar." bölümü "bakaya suçu" ve "firar suçu" yönünden Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir.

Yine, bazı askerî suçlar yönünden erteleme hükümlerinin uygulanmayacağı ve kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmeyeceğine ilişkin hükümler ile hükmün açıklanmasının geriye bırakılması hükümlerinin de askerî suçlar yönünden uygulanmayacağına ilişkin maddeleri yine Anayasa Mahkemesince iptal etmiştir.

Ayrıca bu dönemde, Anayasa Mahkemesi tarafından 353 sayılı Askerî Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu'nun birçok hükmünün de iptaline karar verilmiştir.

Anayasa Mahkemesi, askerî mahkemelerinin görev alanını düzenleyen 353 sayılı Kanun'un 9'uncu maddesinde yer alan "askerî mahallerde" ibaresini, askerî mahkemelere ve adliye mahkemelerine tabi kişiler tarafından bir suçun müştereken işlenmesi hâlinde, eğer suç Askerî Ceza Kanunu'nda yazılı bir suç ise sanıkların yargılanmalarının askerî mahkemelerde, eğer suç Askerî Ceza Kanunu'nda yazılı olmayan bir suç ise adliye mahkemelerinde yapılacağını düzenleyen 353 sayılı Kanun'un 12'nci maddesini de iptal etmiştir.

Yine, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli sivil personelin asker kişi olduklarını hüküm altına alan Askerî Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu'nun 10'uncu maddesinin birinci fıkrasını, askerî iş yerlerinde çalışan ve İş Kanunu'na tabi bulunan işçilerin asker kişi olduklarını hüküm altına alan 10'uncu maddesinin birinci fıkrasını da iptal etmiştir.

Öte yandan Anayasa Mahkemesi, askerî hâkimlere Milli Savunma Bakanı tarafından disiplin cezası verilmesine ilişkin 357 sayılı Askerî Hâkimler Kanunu'nun 29'uncu maddesini iptal etmiş ve düzenleme için 6 aylık süre tanımıştır. Bu süre de 17 Mart 2015'te dolmaktadır. Bu da göstermektedir ki, kanunda doğan boşluğun yapılacak bu tasarıyla ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır.

Bu iptal kararıyla birlikte askeri hakimlere disiplin cezası verilmesi imkânı ortadan kalkmıştır. Şu anda hiçbir hâkime bir ceza verilemez. Dolayısıyla, bu boşluğun doldurulabilmesi için bağımsız bir askerî hâkimler kurulu kurulması âdeta zımni olarak bir zorunluluk hâline gelmiştir.

Bütün bu gelişmeler, 1632 sayılı Askerî Ceza Kanunu, 353 sayılı Askerî Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu ve 357 sayılı Askerî Hâkimler Kanunu'nda değişiklikler yapılmasını zorunlu hâle getirmiştir.

Sayın Başkan, Komisyonumuzun değerli milletvekilleri; tasarı beş temel kanunda değişiklik öngörmektedir: Birincisi, 1632 sayılı Askerî Ceza Kanunu'nda yapılan değişikliklerle erteleme...

BAŞKAN - Sayın Bakanım...

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Buyurun.

BAŞKAN - Yüksek komisyon, alt komisyon iradesi izhar edeceği için mufassal malumatınızın geneli üzerindeki müzakerelere cevap sadedinde verilmesinin daha isabetli olacağı takdirlerinize arz olunur.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Doğrudur, doğrudur.

Bir diğeri, Askerî Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Hakkında Kanun'da değişikliktir.

Bir diğeri, Askerî Hâkimler Kanunu'nda yapılan değişikliktir.

İç Hizmet Kanunu'nda yine bir değişiklik yapıyoruz.

Son olarak da, 1600 sayılı Askerî Yargıtay Kanunu'nda değişiklik yapıyoruz.

Böylelikle, Askerî Yargıtay'da yargılama usulü yeniden belirlenmiş ve temyiz incelemesinde, ilk derece yargılamada görevli olan üyelerin yer almaması esası da yine bu tasarıyla getirilmiştir.

Komisyonumuzun Başkan ve değerli üyelerine; bu tasarıya şimdiden yapacakları katkıları için huzurlarınızda teşekkür ediyorum. İnşallah, katkılarla birlikte ülkemiz için hayırlı uğurlu olan bir yasa yürürlüğe girmiş olacaktır.

Saygılar sunuyorum.