KOMİSYON KONUŞMASI

CELAL DİNÇER (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Ali Bey bu madde üzerinde siyasi değerlendirmesini yaptı.

Ben de maddenin içeriği bakımından görüşlerimi arz etmek istiyorum, 5'inci maddeyle ilgili. Ben böyle bir düzenlemede Bakanlığa teşekkür ediyorum, iyi ki böyle bir düzenleme yapmış, geç kalmış ama bu yönüyle de eleştiriyorum. Biz uyuşturucunun Türkiye'de çok korkunç boyutlara geldiğini yıllardır söylüyoruz, yani en azından üç yıldır biz söylüyoruz ama bir türlü gerekli tedbirler alınmadı, gerekli adımlar atılmadı. O kadar çok hızlı yasalar çıktı ki hem de kişiye özel yasalar çıktı ama toplumun neredeyse büyük bir kesimini ilgilendiren kangren olmuş bir konuda yasa çıkarılmadı. Gene de ehvenişer diye kabul edeceğimiz, geç de olsa böyle bir şey geldi, bu tasarının içinde kabul edilebilecek en masum madde ve bu maddeyi yerleştiren, bu maddeyi çıkaran arkadaşlara da teşekkür ediyorum. Gördüğünüz gibi, arkadaşımızın da dediği gibi, iyi olan, toplum yararına olan maddelerin hiçbirisine biz karşı çıkmıyoruz.

Değerli arkadaşlar, uyuşturucu illeti Türkiye'de gerçekten çok büyük boyutlara ulaşmış durumda. Şimdi, elimde bir rapor var, bu rapordan size bazı rakamlar okuyacağım ama tabii dinleme nezaketinde bulunursanız, eğer özel sohbet olacaksa, sadece kâğıtlar arasında kalacaksa hiçbir anlamının olmadığını da düşünmek istiyorum. Çünkü kendi seçim bölgesinde bu uyuşturucunun ne hâle getirdiğini o bölgedeki insanları ve aileleri nasıl endişeye sevk ettiğini bizzat gören, yaşayan birisi olarak belirtmek istiyorum. Biz İstanbul'da Anadolu yakasında, özellikle Maltepe, Gülsuyu, Gülensu bölgelerinde uyuşturucunun güpegündüz çeşitli taksilerle, çeşitli seyyar satıcı vasıtasıyla, kuryelerle, efendim, sebze meyve tezgâhlarında her yerde satıldığını defalarca söyledik, defalarca yetkilileri uyardık, hem de İstanbul Valisi başta olmak üzere, emniyet müdürlerini, bütün ilçe kaymakamlarını ama gerekli tedbirler alınmadı. İktidar bu konuya duyarsız kaldı çünkü kendisini koruyacak yasaların önceliği vardı, kendisini sağlama alacak, iktidarını sağlama alacak yasalara öncelik vermek gerekiyordu bu yüzden bunlar ikinci plana itildi. Neyse ki bu tasarının içine böyle bir düzenleme kondu.

Değerli arkadaşlar, bu düzenleme ile şimdiye kadar adı konulmamış, sentetik uyuşturucular, esrar, eroin gibi mütalaa edilerek artık onlar gibi cezalandırılacak. Yasanın ilk getiriliş teklifinde, metninde "Okullara, işte ibadet yerlerine uzaklığı mahallî mülkü idare amiri tarafından tespit edilir." diye bir hüküm vardı. Bizim alt komisyonda yaptığımız değerlendirmelerde arkadaşlarımız da özellikle iktidar mensubu arkadaşlar da buna itibar ederek "Doğrudur, böyle bir kısıtlama... Bir mülki idare amiri bunu 50 metre belirler, öbürü 100 metre, öbürü 150 metre, bir uyum sağlanmaz, Türkiye'de bir bütünlük sağlanmaz, bu nedenle biz buna bir sınır koyalım." dendi, 200 metre üzerinden karar kılındı. Bundan sonra bu tür maddelerin okul, cami gibi yerlerde 200 metre mesafede -hem de bahçe duvarlarını sınır teşkil ederek- kullanılmasında cezalar yarı oranında artırılarak uygulanacak. Bu düzenleme, bu şekilde geçerse okul önlerinde artık rahatlıkla icrai sanatını yürütenler, daha doğrusu eroin ve esrar, uyuşturucu çeteleri artık rahat hareket edemeyecek gibi görünüyor. Bu nedenle, bu yönüyle sosyal bir yaraya çözüm olacağı için iyi bir gelişme.

Değerli arkadaşlar, uyuşturucunun Türkiye'de vardığı sonuçları açıklamak için elimde bir rapor var, bu rapordan bazı bölümler okumak istiyorum müsaadenizle. Biliyorsunuz, biz de uyuşturucuyla mücadele Birinci Ulusal Uyuşturucu Politika ve Strateji Belgesi ve İkinci Ulusal Uyuşturucu Eylem Planı belgelerinde yürürlüğe girmişti. Yani uyuşturucuyla mücadele bir devlet stratejisi olarak kabul edildi, bir de devletin bir eylem planı olarak kabul edildi. Bu eylem planının biliyorsunuz ikincisi de hazırlandı, 2013 ile 2018 yılları arasını alacak şekilde, 9'uncu ayda, 2013'ün 9'uncu ayında Başbakanlık tarafından yayınlanarak yürürlüğe kondu. Güzel bir gelişme, 2013'ten bugüne kadar bu eylem planı yürürlükte idi ama Maltepe'de, İstanbul'un Maltepe Gülsuyu çevresinde uyuşturucu çeteleri yine rahatlıkla eylemlerini sürdürdüler, birçok kişiyi öldürdüler, 2 kardeşten 1'ini öldürüp, 1'ini ağır yaraladılar en son geçtiğimiz Kurban Bayramı'nda, hem de 250'ye yakın çete mensubu o bölgede cirit atmaya devam etti. Demek ki eylem planlarını imzalayıp, cicili bicili, böyle güzel çerçeveli planlar yapıp dosyalarda bırakmanın da bir anlamı yok. Bu eylem planlarını icraata koymanın da çok önemli olduğunu burada vurgulamak istiyorum. İnşallah, 2013-2018 Ulusal Strateji Planı ve buna uygun olarak çıkarılan eylem planı geçmişteki planlar gibi askıda kalmaz, uygulanır ve Türkiye bu uyuşturucu illetinden kurtulur.

Değerli arkadaşlar, Türkiye'de uyuşturucu madde kullanım yaygınlığının ne boyutlarda olduğunu size bazı rakamlarla açıklamak istiyorum. 25 ilde yapılan araştırmada ortaya çıkan sonuçlar şudur: 15 ve 24 yaş grubunda yaklaşık 100 kişiden 3 kişisi uyuşturucu müptelası, şöyle veya böyle bir şekilde uyuşturucuyu tatmış veya kullanmakta. Gene yapılan araştırmada, 32 ilde yapılan değerlendirmede öğrencilerden -bu lise ve ortaokul öğrencileri için söylüyorum- uyuşturucuya bulaşmış olanlar kızların yüzde 49'unu, erkeklerin ise yüzde 51'ini oluşturuyor. Bu sayı, ortalama yaş, ortaokul çapındaki çocuklarda yaş 15 olarak belirlenmiş, artı, eksi 14 olabiliyor, 13 olabiliyor ama 15 yaş ortalaması yoğun bir şekilde uyuşturucuya bulaşmış durumda. Peki biz ne yapmışız bu çalışma süresinde? Rakamlara bakarsak Türkiye'de, evet temel eğitim olarak 2013 yılı rakamlarını veriyorum ben, 476 bin öğrenciye, 62 bin aileye, 61 bin kamu görevlisine ve 18 bin öğretmene biz eğitim vermişiz uyuşturucuyla ilgili. Türkiye'deki öğrenci sayısını, öğretmen sayısını, aile sayısını dikkate alırsak hâlâ daha eğitim aşamasında, eğitim yönüyle biz uyuşturucuyla mücadelede arzu edilen sonuçlara ulaşmadığımızı görüyoruz.

Gene üzerinde durulması gereken önemli bir konu, kullanıma göre illerin... Yani bizim pilot il olarak üzerinde durmamız gereken iller var, bu illerin başında İstanbul, Ankara, İzmir ve Mersin gelmekte. Değerli arkadaşlar, problemli uyuşturucu kullanımı mesela Ankara, İstanbul ve İzmir için korkunç rakamlar; 23 bin, 33 bin, 25 bin gibi rakamlar önümüze geliyor ki bu, devletin resmî raporuyla belgelenmiş. Biz bunlarla görüşürken Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanının talimatı üzerine Türkiye'deki uyuşturucu problemlerinin çözümü ve çözüm önerileri konusunda bir komisyon kuruldu. Bu komisyonun bir üyesi olarak ben de bu çalışmalara katıldım. AMATEM yetkililerinden aldığımız bilgiye göre, Türkiye'de 59.995 kişi şu anda uyuşturucu kullanıcısı olarak görülüyor; madde kullanıcısı, problemli olarak kullanan kişilerin sayısı. Bu çok korkunç bir rakam. Peki, bu uyuşturucu madde kullanıcı sayısı 59 binken uyuşturucuyla ilgili olarak bizim tedavi merkezlerimiz var mıdır? AMATEM bunların başında geliyor, biliyorsunuz. Sağlık Bakanlığımız bu kadar afralı tafralı konuşmalar yaparken, işte "Sağlıkta reform yaptık, dönüşüm yaptık." derken, acaba toplumun çok önemli bir kesimini ilgilendiren bu uyuşturucu konusunda -"madde bağımlılığı" diye hitap edeyim bundan sonra- madde bağımlılığı konusunda tedavi merkezleri ne kadar var, ne kadar çare olabiliyor?

Değerli arkadaşlar, şu anda Türkiye'de madde bağımlılığı tedavisi yapan 26 tane tedavi merkezi var, yatak adedi 706. Tedavi edilmesi gereken şu anda 60 bin acil hasta var ama yatak sayımız 706. Bu uyuşturucu müptelasından kurtulabilmek için mutlaka yatarak rehabilite edilmesi gerekiyor, çok da uzun süren bir tedavi bu. Demek ki 60 bin kişinin ancak 706'sını biz tedavi edebiliyoruz, belli aylarda, üç aylık, beş aylık periyotlar hâlinde. Bu çok kötü bir rakam. Özel sektör de hiç burada devreye girmemiş. Sadece devlet hastanelerinde yani devletin kontrolünde olan yatak sayısı 479, özel sektörse 227; devletin neredeyse yarısı kadar. Bu da çok geri kalmış bir olay. Özel sektörün de bu konuda mutlaka devreye girip bu konularda AMATEM benzeri tedavi merkezlerini açması gerekiyor.

Değerli arkadaşlar, Türkiye'deki uyuşturucu bağımlılığına ilişkin verilere baktığımızdaysa tedavi gören bağımlı hastaların yaklaşık yüzde 95'i Sağlık Bakanlığına bağlı kuruluşlarda tedavi görüyor. Bunların yüzde 80'ini ancak Sosyal Güvenlik Kurumu karşılayabiliyor, yüzde 12'si genel sağlık sigortasından yani hiçbir geliri olmadığı için genel sağlık sigortasından karşılanıyor, yüzde 4'ü, 4,5'a yakını da kendi paralarıyla tedavi olmaya çalışıyorlar, ki bu bizim resmî devlet rakamları.

Gene, Ceza ve Tevfikevleri Genel Müdürlüğünce yayınlanan belgelerde görüyoruz ki uyuşturucu ve uyarıcı madde tedavisiyle cezaevine konup daha sonra denetimli serbestlik yoluyla serbest bırakılan, aramızda birer saatli bomba gibi dolaşan 141.454 kişi var arkadaşlar, uyuşturucu müptelası. Cezaevine konmuş, cezaevinde denmiş ki: "Bunun cezaevinde kalmasının bir anlamı yok, bunun tedavi edilmesi gerekir." Şu anda rakamları tekrar ediyorum size: 141.454. Bu dosyaların yüzde 92'sini yani 141 bin kişinin yüzde 92'si olan 130 binini yetişkinler, daha acısı, 11.109 kişisini ise çocuklar oluşturuyor. Bu, uyuşturucu müptelalığının ne boyutlara geldiğini... Şu anda Türkiye'de 11.109 çocuk uyuşturucu müptelalığından dolayı cezaevlerine girmiş ve denetimli serbestlikten serbest bırakılmış, aramızda dolaşıyor, tedaviyi gerektiren bir hastalığa sahip. Ben "hastalık" olarak nitelendiriyorum.

Gene, büyük bir illet, uyuşturucunun sebep olduğu ölüm. Değerli arkadaşlar, 2012 yılında 162 tane -"aşırı dozdan" diye basında daha çok çıkıyor- ölüm vakası var uyuşturucudan. Bütün uyarıları rağmen iktidar bu konuda gerekli tedbirleri alamamış, 2013 yılında uyuşturucudan dolayı, madde bağımlılığından dolayı ölenlerde yüzde 43 artış olmuş. Bu rakamlara hepinizin dikkatini çekmek istiyorum: Yüzde 43 bir yılda; 2012 yılından 2013 yılına gelirken yüzde 43 artarak 232'ye yükselmiş. Bu rakamlar her geçen gün hızla yükselmekte. Gene, 2013 yılındaki bu ölümlerin alt şeylerini incelersek yaş gruplarına göre, büyük bir çoğunluğunun 25 ile 29 yaş arasında olduğunu görüyoruz ve en çok erkek grupları arasında da ölümün fazla olduğunu görüyoruz. Bu da bize bu konularda daha çok mesafe almamız gerektiğinin, tedbirler almamız ve geliştirmemiz gerektiğinin bir işareti.

BAŞKAN - Toparlayabilir misiniz Sayın Dinçer.

CELAL DİNÇER (İstanbul) - Niye, rahatsız mı olduğunuz Sevgili Başkanım? Parmak basıyorum bir konuya. Ne oldu, ben anlayamadım?

BAŞKAN - Estağfurullah.

CELAL DİNÇER (İstanbul) - Hayır yani çok önemli bir yara. Ben bilimsel bir şey söylüyorum, ki bu konuda bu yasanın ne kadar gerekli olduğunu ortaya çıkarmaya çalışıyorum.

BAŞKAN - Anladım. Sayın Dinçer, bugünkü yaptığımız...

CELAL DİNÇER (İstanbul) - Artışları istiyorsanız söylemeyeyim yani bu iktidar dönemindeki artışlar sizin zorunuza gidiyorsa söylemeyeyim onları.

BAŞKAN - Şuradaki çalışma ortamımıza bu...

CELAL DİNÇER (İstanbul) - Ama yakıştıramadım Sevgili Başkanım...

BAŞKAN - "Toparlayabilir misiniz?" demenin neyini yakıştıramadınız Sayın Dinçer?

CELAL DİNÇER (İstanbul) - Yok, niye toparlayayım, konuşuyorum zaten, üç dakika olmadı benim konuşmam, on beş dakika olmadı.

BAŞKAN - Şu ana kadar yirmi dakika yirmi beş saniye oldu.

CELAL DİNÇER (İstanbul) - Olmadı o kadar, hiçbir arkadaşım kadar konuşmadım.

Devam ediyorum ben.

BAŞKAN - Burada bunun şeyini tutuyoruz işte.

CELAL DİNÇER (İstanbul) - 2013 yılında Türkiye genelinde 98.933 uyuşturucu olayı meydana gelmiş ve bunlardan 148 bin kişi yakalanmıştır. 148 bin kişi, rakamını düşünün, Türkiye'de uyuşturucuyla mücadele ediyor. Bu konuda mücadele eden Emniyet mensubu arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum ama bu mücadelenin de hâlâ daha yetersiz olduğunu , daha da iyi bir mücadelenin yapılması gerektiğini burada belirtmek istiyorum.

2013 yılında hem olay sayısında hem de şüpheli sayısında olağanüstü bir artış meydana gelmiş, yüzde 19'a, yüzde 20'ye yakın bir artış meydana gelmiş. Bu da bizim bu konuda ne kadar çok keskin tedbirlere ihtiyacımız olduğunun bir göstergesi. Başka bir rakam daha vereyim. İşte "Birçok konuda Türkiye'de hep 1'inciyiz, şuyuz, buyuz." deniyor ya, esrar ve esrar kaçakçılığında da Avrupa'da 2'nci ülke olmuşuz 2012 yılında, bu da bizim bir başarımız. 152 bin kilogram esrar yakalanmış, 2013 yılında bu esrar yakalama sayısı yüzde 80'lik bir artışla 274 kilograma çıkmış. Bu konuda da emek sarf eden arkadaşlarımızı kutluyoruz. Ama bu sayının artışının da başka bir yönü var, o da bu bölgelerde yani Türkiye üzerinde uyuşturucu çetelerinin oynadığı oyunun ne kadar çoğaldığının, polis yakalasa da sayılarının hızla arttığının bir göstergesi olarak görüyorum. Aynı şekilde, uyuşturucu kapsamında yer alan extacy ve captagon gibi uyuşturucu ilaçlarının da bu konuda çok korkunç rakamlara ulaştığını, milyonlarla ifade edildiğini belirtmek istiyorum.

Bu madde sayesinde, inşallah, toplumumuzun önemli, kanayan bir yarasına çare olacak, okul önlerindeki bu çeteler daha rahatlıkla bertaraf edilebilecektir diye düşünüyorum.

Bu tasarının bu maddesine olumlu oy vereceğimizi belirtmek istiyorum. Tekrar hepinize saygılar sunuyorum.