KOMİSYON KONUŞMASI

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA BETÜL SAYAN KAYA (İstanbul) - Sayın Başkanım, çok kıymetli Komisyon üyeleri, değerli basın mensupları; ben de hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Bugün, Komisyonunuzda, Bakanlığımın madde bağımlılığıyla mücadele alanında yaptığı çalışmaları paylaşmak üzere, sizleri bilgilendirmek üzere bulunuyorum. Davetinizden ötürü teşekkür ediyorum.

Madde bağımlılığı tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz için de gerçekten ciddi bir tehdit. Hükûmetlerimiz bu ciddi tehdidin farkında olarak bu konuda gerçekten çok gayretli, özel çalışmalar yaptı. Biz madde bağımlılığını sadece bireyi tehdit eden bir sorun olarak görmüyoruz, aynı zamanda aileyi, tüm toplumu tehdit eden bir sorun olarak görüyoruz ve gençlerimizi, ailelerimizi, toplumumuzu uyuşturucunun zararlı etkilerinden korumak üzere, Bakanlık olarak da Uyuşturucuyla Mücadele Yüksek Kurulunun üyesi olarak -ki yeni adıyla Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulu oldu- üzerimize düşen sorumlulukları yerine getiriyoruz. Hükûmetimiz bu konuya son derece büyük bir önem vermekte ve bununla mücadele için de gerekli adımları atmaktadır ama bu, sadece Hükûmetin değil aslında tüm toplumumuzun millet olarak el birliği içerisinde mücadele etmesi gereken çok önemli bir alan. Bir annenin, bir toplantı esnasında ya da bir yerdeyken, bir kadın, Aile Bakanı olarak benim yanıma gelerek koluma yapışması ve "Bana yardım edin, evladım madde kullanıyor." demesi karşısında bizim tüm mekanizmalarımızla anneye, evladına destek olabilmemiz bizim için gerçekten çok önemli. Ben Aile Bakanı olarak özellikle annelerin, gençlerimizin, geleceğimizin korunması adına bu çalışmaları son derece önemsiyorum ve Bakanlık olarak üzerimize düşeni en iyi şekilde yerine getirmek için gece gündüz demeden çalışıyoruz. Biz bu mücadelemizi tüm kamu kurum ve kuruluşları, bakanlıklarımız, sivil toplum kuruluşlarımızla birlikte dayanışma içerisinde, koordinasyon içerisinde yürütüyoruz.

Benden önce birçok bakanımızı zaten misafir etmişsiniz, onlar da detaylı anlatmıştır.

Başta gençlerimiz olmak üzere, uyuşturucuyla mücadele alanında tüm toplumumuzu korumayı önceleyen çalışmalarımız için, sizlerin de bildiği gibi, 2016-2018 Ulusal Uyuşturucu ile Mücadele Strateji Belgesi ve Eylem Planı çerçevesinde çalışmalarımızı yürüttük ve yürütüyoruz.

Ulusal Uyuşturucu ile Mücadele Eylem Planı'nda yer alan eylem ve faaliyetler öncelikle Sağlık Bakanlığımızın koordinasyonunda, bizim Bakanlığımız ve ilgili diğer bakanlıklarımız ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla, Uyuşturucu ile Mücadele Yüksek Kurulunda ve teknik ekip, teknik kurul vasıtasıyla da izlenmekte ve çalışmalar sürdürülmekte.

Bu çalışmalarda bizim Bakanlığımıza, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına düşen görev, araştırma, sosyal uyum süreçlerini yürütme ve talep azaltımı noktasında, özellikle bireylerin, ailelerin bilinçlendirilmesi noktasında farkındalık çalışmalarının sürdürülmesi. Üç alanda biz Bakanlık olarak hizmetlerimizi sürdürüyoruz.

Sayın Başkanım, kıymetli Komisyon üyeleri; biz, Eylem Planı kapsamında, öncelikli olarak genel ve genç nüfusa yönelik uyuşturucu kullanım yaygınlığı ve madde bağımlılarının sosyal ihtiyaçlarını tespit etmeye yönelik çok önemli araştırmalar öngördük.

Gençlik dönemi, biliyorsunuz, sosyal değişimlerin, dönüşümlerin en hızlı yaşandığı dönemler. Bunun için genel durumun, gençlerin eğilimlerinin bilinmesi, geleceğe yönelik toplumsal planlamamızın, politikalarımızın belirlenmesi de bu anlamda çok çok önemli.

Bakanlık olarak, geçtiğimiz sene, 2017 yılında bu alanda yapılmış en geniş kapsamlı araştırmayı gerçekleştirdik. "Türkiye Üniversite Gençliği Profil Araştırması" dediğimiz TÜGPA araştırmamızı gerçekleştirdik.

Bu çalışmamız, sadece gençlerle ve gençlik üzerinde ülkemizde yapılmış ilk profil araştırması olma özelliğini taşımasının yanında, aynı zamanda çok yüksek katılımlı, 33 ilde 68 farklı üniversiteden 21.156 öğrenciyle görüşülerek gerçekleştirildi.

Bu araştırmayla, gençlerimizin aile yapısı, alışkanlıkları, travma deneyimleri, sigara, alkol, madde kullanım alışkanlıklarını araştırdık. Aynı zamanda, gençlerimizin hizmet aldığı birimlerin uzmanlarından, gençlerin sigara, alkol ve madde kullanımlarının altında yatan nedenleri de incelediğimiz bir araştırma oldu.

Araştırmanın sonucunun, Bakanlığımıza ve gençlere hizmet veren ve bu konuda sosyal politika üreten tüm kurum ve kuruluşlara ciddi ödevler, sorumluluklar yüklediğini gördük ve araştırmanın tamamlanmasının ardından hemen ileri analizini çalışmaya başladık, 2019 yılı içerisinde de bu araştırmanın yenisini tekrarlamayı planlıyoruz.

Diğer çok önemli bulduğumuz bir alan çalışması -Millî Eğitim Bakanımız da belki bahsetmiştir- ortaöğretim dönemindeki gençlerimize yönelik 14-19 yaş arası eğitime devam eden gençlerde bağımlılık araştırması. Bu çalışma da aslında çok önemsediğimiz, önemli bulduğumuz, gençlerimizin, özellikle ortaöğretim çağındaki çocuklarımızın alışkanlıklarını inceleme noktasında ve politika üretme noktasında önemsediğimiz bir araştırma.

Bugün 40 Avrupa ülkesinde uygulanan Alkol ve Diğer Uyuşturucu Kullanımına Yönelik Avrupa Okul Araştırması, ESPAD kısa adıyla, Türkiye uygulaması olacak nitelikte bir araştırma. Bu yıl içerisinde tamamlamayı planladığımız bu araştırmayı da yine Millî Eğitim Bakanlığımızın sorumluluğunda, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı katkılarıyla sürdürüyor, yürütüyoruz. Ortaöğretim çağındaki gençlerimizin sigara, alkol ve madde kullanımına dair mevcut durum ve eğilimlerini bu araştırmayla tespit etmeyi hedefliyoruz.

Ankete dayalı bu iki alan çalışmasının dışında, mevcut durumun aslında dinamik bir şekilde tespiti için bizim çok önemli bir veri kaynağımız da var, ondan da burada, Komisyonumuza bilgi vermek isterim. Kısa adı ASDEP olan, Aile Sosyal Destek Programımız. ASDEP konusunda da Komisyonumuzu bilgilendirmek isterim.

Aslında, bu ASDEP, ülkemizde sosyal hizmetler alanında bir milat olarak gördüğümüz, Bakanlığımızın çok önemsediği yeni bir projemiz. Biz, yeni dönemin, yeni sosyal hizmetler döneminin miladı olarak ASDEP'in başlangıcını alıyoruz.

Çok hızlı bir değişim var günümüz dünyasında, aile yapısı da bu hızlı değişimden, dönüşümden en fazla etkilenen kesim, toplumun ana eksenini oluşturan aile yapısının da bu değişimden etkilendiğini görüyoruz.

Ben Bakan olarak göreve geldiğimde ASDEP mülakatlarına başladık. 1.500 ASDEP elemanımızın; psikolog, sosyolog, sosyal hizmet uzmanları, rehberlik, psikolojik danışmanlar arz odaklı hizmet anlayışıyla görevlerine başladılar. Geçtiğimiz sene bir 1.500 kişilik ASDEP personelimiz daha ekibimize katıldı, bugün 3.000 ASDEP personeli sahada, devletimizin yeni yüzü, yeni gücü olacak diye inanıyoruz.

ASDEP personelimiz, 2 kişilik ekipler hâlinde dezavantajlı kesimlerden başlamak üzere hane ziyaretleri gerçekleştiriyorlar. Artık, bu uygulamayla birlikte, ihtiyaç sahibi vatandaşın devlete geldiği değil, devletin ihtiyaç sahibi vatandaşın ayağına gittiği arz odaklı hizmet dönemini başlatmış oluyoruz. Böylece, ailelerimizin, dezavantajlı kesimlerin sosyal yardım ve hizmet ihtiyaçlarını yerinde tespit edeceğiz ve ihtiyaçlarına uygun hizmet modellerini onlara evlerinde sunma imkânı bulacağız.

Bugüne kadar tam 322.000 hanede yaklaşık 800.000'in üzerinde vatandaşımızı evinde ziyaret ettik. Bu rakamlar, Ekim 2017'den itibaren yapılan ziyaretleri kapsamakta. Ailelerimize yönelik elde ettiğimiz bulgular güncel bilgiler edinmemizin yanı sıra, ihtiyaçlar doğrultusunda yeni rehberlik hizmetleri sunmamız açısından da bize yol gösterici bir rehber niteliğinde.

Bu çalışmamız, aynı zamanda uyuşturucu kullanımı konusunda yerinde tespit yapmamız ve etkin mücadele etmemize de çok büyük katkı sunacak diye düşünüyoruz çünkü ASDEP'le birlikte, personelimiz hane ziyaretleri yaptığında elinde bir tablet var, o tablette bilgi işlem sistemi, bilişim altyapısı var ve oradaki sorulardan 2 tanesini sizinle paylaşmak istiyorum. "Hane bilgileri" bölümünde "Yaşadığınız bölgede, çevrede gözlemlediğiniz sorunlar nelerdir?" sorusu altında madde kullanımı ve satışı seçeneği var. Yani biz, bu sorularla birlikte, aldığımız sağlıklı cevaplarla birlikte, bir sosyal risk haritasını da aslında çıkaracağız diye düşünüyoruz.

Yine, "Birey bilgileri" bölümünde "Ayrı yaşama nedenini belirttiniz." sorusu altında, alkol ve madde kullanımı seçeneği de yer alıyor. Böylece, bölgede, hanede bağımlılıkla ilgili tespitleri yerinde yapmış olacağız ve sosyal risk haritalarını da çıkarmayı hedefliyoruz.

Sayın Başkanım, çok değerli Komisyon üyeleri; Bakanlık olarak üstlendiğimiz diğer bir görev sosyal uyum. Madde bağımlılığıyla mücadelede tedavi kadar tedavi sonrasındaki sosyal uyum süreci de tedaviden belki de daha büyük önem arz etmekte. Kişinin sosyal hayata yeniden uyumunu sağlamak, yeniden uyuşturucu kullanmaya başlamasının önüne geçmek için sosyal uyum sürecinin çok başarılı bir şekilde, sağlıklı bir şekilde yürütülmesi gerekmekte. Biz, Aile Bakanlığı olarak, bu konuda aslında çok önemli bir sorumluluk üstlendik ve sosyal uyum çalışmalarına başladık. Aslında Bakanlık olarak bizim üzerimize görev olarak verilen 2 sosyal uyum merkezi açmaktı ama biz, bu konudaki ihtiyacın tespiti sonrasında, geçtiğimiz dönem 4 sosyal uyum merkezini Türkiye genelinde açtık. Bunlardan 2 tanesi İstanbul'da, 1 tanesi Ankara'da ve 1 tanesi de Antalya ilimizde hizmet veriyor bugün. Pilot olarak 2 merkez yerine 4 merkezde çalışmalarımızı başlattık.

Bu birimlerde, sosyal uyum merkezlerinde madde bağımlılığı tedavisini tamamlamış kişilerin yeniden sosyal hayata adapte olmasını sağlayacak sosyal uyum süreçlerinin sağlanmasını hedefliyoruz. Öncelikle, kısa vadeli, uzun vadeli tedavi almış 18 yaş üstü bireylere hizmet verdiğimiz, gündüzlü olarak hizmet verdiğimiz sosyal uyum birimlerimiz, gönüllü olarak gelen vatandaşlara hizmet veriyoruz.

Yine, bu sosyal uyum merkezlerimizden faydalanan kişilerin, gün içerisinde, sosyal olarak hayatın içine katılacaklara aktiviteler yapmalarını sağlayacak, iş, uğraş terapilerini yapmalarını sağlayacak mekânlar oluşturduk.

Yine, faydalanıcıların kişisel gelişimlerine katkı sağlayacak şekilde onlara eğitimler veriyoruz sosyal uyum merkezlerimizde ve yine bize başvuran, sosyal uyum merkezlerimize başvuran kişileri ihtiyaçları doğrultusunda ilgili kurumlara diğer sosyal destekler için de yönlendiriyoruz.

Hizmet veren bu birimlerimizi öncelikli olarak AMATEM'lerin olduğu tüm illerimizde açmayı hedefliyoruz. 2018 yılı içerisinde 40 ilde sosyal uyum merkezi açmayı hedefliyoruz. 2019 yılı içerisinde de 81 ilimizde inşallah sosyal uyum merkezlerini açmış olacağız.

Bu kapsamda, AMATEM bulunan bütün illerde sosyal uyum merkezleri açmak adına Yeşilayla bir iş birliğine gidiyoruz. Önümüzdeki dönemde uyuşturucuyla mücadelede birbirini tamamlayan bu iki önemli hizmet modelinin -AMATEM ve sosyal uyum merkezleri- birbirini tamamlayan hizmet modellerinin entegrasyonu konusunda Yeşilayla sıkı bir iş birliği içerisinde çalışacağız. Yeşilayın kullandığı YEDAM modeliyle birlikte artık sosyal uyum merkezlerimizi YEDAM modeliyle çalışır hâle getiriyoruz ve Yeşilayla birlikte açacağız, bu konuda Yeşilayla birlikte bir protokolün de imza aşamasındayız.

YEDAM, danışmanlık merkezi, Yeşilay danışmanlık merkezleri yine kişilerin pisikososyal terapiler aldığı -Yeşilayı dinlemişsinizdir Başkanım- YEDAM'larla birlikte, artık sosyal uyum modelini YEDAM modeliyle birlikte Bakanlığımız açacak, Yeşilay bize bu noktada destek verecek; bizim Bakanlığımızın açtığı merkezlerde beraber işletim sağlayacağız.

Yine, altını çizmek istediğim bir başka husus, Sağlık Bakanlığının Uyuşturucuyla Mücadele Yüksek Kurulu kararıyla birlikte Bağımlılık Tedavisi Hizmet Modeli (BAHAR) denilen bir modelin hayata geçirilmesi planlandı ve Sağlık Bakanlığımızın sorumluluğunda hazırlanan bir yönetmeliğin yayınlanması sonrasında çalışmalar başladı.

Bu modele göre, kişinin tıbbi olarak tedaviyi tamamlamasının ardından altı aya kadar devam eden ve sosyal uyum programına katılmadan önce tamamlaması gereken bir rehabilitasyon süreci var. Bu süreci Sağlık Bakanlığı kendi sorumluluğunda yürütecek, daha sonra da bizim sosyal uyum birimlerimizde bu kişiler yönlendirilecek ve bizim Bakanlığımızın merkezlerinde, sosyal uyum merkezlerinde sosyal uyumlarının sağlanmasını takip edeceğiz. Bu rehabilitasyon programını tamamlayan kişilerin toplumla yeniden bütünleştirilme çalışmalarının yürütüleceği Bakanlığımıza bağlı sosyal uyum merkezlerinde takibi yapılacak. Bu uygulamayı hayata geçirdiğimizde inşallah mevcut sosyal uyum birimlerimizin çok daha etkin ve aktif bir şekilde görevlerini ifa edeceklerini düşünüyoruz. BAHAR uygulamasının bu anlamda aktif bir şekilde başlaması bizim sosyal uyum hizmetimizin de daha etkin olması açısından önemli diye düşünüyoruz. Önümüzdeki dönemde bunu hep birlikte sağlayacağız.

Çok Kıymetli Başkanım, değerli Komisyon üyelerimiz; madde bağımlılığıyla mücadelede çocuklarımıza hizmet verdiğimiz çocuk destek merkezlerimiz var, kısa adıyla ÇODEM. Çocuklarımızın bu konuda ayrı bir önemle ve ayrı bir şekilde tedavilerinin, takiplerinin yapılması gerektiğine inancımızdan daha hassasiyetle çalıştığımız bir model. Bizim en değerli varlığımız çocuklarımız, Türkiye'nin geleceği bizim evlatlarımız, çocuklarımız. Onların sağlıklı bir şekilde gelişimlerini engelleyen her türlü bağımlılığa karşı onları korumak zorundayız. Bunun için de işte, bu komisyonun adı Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulu olarak değiştirildi, bizim üst kurulumuzun adı çünkü sadece madde bağımlılığı değil çocukları tehdit eden başka bağımlılıklar da var günümüz dünyasında.

Bakanlığımız, korunma ihtiyacı olan veya suça sürüklenen çocukların korunmasını ve onların haklarının güvence altına alınmasını sağlıyor ve takibini yapıyor. Bu ilkeler doğrultusunda 2005 yılında çıkartılmış 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu yürürlüğe girdi, yine hükûmetlerimiz döneminde çıkarılan bir kanun ve Çocuk Koruma Kanunu'nun tüm kurumlarca etkin ve verimli bir şekilde uygulanabilmesi, çocuklara yönelik koruyucu ve önleyici hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla 2014-2019 yıllarını kapsayan Çocuk Koruma Hizmetlerinde Koordinasyon Strateji Belgesi yayınlandı. Bu kapsamda Sağlık Bakanlığımız, madde bağımlısı çocuklarımızın tedavi sürecini 13 ilde çocuk, ergen madde bağımlılığı tedavi merkezlerinde, kısa adıyla ÇEMATEM'lerde yürütüyor. Siz zaten Sağlık Bakanımızı da dinlediniz. Bu merkezlerde tedavi gören ve korunmaya ihtiyacı olan çocuklarımız Bakanlığımızın takibi altında. Tıbbi tedavisini ve az önce bahsettiğim rehabilitasyon sürecini tamamladıktan sonra Sağlık Bakanlığı tarafından bize yönlendiriliyorlar ve biz de sosyal uyumlarını sağlamak üzere bu çocuklarımızı Çocuk Destek Merkezi adını verdiğimiz ÇODEM'lerimizde takip altına alıyoruz.

Ülke genelinde bugün çocuk destek merkezlerimizin 13'ünü yani ÇEMATEM'lerin bulunduğu illerdeki ÇODEM'lerimizi madde bağımlısı çocuklarımız için özel olarak ihtisaslaştırdık. Bunların 2 tanesi Adana'da, 2 tanesi Antalya'da, 2 tanesi Bursa'da, 2 tanesi İstanbul'da, 2 tanesi İzmir'de, 1 tanesi Manisa'da, 1 tanesi Diyarbakır'da ve 1 tanesi de Gaziantep'te.

Bu kapsamda ihtisaslaşmış ÇODEM'lerde 378 kapasiteyle çocuklarımıza hizmet veriyoruz. 2017 yılında kuruluşlarımıza gelen 865 çocuğumuzun 565'inin rehabilitasyonu tamamladık. Rehabilitasyon sürecini tamamlayan çocuklarımızın öncelikli olarak tabii ki ailelerinin yanına geri dönüşünü istiyoruz. Bir yandan da toplumsal olarak bu çocuklarımızın entegrasyonunun, sosyal uyumunun sağlanmasını da takip etmeye devam ediyoruz; yani biz de ÇODEM'lerden ayrıldıktan sonra da çocuklarımızın takibini Bakanlık olarak sürdürüyoruz.

Bu merkezlerimizi çocuklarımıza yönelik hizmet birimlerimizde geçtiğimiz yıl tamamladığımız dönüşüm doğrultusunda, bu dönüşümü esas alarak yeniden düzenledik. ÇODEM hizmet binalarının yapılarını geçmiş dönemlere göre iyileştirdik, psikososyal destek hizmetlerinin sağlanacağı yeni hizmet binaları oluşturduk ÇODEM'ler bünyesinde ve artık bugün yeni çocuk destek merkezlerimizde villa tipi evlerden oluşan yaşam üniteleri var, çocuklarımızın sosyal hayata yeniden uyumunun sağlanması için iş ve uğraş atölyeleri var, eğitim atölyeleri var, terapi odaları var, hobi bahçeleri, hatta hayvan barınakları ve spor alanlarından oluşan çok güzel fiziksel imkânların yanında her türlü desteğin de verildiği mekânlar hâline getirdik ÇODEM'lerimizi.

Ayrıca, yeni ihtisaslaşmış ÇODEM'lerimizi ÇEMATEM olan illerde ve vaka sayısını esas alarak da yaygınlaştırmaya, ihtisaslaştırılmış ÇODEM'lerimizi de yaygınlaştırmaya devam edeceğiz. Burada yine, az önce de söylediğimiz gibi ÇEMATEM olan illeri ve vaka sayılarını dikkate alarak bu çalışmaları yapıyoruz.

Ben sizlere ÇODEM'lerdeki uygulamalarımızdan da kısaca bahsetmek isterim. Çocuk Destek Merkezimize bir çocuk geldiği andan itibaren özel bir takip altında oluyor evlatlarımız. Çocuğa bir meslek elemanının hemen ataması yapılıyor ve her 10 çocuğumuza 1 danışman ve 1 bakım elemanı da ayrıca görevlendiriliyor. Danışman, çocuğa öncelikle merkezimiz hakkında bilgi veriyor, uyum sürecinin sağlanmasını gerçekleştiriyor çünkü yeni bir hayatın başlangıcı oluyor kısa süreli de olsa çocuklarımız için ÇODEM'ler. Çocuk hakkında yapılacak çalışmaların hepsini bireyselleştirilmiş olarak çocuklarımıza sunuyoruz. ANKA dediğimiz Bireyselleştirilmiş Psikososyal Destek Programı'nı ÇODEM'lerde her çocuğumuzun ihtiyaçları doğrultusunda onlara veriyoruz, bir uygulama planına dönüştürüyoruz bu planı. Merkezimizde görevli diğer meslek elemanlarıyla birlikte uygulama planı oluşturuluyor. Çocuklarımızın yeteneklerine, isteklerine göre sosyal, kültürel, sportif alanlarda mutlaka etkinliklere düzenli katılmalarını sağlıyoruz. Çocukların yine merkezden ayrıldıktan sonraki hayata hazırlanmalarına yönelik de çalışmalar sürdürüyoruz.

Çocuk destek merkezlerimizdeki çocuklarımızın eğitimlerini Millî Eğitim Bakanlığımızla sıkı bir ilişki içerisinde sürdürüyoruz, eğitim süreçlerine de çocuklarımızın mutlaka katılmalarını sağlıyoruz. Eğitim, öğretim sistemi içerisinde çocuğun örgün eğitime katılması eğer riskli ise bunu da dikkate alarak çocuklarımıza merkezlerin içinde oluşturduğumuz sınıflarda bireyselleştirilmiş eğitimler veriyoruz.

Yine, örgün eğitimin dışında kalan çocuklarımız için İŞKUR'la iş birliği içerisinde meslek eğitimine çocuklarımızı yönlendiriyoruz. Ayrıca, bu merkezlerimizde kalan çocuklarımızı Gençlik ve Spor Bakanlığımızla birlikte mutlaka ve mutlaka bir sportif faaliyetin içinde aktif olarak yer almaya da yönlendiriyoruz.

Yine, Diyanet İşleri Başkanlığımızla birlikte çocuklarımıza değerler eğitimi de veriyoruz. Yine, az önce bahsettiğim ANKA Çocuk Destek Programı dediğimiz bireyselleştirilmiş psikososyal destek programını da buradaki tüm çocuklarımıza uyguluyoruz. ANKA Programımızın içerisinde neler var? Genellikle travmaya maruz kalmış çocuklar buraya geliyor, yaşadıkları travmanın etkisini ortadan kaldırmak için suç ve madde bağımlılığıyla ilgili davranış değişikliği oluşturmak, kurallı yaşam becerileri kazanmalarını sağlamak, kişilik gelişimlerinin sağlanması ve çocuklarımızı düşünen, kendini geliştiren ve hayata değer katabilecek bireyler hâline getirmeyi amaçlayan bir psikososyal destek programı var, çocuklarımızın entelektüel kapasitelerini artırmayı hedefliyoruz ANKA Programı'yla ve huzur içinde, mutluluk içinde bir yaşam sürdürebilmelerinin önünü açmayı hedefliyoruz.

Sayın Başkanım, çok değerli komisyon üyeleri; Bakanlığımızın üçüncü görev alanı ise az önce söylediğim, talep azaltımı eylem planımız kapsamında, Bakanlığımız talep azaltımı noktasında da özellikle uyuşturucu madde kullanımını önlemede ailelerin eğitimi noktasında çok önemli bir görevi üstlenmiş durumda. Biz inanıyoruz ki sağlam bir aile yapısına sahip olursak bu sorunun üstesinden de inşallah millet olarak, toplum olarak gelebiliriz. Bu kapsamda, Aile Eğitim Programı'mızın içerisinde ebeveynlere ve ergenlere yönelik bir başlık oluşturduk. "Maddi Kullanım Riski ve Madde Bağımlılığından Korunma" kitabını hazırladık, bu kitabı bastık ve yaygın bir şekilde dağıtımını gerçekleştiriyoruz. Aynı zamanda, 81 ilimizde Aile Eğitim Programı'mızın formatörlerini ve eğitimcilerini yetiştirdik. Bu eğitimcilerle birlikte madde kullanım riski ve madde bağımlılığından korunma konusunda eğitimler veriyoruz. Günümüzde hızla gelişen teknoloji, beraberinde başka tür bağımlılıkları da aslında yanında taşıyor. Bakanlık olarak bu konuda da farkındalık oluşturmak, aileleri teknolojinin yararları yanında, risklerinden de haberdar etme noktasında eğitimler gerçekleştiriyoruz. Medya ve internet konularında Aile Eğitim Programı'mız kapsamında ailelere eğitim veriyoruz. Yaklaşık 46 bin kişiye medya ve internet konularında eğitim verdik.

Yine, geçen yıl 2017 yılında Yeşilayla birlikte yaptığımız bir protokol kapsamında 81 il müdürlüğümüzde 145 meslek elemanımızı yetiştirdik, Türkiye bağımlılıkla mücadele formatör eğitimi verdik 145 meslek elemanımıza ve bu eğitim alan personelimiz üç aylık bir sürede 60 bin kişiye madde bağımlılığından korunma eğitimleri verdi. Özellikle kurum bakımımızda kalan 15 yaş üstü çocuklara ve kurumda çalışan tüm personelimize yönelik bu eğitimleri gerçekleştirmiş olduk.

Bu yıl eğitimlerimizi öncelikli olarak koruyucu aile, evlat edindirdiğimiz aileler ve sosyal, ekonomik destekle desteklediğimiz, Bakanlığımızın desteklediği ailelerden başlamak üzere yaygınlaştırmayı hedefliyoruz. 6 bine yakın koruyucu ailemiz, 15 binin üzerinde evlat edindirdiğimiz ailemiz ve yaklaşık 108 bin sosyal, ekonomik destekle desteklediğimiz ailemiz var.

Yine, bu yıl içerisinde il ve ilçelerde kamu kurum ve kuruluşlarıyla birlikte, yerel yönetimlerle birlikte, sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte eğitim farkındalık çalışmalarını çok daha fazla artırmayı hedefliyoruz. Bu eğitimler öncelikle alanda çalışan kişilerin uyuşturucu maddelerin neler olduğu, uyuşturucu maddelerin zararları, tedavi merkezleri, bu maddeyi kullanmış kişilerle nasıl iletişim kuracaklarına ilişkin bilgi düzeylerinin artırılmasına da katkı sağlayacak eğitimler.

Diğer yandan, Bakanlık olarak gerçekleştirdiğimiz bu eğitimlerin etkilerini değerlendirmek için de çalışmalar yürütüyoruz. Yeni Ulusal Eylem Planı'mız kapsamında Bakanlık olarak 250 yeni formatör yetiştireceğiz ve 2023 yılında da uygulayıcı sayısını 500'e çıkarmış olacağız, hedeflerimiz arasında bu da var. Yine, 2018 yılından itibaren en az 100 bin aileye de bu eğitimleri vermeyi hedefliyoruz.

Diğer yandan, az önce de söylediğim gibi, bugün bağımlılık tehdidi sadece madde bağımlılığından ibaret değil. Dijital dünyanın, teknolojinin getirdiği faydaların yanında zararları da mevcut. Biz bir taraftan hayatımızı kolaylaştıran teknolojiyi maksimum düzeyde kullanmaya çalışırken bir taraftan da teknolojinin getirdiği riskler konusunda da hem çocuklarımızı hem ailelerimizi, ebeveynlerini bilinçlendirme faaliyetlerine Bakanlık olarak özel önem veriyoruz. Bu konuda farkındalığı artırmak adına aile eğitim programlarımız kapsamında medya modülümüz altında bilinçli medya kullanımı, aile ve internet konularına yer vermiş olduk. Bu program kapsamında da yakın dönemde 40 binin üzerinde kişiye bu eğitimleri verdik. Özellikle çocuklarımızın interneti güvenli bir şekilde kullanması, etkin kullanmalarını sağlamak ve onları her türlü tehditten, riskten korumak hepimizin ortak sorumluluğu, ailelerimizin, toplumumuzun, bizlerin sorumluluğu. Çocuklarımızın yine sosyal medya üzerinden önemli risklerle karşı karşıya olduklarının farkındayız ve bu konuda da önleyici çalışmalar yapıyoruz. Bakanlığımız bünyesinde sosyal medya üzerinden çocuklarımızın karşılaştığı risklerin tespiti noktasında sosyal medya çalışma ekibini oluşturduk. Sosyal medya çalışma grubumuz internet ortamında çocuklarımızın maruz kaldığı zararlı içerikleri, ayrıca ihmal, istismar gibi olayları ilgili kamu kurum ve kuruluşlarıyla hemen iş birliği içerisinde takip ediyor ve anında müdahaleyi gerçekleştirmek üzere çalışıyor. Çocuklarımızın ilgi alanları arasında yer alan yine dijital oyunlar konusuna da Aile Bakanlığı olarak çok özel bir önem veriyoruz. Bu çerçevede, ulusal ve uluslararası etkinliklerde destek sunuyoruz ve Bakanlık olarak bu etkinlikleri de mutlaka takip ediyoruz. Bilgi güvenliği ve dijital oyunların çocuklarımızın fizyolojik, psikolojik ve zihinsel gelişimlerine etkilerini değerlendiriyoruz ve bilgi güvenliği konusunda çocukların ve aynı zamanda ailelerin, ebeveynlerini farkındalıklarının artırılmasını hedefliyoruz.

Sayın Başkanım, kıymetli Komisyon üyeleri; Başbakan Yardımcımızın Başkanlığında gerçekleştirdiğimiz son Uyuşturucu ile Mücadele Yüksek Kurulu toplantısında mevcut eylem planımızı ve gerçekleştirdiğimiz çalışmalarının sonuçlarını değerlendirdik, bazı prensip kararları aldık. Bu kararlardan bir tanesi, iş birliği yaptığımız kurumların sayısını önümüzdeki dönemde artıracağız. Bir diğeri, eylem planında yer alan faaliyetlerimizin daha ölçülebilir nitelikte olmasını sağlayacağız. Yine bir diğeri ise eylemlerin izlenmesi ve değerlendirilmesinde kullanılacak kısa, orta ve uzun vadeli ilerleme göstergelerinin belirlenmesi ve bu göstergelerin belirlenmesi gerektiği değerlendirmelerinde bulunduk. İnşallah, bu kapsamda Uyuşturucu ile Mücadele Ulusal Strateji Belgesi ve Eylem Planı'nın da güncellenmesini sağlıyoruz. Biliyorsunuz, yüksek kurulumuzun adı Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulu olarak güncellendi. Tüm kurumların katkısıyla 2018 yılı Ocak ayında Ulusal Uyuşturucu ile Mücadele Strateji Belgesi ve Uyuşturucu ile Mücadele Ulusal Eylem Planı'nı hazırladık ve bu planımız yayım aşamasında şu an. Yeni strateji belgesi ve eylem planının Bakanlığımız sorumluluğunun yine aynı başlıklar altında güncellenmesini sağladık. Bakanlık olarak bundan sonraki çalışmalarımızı da yine bu çerçevede artırarak, eğitim ve farkındalık çalışmalarını artırarak devam ettirmeyi hedefliyoruz çünkü biz biliyoruz ki önemli olan, çocuklarımızı, gençlerimizi, bireyleri uyuşturucu maddelerin risklerinden korumak, bir kere, onların o maddelere bulaşmasının önünü almak. Bunun için öncelikli olarak ailelerin bilinçlendirilmesi, farkındalık çalışmalarının çok daha fazla artırılmasını sağlayacağız. Çocuklarımızı uyuşturucu maddenin risklerinden korumak için ne gerekiyorsa, Bakanlık olarak, tüm ilgili paydaşlarımızla, kurum ve kuruluşlarımızla birlikte, önceliğimiz çocuklarımızı korumak, bu zararlı maddelere hiç bulaşmamalarını sağlamak. Bu yönde Bakanlık olarak çalışmalarımızı paydaşlarımızla birlikte sürdürmeye devam edeceğiz.

Biz istiyoruz ki eğitim ve farkındalık çalışmalarımızla birlikte çocuklarımızı, gençlerimizi, geleceğimizi uyuşturucunun etkisinden kurtaralım. Tüm hedefimiz, tüm gayretimiz, tüm emeğimiz geleceğimiz olan gençlerimizi, çocuklarımızı bundan korumak noktasında olacak.

Ben tekrar bana bu fırsatı verdiğiniz için hepinize teşekkür ediyorum.