| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı (1/944) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 03 .05.2018 |
MUSA ÇAM (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan. Bu taraşının en sıkıntılı ve en sorunlu maddelerinden bir tanesi.
BAŞKAN - Başka yok zaten.
MUSA ÇAM (İzmir) - Kuşkusuz seçime giderken elektriği, suyu olmayan, doğal gazı olmayan, zorunlu olarak gecekondu yapmış olan vatandaşlarımızın bu derdine bir merhem olmak isteniyor, bunu anlıyoruz. Bu bugüne kadar çeşitli seçim dönemlerinde yapıldı yine buna benzer bir şey. Ama keşke direkt "Bu kaçak yapılan yapılara elektrik, su bağlanır daha insanca yaşayabilecekleri şartların sağlanmasıdır." denilse bu kadar kısa, hiç sorun yok. Ama olay o kadar genişletilmiş, büyütülmüş ki bu gerçekten büyük tuzaklarla dolu. Özellikle plansız gelişmenin, hukuka aykırı yapı üretim sürecinin önünü açan bir imar affıdır bu. Kentlerin katline cevaz vermek anlamını taşımaktadır bu düzenleme. Ağırlıklı olarak gecekondu bölgeleri için çıkarılan imar affının ruhsat eklerine aykırı olarak yapılan yapıların kayıt altına alınması ve yasallaşmasını sağlamak, kanuna aykırı yapılan tüm işlemleri haksız kazanç sağlayan kesimleri ödüllendirmektedir bu düzenleme arkadaşlar, çok tehlikelidir. Bu yerel yönetimlerin ruhsat ve iskan sürecindeki kuralsızların önünü açacağı gibi rüşvetle iş yaptırma, fazla kat çıkma, yola ve kamusal alana çıkma, gasp, işgal gibi süreçleri de teşvik edecektir bu düzenleme. "Yapı kayıt sistemi için yapılacak başvuruda arsanın mülkiyet durumu, yapı, sınıf ve grubu ve diğer hususların bakanlık tarafından hazırlanacak yapı kayıt sistemine yapı sahibinin beyanına göre kaydedilir." denilmektedir. Bu çok tehlikelidir, direkt mal sahibinin beyanına bırakılıyor. Yapı sahibinin beyanı diye bir şey mümkün değildir ve olmamalıdır, bu çok tehlikelidir. Mülkiyet kavramı ve teknik bir konu olan yapı sınıfı ve grubunun ne olduğuna yapı sahibi karar veremez, vermemelidir. Bu, tam anlamıyla bilimsel ve idari tüm yetkilerin yapı sahibinin beyanına bağlanması anlamını taşır ki bu bir felakettir.
Yine, yapı kayıt belgesi sihirli bir değnek gibi her şeyi çözüyor bu düzenlemeyle. Oy devşirme, hukuksuzluğun teşvik edilmesi, hukuka uyanın cezalandırılması anlamını da taşımaktadır. Yapı ruhsat olup yapı kullanma izin belgesi almamış ya da yapı ruhsatı bulunmayan kaçak yapılarda, yapı kayıt belgesi maliklerinin yüzde 50'sinin muvafakatiyle cins değişikliği yapılabiliyor. Konut iş yerine, otele, hastaneye rahatça dönüşecek, planlama süreçlerinin bütüncüllüğü ve bilimselliği ortadan kalkacak. Mal sahiplerinin planlama yapmasının önü açılmakta, bilim âdeta rafa kaldırılmaktadır. Bir de "Yapının depreme dayanıklılığı hususu malikin sorumluluğundadır." denilmektedir arkadaşlar. Altını çiziyorum. Bu düzenlemenin, 16'ncı maddenin içerisinde denilmektedir ki "Depreme dayanıklılık hususu malikin sorumluluğundadır." Denilmektedir. Devlet, bu düzenlemeyle, göz göre göre depreme dayanıklı olup olmadığının sorumluluğunu vatandaşa bırakmakta, asli görevini yerine getirmemektedir. Bu düzenlemeyle Deprem Yönetmeliği rafa kalkmış durumdadır. Önce yasal olmayanı yasalaştırarak bir gelir elde edecek, sonra da depreme dayanıksız olan bu yapıları, 6306 sayılı Kanun'a göre riskli yapı statüsünde ilan ederek ikinci kez değerlendirecek, vatandaşın elindeki tüm varlığını gasbedecektir. Yine, yasa tasarısıyla hazine arazileri de vatandaşa satılacaktır arkadaşlar.
Bu madde çok tehlikeli bir maddedir, bu maddenin çekilmesi gerekir.
Teşekkür ederim.