KOMİSYON KONUŞMASI

LALE KARABIYIK (Bursa) - Teşekkürler.

Şimdi, yorumlarıma başlayacağım ama biz iki saattir Sayın Bakanın sunumunu bekliyoruz, maalesef sunum hâlâ bize gelmiş değil, üzerinde bakacağım şeyler de vardı ama neden bu sunum bir türlü gelemedi, basılamadı onu da anlamıyorum.

Evet, şimdi, on bir yılda 11 seçim geçirmişiz, on bir yılda 11 seçim. Tabii bunların bir "seçim ekonomisi" denilen tanımı var. "Hizmet" diye bir tanımımız var, bir de "seçim yatırımı" diye bir tanımımız var. Neler hizmet için yapılıyor, neler seçim yatırımı için yapılıyor, aradaki bu ince çizgiyi ayırmak aslında tabii ki zor olacak Sayın Bakan. Yani çok da yadırgamıyorum, evet, seçimde böyle bir şey yapılır ama işte bunun azı nedir, çoğu nedir, kararı nedir, bunu düşünmek lazım. "Yapılmasın." da demiyorum, asla "Yapılmasın." da demiyorum, haşa, ama vatandaş "Seçimde mi akıllarına geliyor?" diye bir şey söylüyor, yani ben bunu söylemiyorum, ben bunu söylemiyorum, dün bir engelli vatandaş beni arıyor, "Önce size teşekkür ederiz." diyor, "Neden, biz ne yaptık? Şu anda, birkaç gündür iyi bir şey mi yaptım size?" dedim. Diyor ki: "Siz emeklilere şunu hatırlattınız, bu projeyi siz getirdiniz, seçim bildirgenize siz koydunuz, o zaman aklında olmayanlar şimdi bunu yapıyor." Onun için bize teşekkür ediyor. "Ama şuna da üzülüyoruz, yani şimdi mi akıllarına geliyoruz, seçim gelince?" diyor.

Öğretmenler de aynı şeyi söylüyor, emekliler de aynı şeyi söylüyor, bazı kesimler de aynı şeyi söylüyor. Bu nedenle, ne kadar oy üzerinde etkisi var bilemiyorum ama tabii, bal tutan parmağını yalar misali tabii ki, güç iktidarın elindedir, ne gerekirse bunu seçim yatırımı olarak gündeme getirecektir. Bunun tabii, psikolojik de birtakım etkileri var, bunu unutmamak lazım, çünkü bugün iktidara gelen bir yapı yok. Hani biz seçim bildirgemizde "Şunu yapacağız, bunu yapacağız." diyoruz ama biz şu anda iktidar değiliz, "Biz iktidara gelince şunu yapacağız." diyoruz ama şu anda bir iktidar var ve on altı yıldır iş başında. Yani elinizi tutan da yoktu, mağduriyetler de vardı, bir sürü örnek verebilirim burada. Onun için, bu seçim yatırımları konusunda hani "hizmet" ve "seçim yatırımı" tanımını aslında biraz dengede tutmak gerekiyor, onu ifade edeyim. Vatandaş her zaman vatandaşımız, sorun varsa her zaman çözümü getirilir. Sadece seçim yatırımı olarak, vatandaşı oy potansiyeli olarak görmek son derece yanlıştır, bunu söylemek istiyorum. Keşke seçim gelmeden birtakım sorunları çözecek paketler de gelseydi. Gerçi seçim takvimi sanırım aşağı yukarı biliniyordu ki ocak ayından bu yana buradan geçirdiklerimizin çoğu zaten seçim yatırımı, buna şüphe yok.

Bu paket şehirliye ve tüketiciye dönük bir paket, incelediğimizde bunu görüyoruz. Şu anda Türkiye'nin içinde bulunduğu duruma baktığınızda da hani cari işlemler açığındaki hızlı bozulmanın önemli bir risk olduğunu ve bizi sürekli dış borçlanmaya muhtaç ettiğini de biliyoruz. Ama bu tür iyileştirecek birtakım reformlar hiç ortaya konmadan sadece günü kurtaran paketlerle ya da geçici, memnun edici müjdelerle gidildiğini de görüyoruz. Maalesef uzun vadeli iyileşmeler değil, geçici önlemler ya da müjdelerle gidildiğini de maalesef görüyoruz.

Şimdi, "Seçim gelse de af çıksa." diye bir beklenti ortaya çıktı. Borçlu mükellef var, borçlarını zamanında ödemiş mükellef var, kayıtlarında usulsüzlük olmayan mükellef var. Tabii, bu hep tartışılır, yani ötekinin günahı ne? Öbürü de der ki: "Ben dara düştüğüm için ödeyemedim." Kimi iyi niyetlidir ama ödeyememiştir kimi iyi niyetli değildir ödeyememiştir. Ama tabii, burada da bir kaos her zaman çıkar. Fakat sonuçta şöyle de bir şey oluyor, hani "Erken seçim olursa veya seçim olursa af çıkar." gibi bir beklenti, "Af çıkarsa yine birtakım şeyler değişir, düzelir, işte, faydamıza olur." gibi bir beklenti de ortaya çıkıyor, tabii, bunları ta bir taraftan düşünmek lazım.

Ancak Sayın Bakan, vergi ve sosyal güvenlik mevzuatında birtakım gri alanlar var, sorunlu alanlar var, haksızlık olan alanlar var, aşırı yüklü olan alanlar var, yani sorunlu alanlar var. Buradaki dengeler yeniden kurulmadıkça, yeniden bu vergi ve sosyal güvenlik mevzuatı böyle sağlam olarak masaya yatırılıp gözden geçirilip düzeltilmedikçe bu da son af olmayacaktır, kesinlikle son af olduğuna inanamayız. Çünkü hep geçici, hep geçici birtakım düzenlemeler yapılmak durumunda kalacaktır.

Tabii, bu gelen af yargının iş yükünü hafifletir, o kesin, çünkü birtakım şeyler ödendiğinde yargıya gidecek birtakım mevzular da gitmemiş olacak. Maddeler üzerinde daha geniş konuşacağım ama şu anda şununla bitireyim: Yani vatandaşı oy potansiyeli olarak görüp bu şekilde seçim öncesi yatırımları yaparken biraz vatandaşın psikolojisini de lütfen unutmayalım, inanın üzülüyorlar. Gerçekten, kendilerini bir oy potansiyeli, oy makinası gibi görmeye başlıyorlar. Oysa on altı yıllık iktidar, sorunlara geçici değil, kalıcı, pansuman olacak değil, iyileştirici çözümler bulmak zorunda. Yardımlar ya da aflar değil, gelirleri düzelten, istihdamı artıran, işsizliği önleyen, geleceğe ait kalkınmayı sağlayan, dış borçları azaltan, cari açığı düzelten bir uzun vadeli politika üretmek zorunda. Çözümün odağı burası. "Sus payı olarak şunları verelim, ondan sonra oyları toplayalım."ın etkisini siz herhâlde daha iyi ölçüyorsunuz ki bu yöntemden maalesef vazgeçmiyorsunuz. Ama yine de biz kendi söylediğimiz, seçim bildirgelerinde söylediğimiz ve sizin "Kaynağı nereden bulacaksınız?" diye eleştirdiğiniz birtakım noktaları o günlerde biz dillendirdik ve siz alıp kullandınız diye memnun da olabiliriz, oluruz, çünkü vatandaş bunu ilk defa bizim dillendirdiğimizi, dile getirdiğimizi biliyor, bunu çok iyi biliyor. Bunun için de hani bunları da dikkate almanızda yarar var diyorum. Hizmet ve seçim yatırımı farkını da lütfen unutmayalım. Diğer konulara maddelerde değineceğim.

Teşekkür ediyorum.