KOMİSYON KONUŞMASI

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Bu maddenin gerekçesinin tatminkâr olmadığı açık çünkü madde kendi içerisinde bir garabet taşıyor. Buradaki, arkadaşlarımızın da dile getirdiği gibi, birinci fıkradaki mesele bir özel hukuk uyuşmazlığıyla alakalı. Özel hukuk uyuşmazlıklarındaki bu tabloyla beraber Anayasa'nın 36'ncı maddesinde olmayan bir istisnayı hayatımıza sokmuş oluyoruz. Çok net, birine dava açıyorsanız, davası takip edilebilir nitelikte ise onunla ilgili uzlaşma da takip edilebilir niteliktedir. Yani davayla teşhir olmuşsa birisi... Ya da başka bir düzenleme belki yapılabilir; hani MİT Müsteşarı tarafsa, değil mi? Yani açılan davada Başbakanlık ve MİT Müsteşarlığı burada taraf olarak gösterilecektir tahmin ediyorum, özel hukuka ilişkin bir dava söz konusu olduğunda bütün davalarda tüzel kişilik olarak ya da kişilik olarak bu gösterilecektir. Bunun yerine neden kurumu temsil yetkisine sahip olan kişinin ara buluculukta taraf olarak davranacağı yeteneğini koyma gereği duymadınız? Yani MİT çalışanları da haklarını arayabilmeliler; bir davayı açabiliyor iseler o davanın sadece uzlaşma kısmını yok etmek yerine, ara buluculuk kısmını yok etmek yerine ara buluculuğun ne şekilde yapılacağı yönünde başka bir tarif bu kanuna koyulma gereği neden duyulmadı?

İkinci fıkrası çok tehlikeli. "...Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamı dışındadır." dediğiniz zaman Anayasa'nın 74'üncü maddesinde hiçbir istisna sayılmamış Bilgi Edinme Kanunu'yla ilgili burada. 74'üncü maddeyi yok sayma hakkını biz kendimizde nereden görüyoruz? Az önce arkadaşlarımızın söylediği gibi, Sayın Başkanım, yasa dışı bir şekilde bir dinlemeye muhatap olursanız bir vatandaş olarak başvurduğunuzda karşınıza böyle bir madde çıkacak. Yani bu çok tehlikeli bir...

BAŞKAN - Yasa dışı dinlemeye zaten kimse cevap veremez ki yani...

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Efendim verir vermez...

BAŞKAN - Vermez zaten.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - "Vermez." değil. Burada, bu komisyonlarda bunun gibi birçok şey konuşuldu. MİT eski Müsteşarı -Sayın Taner'di galiba- geldi, İlhan Cihaner kendisiyle ilgili ona bir soru sordu, dedi ki: "Ben size şu tarihte bir yazı yazdım. Şimdi burada anlattıklarınızdan anlıyorum ki bu yazıya bir cevap vermeniz gerekiyordu sizin..." "O zamanki irade gereği cevap veremediğimizi anlayamadınız mı?" der gibi oldu.

Bakın, devleti şeffaflıktan uzaklaştırırsanız hayatımız sıkıntılarla karşı karşıya kalır. Bu birinci kısmı galiba iyi anlattım yani bir defa ara buluculuktan kaçmanın bir anlamı yok, başka bir formül bulabilirsiniz; MİT'in taraf olduğu bir yere -sanıyorum sakıncası yoktur- taraf olarak katılan arkadaşlar ara bulucu olarak da orada MİT'i temsil edebilirler. Bunu niye burada devre dışı bırakıyorsunuz, MİT personeli ya da MİT'le ilgili herhangi bir davada buna niye ihtiyaç duyuyorsunuz; gerekçe kısmınızdan da anlaşılmıyor. MİT elemanlarının kimliğinin gizli tutulması... Tutulsun kardeşim, engel mi var? Tutulsun. MİT adına davaya katılanlar vardır, onlar bu yetkiyi alabilirler, ita amirlerinden alabilirler bu yetkiyi ve bu burada kullanılır. Yani garip bir şey, bunu anlamak çok kolay değil, sizin gerekçenizden yani kanunun gerekçesinden bu çıkmıyor.

Bilgi Edinme Kanunu hakkında söyledim. Anayasa'nın 74'üncü maddesinde hiçbir istisna yoktur, hiçbir sınırlama yoktur, eğer ben bilmiyorsam, Kaboğlu Hocam burada, varsa zatıaliniz bilgi edinmek anlamında kendisine sorun, böyle bir sınırlamanın mümkün olup olmadığını o kendisi söylesin.

Yine Anayasa'nın 125'inci maddesi çok açık "İdarenin bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine açıktır." diyor. Burada bir silsile hâlinde Anayasa ihlali yapıyoruz, bunun sizin tarafınızdan görünmüyor olmasını garipsiyorum ben. Yani bu kadar güvenlikçi politikaları Anayasa'nın karşısında Anayasa'yı boğar hâle getirmek çok hukukçuluk değil gibi geliyor bana, başka bir şey bu. Bunun gerekçeleri bizi tatmin etmedi, etme ihtimali de yok çünkü bu kadar Anayasa'ya, Anayasa'nın bu kadar hükümlerine aykırı bir maddeyi bizim kabullenebilmemiz söz konusu değil. Buradan asla şu anlaşılmasın: Devletin istihbarat teşkilatında görev yapan yurttaşlarımızın, kamu ajanlarının, kamu görevlilerinin asla teşhirini arzu etmeyiz, böyle bir arzumuz yok. Gizli görevli yurttaşlarımızın görevlerini yapabilmeleri gerekir ki bu ülkede ülkenin bekası açısından bazı işlevler yerine getirilsin. Ama bu kisvenin arkasına sığınarak kamu bürokrasisindeki herkesin eylemini bir şekilde yargı denetiminden uzaklaştırırsanız o zaman totalist bir devlet yaratırsınız, otoriter değil totalist bir devlet yaratırsınız, o zaman bunun altında kalırız biz.

O yüzden bu kanunun her iki metninin de çıkarılmasını, birinci kısma -eğer uygun görürseniz yine iktidar partisi olarak önerge verin, biz verince reddedeceksiniz- orada Millî İstihbarat Teşkilatını temsil edebilecek yetenekte olanların bu uzlaşmaya taraf olarak dâhil edilebileceğini kanunen koyarsanız bir sorun kalacağını düşünmüyorum ama siz verin ki biz verirsek reddedeceksiniz.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Ama siz ara buluculuğa zaten karşıydınız kökten. Ara buluculuğa karşıydınız CHP olarak.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Efendim, kanunda ara buluculuk diye bir şey var mı?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Ara buluculuk var.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Varsa bu saatten sonra benim karşı olmamın ne anlamı var? Ya, ne anlamı var? Böyle bir sorunun da anlamı yok.