KOMİSYON KONUŞMASI

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Benim size bir tavsiyem var: Hiç böyle kanun, gerekçe falan filan bizim önümüze getirmeyin siz, deyin ki: "Biz hukuk devletine inanmıyoruz." Bunun başka bir tarifi kalmadı. Özellikle bu madde sizin hukuk devletine inanmadığınızın açık kanıtıdır. Siz Sayın Kaboğlu'yla konuşurken espriyle karışık dediniz ki: "Anayasa bunlara uygun mu?" Evet, böyle bakmak lazım artık, Anayasa bu maddelere uygun mu? Tabii, bunu bir ironi içerisinde söylüyorum ama bilin ki bir McCarthy dönemi başlatıyorsunuz, Türkiye'yi bir uçuruma sürüklüyorsunuz, hukuku katlediyorsunuz. Bu hâliyle önümüze bunu getirmeye hukukçu olarak nasıl kendinizi uygun buldunuz anlamaya çalışıyorum.

Şimdi, bu metnin içerisinde... Ya, daha önce yaptınız, kararnameyle beraber Hâkimler ve Savcılar Kurulunun yetkisini kullanmaya kalktınız. Bu abesi kamuoyu önünüze koydu. Şimdi o kadar çok ihlal var ki ama Yargıtay üyelerini, yüksek yargı üyelerini, Yargıtayın Birinci Başkanlık Divanından bilmem kimle kurulmuş bilmem ne kurulu, falandı filandı birtakım kurulların elinde görevinden uzaklaştırma diye düzenleme yapıyorsunuz. Ya, el insaf, el insaf; Anayasa'nın 159'uncu maddesi çok açık, hiç mi okumadınız ya bunu getirirken! "Kurul, adlî ve idarî yargı hâkim ve savcılarını mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma işlemleri yapar..." Siz hangi hakla, en basitinden kurulun buradaki hakkını alıyorsunuz Yargıtayın Birinci Başkanlık Divanından bilmem kime, falancanın bilmem neresindeki bilmem kime teslim ediyorsunuz. Ya, hep beraber hukuk fakültelerinde okuduk, hepimiz anayasa hukuku okuduk, insan biraz kızarır bunları getirirken, başka nasıl anlatalım biz size? Geçireceksiniz bu maddeleri biliyorum ama ikrar edin, deyin ki "Biz hukuk devletine inanmıyoruz." Bırakın hukuk devleti mücadelesini biz verelim ama unutmayın ki hukuk devleti hepimize lazımdır. Burada kurduğunuz bu tek adam tablosu, bu atanmışlara bağlanmış Anayasa gereği münhasıran erkler ayrılığı doğrultusunda yargı tarafından kullanılan yetkilerin aradaki birtakım kademelere, hatta birim amiri tarafından bilmem ne amirine görevden uzaklaştırmayı verebileceğiniz bu teklifi unutmayın, aklınızın bir köşesine yazın. İnsanlar yarın yanınıza gelecekler ve sizden yardım isteyecekler, elinizden hiçbir şey gelmeyecek çünkü birbirine nefretle yaklaşan bir toplum oluşmaya başladı. Şu yaratacağınız hüküm zannetmeyin ki kontrolünüzün altında kalır. Birbirine çelme atacak herkes, nasıl FETÖ'cülükte attılarsa, nasıl birbirlerini karaladılarsa, en yakın akrabalarınız bile hiç ilgisi olmadığı hâlde FETÖ'den dolayı soruşturmaya alındılarsa bu getireceğiniz kanunla beraber insanlar birbirlerini ihbar edecekler birim amirlerine.

Yargı yetkisini devrediyorsunuz. Ya, Anayasa açık, erkler ayrılığı. Madde 9 açık, madde 10 açık, madde 11 açık. Benim bunları size okumama gerek var mı? Anayasa'daki erkler ayrılığı açık. O kadar çok hukuksuzluğu bu maddenin içerisine sığdırdınız ki insan hangisine değineceğine şaşırıyor. Sadece bir tanesini cımbızla çektim, önünüze koydum; bir hâkim ancak HSK kararıyla açığa alınabilirken... Bir anlatın ya, bunu nasıl yapacaksınız? Teklifi getiren arkadaşlar bir anlatın bize, alın elinize bu Anayasa'yı, bir anlatın ya, bizi niye burada yoruyorsunuz? Bunun gibi, kamu görevlilerinin tamamını bu silsile içerisinde -yarın sizi de takmayacaklar, bu sözlerimi kayda geçin, yasama organı burada tasfiye edilmiş hâldedir- sadece Cumhurbaşkanına bağlı bir silsile içerisinde -umarım Sayın Cumhurbaşkanı da o silsileyi kontrol edebilir ileride, yine böyle "Allah bizi affetsin." denilecek yapılar buralara sızmaz- böyle verirseniz ve hak arama hürriyetini üç yıl sonraya bırakırsanız az önce buradaki (G) maddesinde söylenildiği gibi, Anayasa'daki özel hayatın dokunulmazlığını yok sayarsanız, Anayasa'daki haberleşme hürriyetini yok sayarsanız... Yargı kararı önünüzdeyken bunları yok sayabilirsiniz, bunları beraber değerlendirebiliriz. Ama "iltisakı olduğu değerlendirilen..." Ya, bu nedir, kim değerlendiriyor, nasıl oluyor? Yarın sizi de bizi de böyle "iltisakı oldu" diye değerlendirirlerse ne yapacağız? Onlarca gazetecinin davasına girdim ben. Hatta burada bir arkadaşımız oturuyor, bugün yok, Ahmet Şık, "İmamın Ordusu" diye bir kitap yazdı, FETÖ'cüler onu aldılar. Aradan bir zaman geçti, solculuk yaptı, FETÖ'cü diye alındı. Gidin Silivri'ye, bakın cezaevinde hemen hemen herkesle ilgili FETÖ/PDY örgütü üyesi diye yargılama yapılıyor, bütün solcular, solcuların tamamı şu anda FETÖ/PDY üyesi, ayıptır ya! Böyle bir şeyle yola çıkacağız Anayasa'da... Ben de sayayım size buradaki maddeleri, lütfeder bakarsınız belki. Sayayım isterseniz: Madde 1, bir defa hukuk devleti ilkesini yok ettiniz, sakın savunmayın karşımızda, sakın bize "Sivil toplum kuruyoruz.", efendim, "Hukuk devletini inşa ediyoruz.", "erkler ayrılığı" falan filan demeye kalkmayın, biz sizi dinlemiyoruz arkadaşlar. Siz bu hikâyeyi kendi kendinize anlatacaksınız.

BAŞKAN - Biz sizi dinliyoruz Turan Bey, buyurun.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Efendim, ben size söylemiyorum, zatıalinizi...

BAŞKAN - Olsun.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Grup başkan vekiliniz birazdan onları söyler, İstanbul Barosuna darbe yaparken sivil toplumu anlattı bize, birazdan da onları söyler.

Şimdi, madde 1, madde 9, madde 10, madde 11, madde 36, madde 38/4, madde 20, madde 22, madde 159/8, madde139, madde 40. Tazminatları yok sayıyorsunuz, hak aramayı yok sayıyorsunuz, "İltisakı olduğu değerlendirilen..." diyorsunuz, okuma yazması bile olmayan insanları bu görevlere getirdiniz, rektörleri bile artık üniversite öğretim üyelerinden yapmayacak yasal düzenlemeler yaptınız, okuma yazması olmayan adamları kamu görevlerine neredeyse doldurdunuz.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Kim onlar ya, okuma yazması olmayan?

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Pardon?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Okuma yazması olmayan kimi nereye getirdik?

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Ya biz zaten sadece diplomalı olanlara "okuma yazması olmayan" demiyoruz, diplomayla okuma yazması olup olmamayı ayırdık birbirinden, şimdi girmeyelim o konuya.

ABDULKADİR ÖZEL (Hatay) - Nasıl ayırıyorsunuz?

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Ben ayırıyorum. Okuma yazmayı algılama yeteneği olarak algıladığım için sadece okumak yazmak yetmiyor.

ABDULKADİR ÖZEL (Hatay) - Öyle mi? Otorite siz misiniz bu konuda?

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Şimdi, efendim, kamu görevine bir dünya boş insan doldurdunuz, ya, ne anlatıyorsunuz? Birtakım boşları aldınız, yerine başka boşları dolduruyorsunuz.

Şimdi, bu insanların eline de bizim toplumuzun tamamını bırakacaksınız, yarın eşimiz, dostumuz, arkadaşlarımız bu insanların eline şu McCarthy Anayasası'yla beraber... Elinizdeki Anayasa'ya tahammül edemiyorsunuz ya, bu kadar madde saydım size, hadi çıkın bunların karşısında deyin ki: "Doğru, getirdiğimiz kanun doğru." deyin. Ben hukukçu olarak sizinle tartışmaya varım, anlatın bunların karşısında, anlatın, ne olursunuz anlatın ya. Sayın Özkan, anlatın bize, burada sivil toplum yaptığınızı anlatın.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Anlatacak.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Anlatın, erkler ayrılığına uygun yaptığınızı anlatın bunları. Anlatın, burada hak arama hürriyetini anlatın bize. Yıllar önce bunları anlatıyordunuz, şimdi geldiniz mazlumun yerine oturdunuz, başka şeyler yapıyorsunuz. Biz takip ettik derneklerde orada burada...

BAŞKAN - Turan Bey, bırakın şimdi dışarıdaki şurayı burayı da...

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Efendim ben beyefendiyle dostluğa istinaden söylerim, kendisi cevap verir.

BAŞKAN - Turan Bey yani bununla ilgili... Başkasının ne anlatacağına boş verin siz.

SABRİ ÖZTÜRK (Giresun) - Komisyona gelin.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Pozisyon şu: Hukuk devletini katlediyorsunuz, sakın ola "Hukuk devletinin sahibiyiz." diye ortaya çıkmayın. Yaptığınız bir McCarthy yasal düzenlemesidir. Toplumda sürek avı başlatıyorsunuz, bu toplum yeterince zaten birbiriyle barışık olmaktan uzaklaştı. Koyacağınız bu yasalarla beraber toplumu birbirine düşüreceksiniz, kardeşliği bozacaksınız, muhbirler yeşerteceksiniz, birbirini katleden insanlar yeşerteceksiniz. Bırakın her şey hukukun içerisinde yeşersin. Burada hâkimler eliyle yapılacak bir dünya işi aldınız idari kadroların eline teslim ediyorsunuz. Bu ülkede hukuku katlediyorsunuz, Anayasa'nın bu kadar maddesini saydım, bir o kadar daha var. Anlatın bize de biz de ikna olalım. Bunun çok olağan dışı bir madde olduğunu burada biz anladık, toplumumuz yaşayarak anlamasın, bunu bu tekliften çıkaralım, millet rahatlasın. Yoksa bugün bu maddeyi geçirerek, söylediğim gibi, siz aslında bir düzen değişikliği yapıyorsunuz, bizi kandırmayın. Baştan beri "sistem" "sistem" "sistem" diye anlata anlata geldiniz, bu gördüğünüz hukuk devletinin imhasıdır. Bırakın Anayasa'yı, Anayasa o kadar önemli değil, bu imhadır. Bunu geçirirsiniz. Bunu Anayasa Mahkemesine götürürüz, doğru değerlendirir, yanlış değerlendirir bilemiyorum ama bu zihniyet hukuk devletinin imhasıdır, bunun yasadan, yasa teklifinden çıkarılmasını talep ediyorum.

Teşekkür ederim.