ATİLA SERTEL (İzmir) - Söylediği gazetecilik örneğine aynen katılıyorum, yani bir insanı töhmet altında bırakmayı mesleki ve ilkesel olarak doğru bulmayız, ben de bulmam.

Şimdi, bakın, arkadaş, elimizde Sayıştay raporları vardı o "Yolsuzluk dosyasıyla ilgili açıkladı." dediğin basın toplantısında; o beni doğruluyor. Neden? İşte, birinde, Sayıştay raporunda eski Genel Müdür 2015 yılında 4,6 milyon ve 2016'da 6,6 milyon TL ağırlama gideri harcıyor. Ben dedim ki Komisyon üyesi olarak "Arkadaş, bunları bize yazılı olarak ver." İşte, verdiği rakamlar ortada. İşte, bir koşu olmuş, PTT koşusu. İşte, efendim...

BAŞKAN - Aynı şeyleri tekrarlamayalım Sayın Sertel...

ATİLA SERTEL (İzmir) - İşte, anlatayım diye söylüyorum.

BAŞKAN - Ama anlattınız onu, dinledik onu.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Bakın, bir yolsuzlukla ilgili ya da bir ithamla ilgili konuşurken onun karşılığını almamız lazım. Bunu ben itham etmedim, ben Sayıştay raporları üzerinden yürüdüm. Yani Sayıştay denetlemiş. Şimdi, denetleyen ve bu raporları ortaya koyan... İçinde balık, içinde sucuk, içinde başka faturaların olduğu, Uludağ'da ağırlama gibi bunları sordum; Sayın Oktaycığım, Sevgili Çanak kardeşim, cevap gelmedi bana. Gelmedi; yani şu kalemde bunu harcadık, bu kalemde bunu harcadık diye gelmedi.

Şimdi, son olarak da -bunu itham olarak söylüyorsunuz- bende dosyalar var. Sen hukukçusun, sana yollayacağım o dosyayı, diğer arkadaşlarıma da yollarım ihale şartnamesini, dosyasını; inceleyin. Bunu mutlaka Sayıştay da inceleyecek. Ben haksızsam sizden de o ismi geçenlerden de kurumdan da özür dilerim ama ortada 35 milyona çıkabilecek bir teknik şartnamenin 100 milyona mal edilmesi de gerçekten beni acıtıyor. Ben belki fevri olarak yani vicdanen hareket ettiğim için öyle söylüyorum.

BAŞKAN - Peki, tamam Sayın Sertel.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Yani kimseyi de itham ettiğim yok, açıklansın diye, ortaya çıksın diye.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Sertel.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Bundan dolayı kuruma soruyorum. Nerede soracağım? Çıkıp dışarıda bağırmıyorum, çıkıp bu konu burada irdelenmeden...

BAŞKAN - Canlı yayınla bütün Türkiye'ye söylediniz Sayın Sertel. Canlı yayınla bütün Türkiye duydu, bağırma değil yani.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Hayır Başkan, canlı yayın yapmadım.

BAŞKAN - Şimdi diyorum.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Facebook'tan da yapmadım.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Sertel.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Kamera kaydı aldım. Bakın, yapmadım, bulun sosyal medyada şu canlı yayını ben sizden de özür dileyeceğim, bilmiyorsunuz.

BAŞKAN - Sayın Çanak, buyurun.

OKTAY ÇANAK (Ordu) - Şimdi, şöyle...

ATİLA SERTEL (İzmir) - İtham bu işte Sayın Başkan. Kameraya aldım.

BAŞKAN - Yok yok, itham değil. Ben zaten o kamerayla arkadaşın canlı yayın yapamayacağını biliyorum, onu yapamayacağını biliyorum zaten.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Hayır hayır, canlı yayın yapmadım, kayda aldım telefonda.