| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 03 .11.2014 |
RECAİ BERBER (Manisa) - Sayın Çam, gerçekten bu nutku biraz önce haklarını savunduğunuz ve bütçenin kendilerine bir şey getirmediğini, haksızlık getirdiğini söylediğiniz kişilere söyleseydiniz, onlar dinliyor olsaydı size en güzel cevabı onlar verirdi çünkü...
MUSA ÇAM (İzmir) - Verecekler.
RECAİ BERBER (Manisa) - Sayın Bakanım, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum. Gerçekten sabahtan bu yana çok yoğun bir çalışma oldu ve bütçenin geneli üzerinde görüşmeler çok sağlıklı bir şekilde yürüyor. Tabii ki makro dengeler açısından, özellikle Maliye Bakanlığının maliye politikaları açısından çok fazla eleştirilecek bir şey bulunamayınca detaylar üzerinde yoğunlaşılıyor. Detaylar üzerinde aksaklıklar... Özellikle son beş yıldır, 2008 yılındaki krizden bu yana, dünyanın ve çevremizdeki ülkelerin hem ekonomik hem siyasi bakımdan bulunduğumuz ortamı hiç dikkate almadan, yani Türkiye'yi mesela bir Kuzey Amerika ülkesi ya da Orta Avrupa'daki bir ülke, Kuzey Avrupa'daki bir ülke gibi görerek değerlendirseniz, buna rağmen biraz daha insaflı olunabilir.
Bakın, daha geçtiğimiz hafta Yunanistan'daydım -küçük bir anekdot- orada bize rehberlik eden Türkiye'den gitme eski bir Rum arkadaşın eşi belediyede çalışıyor. Bana söylediği şu: "1.200 euro alıyordu, şimdi 720 euroya düşürdüler maaşları." Yani Yunanistan'da son üç yıldır, dört yıldır hükûmet yok. Aynı bizim belli dönemlerde olduğu gibi geliyorlar, üç ayda bir "Şunları şunları yapacaksın, yapmadıysan, ondan sonra borç yok, erteleme yok." Borç zaten yok da, erteleme yok.
İtalya'daydık, İtalya'da (Gürültüler)
Bakın, hayır, ben gerçekten şunu söylemek istiyorum: İtalya, İspanya, Yunanistan; bizim Akdeniz kuşağındaki ülkelerin hepsinin şu anda işsizlik oranları yüzde 20'lerin üzerinde, 26'larda. Genç işsizlik oranı yüzde 50'lere dayanmış. Yani Avrupa'da 2008 krizinden bu yana değişmeyen bir tane hükûmet gösterin Almanya haricinde. Hepsi gitti.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Demokrasi var orada.
RECAİ BERBER (Manisa) - Demokrasi var çünkü oradaki yönetimler halkına bir şey veremedi. Krizi yönetemedi.
Bakın, 2008 krizinden...
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Yunanistan'da kişi başına millî gelir senin 3 mislin.
RECAİ BERBER (Manisa) - Evet, bir gidin bakalım, siz gidin, bir görün krizin ne olduğunu.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Gördüm ben, çok gördüm.
RECAİ BERBER (Manisa) - Türk Hava Yollarında çalışan Yunanlı pilot sayısı 100'ü geçtiği için seviniyorlar yani, bunu biliyor musunuz? Değerli arkadaşlar, Türkiye'de iş bulmak için Türkçe öğrendiklerini, yarışa girdiklerini biliyor musunuz Balkanlardaki ülkelerdeki insanların. Türkiye'deki şirketlerde ya da orada bulunan Türk şirketlerinde işe girmek için bunlar yapılıyor.
ADNAN KESKİN (Denizli) - Kötü emsal mi olur?
RECAİ BERBER (Manisa) - Ne kötü emsali, bundan daha güzel emsal mi olur?
Ben size sadece şunu söyleyeyim değerli arkadaşlar: Bakın, düne kadar burada ekonomiyi makro açıdan değerlendiren arkadaşların hepsi... Maastricht kriterleri... Türkiye'nin en büyük sıkıntısı Avrupa Birliği. Avrupa'nın birtakım kriterleri var. Borçluluk, bizim şu anda arkadaşlarımız tutturdu "Türkiye'nin borcu şu." Ya Maastricht kriterlerini tutturan Avrupa'da bir tane ülke kaldı mı Türkiye'den başka? Söyleyin lütfen ya. Deyin ki: "Millî gelirinin yüzde 60'ının altında borcu olan şu ülke kaldı." Türkiye'nin haricinde kim var? Hâlâ bizim bir yandan... Bakın, çelişkiler o kadar şey ki. Ya, borçluluğumuz çok azaldı. "Niye büyüme için borçlanarak birtakım yatırımlar yapmıyorsunuz?" diye eleştiriler geldi arkadaşlarımızdan. Sayın Günal'dan veya başka arkadaşlardan. Ya, bu borç oranları hazır düşmüşken Türkiye'nin büyümesi için biraz bütçe...
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Halkın borcunu katmıyorsunuz.
RECAİ BERBER (Manisa) - Halkın borcunu da katıyorum. Halkın borcu da çok açık, Avrupa Birliği ortalamalarının çok altında hane halkı borçluluğu.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Sayın Bakana soracağız.
RECAİ BERBER (Manisa) - Soracaksınız.
Bakın, değerli arkadaşlar, gerçekten eğer Türkiye'nin zaten yatırım yapılabilir reytingine ulaşması, kolay olmadı bugünlere gelmesi. Bu krize rağmen o puanını hiç düşürmeden, tam tersine kriz ortamında artırarak yatırım yapılabilir hâle geldi. Bunu niye unutuyoruz? Eğer Türkiye 2009 yılında dünyanın ve bütün bölgenin çakıldığı dönemde hemen 2010 yılında, akabinde Çin'den sonra en fazla büyümeyi gerçekleştirdiyse aldığı önlemler sayesinde oldu. Kriz Türkiye tarafından fırsata dönüştürüldü. Türkiye'nin en büyük...
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yatırım yapılabilir bir ülke değil, sadece borç verilebilir, kamuya borç verilebilir bir ülke...
RECAİ BERBER (Manisa) - Hayır yatırım yapılabilir bir ülke puanımızla.
Şimdi, bakın, ben özellikle arkadaşlarımızın...
Yani Sayın Kuşoğlu, siz maliyeyi çok iyi bilen bir arkadaşımızsınız. Şimdi, 2002 yılı öncesinde, o dönemde restorasyon yapılırken fonlar kaldırıldı vesaire. Şimdi o fonlarla bizim bütçemizden özel hesap vasıtasıyla bazı bakanlıklarımızın bazı ödemelerini -ki onların detaylarını biraz sonra dinleriz- ikisini nasıl karıştırırsınız?
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Siz de iyi bir maliyecisiniz, bunun karışmadığını çok iyi bilmeniz lazım.
RECAİ BERBER (Manisa) - Ben de şunu söylüyorum: Bakın, bütçe dışı bir gider yapılabilmesi için önce o gelirin bütçe dışı olması lazım yani bütçeye gelir kaydedilmiş bir kalem bütçeden çıkarılarak harcanamaz.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - 35-36 milyarın Maliye tarafından istenildiği gibi kaydedildiği bir durum var, onun bütçe içinde olduğunu söylemeyin.
RECAİ BERBER (Manisa) - Bakın, sadece orada harcama yöntemi farklıdır, 5018 kapsamında olmaması ondan ibarettir, yoksa eğer şöyle olsaydı...
Türkiye en şeffaf bütçeye sahip, bizim Türkiye'nin bütçesi gerçekten... Teslim edelim Sayın Bakana, Bakanlığımıza, çok başarılı bir mali yönetimle, sıkı bir duruşla bugün Türkiye o krizli ortamı, dünyanın yaşadığı krizi en az zararla atlatarak bugünlere geldiyse ve önümüze biz daha güvenle bakabiliyorsak bugün bunun iki tane önemli şeyi var. "Bütün çıpalardan vazgeçtiniz." diyorsunuz. Ya Allah'ınızı severseniz hangi çıpadan vazgeçildi? Yüzde 1'lerin altına düşen bir bütçe açığıyla hangi ülke kalmış? Yani bu sıkı para politikası, maliye politikasıyla ve bankaların... Şu anda biliyorsunuz BDDK "Yüzde 8." diyor, sermaye yeterlilik rasyosu şu anda bizim yüzde 16. O zaman dememiz lazım ki: Arkadaşlar, kârlarınızı dağıtabilirsiniz.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Arjantin iki kere iflas etti, halk bizden daha iyi vaziyette. Bunlara bakmayın sadece.
RECAİ BERBER (Manisa) - Peki, şimdi, bakın, bunlara bakmayalım, Türkiye'nin büyümesine bakmayalım, hiçbir şeyine bakmayalım ama biraz önce Sayın Çam'ın söylediği gibi sabah simit, akşama kadar ekmek isteyen üniversite öğrencilerine bakalım. Gitsin sorsun: Bugün 500 binden fazla üniversite öğrencisine bundan on yıl önce 40 lira, sadece 40 lira verilen burs bugün 300 lira.
MUSA ÇAM (İzmir) - Lütuf mu, lütuf mu?
RECAİ BERBER (Manisa) - Lütuf değil ama "Yok." diyorsun.
MUSA ÇAM (İzmir) - Sosyal devlette olması gereken şey o, yapacaksın.
BAŞKAN - Sayın Çam, hatibi dinleyelim lütfen.
RECAİ BERBER (Manisa) - Biraz önce söylediklerin ne oldu, onlar ne oldu?
Değerli arkadaşlar, bakın, ben size biraz önce... Artık demek ki böyle açık yakalamak için "2013'te şöyleydi, 2014'te böyle oldu." bir yılla bir yılı...
MUSA ÇAM (İzmir) - İkide bir sürekli 2002'yle mukayese ediyorsunuz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - 2002'de iktidara geldik ya Sayın Çam.
RECAİ BERBER (Manisa) - 2002'yle yapalım.
MUSA ÇAM (İzmir) - Yaptık işte, yaptık, pirinçle yaptık, ekmekle de yaptık, makarnayla da yaptık.
RECAİ BERBER (Manisa) - Değerli arkadaşlar, bakın, Türkiye sağlıklı bir noktaya geldi, lütfen bunları gözardı etmeyelim. Bugün esnaf için, vesaire için söylüyoruz, esnaf emeklisinin, BAĞKUR emeklisinin emekli maaşı diye bir şey yoktu, çay parasıydı.
MUSA ÇAM (İzmir) - Yapma ya, millet açlıktan sürünüyordu o zaman. Ne yapıyorsunuz öyle ya? Şu anda ne kadar alıyor BAĞKUR'lu? Yapmayın ya.
RECAİ BERBER (Manisa) - Evet, ben size söyleyeyim: BAĞKUR emeklisi o zaman kaç lira alıyordu biliyor musunuz? Sadece 66 lira, BAĞKUR emeklisi.
MUSA ÇAM (İzmir) - Şimdi ne kadar alıyor, alım gücü ne oldu?
RECAİ BERBER (Manisa) - 849 lira alıyor, alım gücü sadece yüzde 150 arttı.
MUSA ÇAM (İzmir) - 66 lirayla daha insanca yaşıyordu.
BAŞKAN - Sayın Çam, herkes sizi dinledi, dinlemeyenleri de ikaz ettiniz.
RECAİ BERBER (Manisa) - Sayın Çam, biz iktidarız ve bizim de eksiklerimiz var. Ancak bunca yapılandan sonra vatandaşın yaşadığı şeyleri "Arkadaş, sen bunları yaşamıyorsun, sen bunları görmüyorsun." dediğiniz zaman sizin doğru söyledikleriniz de güme gidiyor. Burada açıkçası iktidar olarak tabii ki biz yaptıklarımızı anlatıyoruz, siz de bizim eksiklerimizi anlatın ama yiğidi öldürün, hakkını teslim edin. Eğer siz gidip vatandaşın yüzüne "Arkadaş, sen bu otoyollarda, duble yollarda gidiyorsun ama onlar hayalidir, olmadı öyle bir şey, yok." derseniz o insan size sadece güler. Üniversite öğrencilerine derseniz ki: "Ya, hiçbir yurt falan yapılmadı, ondan sonra, size burs falan verilmiyor." daha her ay aldığı bursu size söylediği zaman buna inanır mı? Bari inanılacak gerçekleri söyleyin.
ADNAN KESKİN (Denizli) - Sayın Başkan, 55 milyar lira özelleştirme yaptın, 55 milyar lira varlığını da sattın, bırak o otoyolları da 55 milyar cumhuriyet birikimini de sattın hovardaca.
RECAİ BERBER (Manisa) - Değerli arkadaşlar, ya, lütfen yani.
Türkiye bugün borç seviyesini bu noktaya düşürmeseydi, reel faiz... Şimdi, diyor ki arkadaşımız: "Avrupa, Almanya şöyle borçlanıyor. Biz niye hâlâ Türk lirası yüzde 10'la borçlanıyoruz?" Türk lirası olarak 2002 yılında yüzde 25 reel faiz ödediğimizi ne çabuk unuttuk ya? Reel faiz şimdi neredeyse 0'lara düşmüş, şimdi, bizim en çok belki de ülke olarak gurur duyacağımız, övüneceğimiz şey Türkiye'de... Siz bir kere emekten yana bir insan olarak Türkiye'de gayri safi millî hasıladan toplam olarak faizlerin ne kadar aldığını biliyor musunuz 2002 yılında? Gayri safi millî hasıladan aldığı pay yüzde 20'lerin üzerindeydi. Şu anda yüzde 8'lerde biliyor musunuz? Bu paylaşımı kim gerçekleştirdi?
MUSA ÇAM (İzmir) - Tek başınıza mı? Bu ülkenin insanları fedakârlık yaptı.
Sayın Başkan, soruyor, cevap veriyorum, laf atmıyorum yani.
RECAİ BERBER (Manisa) - Bakın, Türkiye'deki insanlar pay alarak fedakârlık yaptı, Türkiye'deki emekçiler, Türkiye'deki çalışanlar gelirlerini arttırarak fedakârlık yaptı. Başka yerlere giden paralar, ranta, faize giden paralar bugün daha adil bir şekilde dağıtılıyor.
MUSA ÇAM (İzmir) - Yatak odalarındaki para makinaları, ayakkabı kutuları, ne olacak onlar?
BAŞKAN - Soruşturma safhasında, yapmayın ya.
RECAİ BERBER (Manisa) - Şimdi, bakın, eğer o konuda da Birleşmiş Milletlerin bu konuda yayınlamış olduğu uluslararası yayınlara bakarsanız arkadaşlar, bunların gerçekçi olmadığını görürsünüz. Türkiye'de biz 2002 yılından bu yana bir sürü mafyayla, çeteyle, vesaireyle savaşa savaşa bugünlere geldik, siz bunu biliyorsunuz. (Muhalefet sıralarından "Vay vay" sesleri) Evet, Türkiye bir zamanlar neydi, hepimiz bunu biliyoruz.
Her şeyden önce arkadaşımız memurlara dönüyor, diyor ki... Ya, arkadaşlar, siz 2002 yılında en düşük devlet memurunun ne aldığını bilmiyor musunuz?
MUSA ÇAM (İzmir) - Çok iyi biliyoruz.
RECAİ BERBER (Manisa) - Bakın, biraz önce örnek verdiniz. O zaman sadece 386 ekmek alabilirken reel olarak, bugün 621 alabiliyor.
MUSA ÇAM (İzmir) - Geçen sene ne kadar alıyordu? Geçen sene ne kadar alıyordu, bu sene ne kadar alıyor? Düştü.
RECAİ BERBER (Manisa) - En çok artış yaptığı... Bizim ithal olduğunu bildiğimiz elektrikten bahsedeyim ben size. Bakın, o zaman, o günkü bir devlet memuru, en düşük maaş alan devlet memuru 1.000 kilovatsaat elektrik alırken bugün 1.800 kilovatsaat alıyor yani üçte 1 oranında artmış.
MUSA ÇAM (İzmir) - Geçen sene ne kadar alıyormuş?
RECAİ BERBER (Manisa) - Geçen sene de 1.800 alıyormuş.
MUSA ÇAM (İzmir) - Almıyor işte, düşmüş, bugünü konuşuyoruz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Çam, 2013'te de sen bizi övmedin, gene övmedin o zaman bizi. 2013'te teşekkür ettin mi?
RECAİ BERBER (Manisa) - Değerli arkadaşlar, bakın, sayın vekilim geldi, diyor ki: "Eğitime yüzde 11'lik artış ne ki?"
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Peşini söyle.
RECAİ BERBER (Manisa) - Ben de söylüyorum: 2005 yılından önce, bizim dönemimiz de dâhil olmak üzere Türkiye'de eğitim harcamaları hiçbir zaman birinci sırada olmadı, 2005 yılından bu yana Türkiye bütçesinin en önemli kalemini, birinci kalemini eğitim alıyor, ikinci sırayı sağlık alıyor.
MÜSLİM SARI (İstanbul) - Sayın Başkan, bu görüşleri açıkladıktan sonra oraya çıkıp bir de tarafsız mı olacaksınız?
RECAİ BERBER (Manisa) - Elbette. Ne demek? Orası yönetim, ben tarafsız bir şekilde yönetiyorum. Biraz önce Sayın Çam'ın nutkundan sonra...
BAŞKAN - Sayın Sarı, lütfen.
Hatibi dinleyelim lütfen, gerçekten bu şekilde sürdürülebilir bir şey değil.
RECAİ BERBER (Manisa) - Sayın Çam, Türkiye'de ben tersaneler için araştırma komisyonunda da yer aldım, bütün Türkiye'deki iş kazalarıyla ilgili Meclisteki çalışmaları da geçen dönemden bu yana hepsini çok yakından takip ediyorum ve gerçekten de biz özellikle çalışma hayatıyla ilgili olarak 2012 yılında çıkardığımız yasa olsun... Sadece belli bir sektörle ilgili, madencilikle ilgili İş Güvenliği Yönetmeliği var bu memlekette.
MUSA ÇAM (İzmir) - Madencilikle ilgili çıkanı kabul ettiniz mi?
RECAİ BERBER (Manisa) - O Bakanımız geldiğinde burada açıklayacaktır ancak ben şunu size söylemek istiyorum: Eğer sadece yasa ve yönetmelik çıkarmakla bu işler düzelseydi zaten düzelmiş olurdu. Diyorsunuz ki: "Getirin bir kanun daha çıkaralım." İsterseniz 10 kanun daha çıkaralım.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - İşletin.
RECAİ BERBER (Manisa) - İşletiliyor, bu bir zihniyet.
Değerli arkadaşlar, bakın, ben sanayicilik de yaptım, sanayi yönetiminde de bulundum ama insanlarda işletme körlüğü denilen birtakım hastalıklar var. Siz oraya gidip dışarıdan bir gözle denetim yapmadığınız takdirde iş kazalarını önleyemiyorsunuz. Soma'daki madene girdik, 1.700 metreye ben de girdim, arkadaşlar da girdi. Daha o bandın üzerine bindiğim anda bir uyarıda bulundum çünkü ben de aynı anda iş kazasına uğruyordum. Dedim: Bu böyle olmaz ya. Nasıl oluyor bu? Anında bizim parmaklarımız gidecekti çünkü bandın yanlarında herhangi bir tutacak yer yoktu ve eğer oraya tutunmuş olsanız biraz sonra makaranın üzerinden eliniz geçerken parmaklarınız gidecek, al, buyurun, iş kazası. Bunu niye göremiyor insanlar? Çünkü o işletmede çalışanlar o işletme körlüğü nedeniyle birtakım şeyleri göremezler. Dışarıdan tarafsız gözün gidip buradaki aksaklıkları, eksikleri görmesi gerekiyor. Sadece bakanlıkların denetimi de değil, bunlar sigorta şirketleri tarafından dünyada denetleniyor, mutlaka iş kazalarının önüne geçmek için ayrıca bir sigorta sistemiyle dışarıdan bir gözle denetlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bununla ilgili Çalışma Bakanlığının bu önlemlerle ilgili ciddi çalışmaları var. Onun için, arkadaşımız burada... "İşte, şuraya harcanmasaydı, Soma'daki güvenliğe harcansaydı veya başka yerdeki güvenliğe harcansaydı." Bunlarla ilgili tabii ki yapılması gerekenler var.
MUSA ÇAM (İzmir) - Altı gündür şu Ermenek'te ne kadar para harcanıyor?
RECAİ BERBER (Manisa) - Değerli arkadaşım, biliyorum, keşke 10 katını daha önce harcasaydık.
MUSA ÇAM (İzmir) - Harcasaydık, evet, mesele bu.
RECAİ BERBER (Manisa) - Ama bakın, onu harcayacak olan kamu kurumu veya devlet bütçesi değil, özel sektör.
MUSA ÇAM (İzmir) - Her yeri özelleştirirsen böyle olur.
RECAİ BERBER (Manisa) - Özel sektör yapacak, özel sektörün yaptığı tersanelerdeki kazaları gördünüz. Onun için, bakın, burada uyarılarınıza tabii ki biz de katılıyoruz, daha fazlasının, Daha hararetli bir şekilde bunlarla ilgili düzenlemeler yapılması, denetimlerin sıklaştırılması konusunda hemfikiriz, bunları zaten savunmayacak kimse yok. Ancak, burada sanki bir kasıt varmış gibi "Parayı, bütçeyi şuraya harcamasaydınız." Bugün bizim bütçemizin sizin tarafınızdan en önemli eleştirilecek hususu ne? "Ya sosyal harcamalara bu kadar para harcadınız..." Bakın, benim ilçelerimde, Sayın Bakanım da bilir, bölgemizin milletvekili arkadaşlarım da, Salihli'de, Alaşehir'de şu anda biz sigortalı işçi bulamıyoruz, sigorta yaptırmıyorlar aynı Avrupa'daki gibi. Neden biliyor musunuz? Çünkü sosyal yardımları kesilecek diye sigorta yaptırmıyor vatandaş. Yani "Ben sigorta yaptıracağım, gelin." diyor, ilk günden bildirecek... Vahap Bey burada, biraz önce, şimdi, yanında arkadaşımız vardı, ikinizin konuşmalarını birbirinize anlatsanız çok daha iyi olacak. Biraz önce arkadaşımız diyor ki: "Çalışanlardan, gelir vergisinin yüzde 50'den fazlası stopajdan oluşuyor." Siz de diyorsunuz ki: "Yüzde 46'ya çıktı, sigorta artı vergi, toplamı işverenin yükü." Peki bu vergiyi, sigortayı işçi mi ödüyor, çalışan mı ödüyor, yoksa işveren mi ödüyor? Bunun toplam maliyeti, bizim işçilik ücretlerimizin geçmişe göre arttığını söylemiyor musunuz? Bu işçilik ücretleri artıyorsa bunun herhâlde reel olarak bir kısmı işçiye gidiyor, bir kısmı da vergi olarak gidiyor değil mi?
VAHAP SEÇER (Mersin) - Vergi yükünün arttığını söylüyorum.
RECAİ BERBER (Manisa) - Bakın, vergi yükü artmadı, gelir arttı. Bugün asgari ücretten bile beyan ettiği zaman yani o diyor ki şu kadar milyon insan asgari ücretle çalışıyor. Biz de biliyoruz, siz de biliyorsunuz ki onlar asgari ücretle çalışmıyor, asgari ücretle çalışıyor gösteriliyor. Öyle değil mi? Yani bu bir realite. Yani şimdi denetimlerle bunu düzeltmeye çalışıyor Bakanlık. Aynı şekilde Sosyal Güvenlik Bakanlığımız sigorta tavanı var ama gelir, ücrette tavan yok.
ADNAN KESKİN (Denizli) - Recai Bey, istisnaları getiriyorsunuz Genel Kurula...
RECAİ BERBER (Manisa) - Hangi istisna?
ADNAN KESKİN (Denizli) - Gidin, her tarafta asgari ücretli çalışıyor, yapmayın ya. Biraz insaf edin ya.
RECAİ BERBER (Manisa) - Neden ama bakın, biz asgari ücretten vergiyi sıfırlamışız. Bakın, Sayın Keskin, şu anda asgari geçim indirimi nedeniyle asgari ücret üzerindeki vergi sıfırlanmış. Bu nedenle asgari ücretten gösterirse vergi vermiyor adam. Hâlbuki gerçek ücreti o değil. Bugün biz asgari ücreti vergi dışı bırakalım tamamen, hani geçenlerde Anayasa'da mutabakat... Bu ne olur biliyor musunuz? Asgari ücrete herkes birden gelmiş olur, hiç kimse vergi ödememek için bu yola başvurur. Onun için, eğer biz... Şunda haklısınız: Beyannameli vergilerde artması için Bakanlığımızın çalışmalarını, tabii ki Parlamento olarak bunu artıralım, bunun üzerinde çalışalım ama asgari ücrette veya ücretlerden yapılan tevkifatları, bugün, Vahap Bey siz diyorsunuz ki: "Bu iş verenin yükü." öbür arkadaş diyor ki: "İşçilerden bu kadar vergi alınır mı?" Şimdi, demek ki burada bir realite var, bu ücretler eğer daha fazla artırılırsa daha yüksek ücretler verilirse o zaman denge tamamen bozulur ve biz ne yaptık burada mesela? Geçtiğimiz torba kanunla beraber iki kat yer altında çalışanlarla ilgili imkânlar getirdik. Ondan sonra ne oldu gördünüz işte, birtakım madenler kapanmaya başladı değil mi? "Ekonomik olarak bunlar çalışamaz." Ben de kapanmasından yanayım. Eğer bu ücreti veremiyorsa bu güvenlik önlemlerini alamıyorsa demek ki bu işletme ekonomik değil. Ekonomik değilse o zaman çalışmasın, bu kadar basit. Ne yapacağız, mecburen belki 80 dolara bugün dünyada...
MUSA ÇAM (İzmir) - Kapansın, kamu yapsın.
RECAİ BERBER (Manisa) - Arkadaş kamu yaptığı zaman TTK... Siz KİT Komisyonunda görev aldınız mı Sayın Çam? KİT Komisyonunda görev aldınız mı?
MUSA ÇAM (İzmir) - Önümüzdeki dönem inşallah.
RECAİ BERBER (Manisa) - Şimdi önümüze Hazinenin bütçesi gelecek.
Biraz orada da görev yapsaydınız... Sayın Çam, TTK, 250 liraya mal edilmiş kömürü 90 liraya satmak suretiyle her yıl 250 milyon dolar zarar ediyor.
MUSA ÇAM (İzmir) - Yanlış tabii.
RECAİ BERBER (Manisa) - Buyur o zaman, bunda mutabık mıyız, yanlış mı? Yanlış.
MUSA ÇAM (İzmir) - Özel sektör daha fazla kâr yapacağım diye insanların hayatıyla oynayamaz.
RECAİ BERBER (Manisa) - "Kamu işletsin." dediğin zaman bu olacak. "Kamu işletsin." dediğin zaman senin benim cebimden çıkan bu paraları toplayıp götürüp onlara vereceğiz. Bunun, ne ülkeye ne orada çalışanlara, hiç kimseye bir yararı yok. Onun için, aklın yolu bir. Bugün Vahap Bey'in söylediklerinin altına imza atıyorum ama yanı başındaki arkadaş, siz, oradan onunla taban tabana zıt şeyler söylüyorsunuz. Niye? Birisi hayatın gerçeklerinden, piyasadan geliyor, diyor ki: "Bu gerçektir."
MUSA ÇAM (İzmir) - Ben nereden geliyorum? Ben uzaydan mı geliyorum?
RECAİ BERBER (Manisa) - Vallahi söylediklerinize göre ben Türkiye'de...
MUSA ÇAM (İzmir) - Ben sokaktan, tırnaklarımla kazıya kazıya geliyorum buraya.
BAŞKAN - İzzet Çetin Bey söyledi. (CHP sıralarından gürültüler)
RECAİ BERBER (Manisa) - Pardon Sayın Çam.
Sayın Çam, siz nereden geliyorsunuz bilmiyorum ama ben de üniversiteyi bitirinceye kadar tütün tarlasından geliyorum. Gece sabahlara kadar...
MUSA ÇAM (İzmir) - Siz sınıf değiştirmişsiniz, sınıf, sınıf!
RECAİ BERBER (Manisa) - Biz sınıf falan değiştirmedik. Biz o insanlar için ne kadar, on iki yıllık bütçelerimiz...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Siz dayıbaşıymışsındır...
RECAİ BERBER (Manisa) - Öyle değil, tam tersine. Siz karık çektiniz mi hiç tütün tarlasında, biz "karık" diyoruz ona.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Biz de pamuk...
RECAİ BERBER (Manisa) - Aynı şekilde, pamuk topladınız herhâlde.
Şimdi, şunu söyleyeyim: Değerli arkadaşlar, bizim bütçemizin eğer on iki yıldır eleştirilecek bir yanı varsa, gerçekten, tabii eleştirilemeyecek, işçiye sosyal demokrat bir bakış açısıyla baktığında bu...
MÜSLİM SARI (İstanbul) - Eleştirdik sabahtan beri.
RECAİ BERBER (Manisa) - Evet, eleştirdiniz de "Bu bütçe neden bu kadar sosyal yardımlara, neden bu kadar personel giderlerine, cari harcamalara para harcıyor?" diye belki olsa olsa buradan eleştirmeniz lazım. Eğer gerçekçiyseniz, Türkiye'nin... Ben gerçekçi olarak diyorum ki gerçekten, biz bu personel harcamalarındaki bu kadar yüksekliği biraz frenlememiz lazım Sayın Bakanım. Yani tabii size düşüyor, diğer bütün bakanlıklarımıza da düşüyor ama sonuçta biz sosyal ve bu tip transfer harcamaları sonucunda yatırım bütçemizi kısıtlıyoruz. Eskiden, faize çok fazla, bütçenin yüzde 80'ini faize veriyorduk, bunun bir kısmını anapara, enflasyon nedeniyle yüksekti filan ama sonuçta şimdi de onun yerini eğer sosyal harcamalar alacaksa, bakın biraz önce söylediğim tehlike önemli bir tehlikedir. Bugün Batı Avrupa'da bu duraklamanın, krizin temel yapısal sorunlarından biri de sosyal yardımlardır. Sosyal yardımlar hem bütçe açıklarına yol açtı hem de insanlar sosyal yardım almak için resmî yerlerde çalışmak istemiyor. Kaçak çalışıyor ya da sosyal yardım almaya devam ediyor. Bir yıl çalışıyor, iki yıl işsizlik yardımı alıyor. Şimdi, bizim de aynı noktaya gelmememiz lazım yani sosyal yardımların dengesi çalışmayı tökezletecek, çalışmadan soğutacak, uzaklaştıracak noktaya gelmemeli.
Onun için de ben açıkçası 2015 bütçemizin de kalkınmamızı, Türkiye'nin büyümesini destekleyen bir bütçe olduğuna inanıyorum. Eğer bütçe açıkları daha fazla olsaydı, o zaman gerçekten sıkıntı olacaktı. Çünkü iki açık vermemiz doğru değil. Biz cari açığı bir yandan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RECAİ BERBER (Manisa) - Herhâlde çok geçti ama...
BAŞKAN - Devam edin.
RECAİ BERBER (Manisa) - Tamamlıyorum.
İki açığı vermeyelim diye bütçemizi sıkı tutuyoruz. Eğer hükûmetlerimiz, cari açığı daha makul seviyelere düşürürsek, yüzde 5'ler büyüme, yüzde 5, 5, 5 yani 5x5 yapabilirsek bu bizim için ideal bir noktadır. Neden? Çünkü yüzde 5 cari açık, yüzde 5 enflasyon, yüzde 5 büyüme bizim için ideal bir nokta. Bunu tabii, herhâlde hatırlarsınız, bundan birkaç ay önce "4, 4, 4 mü olsun, işte 5, 5, 5 mi olsun?" derken Kemal Derviş ta uzaklardan "5, 5, 5" dedi.
VAHAP SEÇER (Mersin) - Hedefler tutmuyor.
MÜSLİM SARI (İstanbul) - Tarihteki ortalamamız kadar büyüme.
RECAİ BERBER (Manisa) - Şimdi, bakın ama dünya ortalamasıyla da karşılaştırmak lazım. Konjonktür...
MÜSLİM SARI (İstanbul) - Ama paralar gelirken yararlanmamışsınız, giderken...
RECAİ BERBER (Manisa) - Yararlanmışız, o dönemde yüzde 6 civarında büyümüşüz 2007'ye kadar, yapmayın.
MÜSLİM SARI (İstanbul) - Gelişmekte olan ülkeler kaç büyümüş?
RECAİ BERBER (Manisa) - Neyse şimdi bakın. Tamam, şimdi geçmişi konuşmayalım, geleceği konuşalım. Gelecekte Türkiye'nin bu şekilde bir performansı yakalaması, yapısal reformlara bağlı, teşviklere bağlı.
Değerli arkadaşlar, "Bir şey yapılmadı." deniyor. Ya son iki yıldır uygulanan teşvik sistemi, Türkiye'nin belki Cumhuriyet tarihi boyunca uyguladığı en rasyonel, en teşvik edici teşvik sistemi. Hem bölgesel itibarıyla hem stratejik olarak hem de büyük yatırımlar olarak son derece isabetli teşvikler var. Ben burada daha farklı hususlarda eleştirilerin gelmesini bekliyordum. Şimdi, oradan Sayın Çam diyecek ki: "Özelleştire özelleştire bıkmadınız." Ben diyorum ki: Sayın Bakan, ne zaman lojistik, Devlet Demiryollarının hizmeti özel sektöre açılacak?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Eyvah!
RECAİ BERBER (Manisa) - Biz bununla ilgili kanun çıkardık. Bunu yapmazsak, inanın biz lojistikte bu maliyetlerle gidersek ürettiğimiz ürünü limana götüremeyiz, ürettiğimiz ürünü satamaz noktaya geliriz. Bakın, bir örnek vereceğim ben size, bunu bizim kendi aramızdaki tartışmalarda da hep dile getiriyorum: Brezilya'dan ya da başka bir yerden ya Afyon'dan, bir yerden limana, İzmir'e mal götüreceksiniz, mesela mermer ya da başka bir ürün, 20 ya da 25 dolar veriyorsunuz; bu mal, Avrupa'nın en uzak, Hamburg Limanı'na ya da başka bir yere gidecek, 8 dolar veriyorsunuz. Brezilya'dan mal geliyor 15 dolara ama benim Sivas'tan, Malatya'dan, buradaki demir çelik fabrikasına 35 dolara gidiyor. Ben bu malı kullanabilir miyim Vahap Bey, sana soruyorum? Rekabet şansı var mı? Onun için bunun derhâl ve gecikmeden...
VAHAP SEÇER (Mersin) - Partiyle aramı bozacaksın.
RECAİ BERBER (Manisa) - Yani transfer etmeye çalışıyorum seni seçim yaklaştı ya.
Yani o kadar aynı şeyi söylüyoruz ki. Aslında Sayın Çam'la da aynı şekilde düşünüyoruz ancak, şunu söylemek istiyorum: Arkadaşlar, eleştireceksek eksiklerimizi söyleyin, yaptığımız düzgün şeyleri eleştiriyorsunuz ben ona hayret ediyorum. Yani bunları gidip o insanlara söylediğiniz zaman onlar bile inanmıyor. Eksiklerimiz yok mu? Var. Bunları burada tartışalım, konuşalım, düzelteceğimiz şeyleri yapalım.
Ben tekrar yani böyle söz alma ihtiyacı hissettim. O nedenle, sabırla dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. Bütçemizin hayırlı olmasını diliyorum. Başta Maliye Bakanlığımızın bürokratları ve bütçeye emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Sağ olun.