KOMİSYON KONUŞMASI

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan, bitirtmedin cümlemi, bir bitireyim, öyle söyleyecektim ben de. Buraya gelen genel müdürlerimiz soruları eğer konuya vâkıf değilse... Ki en az 30, 40 personeliyle geliyorlar, eğer 30, 40 personeli içerisinde o soruyu cevaplayacak, kurumla ilgili, o anda cevap verecek bir ilgili arkadaş yoksa gelmesine gerek yok, sadece yönetim kurulu gelsin, diğer arkadaşlara ihtiyaç yok hem kamu böylece iş gücünden tasarruf etmiş olur, boşuna iş gücü geçirmemiş olur burada, bir.

İkincisi, tabii ki zaman zaman, çok detaylı bir şey olduğu zaman, birkaç saat sürecek bir şey olduğu zaman veya ne bileyim, zamanımızı çok alacak bir şey olduğunda mutabakatla genel müdüre "Siz bunu yazılı verirseniz biz de zamandan tasarruf etmiş oluruz." deriz, buradaki görüşmelerin temel amacı bu. Bürokrat arkadaşlarımız da bunlar için geliyor, genel müdüre, yönetim kurulundaki arkadaşlara servis yapmak için geliyorlar buraya. Yani ilgili mali işlerden sorumlu var, bilişimden sorumlu var, var da var. Şimdi, bunu bir düzeltelim.

Üçüncüsü, şimdi bu kurumlar, özelleştirme kapsamına alındıktan sonra, biz burada havanda su dövüyoruz, içleri boşaltılıyor, kurumların ne yapacağı, nasıl hareket edeceği bir muamma hâline dönüşüyor. Bazen yönetim kurullarını ve genel müdürü suçluyoruz ama arkada Özelleştirme var. Attıkları her adımda, aldıkları personelde, sattıkları cıvatada Özelleştirmeden izin alıyorlar. Alırken de geri alırken de Özelleştirmeden izin alıyorlar, satarken de özelleştirmeden izin alıyorlar, boşuna suçluyoruz aslında "Şöyle yaptınız." diye, bütün suç Özelleştirmede. Her kurulda söylüyorum, bu Özelleştirme kapatılmalı, bırakın kurum kendisi satsın satacaksa, daha güzel şartlarda satar. Çünkü Özelleştirme, sanki tüm dünyadaki işlerde uzmanlaşmış, kömürde uzmanlaşmış, petrolde uzmanlaşmış, gemicilikte uzmanlaşmış, her şeyde uzmanlaşmış, oturmuşlar oraya, oturdukları yerden kurumların içini boşaltıyorlar, yatırım yapmalarına izin vermiyorlar, atanmış yetkili kişilerin de işlem yapmasına izin vermiyorlar, doğru işler yapmasına izin vermiyorlar. Ha, yapabilir mi? Bakın Sayıştay, Kit Kanunu'nun 7, 8'inci maddesinde yönetim kurulu üyelerinin vasıflarını, kriterlerini ve iş tanımlarını koymuş. Ben bu arkadaşların, yönetim kurulundaki arkadaşların -birçoğu başka kurumlarda da görevli- bu kuruma gidip de bir saat oturduğunu düşünmüyorum. Eğer oturmuş olsaydılar o satışı da geri almazlardı, o satışı da öyle yapmazlardı.

Şimdi bakıyorum, Kit Kanununu diyor ki: "İdari veya mesleki vasıfları haiz olması gerekiyor." "İdari" deyince geniş bir kapsam, herkes idari vasfa sahip. Tamam, kabul ediyorum, Ayşe Hanım, Maliye Bakanlığından, ne zaman Maliye Bakanıyla ilgili bir kanun gelse Mecliste, gece yarılarına kadar bizimle beraber Mecliste. Ben Ayşe Hanım'ın, bu kuruma yönetim kurulu toplantısı dışında gittiğini düşünmüyorum veya gitmiştir de kararları Maliye Bakanlığındayken makamında imzalandığından yüzde yüz eminim, doğru söylemiyorsam düzeltsin beni.

GELİR İDARESİ BAŞKAN YARDIMCISI AYŞE DİLBAY - Bakanlıkta imzalamıyorum, toplantı yapıyoruz efendim.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Güzel, teşekkür ediyorum.

Şimdi, biz tam zamanlı yönetim kurulu üyeleri atamalıyız oraya atarken. 2'sini Maliye Bakanlığı atıyor, işte 1'ini Gümrük Bakanlığı -Gümrük mü atıyor diğerini?- 1'inde idari ve mesleki vasıf aranmıyor, 1'ine bakıyorum Osmanlı tarihçisi, yönetim kurulu üyesi. Tamam, 1'ini kabul ediyoruz, 2'si Maliye Bakanlığından; Gelir İdaresinde hanımefendi, arkadaş Maliye Bakanlığında. Yani böyle bir şirketten verim beklemek, yönetim kurulunun konularına vâkıf olmadığı bir şirketten verim beklemek, her şeyi genel müdüre bırakmak doğru değil. Ben özel sektörde çalıştım, bir yatırım kararı alındığında saatlerce toplanırdı yönetim kurulu, hissedarların payları düşünülürdü, oradaki yatırımın miktarı düşünülürdü, şirkete nasıl etkisi olacağı düşünülürdü, gelecekte ne kazançlar sağlayacağı düşünülürdü. E, böyle bir yönetim kurulunun olmadığı şirketin başarılı olması söz konusu değil. Detayına girmeyeceğim, yok şu kadar gelir getirmiş, yok bu kadar getirmiş, şu kadar personel izin kullanmış, kullanmamış ama kurum başarısız. Bu genel müdüre bağlı bir başarısızlık değil, ben söyleyeyim size. Bizim yönetim tarzımıza, atama tarzlarımıza, kanunlarımıza uygun davranmadığımız için bu kurumlar böyle zafiyet içine düşüyorlar, sistemden kaynaklanan bir yönetilmezlik var baktığınız zaman. Bütün kurumları da gördük burada, bütün kurumlarda buna şahit oluyoruz. Bir gelenek çıkmış, Özelleştirme İdaresine devir, bitti, kurum bitti. Şeker fabrikalarını bitirdiler, çimento fabrikalarını bitirdiler, hepsi bitti, bir tane yatırım yapılmıyor. Hazine haraç mezat hâle getirildikten sonra da satılıyor. Onun için de bu kurumdan başarı beklemek mümkün değil. Ben kurumun, bu kurumun özellikle bu kadar limanı devrettikten sonra, sattıktan sonra bir denetim görevi olduğunu... Onu da eline geçirmiş Özelleştirme İdaresi, ne kadar bürokrat varsa limanlara atamışlar, hayatında gemiye binmemiş adamı, hayatında deniz görmemiş adamı yönetim kurulu üyesi olarak atamış, Emre Bey de diyor ki: "Denetim yapsın." Yapamaz kardeşim, yok böyle bir düzen. O zaman bu kurum tekrar reorganize edilmeli, bu kurum reorganize edilmeli. Aslında diğer bir iki liman da devredildikten sonra bu kurumun işletmecilik... İşte Türkiye Denizcilik İşletmelerinin işletmesi kalkıyor, işletmesi yok, sadece denetim görevi yapan, bunu düzenleyen bir kurum hâline getirilmesi gerekiyor, o zaman da bir yönetim kuruluna...

ERTUĞRUL SOYSAL (Yozgat) - Tersine döndürelim, işler hâle getirelim.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ya, getiremezsin, bu Özelleştirme İdaresi tepesinde olduğu sürece getiremezsin burayı, burayı daha da kötüleştirecek. Bakın, ben düşünmüyorum ama iki sene sonra burada buluştuğumuz zaman -buluşursak- daha da kötüye gidecek, o zaman işletmesini kaldıracaksınız, bunu bir kurum olmaktan çıkartacaksınız, sadece bu işlerle ilgili bir daire başkanlığı kuracaksınız, satılan limanları denetleyecek, kardeşim yapacağı iş bu, iş kalmamış. Zaten arkadaşlar da gidemiyorlar, uğrayamıyorlar, burada faaliyetlerine katılamıyorlar, yönetim kararlarına sadece imza dışında katılamıyorlar gördüğümüz kadarıyla. Bu devleti yeniden yapılandırmak lazım arkadaşlar. Bürokratları yönetim kurullarına atayarak bu devleti çalıştıramazsınız.

Bakın, tanıyoruz, birçok sefer burada KİT Komisyonunda buluştuk, üç dört kurulda yönetim kurulu üyelikleri yapıyorlar, bilmem neler yapıyorlar, kendi kurumu var, genel müdür olduğu kurum var, uğraşamıyorlar. Hani, tamam, ücretten dolayı belki "yan, arpalık" deniliyor ya bunlara, arpalıklar yaratılabilir, hani oralardan da bir katkı olsun diye, düşük ama doğru değil. Dışarıda onca insan var, oralara bu konularda uzman insanlar atanabilir. O zaman karşı çıkarsak dersiniz ki: "Ya, kimi atayacağız kardeşim, uzaydan insan getirecek hâlimiz yok." ama Türkiye'de 80 milyon yaşıyor ya. Onun için de bu kurumun tekrar reorganize edilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum.