KOMİSYON KONUŞMASI

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, Kalkınma Bakanlığının değerli mensupları, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, benim önerim, Sayın Başkan, Hükûmetin bu tasarıyı geri çekip daha ciddi bir hazırlık yapmak suretiyle yeniden Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirmesi. Bunu niçin talep ediyorum? Şunun için: Biliyorsunuz, bu Ekonomik ve Sosyal Konseyin kurulmasına ilişkin anayasal düzenleme 12 Eylül Anayasa referandumuyla Anayasa'mıza girmişti 166'ncı maddeyle. Ben, öncelikle, Hükûmete ve Sayın Bakana bu 12 Eylül Anayasa referandumu nedeniyle söyledikleri sözleri ve verdikleri vaatleri yeniden okumalarını, Türkiye Büyük Millet Meclisi tutanaklarına giren, dönemin başbakanının ve ilgili bakanların, komisyon başkanlarının ve AKP adına konuşan milletvekillerinin tutanakları yeniden incelemelerini ifade ediyorum.

Ayrıca, Türk milletine verilen vaatlerin, dört yıl sonra, Anayasa'da yer alan düzenlemelerin tam aksine yasal düzenlemeler yapıldığını, altı yedi ay içerisinde yargı paketleriyle getirilmek suretiyle amaçlarının tam aksine, söylenenin tam zıddına düzenlemeler getirildiği görülecektir ve bu gelen düzenleme de Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizim o dönemki söylediğimiz dört yıl evvelki sözlerimize de haklılık kazandırmakta ve doğruluğunu teyit etmektedir. Yani, bu, verilen vaatlerin tam aksidir, mevcut düzenlemenin de gerisindedir. "Sade suya tirit", "Laf olsun, torba dolsun." diye bir düzenleme yapılmıştır. Kaldı ki, anayasal bir düzenleme yapmaya gerek de yoktu. O zaman da ifade ettik. Şimdi, "Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?" diyoruz. Sadece bu düzenlemeye, buna ilişkin demiyorum tabii bunları. Aradan geçen dört yıllık süre Adalet ve Kalkınma Partisinin bu işe karar verenlerini pişmanlık noktasına getirmiştir. Adalet ve Kalkınma Partisi bu düzenlemeleri yapmaktan dolayı pişmandır. Cemaat pişman, AKP pişman. Pişman olmayan bir, Milliyetçi Hareket Partisi var. Dört yıl evvel ne söylemişsek hepsi de bir bir çıkmıştır. Onlardan birisi de bu düzenlemelerdir. Ondan sonra Hükûmet tekrar bu değerlendirmeleri yapsın. Dört yıl evvel ne söylemiş, hangi gerekçeleri öne sürmüşse, ona göre bir düzenleme yapsın.

Ayrıca, dün Sayın Günal'ın da teklif ettiği gibi, meslek odaları, bazı sivil toplum kuruluşlarının çağrılmadığına binaen. Dün, tabii, oturum kapandığı için dile getiremedim. Ben de bir öneri getiriyorum. Şimdi, son zamanlarda "Sivil Dayanışma Platformu" diye bir platform kurmuşlar, ne idüğü belirsiz, kaynakları belirsiz. "Bağışçı, yardımcı, hayırsever iş adamları..." Ya, zaten "hayırsever iş adamı" kavramını değiştirdiniz. Yani, hırsızlar hayırsever iş adamı oldu, yolsuzluk yapanlar. Bu kişiler, aynı zamanda, Türkiye Büyük Millet Meclisinin hem iradesine baskı kurmaya çalışıyorlar hem de utanmadan, sıkılmadan iktidar partisinin milletvekillerine doğrudan veya dolaylı olarak "tuzluk" diyerek hakaret etmektedirler ve buna Komisyon olarak, milletvekilleri olarak söyleyeceğimiz bir söz yok mu? Savunmasız mı kalacaksınız? Burada kastedilen tüm milletvekilleridir. Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerine söylenen bir söz. Bunu biz söylesek kavga çıkar, hakaret kabul edilir. Yani, bazı yancılar böyle söyleyince öyle mi olacak? Arkadaşlarımız alınmayacaklar mı üstlerine? Bu iktidara tetikçilik ve yancılık yapan bu Sivil Dayanışma Platformunu da bir tanıyıp müşerref olmamız bakımından bu tasarı görüşmesinde bir müşerref olmamız lazım.

İZZET ÇETİN (Ankara) - Ayhan Ogan'ı çağırmanız lazım, kimse...

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Bu "Ayhan Ogan" adındaki şahsın da çağırılmasında ben fayda görüyorum. Daha ayrıntılı tezekkür ederiz hem de şu platformun faturalarını, belgelerini de bir görürüz, kimmiş bu "bağışçılar, yardım edenler, hayırsever iş adamları." O zaman, ayan beyan da ortaya çıkacaktır değerli arkadaşlar.

Yani, öyle bir ilanlar veriliyor ki, AKP reklam vermiş olsa o kadar veremez. TÜRGEV'le beraber -isterseniz- ikisinin de paralel olduğunu da görürsünüz. Bu Sivil Dayanışma Platformu, size söylüyorum, yeni bir paralel yapıdır, psikolojik bir taarruzda bulunmaktadır, başta iktidar partisi milletvekillerinin iradelerine ipotek koymaya, onları tehdit etmeye ve Meclise saygınlığı azaltmaya yönelik pespaye faaliyetler göstermektedirler. Buna da kesinlikle sessiz kalmaması gerekir Türkiye Büyük Millet Meclisinin, başta iktidar partisi grubunun.

Şimdilik söyleyeceklerim bunlar. Tasarıyı lütfen geri çeksin Hükûmet. Daha kapsamlı, Anayasa'da öngörüldüğü şekilde ve söylem ve iddialara uygun şekilde bir düzenleme yapılsın. Ondan sonra alt komisyon da kurarız. O konuda endişeniz olmasın Sayın Başkan. Önerim budur.

Teşekkür ederim.