KOMİSYON KONUŞMASI

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Teşekkür ediyorum.

1'inci öneride bor ve kurum hakkında düşüncelerimi söyledim ama kuruma bir bütün olarak bakmak lazım. Şimdi, bu kurum normal bir genel müdürlük falan değil yani sadece memurların çalıştığı bir genel müdürlük değil, üretim yapan bir kurum. Üretim yapan kurumların da sabit ve değişken maliyetleri vardır, verimliliği vardır, kapasite kullanım oranları vardır. Bunlara baktığımızda, incelediğimizde oradaki sıkıntıları görüp ürün maliyetlerini düşürecek tedbirler almak lazım. Eğer verimli hâle, kârlı hâle, daha kârlı hâle dönüştürmek istiyorsak, ürün maliyetlerini düşürmek istiyorsak bunları yapmamız gerekiyor.

Örneğin "Bunları yapabiliyor muyuz?" diye baktığımda, önce bir defa, bu kurumda taşeron işçiliği asıl işçiliğin önüne geçmiş. Kurumda 2.435 kadrolu işçi var, geçen yıla göre 100 kişi azalmış; taşeron işçi sayısı 175 kişi artmış 2016 yılında, 2.720 kişi. Bunlar 1.183, cevher taşıma, konsantratör besleme, zenginleştirme, ürün torbalama... Eğer üretim yapıyorsanız torbalama işi aslında bir asıl iştir, sadece makine başında operatörlük asıl iş değildir, o ürünün piyasaya çıkana kadarki tüm aşamaları asıl iştir aslında. Temizliği, özel güvenliği belki taşeron kullanabilirsiniz, yemeğe kullanabilirsiniz ama çok sayıda taşeron işçisi kullanılıyor ve sadece belediyelerden taşeronluğu kaldırmak değil, eğer taşeronluğu bitireceksek üretim yapan tesislerden de bu taşeronluğu bitirmemiz gerekiyor.

Bunu özel sektör yaptı arkadaşlar, yani kamu niye yapmıyor onu anlamadım. Bakın SEDAŞ gibi bir elektrik dağıtım şirketi 1 tane taşeron işçi çalıştırmıyor. Devletteyken üretim hatları, dağıtım şirketleri taşeron işçi çalıştırıyordu, SEDAŞ'a geçtikten sonra hepsini kadrolu yaptı. Yani lastik fabrikaları, özellikle Kocaeli bölgesinde -benim bölgem sanayi bölgesidir- Pirelli, Goodyear, Bridgestone, Lassa diye bilinir daha çok; yemekte de, güvenlikte de iki kademe yaptılar üretim işçisi ve ikinci kademe, işte bu yan işlerle ilgili ve hepsi asıl işçi oldu. Bu devlet niye insanları taşeron diye çalıştırır, niye özel sektör gibi davranmaz anlamak mümkün değil. Yani kendi insanını böyle bedenini satan insan hâline dönüştürmesi, bedenini köle yapan insan hâline dönüştürmesini de anlamak mümkün değil. Eti'de de çok sayıda taşeron işçisi var, belki de en çok taşeron işçisi olan kurumlardan, KİT'lerden bir tanesisiniz. Bunun çözülmesi gerekiyor. Ha, bu maliyetleri düşürme anlamında bakıldığı zaman... Baktım taşeron işçilik maliyetleri ile işçilik maliyetlerine, çok da öyle ahım şahım bir fark yok ama eğer endüstri mühendisliği alanına giren iş planı ve plan karşılığı adam sayısı doğru tespit edilir, devlet kurumları, KİT'ler bir arpalık olarak düşünülmezse, özel sektör mantığıyla işletilirse o düşürülecek veya azaltılacak kadroyla da kadrolu işçilerle de bu işler yapılır ve kafa kafaya da gelir diye düşünüyorum, birileri emekçilerin sırtından hiç iş yapmadan, sadece komisyon alarak geçinmez diye düşünüyorum.

Yine, elektrik enerjisi kullanımınızla ilgili sıkıntılar var. Bütün müesseselerle ilgili tek tek rapor edilmiş bu da, çok da güzel bir rapor hazırlanmış, rapor çok içerikli. Ben genel olarak birkaç rakam vereyim. Kendi ürettiğiniz elektrik 0,12 kuruşa mal oluyor, 0,09 kuruşa mal oluyor, 12 kuruşa mal oluyor, 18 kuruşa mal olan, 16 kuruşa mal olan müesseseleriniz var kendi ürettiğiniz elektrikte. Bir paçal yaptığınız zaman bunu yaklaşık 13 kuruş falan civarında oluyor ki Türkiye'deki elektrik paçal maliyeti de 7 kuruş, bakmayın millete 48 kuruştan sattıklarına çünkü yap-işlet-devret modelleriyle milletten tekrar tekrar elektrik parası aldıkları için... Ama siz ulusal şebekeden de elektrik alıyorsunuz yetmediği için. Orada da 27 kuruşa alıyorsunuz; 2016 rakamları, şimdiki rakamı bilmiyorum. İşletmelerin gideri en çok elektrik maliyetleridir yani enerji maliyetleridir, bunun içinde doğal gaz da var. Bunu düşürmek için kendi tesislerinizdeki birtakım eksikliklerin giderilmesi gerekiyor. Bu kadar kâr ediyorsunuz. Yatırım gerçekleşme oranlarına bakıyorum, biraz sonra onu da söyleyeceğim, aslında bu yatırımları yaparak ürün maliyetlerini ve işletme kârlılığını artırabilirsiniz, verimliliğini artırabilirsiniz. Yine BOTAŞ'tan gaz alıyorsunuz. E, şimdi, serbest piyasa var ortada, BOTAŞ size "Al öde." ya da "Öde." diyor yani kullanabiliyorsanız ödüyorsunuz, kullanamıyorsanız da yaptığınız sözleşmede yine ödüyorsunuz bunu. Eskiden bize Azerbaycan ile İran yapmıştı, 4 milyar dolar para ödemiştik onlara ekstradan, anlaşmalar öyleydi. O anlaşmalar tekrar yenilenene kadar ülkenin 4 milyar doları heba oldu. BOTAŞ için de size aynı mantıkla, Zekeriya Bey'in mantığıyla "O da devlet kurumu, o da devlet kurumu." diyebilirler ama yazık günah, bu işletmenin ayakta kalabilmesi için maliyetleri de düşmesi gerekiyor, bunun, bu "Al öde." işinin de çözülmesi gerekiyor. Bana göre, bunları bir an evvel halletmeniz gerekiyor.

Taşıma maliyetleri... Yine daha çok demir yolu kullanırken birden Devlet Demiryollarının hatlarda reorganizasyona gitmesi taşıma maliyetlerinizi tamamen kara yoluna yöneltmiş ve maliyetler de artmış. Devlet Demiryolları o kısımdaki hatları tekrar yeniledi. Bir an evvel orada tekrar Devlet Demiryollarına geçerseniz ki Devlet Demiryolları da serbestleştirildi, isterseniz kendi konteynerlerinizi isterseniz kendi vagonlarınızı isterseniz kendi cerlerinizi alıp da bu işin maliyetlerini daha aşağı çekebilirsiniz.

İş kazaları artmış yani rakamları vermeyeceğim, raporda hepsi var, iş kazaları artmış. Buna karşı da tedbir almanız gerekiyor.

Şimdi, söyleyeceğim dedim ben size, yatırımların gerçekleşme oranlarına bir bakalım. 422'nci sayfada yatırım gerçekleşme oranları var: 29, genel toplam 14,2; örneğin etüt projelerinde yatırım gerçekleşme oranları 21,9; sonra devam eden projelerde gerçekleşme oranı 3,8; yeni projelerde yatırım gerçekleşme oranı 29,2; olmaz arkadaşlar bu yani olmaz. Yani bir müessesenin başarılı, verimli, gerçekten iyi yönetildiğini söyleyebilmek için, biraz evvelki enerji maliyetleri, yatırım gerçekleşme oranları, işçilik maliyetleri, bütün bunların her biri kriterdir, bunların en azından yüzde 70'ler seviyesinde, yüzde 80'ler seviyesinde olması gerekiyor. Birbirimizi kandırmayalım. Yani teşekkür etmek istiyorum, ben çok teşekkür ettim burada Eti Borun Genel Müdürüne geçmişte, yine teşekkür etmek istiyorum ama bu gerçekleri de söylemek zorundayız. Size yüklemiyorum bunun suçunu. Çok kısa süre önce "çok kısa" da demeyeyim, başlangıç itibarıyla bir yılı bulmadı, buldu mu bilemiyorum... Ama bunları düzeltmeniz gerekiyor. Bunları düzeltemezsiniz bir dahaki toplantıda "Sayın Genel Müdürüm, ne oluyoruz? Gidiyor muyuz?" diye konuşurum.

Eti Matik olayına bakmak istiyoruz. Eti Matik gerçekten burada anlatıldığı zaman zamanında hoşumuza gitti, gerçekten doğal bir ürün, kesinlikle yan katkısı yok, kimyasallar yok. O giydiğimiz her şeyin üzerindeki o kimyasalların arınması mümkün değil. Böyle bir ürünü bize burada lanse ettiklerinde hoşumuza gitti. 2015 yılında 250 bin ton kapasiteli bir fabrika etüt fizibilitesi yapılmış, projesi yapılmış, Kalkınma Bakanlığı "Dur." demiş. Sonra "50 bin tonluk yapalım." demiş, kalkınma bakanlığı "Dur." demiş. E kardeşim, niye "Dur." diyorsun? Madem biz bir marka yaratıyoruz ve piyasadaki o kimyasal deterjanların yerine geçecek gerçekten doğal bir şey yaratıyoruz, bırak "Dur." demeyi, 250 bin tonsa bunun 350 bin tonluk bir yatırım yapmasına müsaade edecek Kalkınma Bakanlığı. Yani niye her şeye engelsiniz? Gerekçeniz ne? Kalkınma Bakanlığından bu sorunun cevabını da özellikle rica ediyorum.

Şimdi, 2015'te, tabii böyle bir tesis kuramayınca... 90 bin ton planlamış, kaç ton üretmiş? 3.646 ton üretmiş.

BAŞKAN - Niye "Dur." dediği belli zaten o zaman Kalkınma Bakanlığının. 90 bin ton kapasite vermiş, 3 bin ton üretmişler

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ama 90 bin ton kapasite yok zaten, programlanmış, herhâlde alacakları yatırımla müesseseyi dönüştürecekler.

BAŞKAN - Yani Kalkınma Bakanlığı da bunu öngörmüş demek ki.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Genel Müdürüm açıklar bunu, niye öyle planlamışlar da bu kadar üretmişler.

Üretim maliyeti 1.774 olmuş, ton satış fiyatı 1.642 lira; ton satış fiyatı üretim maliyetinin altında. Belki yeni ürün geliştirildiği için, ilk üretim denemeleri olduğu için sonra düşürülebilir o, o tarafına çok takılmıyorum. Biraz da piyasa bulsun diye rakamlar aşağı çekilmiş olabilir. O durum 2016 yılında da devam etmiş, şimdiki 2017 maliyetlerini bilmiyorum maalesef, onu da söylerseniz memnun olurum. Tabii, burada yapılması gereken... Yine 3.578 ton üretilmiş 2016'da. Öyle övünülecek bir durum yok ortada arkadaşlar. Bir matik olayı yaratmışız ve kokuyordu. Daha önceki konuşmalarımızda kadınlar daha çok kullanmıyordu o matiği; gerekçesinde de "Evet, temizliyor ama ürün makineden çıktıktan sonra bir koku var." deniyordu. O kokuyu giderdiniz mi onu da sorayım? Böyle bir durum var. Madem bizim Eti Matik bu kimyasalların yerine geçecek, bırakın Türkiye'yi yahu dünya markası olur; Kalkınma Bakanlığı bunun önünü niye açmıyor anlamıyorum. Bir ara Necip Bey'di galiba, Genel Kurula getirdi Eti Matiği, koydu, şöyle yapıyoruz, böyle yapıyoruz... Hakikaten övünelim ama işin gereğini de yapalım. Sadece bir torbayı koymak yetmiyor. Dünya deterjan ihtiyacının ne kadar olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu sorunun cevabını Kalkınma Bakanlığından istiyorum. Niye önü açılmıyor?

Son olarak şunu söyleyeyim: Başarılar diliyorum. Gerçekten, sizin yapacağınız her atılım, gerçekleştireceğiniz, yenileyeceğiniz, yeni getireceğiniz her ürün bizi mutlu edecektir. Bunlar için söylüyoruz, daha kötü görünsün, işte bu kurumumuz kötü olsun da biz bundan bir övünç, bir siyasal çıkar sağlayalım diye söylemiyoruz ama genel olarak baktığımda kurumun yapısına, gerçekten kurumda bir sıkıntı var. Kurumun reorganize edilmesi lazım, tekrar iş planlarının yapılması lazım, personel...

Genel Müdürlükte 800 personelin ne işi var? Merak ettim, tek tek baktım nerelerde çalışıyor? Bilgi işlemde 42 kişi, sanki Microsoft anasını satayım. Ben endüstri kuruluşunda çalışıyordum, 4 adamla altyapısından üstyapısına, yazılımına kadar yapıyorduk 1.500-2 bin kişinin çalıştığı koca yerde. Satın almada 70 kişi çalışıyor. 1.700 tane doğrudan alım yapmışlar. Niye yapıyorsunuz aynı şeyleri doğrudan alım? Bunların reorganize edilmesi lazım Sayın Genel Müdürüm, bunların yapılması gerekiyor. Bunları yapmazsanız, rakamlar aşağı doğru gidiyor, biraz daha aşağı gideriz diyorum.

Tekrar başarılar diliyorum. Teşekkür ediyorum.

Hep bitireceğim diyorum ama aklıma geliyor sürekli. Bir de yine eski genel müdür bordan bir filtre ürettiklerini, test aşamasında olduğunu ifade etmişti. Özellikle termik santrallere konulan sıfır emisyonlu bir filtre ürettiklerini ve bunun test aşamasında olduğunu söylemişlerdi. Eskiden kalan arkadaşlarımız var mı bilmiyorum, hatırlayan var mı? Bir de bunun sonucunu bekliyorum. Bu, tedavülden kalktı mı? Yoksa test çalışmaları devam ediyor mu? Nedir? Buna da cevap verirseniz sevinirim.