KOMİSYON KONUŞMASI

ŞENAL SARIHAN (Ankara) - Değerli Başkan, değerli hazırun; esas olarak arkadaşlarım benim de söylemek istediğim düşünceleri ifade ettiler ancak ben metinden de yola çıkarak birkaç soruyu size yöneltmek ve o soru üzerinden itirazlarımı ifade etmek istiyorum.

Bu yetki kanunu tasarısının 1'inci maddesinin son cümlelerinde, daha doğrusu iç paragraflarda şöyle bir belirleme var, deniliyor ki: "Çeşitli kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hususunda düzenlemelerde bulunmak üzere Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmektedir." Altta da 19'a yakın farklı alanlarda düzenlemeler konusunda yetki verildiği ifade ediliyor.

Şimdi ben şunu sormak istiyorum: Şu anda OHAL sürüyor, OHAL koşulları içinde seçime gidiyoruz. OHAL'de zaten kanun hükmünde kararnameler de çıkarılıyor. Bu yetkiyi, böyle bir yetkiyi bir kez daha isteme hangi amaca hizmet ediyor? Öncelikle bunu sormak istiyorum. Şöyle bir gerçeklik yaşadık, değil mi: OHAL'in ilanından bu yana sıkça da itirazlarımızı ifade ettik, dedik ki: "Çıkarılan kararnamelerin OHAL ilanına neden olan kararnameler, konudaki kararnameler olması gerekir ama bu aşıldı ve hemen her alanda kararname düzenlendi. Buna göre de işlemler yürütüldü." Yani zaten hukuka aykırı ve gayrimeşru bir durum vardı. Böyle bir tabloda son bir buçuk ay için, iki ay falan değil, son bir buçuk ay için yeniden yetki istemenin nasıl bir anlamı vardır? Şimdi bu konuda arkadaşlarım şeklî birtakım konular üzerinde durdular, dediler ki: "Öncelikle Anayasa Komisyonunun bu konuda görüş beyan etmesi gerekirdi." Bu şeklî konuları aşıyorum. Bütün arkadaşlarım nezaketle de ifade etmeye çalıştılar. Ben bu nezaketin gerçekliği ifade ederken nazik olmak ya da olmamak gibi bir kuralda olmadığını düşünüyorum. Eğer gerçek çok ağırsa, gerçek nazik olmaktan uzaksa bunu biz açıkça ifade etmek gibi bir sorumluluğumuz var. Bana göre nedir gerçek ve esas olarak toplum açısından da nazik olmayacak, toplum açısından demokratik olmayacak, özgürlükleri ortadan kaldıracak, keyfîliği ve zaten sürmekte olan tek adam rejimini daha da etkili hâle getirecek önerme "ilkeler ve yetki süresi" başlıklı bölümün ikinci fıkrasının en sonundadır. Yine arkadaşlarım ifade ettiler. Cumhurbaşkanının yemin ederek göreve başladığı tarihe kadar geçerlidir.

Şimdi, varsayalım ki Cumhurbaşkanlığı ikinci tura kaldı ve ikinci tur çok fazla istikbal göstermiyor iktidar yönünden. Her türlü hukuka aykırı işlemin Bakanlar Kurulu tarafından gündeme gelmesi ve gayrimeşru bir dönemin, baskıcı bir dönemin başlatılması konusunda iptale kadar varabilecek, seçimlerin iptaline kadar varabilecek. Bu kamuoyunda tartışılmaktadır. Bu sebeple bunu ben açık ve net olarak söylüyorum: Böyle bir keyfîliğe burada bizim elimizle, Parlamento eliyle izin verilmiş olacak. Bu konu bu tasarının en nazik -"nazik"i tırnak içine alarak söylüyorum- sorunudur ve esas olarak bunun üzerinde düşünerek, bunun üzerinden yapılan işlemin amaç yönünden hukuka aykırılığı konusunun burada bulunan ve oy kullanacak olan bütün arkadaşlarımın dikkatlerinde olması gerektiği inancındayım. Bunu bir sorumluluk sayarak ifade ettim.

Teşekkür ederim.