| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 19 .07.2018 |
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Şimdi, değerli, kıymetli hatipler bu konuyla ilgili detaylı bilgi verdiler fakat burada üzerinde durmamız gereken üç husus var. Bunlardan bir tanesi, bu sayılan suçlarda bireysel gözaltı süresinin 2 artı 2 artı şeklinde altı güne, toplu suçlarda on iki güne çıkarılması ve bu yapılırken de ortada mevcut olan Anayasa'ya olan aykırılığın tespiti anlamında da önemli olduğunu düşünüyoruz. Şimdi, Anayasa'nın 19'uncu maddesi bunu açık bir şekilde dile getirmiş ve belirtmiştir, onun sınırlarını net bir şekilde ortaya koymuş. Buna rağmen, on iki gün gibi bir süreyle gözaltı süresinin uzatılmış olmasının teknik anlamda da şöyle bir sakıncası olduğunu düşünüyoruz: Bir defa uzatma yapılıyor, hâkimin kararı, hâkim tarafından o karar veriliyor ama bu teknik anlamda baktığınız zaman da bir tutuklama niteliğine de bürünmüş oluyor. Bir, bu yönüyle baktığımız zaman Anayasa'ya bir aykırılık olduğunu görmek mümkün. Öte taraftan, şimdi, bu şüphelinin aynı olayla ilgili yeniden ifadesinin alınmasıyla ilgili ortaya çıkacak olan hukuksuzluklar ve kanuna aykırılıklar da çok çok önemli. Şimdi, biraz evvel de belirtildiği üzere, bu on iki günlük süre, yasal sınırları belirtilmediği için ve bunun belli aralıklarla tekrar edilmesi ihtimali çok yüksek olan bir husus. Bir de sanık sıfatına, maznun sıfatına bürünmüş olan bir kişi üzerinde de sürekli bir tehdit unsuru olarak da kullanılabilir. Bu sürecin aynı zamanda uluslararası yargıda da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına da yansıdığı gibi, bir işkence sürecine de dönüşme ihtimali de söz konusu. Bu nedenle, en azından Anayasa'nın bu sınırına bağlı kalınarak bu yönüyle de bu teklifin değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz çünkü gerçekten izole edilmiş bir şahsın, tamamen devletin hâkimiyeti altına, kolluk kuvvetinin hâkimiyeti altına alınmış bir şahsın bu yönüyle de bir tehdit altına alınması ve bu kişinin tarifi imkânsız olan psikolojik baskı altında tutulması da işkencenin başka bir versiyonu veya başka bir anlatımı olsa gerek.
Şimdi, bunun yanında anayasal bir hak olan, süre olan hâkimin huzuruna çıkmak, otuz günlük aralıklarla tutukluluk hâlinin incelenmesi, dosya üzerinde yapılması yönündeki bu teklif bu yönüyle de Anayasa'ya bir aykırılık teşkil etmektedir, şöyle ki: Kişinin serbest bırakılmayı isteme hakkı var, Anayasa'da belirtilmiş ve sınırları da çizilmiş durumda. Onun yanında, hâkimin huzuruna çıkma, yargılama meydanında kendi meramını anlatma, hâkimle yüz yüze kalarak mevcut olan o suçlamalara karşı savunmayı geliştirme hakkına sahiptir. Yani hangi gerekçeye göre kişinin, maznunun veya sanığın, şüphelinin bu haklardan mahrum bırakılmayı gerektiren hangi nedenler var? Yani şimdiye kadarki uygulamada dahi ne oluyordu ki veya cumhuriyet savcısının, kolluk kuvvetinin veya iddia makamının elinden hangi vasıtalar alınıyordu ki bu uygulamayı getiriyor olalım? Bu nedenle de baktığımız zaman bu da açıkça bir hukuka aykırılık teşkil etmektedir. Öte taraftan, şimdi, kişinin devletin veya mevcut olan kurumların elindeki o vasıtalarla karşı karşıya kalmış olduğu durumdan kurtulabilmek için sığınabileceği tek makam savunma makamıdır. Şimdi, savunma makamından yardım alma, savunma makamının yardımını alarak yöneltilen suçlamalara karşı bir savunma geliştirme hakkı da ihlal edilmekte, bu da çok ciddi bir hukuki ihlal. Dolayısıyla, doksan gün gibi uzun bir süre, bu doksan güne de teklifin ifadesinden de anlaşılacağı üzere "veya" deniliyor "ya kendisi veya avukatı" deniliyor. Bu anlamda da bir savunma hakkının da ihlal edilebileceği düşüncesi hasıl olmaktadır.
Bir kül olarak değerlendirildiği zaman, bu zaten mevcut olan yasada CMK'da zaten çok ağır olan koşulları bir olağanüstü yargı rejimiyle, olağanüstü bir rejimle daha da fazla bir şekilde katlanarak ağırlaştırmanın ne insani ne de hukuki bir yönü vardır. Dolayısıyla, bizim vatandaşımızdan ve suçladığımız insanlardan bu kadar korkmamamız lazım. Elimizde bir sürü vasıta var, devletin elinde bir sürü vasıta var, bunları kullanarak pekâlâ teknolojinin de vermiş olduğu, sağlamış olduğu imkânlarla kısa sürede delile ulaşma imkânı mevcutken bu mantıkla, tamamen bize göre çağ dışı olan bir mantıkla kişinin hürriyetine yönelik, kişi hak ve hürriyetlerini zedeleyecek tarzda bir kanun teklifiyle bu teklifi dile getirmek veya ileri sürmek bize göre uygun değil. Geri çekilmesi gerektiğini düşünüyoruz.