KOMİSYON KONUŞMASI

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım; bu 6831 sayılı Orman Kanunu'nun ilk yayımlandığı günden bugüne 30 kez değiştirildiğini, bu kanunun 15 değişikliğinin sizlerin iktidarı döneminde olduğunu özellikle belirtmek istiyorum.

Bu süreçte ne oldu dersek, orman köylülerinin hakları yok edildi ve ormana yabancılaştırıldı. O anlamda ORKÖY de tabii kapatıldı.

Şimdi, Anayasa'mızın 169 ve 170'inci maddeleri ve kooperatifçiliği düzenleyen 171'inci maddesi de bu anlamda tahribata uğratıldı yapılan bu düzenlemeler ve değişikliklerle. Yani ormanların devlet eliyle işletileceği açık olarak da bir hüküm hâlinde Anayasa'da yer alıyor.

Şimdi, bu anlamda, belki de Cumhuriyet tarihimizin hiçbir döneminde ormanlarımızın tahribatına yol açabilecek böyle bir düzenlemeyle karşı karşıya gelmedik. Orman köylülerini desteklemek amacıyla ORKÖY söz konusuydu, kapatıldı. Genel müdürlük düzeyinde olan ORKÖY daire başkanlığına dönüştürüldü. Orman köylülerinin neredeyse ormana girmeleri bile yasaklanır hâle geldi. Burada tabii, kanun hükmünde "kamu yararı" tanımının bile bir anlamının kalmadığını söyleyebiliriz.

Şimdi, Sayın Bakanım, bu kanun değişikliği yapılırken, ormanla ilgili devlet kurumu dışındaki diğer kurumlara, sivil toplum kuruluşlarına, kooperatiflere, meslek örgütlerine, örneğin Orman Mühendisleri Odasına en basit tabiriyle, Türkiye Ormancılar Derneğine, ormanla ilgili sendikalara, orman köy kooperatiflerine danışıldı mı, bu düzenlemeler hakkında onların görüşleri alındı mı? Ben çok merak ediyorum. Bana gelen bilgi, hiçbirisinden hiçbir şekilde bir görüş alınmadan, doğrudan yani bir ortak akıl ormanları... El birliğiyle, hep beraber, köylümüzle, uzmanıyla, devlet el ele ormanlarımızı koruyalım, geliştirelim diye düşünüyoruz, samimi ve iyi niyetinize de inanıyorum ama bunu yapabilmenin yolu, istişareyle, görüşmeyle ortak bir noktaya varılması suretiyle ancak olabilir.

Şimdi, burada, 6831 sayılı Orman Kanunu'nda köklü değişiklikle yapılıyor. Yani bugüne kadar çok orman yaptık, ormanlarımızı şu kadar geliştirdik, büyüttük ve bu hizmetlerinize şükranlarımızı sunuyorum. Daha da geliştirmeniz, daha da artırmanız için bizim de elimizden gelen ne varsa katkı koymaya hazır olduğumuzu bir kez daha belirtiyorum. Takdir ediyorum ancak "İşte bu kadar orman yaptık." deyip "Ormanların azcık da olsa tahribine neden izin vermeyelim?" diyen düzenlemelerle karşı karşıya olduğumuzu söylemek istiyorum.

Açıkçası, bu kanun tasarısıyla Orman Kanunu'nda öngörülen değişiklikler, bu anlamda, çok dilim de varmıyor ama ormanların idam fermanı gibi bir düzenleme.

Şimdi bu 13'üncü maddenin... "...dikili ağaç da dâhil orman ürünlerinin" ifadesinin maddeye konulmuş olması, aslında, sadece onun konulmuş olması değil... "Devlet ormanlarından elde edilen ürünlerin piyasa satışlarında açık artırma esastır. Açık artırmaya arz edilen orman ürünlerinin miktarı ve vasıf itibarıyla mali ihtiyaçlara ve satış icaplarına uygun partiler hâlinde ayarlanması zorunludur." ifadesi tamamen siliniyor, atılıyor "Devlet ormanlarından elde edilen dikili ağaç da dâhil orman ürünlerinin piyasa satışlarında açık artırma esastır." diyerek bir hüküm getiriliyor. Dikili ağaçların böylesi orman tahribatına ki... Anayasa'da da ormanların daraltılamayacağı, ormanların sadece geliştirilebileceği" hükmü yer alırken bu madde hükmünün Anayasa'ya da aykırı olabileceği düşüncesiyle bu maddenin çekilmesini talep ediyoruz.

Teşekkür ediyorum.