| Komisyon Adı | : | İÇİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 13 .01.2015 |
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İçişleri Bakanlığının değerli mensupları, bağlı kuruluşların değerli mensupları, basın mensupları, milletvekili arkadaşlarım; hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, bu 5'inci madde, aslında, özünde bizim karşı çıktığımız bir madde değil yani 5'inci madde karşı çıktığımız bir madde değil.
ADEM YEŞİLDAL (Hatay) - Ancak...
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Yok, "ancak" yok.
Biz şimdi şunu söylüyoruz, diyoruz ki: "Uygun önerilerle gelirseniz, uygun tekliflerle gelirseniz biz size destek veririz." Bakın, bu maddede destek veriyoruz. 5'inci maddeyi kabul ediyor, destek veriyoruz. Ama, siz öyle bir politika izliyorsunuz ki sanki muhalefet milletvekillerinin söyledikleri hiç doğru değilmiş gibi, iktidara mensup milletvekillerinin -aslında sayın milletvekillerini de burada suçlamak istemem- yani iktidarı yöneten iradenin her söylediği sanki doğruymuş gibi bir politika izliyorsunuz; bu, yanlış.
Şimdi, demin Sayın İdris Şahin konuşurken keşke diğer milletvekili arkadaşlarımız da konuşsa, herkesin fikrini öğrensek dedim. Yani, mesela Konya'dan arkadaşlarımız var, Kocaeli'nden var, Ağrı'dan var, Konya'da mükerrer. Yozgat değil mi? Yozgat var.
ADEM YEŞİLDAL (Hatay) - Hatay...
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Efendim, muhtelif yerlerden milletvekillerimiz var. Yani, bunlar ne diyorlar? İli de mi yanlış söyledim?
ADEM YEŞİLDAL (Hatay) - Hatay, Hatay Sayın Valim.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Tamam. Adem Bey'i seviyorum ben zaten, tamam, sağ olun. Tamam, şimdi her şey tamamlandı, peki.
ADEM YEŞİLDAL (Hatay) - Geçen kürsüde de müdahale etmiştiniz.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Öyle mi?
ADEM YEŞİLDAL (Hatay) - "2010 referandumu" diye müdahale etmiştiniz ama "2007 referandumu" olacaktı.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Öyle mi? Yani, tamam. neyse.
MUSTAFA AKIŞ (Konya) - Adem'le bir problemin mi var?
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Yok, Adem'le bir problemimiz yok.
ADEM YEŞİLDAL (Hatay) - Sataşıyor ama yanlış sataşıyor.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Yok, Adem'le problemimiz yok.
ADEM YEŞİLDAL (Hatay) - Ama, Sayın Valimi seviyorum.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Neyse, bakın, yanlışları düzeltiyoruz. Diyelim ki yanlıştı, bakın, yanlışı düzeltiyoruz. Doğru şeyleri getirirseniz, destek veririz.
Şimdi, İdris Bey'i dinlerken halkı sokağa çekme meselesi geçti. Bakın, arkadaşlar, şöyle: Siz tüm hak arama yollarını tıkarsanız, bakın, bunu daha önce de ikaz mahiyetinde söyledim, kusura bakmayın yani ikazı kötü anlamda söylemiyorum, "tavsiye" diyebilirsiniz veya "görüş" diyebilirsiniz neyse...
BAŞKAN - Yok, ikaz başımız gözümüz üstüne!
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Bakın, siz, tüm hak arama yollarını kapatırsanız sokağı meşru hâle getirirsiniz. Sizin halkın sokağa dökülmesini engellemeniz için hak arama yollarını, demokratik hak arama yollarını açmanız lazım. Ama, siz, demokratik hak arama yollarını tıkıyorsunuz. Bakın, getirilen bu kanun da böyle. Efendim, demin Sayın Toptaş söyledi, "Terör örgütünün propagandasına dönüşürse..." Ya, çok subjektif bir değerlendirme, ya çok subjektif. Efendim, provokasyona da açık bir uygulama. Niye? Birisi toplantıyı şeye dönüştürmek istiyorsa veya öyle bir amaç varmış gibi bir duruma dönüştürmek istiyorsa bir pankart açtı, bitti; toplantı, yasa dışı örgütün veya terör örgütünün propagandası hâline dönüştü.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Belediye arabasına MİT elemanı molotof attı, yaktı. Şimdi, oradaki normal gösterideki insan ne yapacak yani?
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Arkadaşlar, değerli dostlar, bu böyle olmaz. Şimdi, biz gerçekten bunları sizin de düşünmenizi isteyerek söylüyoruz. Bunlar olmayacak şeyler değil, bunların hepsi olabilir.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Oldu.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Oldu.
CELAL DİNÇER (İstanbul) - 1 Mayısta oldu.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Yani, şimdi, böyle söylemek kolay ama uygulama öyle değil. Bakın, demin yine söylendi. Çarşı grubu darbe yapmaktan yargılanıyor. Şimdi, Sayın Şahin diyor ki: "Efendim, savcının kabahati." E, siz böyle yasa çıkarırsanız...
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - "Ayıbı" diyorum.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Ayıbı, neyse, ha, tamam ayıbı.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Böyle bir değerlendirme, hukuki bir niteleme olamaz dedim. Oraya gelen adam 23 yaşında yemin ederek başlıyor, 65 yaşına kadar da vekillerden daha farklı dokunulmazlığa sahip, güvenceye sahip.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - İyi de iktidar sahipleri hedef gösterirse ne yapacak?
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Birilerine göre hareket ediyorsa o kürsüde oturmasın o zaman.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - İktidar sahipleri hedef gösteriyorsa, "Bunlar darbeci." diyorsa?
BAŞKAN - Dinlemesin efendim, vicdanını dinlesin.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - O zaman ipini keserler.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Şimdi, bakın, biz, gerçekten... O zaman şöyle oldu...
BAŞKAN - Sayın milletvekillerimiz, şurada...
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Müsaade buyurursanız, devam edebilir miyim arkadaşlar.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar...
ADEM YEŞİLDAL (Hatay) - Sayın Valim, madde bonzaiyle ilgili.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Geleceğim, tabii, maddeye geleceğim.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar...
GÜLAY SAMANCI (Konya) - Mesela Gezi olaylarında, tabii, ilk önce çevre üzerinden, ağaç üzerinden hareket edildi ya, daha sonra da...
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Müsaade buyurun, onu da açıklayacağım.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...
GÜLAY SAMANCI (Konya) - Peki, o camların kırılması, otobüslerin tahrip edilmesi...
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - 35 kişinin çadırını yakmasaydınız kardeşim.
GÜLAY SAMANCI (Konya) - Olur mu ya?
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - "Olur mu"su var mı? Sabah ezanı yaktınız çadırlarını yani yaktılar çadırlarını.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...
GÜLAY SAMANCI (Konya) - Tamam, ondan sonra...
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Ondan sonrası olur mu?
GÜLAY SAMANCI (Konya) - Bütün sokakların yakılması, insanlara zarar verilmesi...
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Müsaade buyurursanız...
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - İnsanlar tepki gösterme hakkına sahiptir. Siz zor kullanırsanız, 35 kişinin çadırını yakarsanız...
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Sayın Serindağ sözlerini tamamlayamadı, bir müsaade edin.
Şimdi, bu madde, şu teklifin belki ilk 20 maddesi içinde hiç tartışmadan oy birliğiyle, gönül huzuru içinde geçirebileceğimiz bir madde. İsterseniz şu maddeyi bu maddenin insicamına uygun bir kabul edelim, diğer konularla ilgili 6'ncı maddede anlaşılıyor ki uzun uzun konuşacağız zaten.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Yok, yok, maddeye geleceğim.
Şimdi, Gülay Hanım güzel bir soru sordu, diyor ki: "Önce şöyle başladı da sonra neden şöyle oldu?" Bakın, siz o süreci izlerseniz -aslında siz hukukçusunuz- niye o duruma geldiğini görürsünüz. O çocuklar orada çadır kurmuşlardı, ben de gittim gördüm doğrusu, hiç kimse kimseye bir şey demiyordu.
GÜLAY SAMANCI (Konya) - Yasal izni almışlar mıydı?
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Gösterinin izni olur mu Gülay Hanım, gösterinin izni olur mu?
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Bakın, izin değil.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - İnsanların anayasal hakkı. Gösterinin izni olur mu?
GÜLAY SAMANCI (Konya) - Ama, bakın, bir kanun var, buna uyulması gerekir.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Anayasa var, Anayasa.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Şimdi, müsaade buyurun.
GÜLAY SAMANCI (Konya) - Anayasa'da da bir tek, orada...
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Herkes izinsiz gösteri yapma hakkına sahiptir Gülay Hanım, bunun yasası masası yok.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Müsaade buyurun.
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen müsaade edin, Sayın Serindağ konuşuyor.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Şimdi, Anayasa'mız ne diyor? Diyor ki: "Herkes, önceden izin almaksızın silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkına sahiptir." Aynen Anayasa'daki cümlemiz bu. Bakın, Anayasa'nın bu hükmüne göre artık izin olmaz. Bundan sonra kanuna bırakılan husus şudur: Siz o toplantının güvenliğini nasıl sağlarsınız?
GÜLAY SAMANCI (Konya) - Benim söylemek istediğim...
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Tamam. İşte o toplantının güvenliğini nasıl sağlarsınız? O toplantıyı düzenleyenlerin o haklarını korumaları sırasında gelebilecek dış saldırıları veya başka herhangi bir husus varsa bunu nasıl önlersiniz? Yani, yasada yer alması gereken hususlar bunlardır. Anayasa "Silahsız ve saldırısız herkes gösteri ve toplantı yürüyüşü yapma hakkına saliptir." dedikten sonra, bir hukukçu hanımefendinin "Efendim, izinleri var mıydı?" demesi biraz yanlış oldu.
GÜLAY SAMANCI (Konya) - Yani, oradaki güvenlik için gerekli tedbirlerin alınması için müracaatları var mıydı, yok muydu?
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Hayır, müracaata gerek yok ki. Şimdi, bakın, bir yerin güvenliğini sağlamak için Gülay Hanım, başvurmak mı lazım? Devletin görevi...
BAŞKAN - Sayın Samancı...
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Yok, yok, konuşsunlar, daha iyi oluyor ya, işte karşılıklı daha iyi, daha iyi.
GÜLAY SAMANCI (Konya) - Hani hep diyoruz ya... Ali Bey, benim zoruma giden ne biliyor musunuz?
BAŞKAN - Sayın Samancı, lütfen bitirsin.
GÜLAY SAMANCI (Konya) - 2000 yılında da benim de mesela kendi eğitim hakkım varken, kendi inancıma göre yapma hakkım varken bana paşa paşa var ya öyle eziyet ettiler ki bunu zevkini...
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Ha, intikam alıyorsunuz yani şimdi, öyle mi?
GÜLAY SAMANCI (Konya) - İntikam değil bu, intikam değil, kusura bakmayın.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Ne?
GÜLAY SAMANCI (Konya) - O zaman biz ne yaptık? Yakıp yıkmadık beyefendi. Ne yaptık biliyor musunuz?
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Sayın Samancı, bakın, kimse size müdahale etmedi ama.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Sizin içinize MİT elemanları karıştı da molotofkokteyli attılar mı belediye arabalarına?
GÜLAY SAMANCI (Konya) - Hayır, hayır... Ben çok iyi biliyorum...
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen, işimi kolaylaştırın, eğer söz istemek istiyorsanız Sayın Samancı...
GÜLAY SAMANCI (Konya) - Bir saniye...
BAŞKAN - Sayın Samancı ama, lütfen...
GÜLAY SAMANCI (Konya) - Ama, zoruma gidiyor, yani "eğitim", böyle "hak, hürriyet" denirken sadece AK PARTİ'nin burada suçlanması...
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Mikrofonu açın da kayıtlara geçsin.
BAŞKAN - Şimdi, değerli kardeşlerim, müsaade edin.
Sayın Serindağ konuşmasını bitirsin, zorunuza giden bir şey varsa "Fikirlerimi açıklamak istiyorum." diyorsanız söz isteme düğmesine basın Sayın Samancı, kayıtlara girsin, konuşun, yoksa böyle karşılıklı konuşma şeklinde işi götüremiyorum.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Hayır, yani birbirimizin düşüncesini anlamakta fayda var, olsun yani ben ona şey etmiyorum, orada sorun yok.
Şimdi, bakın, Gülay Hanım, siz öyle bir işleme maruz kaldıysanız, o yanlışsa şimdiki yanlışı da hoş göremezsiniz. Bir yanlış başka bir yanlışla düzeltilmez, yanlış her zaman yanlıştır. O zaman gelin özgürlüklerin önünü açalım yani biz bunu istiyoruz, samimi söylüyorum biz bunu istiyoruz. İnsanlar toplansınlar, görüşlerini ifade etsinler, kırmasınlar, dökmesinler değerli arkadaşlarım.
Şimdi, bu düzenleme, her barışçıl toplantıyı "Yasa dışı örgüt toplantısına dönmüştür." şeklinde bir provokasyona müsait bir düzenleme. Hani, diyorum, işte birisi açtı bir pankart, yasa dışı örgütün propagandasına dönüştü diye kapatırsınız.
Bakın, bizim şimdi şunu konuşmamız değerli arkadaşlarım, demin İdris Bey dedi "Terörle mi?" Türkiye'de de öyle, dünyada da öyle. Bakın, terörün tanımı üzerinde sağlanmış bir uzlaşma yok.
Var mı? İdris Bey var mı?
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Herkes kendine göre bir tanım yapıyor ama bizim kanunumuzda belli bir tanımı var.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Şimdi, bizim kanunumuzda öyle. Bize göre Gezi olayları toplumun demokratik hakkını kullanmasıdır, size göre terör eylemidir. Yani, şimdi, o konuda bile uzlaşma sağlayamıyoruz ki. Bakın, bir savcı öyle açıyor, siz katılmıyorsunuz, güzel ama o savcı öyle diyor. O zaman siz diyorsunuz ya "Dinlemesin.", hani Sayın Toptaş dedi ya: "İşte siz öyle derseniz savcı da öyle yapıyor." O zaman ne yapmak lazım? Konu değişiyor ama yargı bağımsızlığına geliyor o zaman. Yargımız bağımsız değil ki. Yani, şimdi...
ADEM YEŞİLDAL (Hatay) - Konuyu değiştirme ağabey, bonzaiye gel.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Neyse, tamam, bonzaiye geleceğim. Hani Karadenizli hikâyesini biliyorsunuz değil mi?
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Çok cimri bir başkan. Bu konuda da eleştirimiz var. Başkanın yönetimine eleştirimiz var çünkü dört saattir buradayız ne ikramda bulunuyor ne çay geliyor ne kahve.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Değiştirelim.
BAŞKAN - Aha, utandırdım sizi.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Çay, çay zaten çay olduk Başkanım, neyinden utanalım yani?
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Değerli arkadaşlarım, söz sokağa çıkmaktan açıldı. Gerçekten, bakın, eski Cumhurbaşkanımızın bir sözü vardı "Yollar yürümekle aşınmaz." Herkes o zaman eleştirmişti, aslında doğru bir söz. Ya, insanlar yürüsünler, insanlar görüşlerini dile getirsinler, ne olacak? Bunda bir sorun yok ki.
Efendim, ikinci bir anlayış... Tabii, şimdi, hem madde üzerinde görüşüyorum hem de Sayın İdris Şahin'in söylediklerine birazcık da yanıt vermeye çalışıyorum. Şimdi, diğer arkadaşlarımız da söylüyorlar, herkes, iktidar partisine mensup tüm milletvekili arkadaşlarımız bunu söylüyor, Sayın Başkan da söylüyor, Başkan Vekili de söylüyor: "Her şey sandıkta belli olur." Şimdi, arkadaşlar, sandık demokrasinin olmazsa olmaz şartıdır, tamam mı ama yeterli şart değildir demokrasi için. Bakın, bir gerekli şart vardır, bir de yeterli şart vardır; gereklidir ama yeterli değildir. Demokrasi olabilmesi için demokratik kuralların da işlemesi lazım değerli arkadaşlarım, aksi hâlde ne Anayasa'ya gerek var ne de bizim şimdi burada toplanıp mesai tüketmemize gerek var, seçilenler canları ne isterlerse onu talimatlandırırlar, herkes de onu yerine getirir. Biz buna o zaman "demokrasi" diyebilir miyiz? Diyemeyiz. O zaman demek ki neymiş? Sandık yeterli değilmiş, sandığın dışında da bazı şeyler lazımmış.
Bir başka konu, Sayın Bakan Yardımcısı bu Sultanahmet'le ilgili... Tabii, ben söyledim size zaten, keşke Sayın Bakan olsaydı dedim, şimdi biz yani siyaseten daha fazla şey edebilirdik.
Değerli arkadaşlar, şimdi, bizim emniyet teşkilatımız bu tür olayları en kısa zamanda aydınlatabilecek donanıma, bilgiye ve tecrübeye sahiptir. On gün veya bir hafta oldu, neyse, mutlaka emniyet bunu bir şekilde açığa kavuşturmuştur ama bize duyurmuyorsunuz. Aksi hâlde emniyet teşkilatına bu haksızlık olur. Yani bir haftadır, kimliği tespit edilmiş yani canlı bombanın kimliği tespit edilmiş, milliyeti tespit edilmiş yani bu olay artık vuzuha kavuşmuştur ama kamuoyu aydınlatılmıyor, biz bunu soruyoruz, diyoruz ki: Kamuoyunu aydınlatın. Niye, efendim, kamuoyunu aydınlatmıyorsunuz diyoruz.
İkincisi, o Fransa'dan gelenler Türkiye'ye yasal yollardan girdiler vesaire ama şimdi sevgili arkadaşlarım, bu, Suriye'ye nasıl geçti? O gümrük kapısı kapalı, efendim, nasıl geçti? Bu bizi neye götürüyor? Demek ki sınırlarımız güvenli değil, biz bunu söylüyoruz. Yani ben tehlikedeyim de siz değil misiniz?
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Bunu Bakan da söylüyor Sayın Valim yani.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Yani siz hepiniz tehlikedesiniz, değerli arkadaşlarım, herkes tehlikede. Sadece biz kendimiz için söylemiyoruz, siz de tehlikedesiniz, biz bunu söylüyoruz. Sınırlarımızı güven altına alalım. Birisi çıkıyor, kendine göre bir hesap yapıyor, diyor ki: Efendim, Suriye sınırı şu kadar, yok, efendim, Irak sınırı şu kadar, e, biraz da kontrol edilemeyen İran sınırı var. Bilmem 1.500 kilometreye kadar çıkarıyor. E, biz bu kadar uzun bir sınırda güvenliği nasıl sağlayacağız? Devletlerin görevi sınır güvenliğini sağlamaktır arkadaş, bunun başka şey edilir yanı yoktur.
Şimdi, 1 milyon 537 bin kayıtlı Suriyeli var da, biz neye göre kaydediyoruz? Muhtemelen arkadaşlarımız biliyorlardır da... Şimdi, neye göre kaydediliyor biliyor musunuz? Geliyor diyor ki: Ben Hüseyin Bürge'yim. Kusura bakmayın.
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Estağfurullah.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Siz Hüseyin Bürge misiniz, değil misiniz belli değil. Beyana göre kayıt altına alınıyor, ona göre bir tanıtma kartı veriliyor, bu kadar ama geçmişini biz bilmiyoruz, Suriye'den mi geldi, efendim, başka bir ülkeden mi geldi, bugüne kadar terör örgütleriyle irtibatı oldu mu, efendim, ne oldu, biz bunu bilmiyoruz. Yani kayıt altına almakla iş bitmiyor.
Başka, yüz kapatma meselesi, şimdi hemen maddeye geliyorum. Şimdi, bakın, İdris Bey şu kesinlikle bak şiddet ve cebir varsa kesinlikle tüm işlemler yapılmalı, ona hiçbir şey demiyoruz bakın, tamam mı? Cebir ve şiddet varsa en ağır cezayı verin kardeşim onda bir sorun yok ama ya, soğuktan korunmak için efendim yüzünü kapattı, oradan geçti, geçerken de...
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Boyalı suyu sıktın.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - ...ha, boyalı suyu sıktınız. Şimdi, bu adam kendinin o terör örgütü mensubu olmadığını nasıl kanıtlayacak arkadaşlar? Yani biz Türkiye'de, efendim, işlerin nasıl cereyan ettiğini biliyoruz. "Parasız eğitim istiyoruz." diye pankart kaldıran çocuk, iki sene cezaevinde kaldı terör örgütü üyesi olmaktan veya neyse başka bir suçtan. Siz biliyorsunuz "Parasız eğitim istiyoruz." dedi, bu kadar. Yani şimdi, biz Türkiye'de yaşıyoruz, düzenlemelerimizi buna göre yapalım.
Bakın, bugün siz orada oturuyorsunuz, yarın başkası oturur, bu adalet herkese lazım. O nedenle, bunları düzenlerken objektif olarak düzenleyelim ama cebir ve şiddete karışmış olanları da şiddetle cezalandıralım ona bir şey demiyoruz. Ama insanları arkadaşlar yani toplantı hakkını kullanmaktan da alıkoymayalım. Bak geçen hükümlerde, bu yasa gerçekten insanların toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkını kaldırıyor, sınırlıyor demiyorum, ortadan kaldırıyor, kimse artık toplantı yapamaz. Bakın, stadyumlara insanlar gitmiyor.
ADEM YEŞİLDAL (Hatay) - Bonzai...
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Geliyorum bonzaiye.
Stadyuma kimse gitmiyor, değerli arkadaşlarım, kimse gitmiyor. Yani bu stadyumlara gitmemenin sebebi sadece PASSOLİG mi? Yo, sadece PASSOLİG değil, insanlar bir araya gelmekten korkuyor arkadaşlar ya. Yani bu korku imparatorluğuna hep beraber son vermemiz lazım. Efendim, rastgele ben bunu söylemiyorum, hepimiz için söylüyorum diyorum.
Bonzaiyle ilgili maddeyi destekliyoruz maddeye geldim, destekliyoruz. Yalnız değerli arkadaşlar, bu maddeyi kabul etmekle iş bitmez. Tamam, bu, o çocukların veya kişilerin efendim, düştüğü durumdan sonra uygulanacak müeyyidedir ama onları o duruma getirmeden önce, onlar o duruma gelmeden önce gerekli tedbirleri de bizim almamız lazım. Eğitimi düzenlememiz lazım, çocukları iyi yetiştirmemiz lazım, çocuklara iyi bir eğitim vermemiz lazım, geleceğe hazırlamamız lazım, bu, bununla bitmez. Efendim, 3 çocuk, 5 çocuk yapalım demekle olmuyor arkadaşlar. O çocukları iyi bir eğitim almaya yöneltebiliyor muyuz, yani o çocuklara iyi bir eğitim verebiliyor muyuz, meslek sahibi yapabiliyor muyuz, geleceğe hazırlayabiliyor muyuz, sorun burada. O nedenle, bu maddenin onunla da beraber düşünülmesi lazım.
Şimdi, okul çevrelerinde gerçekten tedbir alınmalı. Şimdi, biz de izliyoruz, basında yer alıyor, efendim, bu uyuşturucu satıcıları okulların duvarına kadar yaklaşıyor. Elbette önlem alınmalıdır, biz bunu mutlaka destekleriz ama diğer tedbirlerle de desteklenmelidir diyorum, teşekkür ediyorum.