KOMİSYON KONUŞMASI

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Paylan bazı teknik hususlarla ilgili açıklamalar yaptı, Mehmet Bey ona cevap verecek ama ben maddeyle ilgili genel bir değerlendirme yapmak isterim.

Biliyorsunuz, mevcut Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 29'uncu maddesine göre devreden KDV iade edilmez. Biz bu hükmü değiştiriyoruz ve değişen hüküm kanunun yürürlük tarihinden itibaren veya 1/1/2019'dan itibaren yeni hâliyle devreye giriyor ama dikkat ederseniz 17'nci madde bir geçici madde olsa da geçici maddenin birinci fıkrası yeni sistem yürürlüğe girdikten önceki dönemler için mevcut kuralı devam ettiriyor. Ana kural, eski sistemden gelen katma değer vergisinin iade edilmemesi, indirim yoluyla mahsup edilmesine devam edilmesi. Bakın, yani burada eğer birinci fıkra olmasa ikinci ve üçüncü fıkra olsa madde metninde söylediğiniz husus doğru olabilir. Yani asıl maddeyi değiştirdikten sonra geçici maddeyi sadece yeni sistemdeki iadenin esas, usullerini belirleme olarak düzenleseydik söylediğiniz husus geçerli olabilirdi ama geçici maddenin, geçici 39'uncu maddenin birinci fıkrası 31/12/2018'den önceki dönemlere ait katma değer vergisinin eski sistemle, indirim ve mahsup yoluyla giderilme dışında iade edilmemesi hususunu prensip olarak koruyor; ana kural bu.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Özür dilerim, şimdi anlayarak gideyim o zaman.

Yani "Bu ayrı bir hesapta izlenilir." denildiği andan itibaren geçmişle nasıl ilişkisi kurulacak?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Şimdi onu söyleyeceğim: Bizim 31/12/2018 tarihi itibarıyla bilançoda ve son aralık beyannamesinde gözüken sonraki döneme devreden KDV 2019 Ocak ayından itibaren de beyannamelerde önceki dönemden devreden KDV olarak devam edecek ve 31/12/2018 tarihinden gelen bakiye önümüzdeki aylarda yani 2019'dan sonraki aylarda hesaplanan KDV varsa ondan da mahsup edilmeye devam edecek. Yani resmi dondurmuyoruz, resim devam ediyor.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - İyi de Sayın Bakanım, kanunun neresinde yazıyor? Bu söyledikleriniz tamam, makul; hiçbir itirazım yok.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, hayır 29'uncu madde ve geçici 39'uncu maddenin muradı ikisi beraber bu. Dolayısıyla şunu yapmıyoruz Sayın Bakanım: Yani 31/12/2018'de var olan, sonraki döneme devreden KDV'yi ayrı bir hesaba alıp, diyelim ki ocak ayında mesela hesaplanan KDV çıktı, o hesaplanan KDV'den hariç artık indirim konusu yapamazsın bunu; bunu ayrı bir hesapta izleyeceksin, bunu dondurduk, bunu istediğimiz zaman öderiz demiyoruz.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ama şunu yapabiliyorsunuz; ya iade diyebiliyorsunuz veya gider yazma diyebiliyorsunuz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, yok, geleceğim ona, o başka bir konu. Şimdi bu birinci konuyu önce bir açıklığa kavuşturalım.

Bir; Asıl madde olan 29'uncu maddeyi değiştiriyoruz, iade edilemezlik kuralını kaldırıyoruz ve 1/1/2019'da o hüküm yürürlüğe giriyor. Bir geçici madde düzenlemesi yapmazsanız bu hususta 1 Ocak 2019'dan itibaren de onu ödemeniz lazım gelen yeni kurala göre.

Burada geçici maddenin birinci fıkrasında stoktaki KDV için eski hükmü korumaya devam ediyoruz; diyoruz ki...

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Onu göremiyoruz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Biz öyle anlıyoruz yani maddeyi okurken söylüyorum. İşte, açıklayayım da yani varsa tereddüt, hasıl olan bir şey, ne anladığımızı ve ne yapmak istediğimizi anlatıyorum.

31/12/2018 tarihi itibarıyla oluşan KDV bakımından yeni getirilen kuralın geçerli olmayacağını, on iki aylık iade sürecinin geçerli olmayacağını belirlemek için birinci fıkrayı yazıp diyoruz ki "Hayır, buradan gelen KDV yeni getirdiğimiz sistem bakımından geçerli değildir." Sonra bu sefer tersinden ikinci fıkrada "Bu böyle olmakla birlikte yani ana kural bu olmakla birlikte Maliye Bakanlığı bütçe imkânlarını dikkate alarak normalde birinci fıkraya göre iade edilmezlik kuralı olsa da eğer bütçe imkânları varsa bu kurala istisnalar getirip bu katma değer vergisinin şu şu şu kriterler çerçevesinde iade edilmesinin önünü açabilir, iade edebilir." diyoruz; ikinci ana kural bu. Yani önce iade edilemezlik kuralını getiriyoruz ama bu şu anlama gelmiyor: Bu hesapta olan tutar 2019 Ocak ve sonraki aylarda geçmişte olduğu gibi indirim konusu yapılmaya devam edebilecek mi? Evet, indirim konusu yapılmaya devam edilecek ama diyelim ki indirilen KDV eksi, hesaplanan KDV eşittir, iade edilecek KDV buradan geldiyse, iade edilmesi gereken net bir KDV varsa geçici maddenin bu birinci fıkrasına göre bu iadeye konu edilemeyecek. Ne iadeye konu edilebilecek? 2019 Ocak ayından itibaren başlayan yeni sistemin KDV'si iade edilebilecek. Bu ayrı bir satırda izlenecek, hesaplanan KDV'nin imkân verdiği ölçüde indirime konu edilecek. Yani bu, şu anlama gelmiyor: "Bunun üzerini çizdik; yok artık, unut bunu." demiyoruz. "Hayır, senin hakların saklı, eskiden olduğu gibi indirmeye devam edebilirsin." diyoruz. Kural bu. O açıdan kimsenin 2019'dan önce gelen haklarını kısıtlamıyoruz, bugün var olan haklarını kısıtlamıyoruz, geriye götürmüyoruz.

Bu kuralı geçici maddeyle aslında ileriye dönük taşıyoruz ama diyoruz ki geleceğe dönük kural bu olsa da Maliye Bakanlığı şu şu şu parametrelere göre iade edebilir ama şimdi burada Sayın Kuşoğlu, çalışmaları yaparken birçok sektörle yaptığımız istişarelerde şunlar söylendi, bunlar sektörlerin talebi. Yani "Devlet olarak bu biriken katma değer vergisinin oluştuğu hacme baktığımız zaman biz de bunun kısa sürede ödenemeyeceğini görüyoruz." diyen özel sektör var, yani mükellef görüyor. Bizim bir yıllık bütçe açığımız diyelim ki bu sene 65 milyar lira olacak, biz şimdi 160 milyar lirayı bir anda götüreceğiz... Yani Allah razı olsun, vatandaş anlayışlı. Yani sektörlerle yaptığımız istişarelerde burada seçenek olarak koyduğumuz bütün seçenekleri sektörler teklif etti. Bir grup mükellef dedi ki "Ya, belli bunu KDV'den indirim yoluyla bir anda veremeyebilirsiniz, gelir veya kurumlar vergisinden indirimine imkân verin, tamamen olur, kısmen olur. Mesela, benim her sene ödeyeceğim kurumlar vergisinde yüzde 10 indirim olsa ben buna razı olurum." Bir grup mükellef dedi ki: "Ya, biz bunu aslında hiç şey yapmasak, hiç size iadeye gelmesek, indirim konusu yapmasak, biz bunu gider yazsak yani kurumlar vergisinden gider yazsak." Onu da yazdık buraya.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ama ona siz karar veriyorsunuz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ona geleceğim şimdi.

Efendime söyleyeyim, bir grup mükellef dedi ki: "Ya, bizim burada borçlarımız var, aslında onları ödemekte zorluk çekiyoruz. Bir taraftan borcumuz var, bir taraftan da buradan alacağımız var. Bu borçlarımızı acaba mahsuba imkân verilebilir mi?" Onu da yazdık. Dolayısıyla en son gelen teklif şuydu: "Ya, siz bunu veremeseniz bile aslında bize bunu teminat olarak oluştursanız, teminat olarak bunu kullanabilsem, o bile büyük bir imkândır. Çünkü bilançoma bakıyor banka." Dün Vedat Demiröz Bey "Kısa vadeli alacaklar kaleminde gözüküyor." diye söyledi ama yok öyle bir şey, onu banka kalem olarak görmüyor. "Onu bana teminata dönüştürecek bir varlığa dönüştürseniz o takdirde ben buna da razıyım, bana isterseniz üç yıl sonra ödeyin, isterseniz beş yıl sonra ödeyin." O zaman da Hazine Müsteşarlığıyla görüştük, özel tertip iç borçlanma senedi çıkarırsak bunu ikmal edeceğimizi gördük. Ama şunu yaptık: 1) Bu uygulama bütçe disiplinini bozmasın, bütçenin içinden kaçma olmasın. Yani bu senet verildiği yıl bütçeye gider yazılsın. Bütçeden kaçacak bir uygulamaya dönüşmesin.

2) Eğer siz bu senetleri ikincil piyasada alım satıma konu ederseniz parasal genişlemeden başka bir anlama gelmez. Dolayısıyla bu senetler, ikincil piyasada vade sonuna kadar işlem görmesin. Dolasıyla bu maddeyi yazarken hem bütçe disiplinine dikkat ettik hem parasal genişleme olmasın diye yetki aldık.

Hazine Müsteşarlığı, Maliye Bakanlığı, muhabir banka oturacak, burada bir çalışma yapılacak gene bütçe imkânları dâhilinde. Mesela 2019 yılında bu kapsamda bir çalışma yapılacaksa Hazine Müsteşarlığına limit vereceğiz, bütçe açığını da buna göre oluşturacağız yani bütçe giderlerine dâhil olacak. O açıdan burada Maliye Bakanlığı olarak, doğru, biz karar vereceğiz ama biz bütün bu faktörleri dikkate alarak mükelleflere seçimlik haklar vereceğiz. Yani mükellefe "İlla sen şu hakkı, sadece bu hakkı kullanırsın, başka bir hakkı kullanamazsın." demeyeceğiz. Seçimlik haklardan hangisini kullanıyorsa onu kullanacak. Şunu yapabiliriz: "Yani ben nakit talep etmek yerine, bana teminat olarak verin." dediğinde belki ona öncelik vermek lazım. Bir kamu finansmanı planlaması açısından belki o likit çıkışını hemen gerektirmediği için onu öne almak gerekir. O açıdan bunu bir bütçeleme çalışması, bir kaynak planlaması olarak değerlendiriyoruz ama bu maddeyle mükellefler artık uzun yıllar alamadıkları, âdeta bilançoda değersiz alacağa dönüşmüş bir varlığı, biz bir anda bugünkü değeriyle işler hâle getirmiş oluyoruz.