KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun değerli üyeleri, milletvekillerimiz, saygıdeğer basın mensuplarımız ve kıymetli katılımcılar; ben de hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.

Malumunuz 1 Ekim itibarıyla yeni yasama yılı açılışımızı gerçekleştirdik. Öncelikle yeni yasama yılımızın devletimize ve milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum.

Yeni yasama yılımızın ilk kanun görüşmesine de şu anda gündemimiz olan Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun Teklifi'yle başlıyoruz. Geçmiş dönemlerden de tecrübe ettiğimiz üzere, Plan ve Bütçe Komisyonuna bu dönemde de büyük işler, büyük sorumluluklar düşeceğini görüyoruz. Hiç şüphesiz sizlerin ve bizlerin gayretiyle bu Komisyondan geçmiş dönemlerde olduğu gibi milletimiz için önemli konular ve hizmetler çıkacaktır.

Sayın Başkan, değerli üyeler; AK Parti Grup Başkanımız Sayın Naci Bostancı ve şahsımın verdiği Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun Teklifi 12 maddeden oluşmaktadır. Bu kanun teklifiyle kısaca Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketinin Türkiye'nin büyümesinde ve kalkınmasında daha etkin bir paydaş hâline gelmesi için yeniden yapılandırılmasını amaçlıyoruz.

Size biraz Türkiye Kalkınma Bankasının tarihî sürecinden, statüsünden, niye böyle bir yapılandırmaya ihtiyaç duyulduğundan, nasıl bir banka modeli oluşturmak istediğimizden, hangi faaliyetleri yürüteceğinden, uluslararası kalkınma ve yatırım bankacılığı modelinden ve bankanın personel rejimi değişikliğinden bahsedeceğim.

Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketi yurt dışında çalışan işçilerin tasarruflarını yatırımlara dönüştürmek amacıyla 1975 yılında Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası Anonim Şirketi olarak kısaca DESİYAB adıyla ve KHK'yle Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına bağlı olarak kurulmuştur. 1988 yılındaysa diğer bir KHK'yle bankanın unvanı Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketine dönüştürülmüş ve sanayi sektörünün yanında diğer sektörlere de finansman desteği sağlama imkânı getirilmiştir. 1989 yılında Yüksek Planlama Kurulu kararıyla Türkiye Cumhuriyeti Turizm Bankası Anonim Şirketi bütün aktif ve pasifleriyle birlikte Türkiye Kalkınma Bankasına devredilmiş ve turizm sektörüne de finansman sağlama imkânı oluşmuştur. 14/10/1999 tarihinde kabul edilen 4456 sayılı Kanun'la bankanın kuruluşu kanunlaştırılmıştır.

Mevcut durumuyla Türkiye Kalkınma Bankası özel hukuk hükümlerine tabi ve anonim şirketi şeklinde, Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanlığının ilgili kuruluşu olarak bir kalkınma ve yatırım bankasıdır. Sermayesinin yüzde 99,08'lik payı hazineye, yüzde 0,92'lik kısmıysa halka açık olup gerçek ve tüzel kişilere aittir.

Verdiğimiz kanun teklifinin 8'nci maddesiyle 4456 sayılı Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketinin Kuruluşu Hakkında Kanun'un yürürlükten kaldırılmasını ve 2'nci maddeyle de bankanın özerk bir yapıya kavuşturulmasını teklif ediyoruz. Böylelikle bankanın özerk bir yapıya kavuşturulması ve etkin bankacılık için gerekli altyapıyı hazırlamak amacıyla kamu sermayeli Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası ve Türkiye Halk Bankasının yeniden yapılandırılmasına ilişkin 4603 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun'un ek ve değişiklikleri ile getirilen hükümlere paralel olarak bankanın merkezi, amacı, kaynakları, sermaye yapısı, organları, hesapları ve faaliyet konuları ile kârın dağıtımına ilişkin hususların esas sözleşmede yer alacağı hüküm altına alınacaktır.

Dünya ve özellikle Türkiye yeni bir ekonomik süreçten, yeni bir ekonomik safhadan geçmektedir. Bu süreci ekonomik anlamda daha sağlıklı bir zemine, daha sürdürülebilir büyüme ve kalkınma zeminine oturtabilmenin gayreti içerisindeyiz bizler de. Açıklanan Orta Vadeli Plan ile yeni ekonomik program anlayışı benimsenmiş ve yeni ekonomik modelin uygulanması noktasında güçlü bir irade ortaya konulmuştur.

Bu noktada kalkınma programlarının en önemli uygulayıcılarından biri olarak gördüğümüz Türkiye Kalkınma Bankasının geçmiş pratiklerine bakarak kalkınma hedeflerine ulaşmada üzülerek ifade etmem gerekir ki etkin bir yer alamadığını görüyoruz.

Günümüzde dünyada yaklaşık 550 adet kalkınma bankası mevcuttur. Bunların 520 tanesi ulusal düzeyde faaliyet gösterirken geri kalanı ise bölgesel ve küresel düzeyde faaliyet göstermektedir. Türkiye'de ise toplam 52 bankanın içerisinden 13 tanesi kalkınma ve yatırım bankasıdır. Bunlardan İller Bankası Anonim Şirketi (İLBANK), Türkiye İhracat Kredi Bankası Anonim Şirketi (EXİMBANK), İstanbul Saklama ve Takas Bankası Anonim Şirketi (TAKASBANK) ve Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketi olmak üzere 4'ü kamu sermayeli bankalardır.

2017 yıl sonu itibarıyla Türk bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü 3.253 milyar Türk lirası, kredi büyüklüğü ise 2.112 milyar Türk lirası olarak gerçekleşmiştir. Kalkınma ve yatırım bankaları toplam bankacılık sektörü içinde 162,7 milyar Türk lirası aktif büyüklük ile yüzde 5 paya, 126,7 milyar Türk lirası kredi büyüklüğü ile de yüzde 6 paya sahiptir; kalkınma bankalarının toplam bankacılık sektörü içerisindeki payı. Aynı dönemde Türkiye Kalkınma Bankası ise 8,98 milyar Türk lirası aktif büyüklük ile bankacılık sektöründe binde 2,7 paya, kalkınma ve yatırım bankacılığı sektöründe ise yüzde 5,5 paya sahiptir. Kredi büyüklüğü açısından da 6,9 milyar Türk lirası ile bankacılık sektöründe binde 3,2 paya ve kalkınma ve yatırım bankacılığı sektöründe yüzde 5,4 paya sahiptir. Dolayısıyla buradaki oranlarla da bankanın aslında hem bankacılık sisteminde hem de kalkınma bankacılığı arasında ciddi bir pazar payına ulaşamadığını görmekteyiz.

Aktif büyüklüğü açısından Türkiye Kalkınma Bankasına kıyasla EXIMBANK 9,5 katı, İLBANK 2,8 katı, özel bir kalkınma ve yatırım bankası olan TSKB ise 3,5 katıdır. Öz kaynaklar açısından da benzer şekilde bankaya kıyasla EXIMBANK 5 katı, İLBANK 13 katı, TSKB ise 3 katı büyüklüktedir.

Normalde diğer kalkınma ve yatırım bankalarına göre daha kapsayıcı, daha geniş faaliyet alanına sahip ve Türkiye kalkınmasının öncü kurumlarından biri olarak gördüğümüz Türkiye Kalkınma Bankasının, daha lokalize faaliyet gösteren bu bankalara karşı daha güçlü bankacılık verileri olmasını ve diğer ülkelerin kalkınma bankaları ile güçlü bir rekabet içerisinde olmasını beklerdik.

Türkiye Kalkınma Bankasını yurt dışındaki muadil bankalarla karşılaştırdığımızda resim daha net ortaya çıkmaktadır. Türkiye Kalkınma Bankasına muadil ulusal kalkınma bankalarının aktif büyüklüğünün gayrisafi yurt içi hasılaya oranlarına baktığımız zaman Çin'de -Çin Kalkınma Bankası kamu sermayelidir- yüzde 20, Almanya'da yüzde 15,41, Brezilya'da yüzde 12,74, Kore'de yüzde 16,15, Rusya'da yüzde 3,71, Güney Afrika'da yüzde 1,94, Polonya'da yüzde 4,07 iken Türkiye Kalkınma Bankasında ise bu oran yüzde 0,28'dir.

Aynı şekilde Türkiye Kalkınma Bankasına muadil ulusal kalkınma bankalarının öz kaynak millî gelir oranları Çin'de yüzde 1,56, Almanya'da yüzde 0,94, Brezilya'da yüzde 0,92, Kore'de yüzde 2,05, Rusya'da yüzde 0,43, Güney Afrika'da yüzde 0,74, Polonya'da yüzde 1,1 iken Türkiye Kalkınma Bankasında yüzde 0,04'tür.

Bu rakamlarla da ifade edildiği üzere hem sermaye ve aktif büyüklüğü itibarıyla hem de etkin faaliyet gösterememesi itibarıyla Türkiye Kalkınma Bankasının Türkiye'nin kalkınma süreçlerinde etkin bir rol alamadığını görmekteyiz.

4456 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten bugüne ülkemiz ve dünyadaki bankacılık sisteminde ve anlayışında meydana gelen gelişmeler ile bankanın stratejik hedeflerindeki değişiklikler doğrultusunda mevcut kanunun ihtiyaca tam olarak cevap veremediği aşikârdır. Bu sebeple, bankanın gelişmiş ülkelerin önde gelen kalkınma ve yatırım bankaları ile muadil etkinlikte hizmet sunabilmesi için bir yasal düzenlemenin yapılması gerekliliği doğmuştur. Yeniden yapılandırma süreci ile yeni dönemlerdeki kalkınma hedefleri doğrultusunda Türkiye Kalkınma Bankasının güçlü potansiyelini hayata geçirme arzusu içerisindeyiz.

Dünyada yatırım ve kalkınma bankaları altyapı, sanayinin geliştirilmesi, bölgesel gelişme, çevrenin korunması, inovasyon, ihracat ve kurumsal işletmelerin geliştirilmesi gibi farklı amaçları merkeze alarak ülkelerin kalkınma perspektiflerine yönelik faaliyet göstermektedirler.

Türkiye Kalkınma Bankası yeni misyonu ile orta vadeli programlar ve kalkınma planları çerçevesinde belirlenen sektörlere yönelik teknik destek ve finansman sağlayan bir yapıya Komisyonumuz ve Meclisimiz uygun görürse kavuşacaktır.

Banka yeniden yapılandırma süreci ile birlikte gelişmiş ülkelerdeki kamu sermayeli etkin kalkınma ve yatırım bankalarında olduğu gibi; altyapı, çevre, enerji, konut, araştırma ve geliştirme yatırımları, sektörel verimlilik ve rekabeti artıracak yatırımlar, küçük ve orta boy işletmelere ilişkin finansman uygulamaları, bölgesel gelişmişlik farklılıklarının giderilmesine katkı sağlayacak yatırımlar, kalkınma programlarında belirtilen öncelikli sektörlerde yapılacak yatırımlar, döviz kazandırıcı faaliyetlere ilişkin yatırımlar ile benzer alanlarda doğrudan veya diğer bankalar aracılığı ile kredi sağlayarak, fonlar kurarak, garanti ve risk paylaşım programları geliştirerek veya diğer kalkınma ve yatırım bankacılığı araçlarını kullanarak finansman sağlayabilecek bir yapıya kavuşturulacaktır.

Hâlihazırda banka, 9 milyar Türk liralık aktif büyüklüğünün yüzde 77'sini borç finansmanı, kredi olarak kullandırmaktadır. Kredilerin yüzde 58'i yenilenebilir enerjiye, yüzde 18'i imalat sanayine, yüzde 14'ü turizme, yüzde 2'si eğitim ve sağlık sektörlerindeki yatırımlara ve yüzde 8'i ise KOBİ'lere verilmektedir. Sektörlere yönelik belirli bir kaynak tahsisi planlaması olmadan verilen borç finansmanı, artık belirlenen sektörlere göre önceliklendirilecektir.

Aynı şekilde yeniden yapılandırma süreci kapsamında 5'inci madde ile orta, uzun vadede ülke kalkınmasına olumlu katkılar sağlayacak stratejik sektör ve yüksek teknoloji yatırımları için alternatif finansman imkânları sağlanması amacıyla Türkiye Kalkınma Bankası bünyesinde tüzel kişiliği haiz Türkiye Kalkınma Fonu kurulmasını teklif ediyoruz. Fonun çalışma ve usul ve esasları Türkiye Kalkınma Fonu İç Tüzüğü ile oluşturulacaktır.

Banka Türkiye Kalkınma Fonu'nun yönetimini kendi içerisinde oluşturduğu profesyonel bir ekiple ilerletecek olup fonun Yönetim Kurulu, Yatırım Komitesi, Danışma Kurulu ile fonun yönetimi desteklenecektir.

Türkiye Kalkınma Fonu'nun bu kanun teklifine ilave edilmesinin sebebi, birçok gelişmiş ülkede stratejik olarak gelişmesi istenen bölgelere ve sektörlere kalkınma bankalarının fonlar aracılığıyla uzun vadeli sermaye yatırımları yaparak hedeflenen ekosistemi desteklemeleridir.

Fonlar kalkınma bankalarının hem faaliyetlerini etkili bir şekilde yürütmeleri hem de özel sermayeyi teşvik ve katalize ederek piyasayı yönlendirmek için kullandıkları en temel araçlardır. Örneğin Avrupa Yatırım Bankası (AYB) grubu girişimcilik ve inovasyonu desteklemek için risk sermayesi ve KOBİ'lere yönelik çalışmak üzere banka bünyesi altında Avrupa Yatırım Fonu'nu (AYF) kurmuştur.

Bir üst fon olarak kurulacak olan Türkiye Kalkına Fonu, girişim ve risk sermaye fonları özel şirketlere orta ve uzun vadeli sermaye yatırımı yapacaktır.

Fonun ve bünyesindeki alt fonların çalışma usul ve esasları, organları, işleyiş kuralları, raporlama esasları, fonun denetimi ve uygulamaya ilişkin diğer hususlar fonun içtüzüğü ile belirlenecektir. Her bir alt fon farklı yatırım stratejisine ve yatırım komitesine sahip olarak kendi portföyünü oluşturacaktır. Alt fonların yatırım portföyü; öz kaynak ve/veya borca dayalı çeşitli finansal araçları kullanan Türkiye'de ya da yurt dışında kurulu yatırım fonlarından ve fonlarla ortak yatırım yöntemi kullanılarak ya da doğrudan şirketlerden oluşabilecektir. Hem banka faaliyetleriyle hem de fon faaliyetleriyle projelere finansman sağlamanın yanında projenin ilk aşamasından son aşamasına kadar projenin içinde aktif rol oynanacak bir yapı oluşturulacaktır.

Türkiye Kalkınma Bankası ve bünyesinde kurulacak olan Kalkınma Fonu ticari amaçlı değil ekonomik ve sosyal kalkınma amaçlı olduğu için ilave maliyet ve gider oluşturacak bazı hususlarda istisna ve muafiyet kapsamına alınması teklif edilmiştir. Buna yönelik olarak 6'ncı madde Türkiye Kalkınma Fonu'na bazı istisna ve muafiyetler verirken 7'nci madde de Türkiye Kalkınma Bankasına bazı istisna ve muafiyetler getirmektedir.

Dünyadaki örneklere baktığımızda, kalkınma bankaları ağırlıklı olarak kamusal görevler üstlenirken bu görevlerini yerine getirebilmeleri için bu bankalara çeşitli muafiyet ve istisnalar ile bazı imtiyazlar tanınmıştır. Örneğin Kore Kalkınma Bankası, toplam 67 hüküm içeren Kore Bankacılık Kanunu'nun 20 maddesine tabi değildir. Benzer şekilde Federal Almanya Kalkınma Bankası -kısa adı KfW- vergilendirme, bina inşaatları ve kiralanması konusunda Alman Merkez Bankasıyla (Bundesbank) aynı haklara sahiptir,

ülkemizde de Eximbank örneğinde olduğu gibi kurumlar vergisinden muaftır. Bankada kâr dağıtımı yapılmamaktadır. Ticaret Kanunu hükümleri, AB bankacılık düzenlemeleri ile bir kaç hüküm dışında Alman Bankacılık Kanunu Federal Almanya Kalkınma Bankasına uygulanmamaktadır.

Son olarak 4'üncü madde, geçici madde 1 ve geçici madde 2'de personel rejimine yönelik değişiklik yapılması teklif edilmektedir. Bankada Ağustos 2018 itibarıyla 481 kişi -yani toplam çalışanların yüzde 89'u- Emekli Sandığına tabi ve 5510 sayılı Kanun'a göre 4/C 59 kişi, bu yüzde 11'i SGK'lı ve 4/A kapsamına girmektedir. SGK'lı personelden 34 kişi süreli sözleşmeli olarak istihdam edilmektedir. Mevcut durumda bankada çalışan toplam personelin yüzde 54'ü yani 289 kişinin hâlihazırda emekliliğe hak kazanmış olduğunu görmekteyiz ve bunların büyük çoğunluğu 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabidir. Emekliliği hak etmiş olan uzman personel sayısı 118 kişi olup bunlardan 111 kişi Emekli Sandığına tabidir. Ağustos 2018 itibarıyla bankanın genel yaş ortalaması 49'dur.

İlgili maddelerle banka personelinin İş Kanunu hükümlerine göre istihdam edileceği ve personel istihdamına ilişkin hususlarda yönetim kuruluna yetki verileceği düzenlemesi teklif edilmiştir.

Bankada belirli bir tarihten sonra 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine tabi olmayan personel çalışmaması, mevcut personelden dileyenlerin Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca bir kamu kurumuna atanması ve bu atama işlemi gerçekleşinceye kadar bankanın ihtiyaç duyduğu uygun işlerde görevlendirilmesi teklif edilmiştir.

Bankanın yeniden yapılandırılması amacıyla gerekli olan geçiş sürecinde hizmetin devamının aksamaması için mevcut yönetim kurulu başkan ve üyelerinin görevlerinin genel kurulca yenileri seçilinceye kadar devam etmesi bu teklifle sunulmuştur.

Benim bu anlamda bankanın yeniden yapılandırılmasıyla alakalı kanun teklifiyle ilgili söyleyeceklerim bunlardır.

Bilgilerinize sunmak istediğim hususların başlıcaları bunlardan ibarettir.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.