KOMİSYON KONUŞMASI

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Evet, düzenleme, gerçekten, özellikle görevlerine son verilen, ihraç edilen akademisyenlerin geri dönüşüyle ilgili bir düzenleme. Burada elbette, evet, terörle mücadele konusundaki dünden itibaren bizim temel söylediğimiz, demokratik, temel hak ve özgürlükleri koruyan ülkelerde olduğu gibi bizim de bu hak ve özgürlükleri teminat altına alan Anayasa'mız başta olmak üzere ve Avrupa'ya taahhüt ettiğimiz, üstlendiğimiz haklara saygı gösteren, bu hakları koruyan dengeli politikalar izlenmesini biz de savunuyoruz. Burada çok değerli hukukçu hatiplerin dile getirdiği o teknik ayrıntılar noktasında gerçekten çok nitelikli değerlendirmeler yapıldı.

Baktığımız zaman, iki gündür, aslında OHAL süreci sonrasında daha ağır, daha baskı ortamı gerektirecek ve o haksızlıkları, o mağduriyetleri giderecek uygulamalar olmayacağını görüyoruz. İşte bunların en önemlisi de OHAL KHK'leriyle özellikle darbe girişimi sonrası gerçekten en büyük mağduriyetlerin yaşandığı kurumlardan biri de üniversiteler ve doğal olarak akademisyenler olmuştur. Burada değerli YÖK üyesi hocalarımız da aramızda. O süreçte ne kadar büyük sıkıntılar olduğunu birlikte yaşadık. Yaklaşık 6 bine yakın akademisyen, 1.408 idari personel, 7 bin küsur kişi üniversiteden ihraç edildiler bu süreçte. İşte 400'e yakın barış imzacısı akademisyen vardı. Ee, çok köklü, gerçekten üniversitelerimizin köklü fakülteleri, işte Dil, Tarih Coğrafyadaki o Tiyatro Bölümünün bütün hocalarının ihraç edilmesi; Mülkiye, Siyasal Bilgiler Fakültesindeki birçok hocanın ihraç edilmesi ve gerçekten oradaki o nitelikli, doktora, yüksek lisans eğitimlerinin yürütülemez hâle geldiğini gördük. Cemaatle gerçekten hiçbir ilgisi olmayan birçok kesimin eğitim kurumlarıyla ilişiği kesildi. Çok baskıyla, gerek biz muhalefetin gerekse uluslararası arenanın baskısıyla bir OHAL Komisyonu kuruldu. Çok geç, uzun süren başvuru süreci oldu. O süreçlerin sonuçlanması da uzun sürdü ve mağduriyetler aslında katlanarak arttı. Ama baktığımız zaman binlerce kişi, eğitmen, akademisyen kendi kaderlerine terk edildi. İşte vakıf üniversiteleri kapatıldı. Biliyorsunuz, birçok gerek vakıf gerek devlet üniversitesi dekanlarının istifası istendi. Orada öğrencilerin, akademisyenlerin nasıl mağduriyetler yaşadığını değerli hocalarımız da biz de sürekli iletişim hâlinde olarak yaşadık. Yani eğitim sistemimizin nasıl bu cemaat yapılanmasına teslim edildiğine hep beraber bu süreçte şahit olduk. Sendikalara üyeliklerle ilgili ihraçlar vardı. İşte EĞİTİM-SEN üyesi neredeyse 2 bine yakın öğretmenin ihraç edildiğini gördük. Rektörlük seçimleri yine bu OHAL sürecinde çok büyük bir sorun oldu. Bir KHK'yle rektör atamaları oldu. İşte bu düzenlemeyle Hükûmet, üniversiteleri yeni sisteme uygun bir biçimde yapılandırmış, üniversite bileşenlerinin iradesini yok sayıp tamamen "millî irade" adı altında bütün üniversiteleri neredeyse -tırnak içinde söylüyorum- saraya bağlamıştır. İşte son Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle üniversitelerde profesör niteliğine sahip olmadan rektör atamaları yapıldı ve sonra bu değiştirildi. O süreçte tabii ki bazı atamalar yapıldı ve tekrar üç yıllık bir süre istendi.

Nihayetinde şunu söylemeye çalışıyorum: Birçok akademisyenin, eğitmenin, rektörlerin âdeta bir muhbirlik sürecine ulaşan bildirimleriyle görevlerine son verildi. Üniversitelerdeki o akademik nitelik gerçekten on altı yıl sonrasında ciddi tahribatlar ve darbeler aldı.

BAŞKAN - Evet, teşekkür ediyorum.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Sonuca geliyorum Sayın Başkan, sadece fırsat gelmişken o üniversitelerin ve eğitim sektörünün nasıl...

BAŞKAN - Ya işte fırsat gelmişken...

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Evet, bu madde çok ilgili.

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Böyle geçiştirecek bir mantık yok yani.

BAŞKAN - Biliyorum. Ben de...

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Sibel Hanımın yaptığı bence takdireşayan yani. Diğer Komisyon üyelerinin yapmadığını yapıyor.

BAŞKAN - Ben de zaten şimdi onu bekliyorum Sibel Hanımdan. Bu kadar hukukçunun söylemediği bir şey varsa onu söylesin.

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Bence dinleyelim.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Bu üniversitelerden ihraç edilen akademisyenlerin haklarını kazanıp OHAL Komisyonu sürecinde, başvuruları neticesindeki tekrar haklarının iade edilememesi sürecini yaşıyoruz burada ve o süreci, sayın hocalarım burada, o akademisyenler ve üniversitelerin niteliği açısından nasıl büyük darbeler aldığını... Bu maddeyle ilişkili, birbirinden bağlantısız şeyler ifade etmiyorum burada. Ama neticede oldu? Gerçekten köklü üniversitelerimizde ve eğitim sistemimizde bütün özgürlükleri ortadan kaldıran ihraç ve işten atma politikalarıyla gerçekten üniversitelerimizi dünyadaki nitelikli üniversitelerden hızla uzaklaştıran bir süreç yaşadık.

İşte bugün getirilen bu maddeyle aslında oradaki hataların, o mağduriyetlerin giderilmesi gerekirken, hak kayıplarının, yargısız infazların giderilmesi gerekirken burada görevlerine iadeyi de bırakın âdeta bir sürgün, haklarının iade edilmesi, maddi, manevi bütün o tazminatlarının ödenmesini bırakın görevlerine iade edilmedikleri gibi o hak kayıpları, özellikle tazminatları noktasında iade göremiyoruz burada. Bu gerçekten -değerli hukukçularımız söyledi- Anayasa'ya aykırılık tartışmasından ayrı üniversitelerdeki o tahribatın, niteliğin de tartışılması gerektiğini düşünüyorum. Son tahlilde baktığımız zaman, ileriki maddeler var, orada da tartışacağız, gerçekten bu ihraçlar tamam ama şimdi yeni ihraçların da kapısı açılacak. Biraz sonraki maddelerde bu tehlikeyi de birlikte tartışacağız burada. Orada söylemek üzere saklı tutuyorum bu sözlerimi de. Tekrar bu maddenin de diğer hukukçu hatiplerin de söylediği gibi tazminat noktasında tekrar değerlendirilmesi ve tekrar ihraç edildikleri üniversitelerde görevlerine başlaması noktasında da düzenlemenin revize edilmesini öneriyorum.

Teşekkürler.