ADNAN KESKİN (Denizli) - Sayın Başkan, siyasette tutarlılık, siyaset ve siyaset adamlarının saygınlığı açısından olağanüstü önemlidir. Eğer bu tutarlılığı ortadan kaldırır, temel konularda kendi siyasi çıkarları üzerine tavır koyar, ona göre eylem sergilerseniz saygınlığınız ortadan kalkar.

Biraz önce Sayın Bakanı özenle izledim. Bakınız, düne kadar parti olarak üç gündür bir kampanya götürüyorsunuz, Anayasa Mahkemesini yerden yere vuruyorsunuz. Anayasal bir kurumun lekelenmesi için, toplum nezdindeki itibarını ve saygınlığını düşürmek için çarşaf çarşaf ilanlar veriliyor sermaye grupları tarafından ve iktidar partisi olarak bütün olumsuzluklar karşısında direnmeniz, o anayasal kurumlara sahip çıkmanız gerekirken parti sözcüleri çıkıyorlar, onlarla beraber, onlar da o koroya katılarak anayasal kurumları zedelemişlerdir.

BAŞKAN - Sayın Keskin, herkes bütün anayasal kurumlara sahip çıkıyor. Burada bir sıkıntı yok.

ADNAN KESKİN (Denizli) - Sayın Başkan, ne konuşacağımızı isterseniz yazın, verin.

BAŞKAN - Bence de...

ADNAN KESKİN (Denizli) - Yani iktidarda diktatörlüğünüz sürüyor, bu iş burada işlemez. Onu kendi içinizde yaparsınız, lütfen... Lütfen ne konuşacağımızı da siz tayin etmeyin.

Şimdi, aynı anlayışı burada da görüyoruz. Sayın Bakan diyor ki: "Ekonomik ve sosyal kurum siyasal iktidarın çözemediği birtakım konuları uzlaşma yoluyla çözülmesini sağlamak amacıyla bütün çağdaş toplumda yerini almıştır." E be Sayın Bakan, böyleyse beş yıldır anayasal bir kurum oldu da niye bir toplantıya çağırmadınız? Bu ne lahana turşusu, bu ne perhiz? 2009'dan bu yana bu kurumu bir kere toplantıya çağırmıyorsunuz. Anayasa reformundan sonra bu kurum anayasal bir kurum olmuş, işinize geldiği zaman her zaman anayasal hukuktan bahsedersiniz ama anayasal bir kurumun toplantısını engelleyerek Anayasa'yı ihlal ettiğinizin farkında değil misiniz? Nasıl bir anlayış bu? Nasıl önemli bir kurum bu?

İki, bu kurumun toplumun değişik kesimleriyle irtibat kurulmasını sağlayarak sorunlara çözüm getireceğini vurguluyorsunuz. Getirdiğiniz tasarıda buna ilişkin bir düzenleme var mı? Tam tersine geri vitese takmışsınız, eski yasadan geriye gidiyorsunuz. Bakınız, orada getirmişsiniz, işçi ile işvereni eşit konuma getiriyorsunuz, belirsiz birtakım atamalarla gelecek dönemde, her konuda olduğu gibi, siyasal iktidarın bu alanda da at oynatmasını sağlayacak düzenlemeler koyuyorsunuz. Öyle atamalar yapıyorsunuz ki, üniversiteden atanacak. Kim? Ebuziddin Efendi. Sizden başka bilen var mı?

BAŞKAN - Sayın Keskin, usule ilişkin olmadı.

ADNAN KESKİN (Denizli) - Usul Sayın Başkan bu.

BAŞKAN - Bunun neresi usul Sayın Keskin?

ADNAN KESKİN (Denizli) - Usul Sayın Başkan, usul bu.

BAŞKAN - Hiçbir tarafı usul değil söylediklerinizin. Direkt olarak yasa üzerinde...

ADNAN KESKİN (Denizli) - Usul, usul, usul bu... Nedir aceleniz?

BAŞKAN - Geneli üzerinde söz verdiğimizde konuşun.

ADNAN KESKİN (Denizli) - Hayır efendim.

AHMET ARSLAN (Kars) - Zaten önce "usul" deyip...

ADNAN KESKİN (Denizli) - Niye usul değil Sayın Başkan bu? Nedir aceleniz?

BAŞKAN - Hiçbir acelemiz yok efendim, hiçbir acelemiz yok.

ADNAN KESKİN (Denizli) - Daha önceden getirdiğiniz şeyde Avrupa Birliğini kandırmak için, bir fasıl açmak için ayaküstü böyle bir düzenleme getiriyorsunuz, şimdi... Yani on iki yıldır yatıyorsunuz, kış uykusundasınız, şimdi apar topar yasa getirerek burada toplumu kandırmaya çalışıyorsunuz.

VAHAP SEÇER (Mersin) - On iki yıldır neredesiniz, ne yapıyorsunuz?

ADNAN KESKİN (Denizli) - Üç, o kadar çelişki içerisindesiniz ki, nerede burada çiftçiler, nerede esnaflar bu tasarıda? Bu memlekette nüfusun yüzde 25'i hâlâ tarımdan karnını doyuruyor. Ciddi bir şekilde esnaf ve sanatkâr potansiyeli var. Siz toplumun değişik kesimlerinin duyarlılıklarını, hassasiyetlerini buraya yansıtmak istiyorsanız niçin o kesimlerle ilgili bu düzenlemede herhangi bir yer ayırmıyorsunuz? Bir tek hedefiniz var: Her konuda olduğu gibi burada da parti hegemonyasını, diktatörlüğünü pekiştirerek toplumu kandırmaya çalışıyorsunuz. Lütfen bu yasayı geri çekiniz.

Teşekkür ederim.