KOMİSYON KONUŞMASI

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Saygıdeğer Başkanım, çok değerli Komisyon üyelerim; öncelikle çalışmalarımızın hayırlı olmasını dileyerek sizleri saygıyla sevgiyle muhabbetle selamlıyorum.

Değerli Başkanım, o kadar güzel ve kapsamlı anlattınız ki ve çok da özlü anlattınız ki...

BAŞKAN - Estağfurullah.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - "Görüşlerinize katılıyorum." desem bence yeterli olur diye düşünüyorum ama ben yine sizin o bahsetmiş olduğunuz tüm hassasiyetleri biraz daha detay vermeye çalışarak saygıdeğer Komisyonumuza arz etmeye çalışacağım.

Bugün dünya üzerinde sadece gelişmiş ülkelerin önem verdiği, gelişmişliğin bir göstergesi olan ürün güvenliğini ve Ürün Güvenliği Kanunu'nu konuşmak üzere buradayız. Saygıdeğer Başkanımızın da bahsettiği gibi, bu kanunu, 2001 yılında, 4703 sayılı Kanun'la düzenlenmiş olan bir hususu tekrar güncelliyoruz, tekrar onu revize ediyoruz, tekrar çağın, zamanın gerektirdiği değişiklikleri buraya koymaya çalışıyoruz, o gün olmayıp da bugün olan bazı ürünleri, bazı mekanizmaları da kurmaya çalışıyoruz.

Ürün güvenliği, sağlık ve çevre koşullarını gözetmek ve hızla iyileştirilmek suretiyle, vatandaşların yaşam seviyesini doğrudan etkilemektedir. Refah seviyesi madden ne kadar yüksek olursa olsun tüketilen ürünlerin güvensiz ve sağlıksız olduğu bir piyasada toplumsal refahın sağlanması da mümkün değildi. Gelişmiş ve müreffeh bir ülkede çocuklar oyuncaklardan zehirlenmez, ayakkabılardan kanserojen maddeler vücuda alınmaz ve standartlar dışında yapı malzemeleri olmaz, kullanılmaz, hayal dahi edilmez. İnsan sağlığına ve çevreye zararlı ürünlerin vatandaşa sunulması gelişmiş ülkelerde bir gelişmişlik göstergesi olarak da suçtur. Bugün Türk halkının tüketim kalitesini gelişmiş ülkelerin seviyesine çıkarma noktasında önemli bir adımı Komisyonumuzun tensipleriyle atmış olacağız. 80 milyon kişinin yaşamının her anını etkileyecek ve kendilerine doğrudan fayda sağlayacak bir kararın tartışmasını, müzakeresini ve istişaresini yapacağız.

4703 sayılı Kanun, piyasaya arz edilen ürünlerin güvenli ve standartlara uygun olmasını sağlayan, üreticisinden ithalatçısına kadar tüm aktörlerin sorumluluklarını ortaya koyan, piyasa gözetim ve denetiminin esaslarının çerçevesini belirleyen bir kanundur. 2001 yılında yayınlanan 4703 sayılı Kanun, bizleri CE işaretiyle, piyasa gözetim ve denetim kuralları ile Avrupa standartlarıyla ilk defa tanıştırmıştı. Aradan geçen sürede Türkiye piyasasındaki ürünlerin güvenlik seviyesi önemli ölçüde artmış, test altyapısı ve akreditasyon gibi konularda teknik altyapı büyük ölçüde kurulmuştur. Şimdi ürün güvenliği noktasında Türkiye piyasasının ve üretiminin en yüksek seviyeye yükseltme zamanının geldiğine inanıyoruz. Bu genel hedefini haricinde üç nedenle 4703 sayılı Kanun'u güncellemek gerektiğine inanıyoruz.

Birincisi, aradan geçen zaman zarfında Avrupa Birliği ürün güvenliği sistemini pek çok değişiklikle geliştirdi ve yeni mevzuatlar yayınladı. Bu nedenle de denk olunan sistemden geri kalmış durumdayız.

İkincisi ise aradan geçen süre zarfında kanun, uygulamaya yönelik bazı ihtiyaçlara cevap veremez hâle geldi. Örneğin, tüketiciye satılan ürünlerin geri çağrılması, piyasa gözetimi ve denetiminin elektronik ortamda satılan ürünler için de yapılması, ihraç ürünlerine yönelik güvenlik denetimleri gibi hususlarda 4703 sayılı Kanun'un yetersiz kalması veya hiçbir düzenlemenin olmaması.

Son olarak ise ürün güvenliğine ilişkin yapılan denetimler sonucunda alınan önlemler ve yaptırımların yeterince caydırıcı olmaması bir sorun olarak karşımıza bugüne kadar hep çıkagelmiştir.

Tasarıyla birçok önemli değişiklik getirilmiştir. Özellikle Avrupa Birliği mevzuatına uyum kapsamında getirilen yeniliklerden bazılarından bahsetmek istiyorum. İhracatçısından üreticisine kadar piyasaya ürün arz eden tüm aktörlerin ürün güvenliğine ilişkin rolleri ayrı ayrı tanımlanmış ve sorumlulukları netleştirilmiştir. Piyasadaki ürünlerin izlenebilirliğindeki zorluklar, mevcut sistemimizdeki en önemli eksikliklerimizden biriydi. Kanun taslağıyla izlenebilirlik kuralı getirilmiştir.

Tasarının yasalaşmasıyla güvensiz ürünler tüketicilere satılmış olsa dahi geri çağırma mekanizmasıyla toplatılması yasal zorunluluk hâline getirilecektir. Tasarıyla, güvensiz ürünün sebep olduğu ölüm ve yaralanmalar ile yol açtığı zararlardan imalatçı veya ithalatçı zarar görene karşı tazminatla sorumlu olacaktır.

Kanun tasarısıyla ihraç edilecek ürünlerin de güvenli olması hükme bağlanmış. Değerli Başkanımın da altını önemle ve dikkatle çizmesinden dolayı ben teşekkür ediyorum. Türk malı imajının sorumluluğu dikkate alınmıştır. Hiç kimsenin Türkiye markasına, Türk malı imajına zede getirecek veya ona halel getirecek bir haksızlık yapmaya asla ve asla hakkı olmadığını düşünüyoruz. İnternet, radyo ve televizyon üzerinden satışı yapılan ürünlerin de etkili bir şekilde denetlenebilmesini teminen tasarıya önemli hükümler konulmuştur. Son olarak, güvensiz ve uygunsuz ürünlere cezalarda caydırıcılık ve hakkaniyet sağlanması amaçlanmıştır.

Saygıdeğer Başkanım, bu "internet, radyo ve TV üzerinden" diye başlığını koyduğumuz elektronik ticaretle ilgili değerli Komisyon üyelerimizin ve zatıalinizin de yakından takip ettiği son yıllarda elektronik, e-ticaretle ilgili devasa bir dalga dünyada hızla ilerliyor. Yıllık ortalama elektronik ticaretin kendi içindeki artış hızı yaklaşık olarak yüzde 17 civarında ve muhtemelen beş yıl sonra dünyadaki ihracatın yüzde 40'ının e-ihracat hâline dönüşeceği ve dünyadaki ve Türkiye'deki tüketimde önemli bir tercih noktası hâline geleceğini öngörüyoruz. Dolayısıyla, bu düzenlemeyle de bu alanda önemli bir eksikliği ve ileride doğabilecek olan bazı problemleri de önceden öngörmüş oluyoruz.

Bu nedenlerle, bu tasarıda, imalatçı, yetkili temsilci, ithalatçı ve dağıtıcı ayrı ayrı tanımlanmakta ve yükümlülükleriyle, uygunsuzluk hâlinde tabi tutulacakları yaptırımlar ayrı ayrı belirlenmektedir.

Kanun tasarısıyla iktisadi işletmelerin izlenebilirliği de amaçlandı. Öncelikle "merdiven altı üretim veya satış" diye tabir edilen durumlarda ürünün imalatçısı, yetkili temsilcisi veya ithalatçısının kimliğinin tespiti güç olabilmektedir. Bunun için imalatçı ve ithalatçılar isim, ticari unvan veya markalarını ve açık adreslerini ürünün üzerinde gösterecek ve ürünü piyasada bulunduran her bir firma ürünü aldığı firmanın ve sattığı firmanın kaydını tutarak talebi hâlinde yetkili kuruluşlara beyan edecektir. Bir önceki firmanın iletişim bilgilerini vermeyen dağıtıcılar taslakta imalatçı olarak kabul edilecek ve sorumlu tutulacaktır.

Ülkemizde, firmaları gerektiğinde tüketicilerin elinde bulunan uygun olmayan ürünlerini geri çağırmaları için zorlayacak bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Yeni kanunu tasarısıyla ise geri çağırmaya ilişkin usul ve esaslar belirlenerek bu yasal boşluk giderilmektedir. Güvenli veya teknik düzenlemesine uygun olmayan bir ürünün sebep olduğu zarardan ölüm veya yaralanmalardan dolayı ürünün imalatçısı ve ithalatçısı zarar görene karşı bir tazminatla sorumlu tutulacaktır. Böylece, gelişmiş ülkelerde uzun bir süredir var olan bu önemli tüketici hakkı üzerinde de ilk defa bu kanunla tam anlamıyla bir düzenleme yapılmış olacaktır.

Kanun tasarısıyla önlemlerin etkin duyurulması da hedeflendi. Yeni tasarıda, duyurunun etkili, uygun ve hızlı olması da amaçlandı; bunun şekli, içeriği de belirlendi. Dahası, yetkili kuruluşun yeterli görmemesi hâlinde duyuruyu tekrarlatması ve kullanılan duyuru yönteminde ve şeklinde değişiklik isteme yetkisi de tanındı.

4703 sayılı Kanun ihraç ürünlerini kapsam dışında tutulmaktaydı. Değerli Başkanım da onun altını çizerek de belirtti. Uygunsuzluklar özellikle insan sağlığı veya güvenliğini veya çevreyi tehdit eder nitelikte olduğunda veya tüketiciyi yanıltacak özellikler içerdiğinde, yani yanıltıcı etiketleme, yanlış içerik beyan etme veya son kullanım tarihini değiştirme gibi üzerinde değişiklikler yapıldığında bu ülkelerde Türk ürünlerine karşı yaygın bir güvensizlik doğurmakta ve böylece Türk mallarının imajı ciddi zarar görmektedir. Bu durumlarda ihracatımız orta ve uzun vadede önemli şekilde olumsuz etkilenmektedir. Bu gerekçelerle, tasarıda "Türk malı" imajını koruyacak önemli bir düzenleme yapıldı.

Günümüzde hacmi hızla artan elektronik ticaret, esasen -biraz önce bahsettiğim gibi- ürün güvenliği için bir tehdit de oluşturuyor çünkü öyle bir hâle geliyor ki normalde kontrol edilebilen, gümrüklerde denetlenebilen veya bir şekilde örnekleme veyahut da farklı istatistiki yöntemlerle denetimlere takılabilen bu uygulamalarda maalesef elektronik ticaretle, kargoyla, postayla bu denetimler oldukça zorlaşabilmekte. Bu kapsamda, internet, radyo ve televizyon üzerinden satışı yapılan ürünlerin de etkili bir şekilde denetlenebilmesini teminen taslakta önemli hükümler konuldu. İnternet üzerinde satışı yapılan ürünlerin güvenliğine ilişkin takibin zorluğu nedeniyle, aracı hizmet sağlayıcıları için de ürünün takibine, izlenebilirliğine ilişkin yükümler, hükümler belirlendi. Yani Türkiye'deki bir vatandaş başka bir ülkeden bir ürün aldığında, bu internet bağlantısını sağlayan, internetle ilgili bu ilişkileri temin eden kuruluşların da sorumlulukları getirildi.

İdari para cezalarının uygulanmasında cezaya konu aykırılığın büyüklüğü ile firmanın ekonomik durumu kriter olarak konularak hakkaniyet prensibi de getirildi. Ceza miktarları belirlenirken üst limit özellikle yüksek tutularak caydırıcılık ön plana çıkarıldı.

Kısacası, Değerli Başkanım, saygıdeğer Komisyon üyeleri; kanun tasarısının yasalaşmasıyla sorumluların ve sorumlulukların net tanımlanması, izlenebilirliğin ve cezalarla caydırıcılığın sağlanması, elektronik ticaretin de denetim altına alınmasıyla piyasa gözetim ve denetimi daha etkin uygulanacak. Geri çağırma önleminin uygulanması, kamuoyunun güvensiz ürünlerle ilgili etkin bilgilendirilmesinin sağlanması ve ürün sorumluluğu tazminatının düzenlenmesi neticesinde vatandaşlarımızın günlük hayatını etkileyecek çok önemli yenilikler getirilecektir. Ayrıca, ihracatın da yasa kapsamına alınmasıyla Türk malının ihracat pazarlarımızdaki imajı korunacak ve daha kuvvetlendirilecektir.

Saygıdeğer Başkanım, çok değerli Komisyon üyeleri, değerli milletvekilleri; inanın, bu kazanımlar insanımızın hayatını muasır medeniyet seviyesine çıkaracak kazanımlar ve önemli merdiven basamakları olacaktır. Tüm milletimizin, Batı ülkelerinde tüketiciye sağlanan hakları, onlara verilen değeri fazlasıyla hak ettiğine inanıyoruz. Aziz milletimizin günlük yaşamındaki her anını etkileyecek, çocuklarımızın sağlığı ve mutluluğunu artıracak, üreticinin de sorumluluk duygusunu ve iş ahlakını üst seviyeye çıkaracak bu kanunun hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Diğer taraftan, bu kanun, kurallara uyan, işini en güzel şekilde yapan üreticimizi de kötü örneklerden, haksız rekabetten koruyacak; halkımızın devlete ve kurumlarına olan güvenini artıracaktır. Her şeyden önce vatandaşımız kendini güvende hissedecektir.

Tekrar, bu tasarının hazırlanmasında emeği geçen bütün bakanlıklarımıza, bütün kuruluşlarımıza, destek veren sivil toplum kuruluşlarımıza çok teşekkür ediyorum.

Saygıyla arz ediyorum Sayın Başkanım.