KOMİSYON KONUŞMASI

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Şimdi, 211 sayılı TSK İç Hizmet Kanunu'nun 56'ncı maddesinden sonra gelmek üzere 56 (a) ve 56 (b) maddelerinin eklenmesiyle ilgili olan görüşümüz: Biraz önce arkadaşlarımızın da belirttiği üzere, bu kanun teklifi bir bütün olarak ele alındığı zaman belki birkaç maddenin dışındaki hemen hemen bütün maddeler açıkça Anayasa'ya aykırı olan tekliflerdir. Şimdi, Anayasa'nın 12'nci maddesi, 13'üncü maddesi, 20'nci maddesi, bunlar bu bağlamda ele alındığı zaman, bu kanun teklifinin, bu 2'nci maddenin de çok açık bir şekilde Anayasa'ya aykırılık teşkil ettiği ortadadır. Şimdi, biz 82 Anayasası'nı dahi kabul etmemişken, antidemokratik olduğunu düşünüyorken bu denli bir yasayla, sadece kırıntıları kalmış birtakım kişi hak ve hürriyetlerinin de bu kanunlarla sınırlandırılmaya çalışılması da ayrıca bir demokrasi ve hukuk garabeti olacaktır.

Şimdi, bu madde sulh ceza hâkimi kararı olmaksızın üst arama, araçlara el koyma, özel araçlar, eşyalar üzerinde arama yetkisini veren bir hüküm içermektedir. Şimdi, önceki hatip arkadaşların da belirttiği üzere, bu aynı zamanda Ceza Muhakemeleri Kanunu'ndaki ilgili kısımlara da aykırı olan bir düzenleme. Mahkeme kararı olmaksızın eşya, araç, bunlar üzerinde yetki kullanarak, idari yetkiyle arama yapmak ve elde ettiği materyallerin suç unsuru olduğu kanısıyla bunları saklamaya çalışmak, bu da ayrıca Anayasa'ya çok açıkça aykırılık teşkil eden bir durumdur. Şimdi, Ceza Muhakemeleri Kanunu ve usulü öncelikle savcılık makamı üzerinden gelen bir araştırma ve soruşturma neticesinde ancak suç delili olabilecek olan materyallerin kolluk kuvvetleri tarafından toplanması gerektiğini emretmektedir. Bir şüphe olacak, o şüphe neticesinde bir soruşturma başlatılacak ve bu soruşturma neticesinde bu eyleme girişilecek ve kişi üzeri aranacak veya suç unsuru olduğu iddiasıyla çeşitli materyaller elde edilecek ve korumaya alınacak. Bu madde metniyle bunun tam tersi uygulanmaya çalışılıyor ve âdeta cumhuriyet savcılığının, sulh hâkiminin kararları yok sayılmış durumdadır. Bu bir olağanüstü hukuk rejiminin sonucudur diye düşünüyoruz, olağanüstü bir rejimin başka bir...

BAŞKAN - Ama bu önleme araması yalnız yani suç soruşturması olsa dediğinize katılıyorum ama...

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Önleme araması, doğrudur ama şimdi işin uygulama yönüne geldiğimiz zaman Türkiye'de maalesef hukuk iki şekilde uygulanıyor. Bir tanesi, çok iyi biliyoruz ki bu uygulayıcıların Kürt sorununa olan yaklaşımı nedeniyle Kürtlerin yoğunlukta olduğu illerdeki uygulama bambaşka, bu tarafta olmayan taraflarda da bambaşka bir şekilde uygulanmaktadır. Yani, kanunun uygulanması aşamasında bile Türkiye'de bir eşitsizlik var, bunu herkes çok iyi biliyor, kabul edersiniz etmezsiniz. Bunun uygulaması bölgede ve burada avukatlık yapan biri olarak bizim çok net bir şekilde karşı karşıya kaldığımız bir husus.

Şimdi, Kürt sorunu kırk yıldır çok net bir şekilde Türkiye'nin gündeminde ve çok ciddi bir şekilde Türkiye'de can yakıyor ve yakmaya devam etmektedir.

BAŞKAN - Onu başka zaman konuşuruz, şimdi maddeyle bağlarsanız.

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Bununla bağlantılı olarak şunun için çok önemli Sayın Başkan: Şimdi, bu kanunun uygulanması güvenlikçi politikayla bu soruna... Hatta bu sorunu birkaç senedir, uzun bir süredir yokmuş gibi davranan bir iktidarın veya yapının bir tasarrufu olarak da değerlendiriyoruz. Şimdi, yoğunlukta güvenlikçi bir politikayla bölgeye yaklaşım gösteren bir yerde askerin eline bu kadar geniş yetkilerin verilmesi çok ciddi hak ihlallerini beraberinde getirecek. Hak ihlalleri şu anda da devam ediyor ama bunu kolluk kuvvetleri veya asker veya İç Hizmet Yasası'yla kanuni hâle getireceğiz ve bu çok ciddi hak ihlallerine neden olacak.

Şimdi, bu kanunda da gene -diğer 1'inci maddede de belirttiğimiz üzere- burada bir muğlaklık var ve çok geniş yetkiler içerdiğini düşünüyoruz. Şimdi, burada o "askerî bölge" olarak belirtilen veya tanımlanan alanda, bir defa, bir avukat olarak benim Avukatlık Yasası'ndan kaynaklı müvekkilimin haklarını koruyabileceğim tarzda üzerimin aranmamasına ilişkin bir güvence burada var mıdır? Veya yasama dokunulmazlığı olan herhangi bir şahsın, bir kişinin oradan geçerken üstünün aranmasını ve engellenmesini engelleyecek istisnai bir hüküm bu maddede var mıdır? Baktığınızda bunların hiçbirisini göremezsiniz. Şimdi, kanun maddesi ihdas edilirken veya teklif ihdas edilirken Türkiye gibi keyfîliğin çok had safhada olduğu ve bu keyfîliğin de bir bölgeye özgü olarak yapıldığı bir ortamda bu sınırlamayı getirmediğiniz zaman çok ciddi bir şekilde biz hak ihlalleriyle karşı karşıya kalacağız ve bunu da eninde sonunda -hani birkaç madde sonra bunları tartışacağız- "dostane çözüm" diye önereceğiniz noktada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin huzurunda biz bunları göreceğiz ve Türkiye bu konuda da maalesef bu kanunun mantığı nedeniyle de mahkûm olacaktır. Bu nedenle, biz bu kanun teklifinin -2'nci madde dâhil olmak üzere- bir bütün olarak Anayasa'ya, kişi hak ve hürriyetlerine çok net bir şekilde aykırı olduğunu, bunları kısıtladığını düşünüyoruz. Evleviyetle bunun geri çekilmesini talep ediyoruz.

Şimdi, biz şunu talep ediyoruz: Türkiye'nin çok önemli, baş sorunu olan Kürt sorunu dâhil olmak üzere, işsizlik sorunu dâhil olmak üzere, demokrasi sorunu dâhil olmak üzere her şeyin tartışarak, konuşarak, demokratik bir anayasa ihdas edilmek suretiyle çözülmesinden yana olduğumuzu belirtmek istiyoruz. Gelin, hep beraber, biz mevcut olan yasalarda birkaç maddeyle sınırlı olabilecek olan hak ve hürriyetleri ve bu çağdaş ülkelerin düzeyinde olan bu hak ve hürriyetleri bu yasa maddeleriyle sınırlandırmayalım, bunları yok etmeyelim hep beraber. Türkiye bu koşullara sahip, Türkiye bugün itibarıyla, an itibarıyla bunları çözebilecek güçte olan bir ülke aslında, konuşabiliriz. Bunların hepsini demokrasi çerçevesinde herkesin görüşünü alarak, bütün sivil toplum örgütlerinin de dâhil olabileceği tarzda yeni bir anayasa ve o anayasaya bağlı olarak da kanunlar Meclise getirelim, bu Meclis çatısı altında Türkiye'nin büyük sorunlarını, büyük problemlerini bu şekilde çözelim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Sayın Başkan, bitiriyorum.

Siz, şimdi, bu hâliyle, bu şekliyle yeniden yamanmış bir kanun teklifiyle Türkiye'de yeni sorunlar yaratacaksınız, yeni sorunlarla karşı karşıya kalacağız. Bu nedenle bu kanun üzerinde değişiklik yapılmaksızın tüm olarak geri çekilmesi, rafa kaldırılmasını talep ediyoruz.

Teşekkür ediyorum.