| Komisyon Adı | : | İÇİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 08 .01.2015 |
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, tasarının 1'inci maddesi genel olarak temel hak ve hürriyetlerin kullanımına ilişkin sınırlama özelliği içeren bir düzenleme şeklinde karşımızda duruyor. Özellikle 1'inci maddenin birinci fıkrasıyla Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'nda yapılan değişiklikle arama yetkisinin mülki idare amirinin görevlendireceği bir kolluk amiri tarafından yapılacak olması ve yargısal bir alandaki vazifenin idari yetkililer tarafından kullanılıyor olması sebebiyle Anayasa'ya aykırılığına ilişkin hususların altını çizerek ve ısrarla ifade etmiştik. Burada uygulamada da çok ciddi sıkıntılar çıkacağı açık. Bu düzenlemenin yargı mercilerinin kararı ve yargı mercilerinin denetimi dışında yapılıyor olması çok ciddi sakıncalara sebep olacak ve zaten bu hâliyle de bu düzenleme Anayasa'nın ruhuna, felsefesine ve lafzına açıkça aykırıdır.
Önceki sözlerimi tekrara düşmemek için bu fıkra üzerine çok değerlendirme yapmıyorum ancak ikinci fıkrayla yine 2559 sayılı Kanun'un 13'üncü maddesine bent eklenmesi ve bazı değişiklikler yapılması söz konusu. Ancak, bu maddede karşımıza çıkan en önemli düzenleme iki ayrı, daha doğrusu eklenen (h) bendiyle beraber iki ayrı kavram karşımıza çıkıyor. Birisi koruma altına almak. Yani polisin ya da diğer ilgili kuruluşların, görevli kuruluşların, engellileri, zihinsel engellileri ya da diğer, reşit olmayanları koruma altına almaktan bahsedebiliriz ama burada koruma altına almak kavramı, polisin reşit olmayanlarla ilgili ya da engelli olanlar dışındaki insanları koruma altına alması, bunun tanımının olmaması, bu kavramın bu alana yeni giriyor olması ve çok geniş yorumlanabilecek bir özellik arz ediyor olması sebebiyle net olarak ifade edebilirim ki aslında bu koruma altına alma kavramı bir tür gözaltıdır, gizli gözaltıdır bu. Bu koruma altına alma kavramı çerçevesinde yapılacak olan işlemlerin nerede kullanılacağını da hepimiz biliyoruz. Bir mitinge gidenler ya da bir protesto eylemine -barışçıl olmak şartıyla- gidenlerin engellenmesi gayesiyle kolluk güçleri tarafından "Sizi koruma altına aldık." ya da onların bu işlem, bu eylem karşısında yargı yoluna müracaat etmesi durumunda kanunun bu hükmünü, bu düzenlemeyi savunma olarak göstereceği aşikâr. Dolayısıyla koruma altına almak kavramı, böyle bir kavram ilk defa bu mevzuata giriyor ve oldukça muğlak. Bu açıdan büyük mahzurlar içerdiğini ifade edebilirim.
Yine, eklenen (h) bendiyle can güvenliğini tehlikeye düşürenlerin yakalanması bir tehlike yakalaması diye bir kavram ortaya çıkarıyor ki, bu da yeni bir düzenleme, bu da muğlak bir ifade ve bunun da çok geniş yorumlanabileceğini hepimiz net olarak anlayabiliriz. Bu açıdan bu düzenlemelerin tamamıyla muhalefeti susturma gayesi güden düzenlemeler olduğu şeklindeki değerlendirmelerimiz ziyadesiyle kendine yer bulmaktadır.
Sayın Başkanım, bu maddenin üçüncü fıkrasıyla ilgili düzenleme alt komisyon çalışmaları sırasında "talepleri hâlinde" ibaresi eklenmek suretiyle kısmen düzeltildi, belki bu açıdan da alt komisyonda bu konuda irade gösteren arkadaşlarımıza belki bir kez daha teşekkür etmek gerekir. Bu kısmen düzeldi. Ancak 4'üncü maddeyle basınçlı su kullanılmasına ilişkin düzenlemede iki ayrı arızalı husus var. Birisi "basınçlı" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve/veya boyalı" ibaresi ekliyoruz. Sayın Başkanım, yasal düzenlemelerde, tasarı ve tekliflerde "ve" ile "veya"nın gerekçeleri birbirinden o kadar farklıdır ki yani Türkçe imla bilgisi açısından bakarsanız "ve" demek başka bir şeydir "veya" demek başka bir şeydir. Şimdi, burada hem "ve"yi hem de "veya"yı kullanmak daha da başka bir şeydir. Bunun kanun yazma tekniği açısından, bir kere, arızalı olduğunu düşünüyorum. "Ve/veya" yani bu çok... Bunu nasıl gerekçelendirmişler diye de döndük baktık, orada da başka bir vahamet var. Diyor ki: Toplantı ve gösteri... "Gerektiğinde boyalı su kullanmak suretiyle suçluların tespitine ve kalabalıklar dağıtıldıktan sonra yakalama işleminin yapılabilmesine." Gerekçe lafzından daha arızalı. Yani şimdi burada diyor ki: Bu boyalı su kimin üzerine değerse o suçlu. Halbuki bu Anayasa, bu hukuk sistemi, evrensel hukuk suçluluğu ispat edilene kadar herkesin masum olduğu üzerine kurulmuş. Masumiyet karinesi diye bir kavram var. Siz daha bu toplantı ve gösteri yürüyüşünde üzerine boyalı su değmiş herkesi suçlu ilan etmişsiniz zaten. Bu da arızalı. Gerekçe de arızalı. Bu gerekçeden biz aslında, tasarıyla ilgili baştan beri getirmiş olduğumuz eleştirilerin haklı olduğunu, bu tasarının asıl niyetinin ne olduğuna ilişkin işaretleri de verdiğini bu fıkradan bile anlamak mümkün. Bu açıdan ben "ve/ veya" kavramının ya da gerekçede ifade edildiği gibi, üzerine boyalı su değen herkesin suçlu olduğu anlayışının arızalı olduğunu düşünüyorum. Onun için, önergelerimiz geldiğinde belki bu değerlendirmeleri de yapacağız çıkması için. Dolayısıyla, bu şeye ziyadesiyle muhalefet ettiğimi de ifade etmek istiyorum. Biz tabii, bu boyalı suyla ilgili başka değerlendirmeler de yaptık. İşte, bu nasıl olacak diye, emniyetten gelen arkadaşlarımız alt komisyonda kısmen bizi tatmin edecek cevaplar verdiler ama yine de yeterli olmadı. Yani, Özcan Hoca bir şey söyledi, "Kanalizasyon suyu" dedi. Yani, geçmişte yaşanmış bir olay var, biraz da ona atıfta bulunmak suretiyle. Dolayısıyla, bunun bu hâliyle arızalı, sıkıntılı olduğunu düşünüyorum.
Dördüncü fıkraya eklenen (d) bendiyle ilgili de çok fazla değerlendirme yapmak istemiyorum ama bu yetkili ve görevli hâkim, ağır ceza mahkemesi üyesi olması gibi bir düzenleme var. Tek hâkim, tek kişi, bütün Türkiye'ye bu bakacak, kocaman bir sekretarya gerekecek belki, kocaman bir işlem hacmiyle karşı karşıya kalacak. Buranın güvenliği, bu kişinin takibi, takip edilmesi vesairesi. Yani, istihbari dinlemelerle ilgili bu hem sürelerin uzatılması hem de tek merkezden, tek kişi tarafından bu kararların veriliyor olması çok büyük mahzurlar içeriyor. Buna ilişkin önergelerimiz de var. Umuyorum ki, Hükûmet kanadından, Hükûmet tarafından bu tarafa doğru gelen tartışmalara dair uğultular inşallah olumlu neticelenir de orada bir değişiklik ortaya çıkar diye de umut ediyorum.
Maddenin geneliyle ilgili şimdilik bu kadar değerlendirme yapacağım Sayın Başkanım. Ama önergelerle ilgili düşüncelerimizi Sayın Bürge'yle yapmış olduğunuz konuşmaya göre tekrar gözden geçireceğim efendim.
Teşekkür ederim.