| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu Genel Müdürlüğünün 2015 ve 2016 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 04 .04.2018 |
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Kurumun en büyük problemi Sayın Genel Müdürün de açıkladığı gibi gecikme cezaları. Şöyle rapor incelendiğinde kurumda çok fazla sayıda gecikme cezasına rastlıyoruz. Mesela mühimmat grubunda, 3 fabrikasında 120 milimetrelik mühimmat üretiminde 12 ayrı cezasız süre uzatımı verilmiş, Millî Savunma Bakanlığı tarafından reddedilmiş. Buradan da ceza almışsınız, 5 milyon 558 bin TL ceza tahakkuk etmiş. Yine barut gecikmesi nedeniyle 4 milyonluk bir cezanız var, 1,7 milyonluk bir cezanız var yine baruttan dolayı. 155 milimetrelikte 5 milyon 605 bin liralık bir cezanız var. 41 milimetrelikte 1 milyon 516 bin liralık bir cezanız var.
Genelde de Millî Savunma Bakanlığından süre uzatımı istemişsiniz ve bu süre uzatımları da verilmemiş size. Buna rağmen 2015 yılında 11,6 milyon, 2016 yılında 24,2 milyon gecikme cezası ödemişsiniz. 2017 yılı rakamını atladım galiba veya var mı notunuzda bilmiyorum. 2015 ve 2016'yı söylüyorum, 2017 de ezberinizde varsa onu söyleyin.
Şunu anlıyorum ben: Gecikme cezası ne demektir? Size bir üretim siparişi veriliyor, bu siparişleri zamanında yerine getiremiyorsunuz ve getiremediğiniz zaman da gecikme cezasını -sözleşme gereği bir ceza var- sözleşme gereği cezayı ödemek durumunda kalıyorsunuz. Müşteriniz kim? Millî Savunma Bakanlığı, kurum devlet, müşteri devlet baktığınız zaman. Bu şunu gösteriyor teorik olarak, bir endüstriyel kuruluş olarak baktığım zaman Makina Kimya Endüstrisine: Bir defa yönetiminin doğru oluşturulmadığını gösteriyor. Genellikle eski yıllarda genel müdür de yönetim kurulu başkanı da dâhil olmak üzere asker ağırlıklıydı. Bir defa bu mantıktan hızla uzaklaşmamız lazım. Bir müşteri ve üretici ilişkisi olacaksa bu işi profesyonellerin yapması gerekiyor yani işletmeyi profesyonellerin idare etmesi gerekiyor. Kamuda, Silahlı Kuvvetlerde üstün başarı göstermiş, çok iyi hizmet etmiş arkadaşlarımız olabilir, buna bir şey söylemiyor, o kendi uzmanlık alanıyla ilgili ciddi işler yapmış olabilir ama o aynı işleri, aynı beceriyi böyle sanayi tesisinde -ben sanayi tesisi diye adlandırıyorum, çok sayıda, 10 tane fabrikanız var, 2 işletmeniz var- gösterecek diye bir kanun yok ama ben 2011'den beri bakıyorum, yönetim kurulu daha çok askerlerden oluşuyor. Askere falan karşı olduğum için söylemiyorum, bir kurumsal değerlendirme yapıyorum.
Biraz sonra belki konuşacağız veya geneli üzerinde konuşacağız. Bir kurumun verimli olabilmesi için planlamasının yapılması, yatırım bütçesinin ayrılması, projelendirilmesi, ihtiyaçlarının belirlenmesi, ne kadar işçi, istihdam gerektiğinin belirlenmesi, ne kadar mühendisle çalışılması gerektiği gibi birçok parametre ve planlama denilen bir olay var. Bütün gecikme cezalarının sonucunda bir planlama hatasının olduğu ortaya çıkıyor. Bu kadar yani 2016'da 888 bin lira kâr eden bir şirket, bir önceki yılda işte birtakım ayrılması gereken zorunlu şeyler ayrılmadığı için önceki yıllar bizi kandırmışlar "Kâr ediyoruz." diye, baktığınız zaman, onları ayırmadıkları için. Şimdiki yıllarda onları ayırdıkları için de kâr düşmüş. Biz o zaman da kâr ediyor diye falan, böyle iyi çalışıyor veya şirket iyi idare ediliyor diye düşündük demek ki ama şimdi genel müdür açıkladı, son iki yıldır zorunlu ödenekleri ayırıyorlar ve kârlar da ciddi anlamda düşmüş. İlle de kâr edecek diye bir kanun yok, sonuçta Türk Silahlı Kuvvetlerine ürün yapıyor bu. Bu kurum ille de kâr etmeli demiyorum, ihtiyaçları karşıladığı sürece her şey olabilir ama bu cezaların ödenmesinin bir yönetim zafiyetinden ve işletme zafiyetinden geçtiğini düşünüyorum. Profesyonel olmalı, daha profesyonel olmalı, müşteri ve üretici ilişkisi olmalı. Evet, Millî Savunma Bakanlığıyla sözleşme yaparken bir cezai durum sözleşmeye konuyor ama çalışanların da çoğuna baktığınız zaman -yönetenlerin- Millî Savunma Bakanlığı personeli olduğu veya oradan emekli olduğu görülüyor. Onun için de bunun ayrılması gerektiğini, daha profesyonelleştirilmesi gerektiğini, bu zafiyetlerin giderilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Kapasitelere gelince kapasiteler gerçekten de çoğu fabrikalarda çok kötü, kapasite kullanım oranları yani belli ihtiyaç duyulan, belki bugün işte çeşitli Türk Silahlı Kuvvetlerinin yapmış olduğu operasyonlar nedeniyle tam kapasite çalışan yerler var. Yarın operasyonlar duracak, belki yurt dışı operasyonumuz veya yurt içinde yapılan operasyonlar durduğu zaman, terör belasından kurtulduğumuz zaman bu fabrikalar atıl duruma düşecek. Demek ki başka bir şey yapmamız lazım. Günün teknolojilerine uydurarak -tezgâhlarımızın da çok eski olduğunu biliyorum- büyük yatırımlar yapılması gerekiyor, günün teknolojilerine de uydurarak, yeni yatırımlar yaparak. Sadece yurt içi piyasa için değil, yurt dışı piyasa için de üretim yapmalıyız. E, bunun da şeyi nereden geçer? Teknolojiyi kendimiz üretebilirsek yapabiliriz bunu, mühimmatı kendimiz üretebilirsek, ham maddesini kendimiz sağlayabilirsek bütün bunlar yaparız. Bunun da temelinde AR-GE var. Sayın genel müdür AR-GE'yi artırdığını söylüyor.
Not alırsanız hemen bir soru da sorayım bu arada: Son on yılda cironuzun AR-GE'ye ayrılan payını da söylerseniz -sizin cironun- ve diğer kurulumlardan AR-GE için aldığınız kaynakları da böyle bir tablo hâline getirirseniz çok mutlu olurum, hem şirketin de kuruluşun da böyle AR-GE'ye vermiş olduğu değeri veya son yıllarda iddia ettiğiniz gibi bir artış sağlanmışsa da bunu görmüş oluruz.
Amerika Birleşik Devletleri'ne baktığınızda savunma sanayisine -silah sanayisine diyeyim ben, savunma sanayisi demeyeceğim- silah sanayisine yüzde 30'luk bir AR-GE ayırdığını görüyoruz ama bu yüzde 30'un karşılığında milyarlarca dolar para kazanıyorlar bu işten ihraç ederek ürünleri ve tüm dünyaya satabiliyorlar. İşte övünülecek bir şey varsa bu ürünü geliştirmemiz gerekiyor. Örneğin "Piyade tüfeği yaptık." diyorsunuz, 18 ülke yapmış piyade tüfeği, 19 ülke, belki daha fazla. 27 mi, 18 mi piyade tüfeği yapan? Ya, Finlandiya gibi, Danimarka gibi savaşmayan ülkeler bile piyade tüfeği yapmış, aslında kendisi için yapmamış, satmak için yapmış yani Afrika ülkelerine, Asya ülkelerine, üçüncü dünya ülkelerine satmak için yapmış. Çok geç kaldık.
Bir de bu AR-GE'yle, bu ihracat rakamlarıyla, bu üretimle, bu kapasite kullanım oranlarıyla, bu verimlilikle 2023 hayal. Şurada beş sene kaldı, olmaz yani Sayın Genel Müdürüm.
Teşekkür ederim.