| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 19 .07.2018 |
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Şimdi, 1'inci madde konusunda çok şey söylendi fakat söylenmeyen birkaç hususa değinmek istiyorum.
Bu madde, yazılışı itibarıyla olağanüstü hâl dönemi devam ediyor ve 15'inci madde yürürlüktedir bakış açısıyla yazılmış bulunuyor. Yani, 13'üncü madde ve 15'inci madde ayrımını dikkate aldığımız zaman, bu 13'üncü maddeye göre değil, 15'inci maddeye göre yazılmış bulunuyor. Bu bakımdan, özellikle, öncelikle 13'üncü maddeye aykırıdır, 13'üncü maddenin içerdiği ögelere, açılımı olan ögelere aykırıdır, 23'üncü maddenin seyahat özgürlüğünü sınırlama nedeni olarak saydığı nedenlere aykırıdır çünkü yargıyla bağlantılı nedenlerdir onlar ve tabii ki yine yargı temelinde 23'üncü maddenin somutlaşması Anayasa 19'uncu maddeye aykırıdır.
Şimdi, burada, arkadaşların farklı biçimlerde değindiği ama belki dikkatimizden kaçmış olan husus, Sayın Başkan, değerli üyeler; bu 1'inci maddenin yazılış tarzı, formülasyonu kanun tanımına uygun değildir. Avrupa Mahkemesinin Türkiye'den giden davalara baktığı ve "Evet, kanunilik koşulu biçimsel olarak vardır ama kanun sadece biçimden ibaret değildir, kanun aynı zamanda içerik de tanımlanır, bir nitelik de tanımlanır." biçimindeki tanıma uygun değildir çünkü burada basit bir şüphe Anayasa'nın 15'inci maddesinin olağanüstü hâl ve sıkı yönetim döneminde valiye verdiği yetkilerden daha fazla bir yaptırımı beraberinde getirmektedir. Bu bakımdan, özellikle bu çerçevede bu yasanın uygulanması sonucu yargının önüne gelecek olan davalar açısından Avrupa Mahkemesine gittiği zaman "Hayır, bunu siz kanun olarak düzenlediniz ama bu, yasanın niteliğini yansıtmıyor." diyerek Türkiye'yi ilgili maddeyi ihlal etmiş olması nedeniyle mahkûm edecektir. Bu açıdan da okumak gerekiyor bunu.
Hemen belirteyim, sabahleyin siz müdahale ettiğiniz sırada "Gündeme getirebilirsiniz." dediniz, farklı biçimlerde getireceğim ama esasen önümüzdeki 6638 sayılı Yasa'da bu maddenin amaçladığı hususları karşılayıcı hükümler vardır. Dolayısıyla buna gerek yoktur. Benim şimdilik... Mademki sonradan konuştum ama arkadaşlar lütfen bunu dikkate alsınlar.
Yoksa tabii ki ben Özlem Hanım'ın bana yaptığı yollamaya yanıt verecek değilim mağduriyet açısından çünkü kişisel mağduriyetimi ifade etmedim ben, "temsilen" demek istedim. Yoksa AK PARTİ'li kurmaylar çok sayıda bana telefon etti ve Sayın Başkanın selefi başta olmak üzere "Olamaz." dediler, "Hayır, bu, benim şahsımda belki somutlaşıyor ama benim gibi binlerce, on binlerce kişi olduğu için." dedim ve nitekim şu anda elimdeki memuriyetten ihraç sadece KESK üyesi olarak 4.246 ve tabii ki sabahki konuşmamda cemiyet-cemaat ayrımını yaptım ve birkaç kere de şunu dile getirdim: "Ben hiç cemaatle tanışmadım, hep cemiyetçi oldum, o CV'mde var. Ama benim kararnamemin altında imzası bulunan acaba kaç bakan benim gibi 'Ben hiçbir şekilde cemaatle tanışmadım, ben sadece sırtımı hukuka dayıyorum.' diyebilir?" diye sormadım değil, sordum da çünkü gerçekten benim hiçbir dayanağım yok hukuk dışında, ben sadece hukuka güveniyorum, hukuka inanıyorum. O nedenle haksızlığın sembolü olarak, yoksa hiçbir zaman ben kişisel mağduriyetimi dile getirmedim.
Bu açıdan, ben bu 1'inci maddeyi özellikle kanunilik ilkesi açısından da değerlendirmenizi ve bunun sakıncalı olacağını takdirlerinize sunuyorum efendim.
Teşekkür ederim.