| Komisyon Adı | : | KADIN ERKEK FIRSAT EŞİTLİĞİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Komisyonun Amerika Birleşik Devletleri ziyaretinde yaptığı temaslara ilişkin açıklaması |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 22 .03.2018 |
BAŞKAN - Alt komisyon raporuyla ilgili görüşmelere geçemeden önce Amerika Birleşik Devletleri ziyaretimizde yaptığımız temaslarla ilgili birkaç hususu sizlerle paylaşmak istiyorum. Komisyonumuz, her sene olduğu gibi bu sene de Birleşmiş Milletler Kadının Statüsü Komisyonu Toplantısı'na katılmak üzere ve Temsilciler Meclisi üyelerinin ve Komisyonumuzun çalışma alanıyla örtüşen konularda faaliyet yürüten kurum ve kuruluşlarla temasta bulunmak üzere 11-21 Mart 2018 tarihleri arasında Amerika Birleşik Devletleri'nde bir çalışma ziyaretinde bulunmuştur. Çalışma ziyareti kapsamında, öncelikle, Kadının Statüsü Komisyonu toplantısı için Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda Komisyonumuz ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımızla birlikte ülkemizi temsil etmiştir. Bu kapsamda, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna hitap etmiş, ülkemizde kadınlarımızın son on beş yıldaki kazanımlarını tüm dünyaya duyurmuştur. Bunların haricinde Komisyonumuz, Birleşmiş Milletler Kadının Statüsü Komisyonu toplantısına katılan ülkelerin temsilcileriyle ilgili ikili görüşmeler yapmış, ilgili ülkelerle, kadınlar lehine yapılan düzenlemeleri masaya yatırmıştır. İkili görüşmelerde ilk önce Fransa Ulusal Meclisi üyesi ve Dışişleri Komisyonu Başkan Yardımcısı Mireille Clapot'yla görüşülmüş, daha sonrasında, sırasıyla Pakistan Ulusal Meclisi üyesi Doktor Shezra Mansab, İtalyan Senato üyeleri Mario Rizzotti ve Franceska Puglisi ve Parlamento üyeleri Anna Rossomando ve Pia Elda Loccatelli'yle görüşülmüş, akabinde, İsveçli Parlamenter Helen Petterson ve Nijerya Parlamentosu Başkan Yardımcısıyla ikili görüşmeler gerçekleştirilmiştir.
Komisyonumuz, New York'ta bulunduğu süre zarfında ikili görüşmeler haricinde, düzenlenen yan etkinlikte de görüşlerini yabancı katılımcılarla paylaşma fırsatı bulmuştur. Bu kapsamda, önce 13 Mart 2018 Salı günü New York'ta MÜSİAD'ın düzenlemiş olduğu Dünya Kadınlar Zirvesi'ne katılım sağlanmış, ardından, kadına yönelik şiddetle ilgili olarak BM binasındaki yan etkinliğe iştirak edilmiştir. Bu toplantılarda, son on beş yılda ülkemizde konuya ilişkin yürütülen çalışmalar yabancı katılımcılarla paylaşılmıştır.
Aynı gün, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın düzenlediği "Uluslararası Kadın, Göç ve Sığınmacı Krizi" konulu yan etkinlikte bir konuşma yaptım. Konuşmamda, ülkemizin başta Suriyeli sığınmacılar olmak üzere farklı ülkelerden gelen sığınmacılara yönelik attığı adımları uluslararası kamuoyunun dikkatine tekrar getirmiş oldum. Ülkemizin Avrupa'daki bazı ülkelerin nüfusundan fazla sığınmacı barındırdığını, bugüne kadar sığınmacılara yönelik harcama ile nüfusuna göre insani yardımını en fazla yapan ülke olduğunu, sığınmacılara verilen sosyal ve ekonomik hakları ayrıntılarıyla anlatma fırsatı bulduk. Yaptığımız çalışmaların uluslararası kamuoyu tarafından takdirle karşılanması bizleri ayrıca memnun etti. Tüm konuşmalarımızda, sığınmacıların bir sorun değil, sorundan etkilenen misafirlerimiz olduğunu ifade ettik ve bunları anlattık.
14 Mart 2018 Pazar günü ise Birleşmiş Milletlerde düzenlenen "Tarımda ve Kırsal Alanda Kadının Güçlendirilmesine Yönelik Türkiye Perspektifi" konulu yan etkinlikte konuşmacı olarak ülkemizin kırsal alanda ve tarımda kadınlar lehine yürüttüğü çalışmaları paylaşmış olduk. Bu konuşmada, Kırsal Alanda Kadının Güçlendirilmesi Alt Komisyonumuzun taslak raporunun sonuç bölümünden de alıntılar yaparak hangi adımların atılması gerektiği hususunda da önerilerimizi tüm dünya ülkeleriyle paylaşmış olduk ve onların sorularına cevap verdik.
15 Mart 2018 Perşembe günü TASC'ın, KADEM'in ve İslami Yardım Kuruluşunun düzenlediği Türkiye'de ve Dünyada Sığınmacı Kadınlar Uluslararası Paneli'nde sığınmacı kadınlarımız ve dünyada sığınmacılara bakış açısıyla ilgili konuşma fırsatı bulduk, görüşlerimizi ifade ettik.
BM'deki bu toplantılar sonrasında 19 Mart 2018 Pazartesi günü Yunus Emre Enstitüsü, Türk Mirası Organizasyonu ve SETA'ya ziyaretler gerçekleştirdik. Bu ziyaretlerde, FETÖ yapılanmasının ABD'de nasıl etkili olmaya çalıştığını bizzat birinci elden dinleme fırsatı bulduk. Bu konuda, bize ilgili kurumlarca aktarılan ve dikkat çekmek istediğim bazı hususlar var. Bunlardan en önemlisi, ABD sınırları içinde FETÖ'nün hâlâ 150 civarında okulu olduğu, FETÖ'nun ağırlığının ve merkezinin Houston olduğu, bununla birlikte, örgütün ABD basınına ve Temsilciler Meclisine ve Senato, Kongre üyelerine sürekli olarak ziyaretlerde bulunduğu ve Türkiye aleyhine demeçler verdiği anlaşılmıştır. Bu konuda hem büyükelçimizin hem de STK'lerimizin FETÖ'nün bu yalanlarını çürütmek için yoğun çaba harcadığını buradan ifade etmek isterim. Geçen sene FETÖ'nün, bu kulis faaliyetlerine yaklaşık olarak 6 milyon dolar para aktararak büyük meblağlarla Temsilciler Meclisi ve Kongre üyelerini kandırmaya çalıştığını biliyoruz. Bu anlamda, karşı hareket olarak TASC, SETA ve Yunus Emre Enstitüsü, THO vakıfları aktif olarak çalışmaktadır. Bu kurumlar, özellikle, yabancı öğrencileri dil eğitimi başta olmak üzere diğer etkinliklerle ülkemize çağırmakta ve onlara ülkemizi tanıtmaktalar. Bu faaliyetler ülkemizin tanınırlığının artması anlamında önemlidir. Ayrıca, Türk Mirası Organizasyonu (THO) ve diğer kuruluşlarımız, ABD'nin önde gelen kişileriyle ikili görüşmeler vasıtasıyla FETÖ'nün ABD'de oluşturduğu yalan iklimini yıkmaya çalışmaktadırlar. Bize de, FETÖ'yle mücadele etme anlamında ABD'ye sık sık ziyaretlerde bulunmamızı ve milletvekillerine FETÖ gerçeğini ilk ağızdan anlatmamızı tavsiye etmişlerdir.
Yine aynı akşam Maryland'da kurulan Amerika Diyanet Merkezindeki muhteşem külliyeyi görme fırsatını bulduk. Külliyenin, ABD'deki tüm Müslümanlar için çok önemli bir kongre, eğitim merkezi ve dinî merkez olduğuna şahit olduk ve bu konuda öncülük etmesinden dolayı ülkemizle bir kez daha gururlandık. Bu türden merkezlerin FETÖ'yle mücadelede oynadığı kritik rolü de gördük.
ABD'deki son günümüzde ise Dış Politika Kadın Bürosu Başkanı Kimberly Freeman'le görüştük ve Üniversiteli Kadınlar Amerikan Birliği Başkan Yardımcısı Gloria Blackwell'le kız çocuklarının bilim teknoloji, matematik ve mühendislik alanlarındaki faaliyetleriyle ilgili yürüttükleri aktiviteleri ve bursları dinleme fırsatı bulduk.
Son olarak da Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi Başkanı Nihad Awad'la görüştük. Burada, Amerika'daki Müslümanların birlikte hareket etmesi için Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi ve bizim kuruluşlarımızın, Diyanet Merkezinin önemine bir kez daha vurgu yapıldı. Konsey Başkanı, FETÖ'nün ABD'de yürüttüğü lobicilik faaliyetlerini anlattı ve kendisinin bu konuda yaptığı çalışmalardan bahsetti. Konsey Başkanının ifadeleri bizim için çok anlamlıydı çünkü ABD'deki Müslüman Birliği Başkanının FETÖ'nün gerçek yüzünü görmesi ve buna yönelik olarak bizim yanımızda olması bizleri ayrıca mutlu etti. Ayrıca, CAIR'in ABD'li gençleri Filistin'e götürerek oradaki insanlık dramını doğru anlamalarına yönelik yürüttüğü çalışmaları, Filistin sorununun çözümüne yönelik katkılarını gördük; bunlar bizleri ayrıca memnun etti.
Değerli milletvekilleri, ABD çalışma ziyaretinde öne çıkan bir başka önemli husus ise ABD menfaatleri söz konusu olduğunda, iktidarıyla, muhalefetiyle, basınıyla, STK'siyle Amerikalıların bir bütün olarak hareket edebildiklerine şahit olduk. Devletin bekası için yürütülen çalışmalarda özellikle medyanın çok önemli bir rol oynadığını gördük.
Burada bizim de almamız gereken dersler olduğunu düşünüyorum. Yaptığımız görüşmelerde, ülkemizde dile getirilen bazı sorun alanlarının yurt dışında ülkemiz aleyhine ne kadar etkili bir şekilde kullanıldığını gördük. Dolayısıyla, biz parlamenterlerin ve siyasi parti başkanlarımızın, özellikle ortak ülke menfaatleri söz konusu olduğunda, ülkemizi yurt dışında kötü göstermeye yönelik demeçlerden mümkün olduğunca sakınmamız gerektiğine bir kez daha şahit olduk. FETÖ'nün ABD'de lobicilik faaliyetlerine geçen yıl 6 milyon dolar harcadığını ifade etmiştim. Bu tür demeçlerin onların ekmeğine yağ sürdüğünü müşahede etme fırsatı oldu. Burada çok dikkatli davranmamız gerektiğini tekrar belirtmek istiyorum.
Ülkemizin tanıtımını ABD'de doğru bir şekilde yapmalarından, FETÖ'nün gerçek yüzünü ABD'lilere çeşitli yollarla anlatmalarından dolayı TASK'a, Yunus Emre Vakfına, SETA'ya ve THO vakfına buradan teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum.