KOMİSYON KONUŞMASI

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Ama kullananın adını soyadını ver demiyor, olsa kişisel bilgi. İstatistiki bilgiyle yani 3 kişi, 5 kişi, 10 kişi, 20 kişi böyle oldu, dolayısıyla...

Murat Bey, muhterem hemşehrim, ben şunu söyleyeyim: Öncelikle -Sayın Başkanım da söyledi- gerçekten bu sorun ulusal güvenlik sorunu. Yani bu seviyede görmek lazım. Niçin? Herkesi ilgilendiriyor, her yaşı ilgilendiriyor ve her bölgeyi ilgilendiriyor. Bazen sadece bazı şehirlerle, bazı bölgelerle anılabilir olmasına rağmen bu tehdit, bu risk Türkiye'nin her tarafında var ve herkes muhatap. Dolayısıyla ulusal güvenlik meselesidir. Kesinlikle vardır.

Sizin sorduğunuz soruya gelince, gerçekten yerelde, okullarda okul irtibat kişisi var ama ne kadar yerele aktarılıyordur? Ben de aynen katılıyorum. Yani sistem var ama ne kadar işliyor? Bir müdür kendi okulunda olan böyle bir şeyin dışarıya yayılmasını istemez, duyulmasını da istemez. Mümkün olduğu kadar problemleri kendi içerisinde çözüp küçültme yolunu tercih ederler. Onun için bu konuda bu ana kadar yapılmış doğru, sağlıklı hiçbir istatistik yok. Kim ne söylüyorsa doğru değil. Basını takip ediyorum, "Şu yaş grubunun şu kadarı gitti, bu yaş grubunun bu kadarı gitti, bilmem, Avrupa'da şuyuz, buyuz." diyerek... Ancak en son bir istatistik çalışması yapıldı bilimsel araştırmalarla birlikte. Burada da zaten sizlere de aktarılmış. Dedim ki birinci, bizden istenen şeylerden, okula devam eden lise öğrencileri arasında yapılan alkol, sigara, madde ve teknoloji bağımlılığı, kullanımı araştırmasının tamamlanarak sonuçlarının kamuoyuyla paylaşılması konusunda, bununla ilgili şunu söylemekteyim: Gerçekten bu ana kadar yapılmış en kapsamlı, yaklaşık bin tane rehber öğretmenin dâhil olduğu bir çalışma. Bu çalışmanın neticeleri, ham bilgileri alındı. Tam olarak mayıs ayında detaylı bilgiler verilecektir. Hemen onu söyleyeyim.

Türkiye İstatistik Kurumu iş birliğinde 495 okulda 495 örnek sınıf seçildi. Seçilen örnek sınıflarda tahmini 13.040 öğrenciye -Gazi Üniversitesiyle de iş birliğimiz var- Türkiye bazında tahmin üretmek üzere küme örnekleme yöntemi kuruldu. Ben bayağı baktım, bilimsel bir şey var. Türkiye'de örgün öğretimin 11'inci sınıfları, en çok başlama yaşı bu olarak gösteriliyor. Geçmiş uygulamalar, bize tecrübe. 16 yaş lise öğrencilerinde sigara, alkol, madde ve teknoloji kullanımı konulu araştırmada öğrenciler arasında eğilimlerin tespit edilmesi, risk faktörlerinin bulunması amaçlandı. 183 rehberlik öğretmenine eğitim verilerek 70 ilde tüm ülkede aynı anda belirlenmiş olan örnekler doğrultusunda anket uygulaması yapıldı. Anket uygulaması bin rehberlik öğretmeninin katılımıyla gerçekleştirildi. Araştırmanın verileri istatistiksel yordamalar için dijital ortama girildi. Türkiye İstatistik Kurumuna gönderilip ayıklamaların yapılması istenildi ve raporun mayıs ayında hazır hâle getirilmesi hedeflenmekte.

Bu ana kadar kim ne söylediyse inanın doğru değildir, hiçbirisinin bilimsel gerçekliği yoktur. Oysa hep ne diyoruz? Yani bir veri var mı? Konuşan bir kimsenin veri olmadan konuşmaması lazım. Erdal İnönü'nün ben her zaman bir sözünü tekrar ederim, çok güzel bir sözü var, diyor ki: "Basında benim hakkımda çıkan sözlere inanmıyorum da başkası hakkında çıkan sözlere inanıyorum." diyor. Dolayısıyla birisi bir şey söylüyor, o söylediği için de hemen ona inanılıyor yani. Bu doğru bir şey değil yani. Söylüyorsun bunu, nedir dayanağı?

Şimdi biz bir şey söyleyeceğiz. Ne zaman? Mayıs ayında, bu istatistiklerle ilgili.

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) - Bunu keşke basın varken söyleseydiniz.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Ben bunu her zaman söylüyorum.

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) - Çok güzel bir cümle.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - O kadar güzel ki. Niçin? Kişi kendisini en iyi biliyor. İnsan fıtratına çok uygun. Kendisini bildiği için, ya, doğru değil benim hakkımda söylenen ama başkası olabilir diye bakıyorsun. İşte o "olabilir" basının gücünü oluşturuyor.

Dolayısıyla da biz şimdi bir çalışma yaptık, bu çalışmadan inşallah bir netice çıkaracağız. Burada ne kadar kimse kullanıyor hatta ne kullanılıyor. Ama benim şahsi görüşüm, teknoloji bağımlılığını öne çıkaran bir netice doğurur onun altına gitmemiz. Bir de sentetik bölümü daha ucuz, daha sıkıntılı. Bir de teknolojik bağımlılık. Bu iki husus konusunda daha fazla farkındalık. Neler yapmamız gerekir, rehber öğretmene daha neler yapmak lazım? Bilmek yetmez, uygulamak lazım. Uygulamak da yetmez, neticesini de görmek lazım. Evlatlarımızı mümkün olduğu kadar korumak lazım.

Sizler de hem doktorsunuz hem hukukçu, iyi bilirsiniz ki yakalandıktan sonra kurtulabilmek çok zor. Yani nedir? Bir ekosistem gerekiyor. Ekosistemi değiştirmeden kişiyi aldın, AMATEM'e koydun veya tedavi ettin; aynı ortamda, aynı insanlarla karşılaşırsa yeniden, tekrar aynı tuzağa düşebilmek ihtimali çok fazla. Peki, ekosistemi değiştirebilmek mümkün mü? İşte rehabilitasyon, şimdi Yeşilay yeni rehabilitasyon merkezleri oluşturuyor. İşte dışarıda falan olmuş ya, 3 kişi, 5 kişi falan ola ki... Biz onlardan çok daha başarılıyız. Gerçekten dünyada olmayan şeyleri de yapıyor. Önümüzdeki dönemde inşallah her bir insanımızı kurtarırsak bizim için kârdır, başarıdır diye düşünüyorum.

Genellikle şudur: Her insan bir âlem. Dolayısıyla bu düşünceyle yapacağız ama ne söylüyorlarsa boş söylüyorlar, bilimsel dayanağı olmadan, rivayet alınanla. İnşallah önümüzdeki dönemde daha bilimsel, somut bilgilere dayanarak ilerleyeceğiz diyorum.

BAŞKAN - Buyurun Murat Bey.

MURAT EMİR (Ankara) - Ya, emeğiniz için teşekkürler tabii, elbette.

Ama benim toplamından anladığım, bizim Bakanlık içerisinde de özellikle uyuşturucu madde ve tütün ve alkol yani... Çünkü gençlerin çoğu hatta belki biz bile teknoloji bağımlısı olmuş olabiliriz, bizim için bile geç olabilir.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Günde altı saatten fazla kullanıyorsanız bence bu kapsama girersiniz diye düşünüyorum. Hemen hemen uykunuza denk. Ama herhâlde bir iki saat olursa da ona ihtiyaç demek lazım.

BAŞKAN - Mecliste, Genel Kurulda sabaha kadar kullanıyorlar.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Ya, yok, ona bir şey deme, o dururken Mecliste ilgilenmek gibi bir şey oluyor ama.