| Komisyon Adı | : | İÇİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 13 .01.2015 |
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Teşekkür ederim.
Çok değerli Komisyon üyesi arkadaşlarım, sayın basın mensupları; bu madde gerçekten çok önemli bir madde. Aslında kanunun bütünü içerisinde ele alınması gereken maddelerdi, tek tek aldığımızda belki farklı bir algı yaratabiliriz. Aslında kanunun bütünü içerisinde bu maddelerin hepsini öyle değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum.
Öncelikle, Anayasa'mız ve özellikle de dünyadaki hukuk ve hukukun üstünlüğü ve hukuk devletinden bahsetmek istiyorsak, bu anlamda da Anayasa'mızdaki uygunluğa bakarak bu maddeleri değerlendirirsek çok daha yerinde olur. Aslında tüm milletvekili arkadaşlarımı şöyle biraz beyinlerimizde yaşamın gerçek içinde olarak şöyle bir düşünmeye sevk etmeye çalışayım: Aslında şu anda ve 2005'teki mevcut ve daha önceki yasaların uygulamalarına baktığımızda, emniyet güçlerinin, genelde yetkili amir ve bürokratların kendilerini hep savcı olarak gördüğünü hepimiz biliriz. Bunun içerisinde hem milletvekili olarak görürsünüz hem de yerel yönetimde belediye başkanı olarak hem de vatandaş gözüyle baktığımızda aslında genel erkin hukukta yargıdan çok adli teşkilatların elinde olduğunu gerçekten de fiilen görürüz.
Şimdi, 2005'teki bu yasal düzenlemelerin Avrupa uyum yasaları ve dünyadaki gelişmelere baktığımızda, hele son olaylara baktığımızda, karşı çıktığımız, işte, "Avrupa bundan sonra bu tür şeylerde daha demokratik olmayacak." diye baktığımız anlayış içerisinde bugün kendimiz hem Avrupa'nın bizi almasının daha doğru olabileceğini iddia ederken -Türkiye'nin de burada bu son olaylarla, terörle birlikte- bu 2005'te çıkan bu yasanın daha gerisinde, insan haklarına aykırı, makul şüphe -burada hepsi var okuduğumuzda, çünkü madde madde baktığımızda- insanın bütün yaşamını ilgilendiriyor, yani bütün her şey var içerisinde. Ve bunların hukukla yani adli yargıyla idareyi belki birbirinden ayırmak gerekir. Aslında idare hukukun yerine geçerse burada sistemin adı değişir, bunun adı daha farklı bir şey olur, otoriter bir rejime doğru gittiğimiz anlamını taşır. Onun için, bu maddede idari yetkinin daha çok arttığını ve idari yetkiyle birlikte aslında Türkiye'de bundan sonra -hepimiz de dâhil olmak üzere, farkında değiliz ama bu yasa çıktıktan sonra- hepimiz bundan sonra orada belki şöyle bir algı olabilir: Yani "Biz iktidardayız, telefon açtığımızda kırk sekiz saat içerisinde bizim arkadaşlarımız ya da yandaşlarımız ya da bir başka deyişle buna siyasi anlamda müdahale edebiliriz." anlayışı içerisinde olabilirsiniz ancak gün gelir devran döner, işler farklı olabilir ve bunun sıkıntısı bu ülkede çok çekilmiştir, bunun sıkıntısı bu ülkede insanların idari anlamda aldıkları bu uygulamalardan gerçekten çok şeyler geçmişte yaşanmıştır. Daha bunun yerine şeffaf karakol, daha bunun yerine daha iyi sorgulama, daha bunun yerine gözaltılardan çok günümüzde artık modernleşen, araştırarak en son karar tutuklamanın verilebileceği dünyanın gelişmiş modern sistemleri kullanırken biz burada sadece idarenin iki dudağı arasındaki, bir emniyet müdürüne ya da emniyetteki şube yetkilisine şunu veriyoruz: Sizi ben istediğim anlayış içerisinde ki, burasını sonradan "Ah, pardon!" diyebilecek anlayış sizin kaşınızı beğenmeyebilir, bunun için de uydurup o yirmi dört saati kullanabilir, olaylara karışmış sade vatandaşları ya da sizi daha önceden kasti olan şeyleri kırk sekiz saat içerisinde bu konuda size ceza verebilir; salar, iki, üç gün sonra, bir hafta sonra sizi tekrar kırk sekiz saat için alabilir. İnsanların normal yaşam tarzlarına bir şekilde müdahale eden bir anlayışı otoriter bir rejim içerisine oturtmaya çalışırsınız. Onun için, dünyanın hiçbir yerinde yargı erkinin, savcı yetkilerinin ya da idarenin eline verilmesinin ne kadar tehlikeli bir boyut alacağını bence iyi algılamak gerekir diye düşünüyorum. Onun için şunu artık tekrar yaşamayalım: En çok 2002'de söz verilmişti, neydi? Yok, işte, failli meçhulleri kesin soracağız, kesin bulacağız, bunlarla ilgili çok iyi çalışmalar yapılacak. Sadece son olaylara bakarak böyle bir yargının düzenlenmesine, böyle bir polis teşkilatı yasasında düzenlemeye giderken bu geçmişleri de hatırlayın. Yani, şurada şunu söylemeye çalışıyorum: Bundan sonra burada faili meçhulleri daha çok yaratacaksınız. Burada daha çok rüşveti ve daha çok siyasi etiğin içine girdiği bir teşkilatlanmanın içerisinde olacaksınız. Özellikle jandarmayla birlikte bu yetkileri de içerisinde siyasallaştırırsak, şu anda jandarmanın siyasallaşmadığı bir ortam içerisinde bu yetkileri de onlarla birlikte aynı yasa içerisine alırsak o zaman Türkiye'de idarenin siyasal insanların yaşamına ne kadar canlı bir şekilde olabildiğince yaşam haklarına ne kadar müdahale edilebileceğini düşünebilir misiniz, özellikle bizim ülkemizde? Her insanın yasal, hukuksal anlamda yargılarındaki, hukukta öyle bir deyim yoktur ama herkes yetkilerini ve yasalarını Türkiye'de bilme şansına sahip değildir. Bu gözle de bakmak gerekir ve bu anlamda da bu erkle birlikte inanıyorum ki polisimiz ve jandarmamızda olmuyor ama mutlaka çıkıyor bugün için de ayıklamaya çalıştığınız gibi ya da bir farklı değişiklikle. İnsanların yürüyüşü, bakın, jandarmanın dışında, eğer jandarmayı bunun içine sokarsanız polise bu yetkileri verdiğimizde polisin, silahını beline takan, bu yetkileri kullananın sokaktaki değişimi ve şapkasını bile farklı bir şekilde giyeceğini göreceksiniz, çok net bir şekilde söylüyorum bunu. Hayatın içinde yetişmiş, içinde gören birisi olarak söylüyorum, burada çok dikkat ediniz, bu kanundan sonra "Hepimiz beraber imza attık." diyeceksiniz ancak gerçekten bunun uygulamasında bunları yaşayacaksınız ve kendi atadığınız ve kendinizin tek atadığınız oradaki insanların yani daha müdahaleci olmak zorunda kalarak, onların kapısını her gün çalarak, orada bunu da salıverin ya da bunu da bir başka şekilde anlayışı içerisinde bir idari tarzın içerisinde olmanın çok bir uygulamada, pratikte göreceksiniz. Onun için eğer Türkiye'de demokrasiyi istiyorsak, eğer ülkede terörü sadece hukuk ve hukuk dışında ya da farklı önlemler dışında çözmeye kalkarız ya da devlet anlayışı içerisinde çözmeyi farklı boyutlarına götürmek istiyorsanız öncelikle böyle bir yasaya "Evet." diyebilirsiniz. Ancak, şunu lütfen göz ardı etmeyin: İnsanlar artık bu yüzyılda özgür, yaşam haklarına dokunmayan, evlerine müdahale edilmeyen ve dinine müdahale edilmeyen, ırkına müdahale edilmeyen bir tarz ediyorlar, bunu bilerek söylüyorum. Bu yasa çıktıktan sonra bu müdahalelerin hepsini -az önce saydığım- bunların içerisinde mutlaka yaşayacaksınız. Bunun başka şekilde, dünyada bunun örnekleri yoktur ve geçmişte de bunları yaşadık ve yaşamaya devam edeceksiniz. Onun için bu yetkiler olabildiğince dünyada daha farklı bir şekilde müdahaleci, hatta dilin ağzından çıkacak ifadeye kadar polisi eğitirken, jandarmanızı eğitirken bunların bu anlamda da onlara bu erkleri verirken de ne kadar iyi kullanabileceğini de düşünmek gerekir diye düşünüyorum. Burada kurumları suçlamak için söylemiyorum. Kurumları meydana getiren fertlerdir. Fertlerin iyi eğitildiğini biliyorum, eğitilmeye çalışıldığını da biliyorum ancak bunların erkleriyle birlikte ülkede -az önce ifade ettiğim gibi- mutlaka insanların bu şekilde düşüncelerinin ve arkalarına siyasal düşünceleri de aldıklarında bunu çok net farklı bir şekilde uygulayacakları hissedilir diye söylüyorum. Arkadaşlar, bakın, yolda yürüyorsunuz, her memurun alacak ilişkisi vardır, ters baktınız veya sizde geçerken farklı bir algı yarattı, burada bunun doğru uygulanabileceğine inanıyor musunuz? Sizi yirmi dört saat gözaltına alabilir ve sizinle ilgili burada istediği gibi, özellikle şeffaf olmayan bir anlayış içerisinde sizin de bu haklarınızı yok edebilir, bunu çok net söylüyorum. Bu, özellikle daha çok büyük yerlerde ve küçük yerlerde biraz daha farklı olabilir ancak büyük yerlerde daha çok uygulanabilir hâle gelir.
Burada bu yetkiler anayasal haklar olarak tabii ki aykırı. Anayasa'mıza ve insan haklarına ve özellikle Avrupa uyum yasalarımıza attığımız imzalara karşı gerçekten aykırı olduğunu hepimiz biliyoruz. Niye 2005'te bu CMUK'ta elde edinilen kazanımlarda tekrar geriye adım atıyoruz, niye ihtiyaç duyduk? Hani Adalet ve Kalkınma Partisi ileri demokrasiyi, bu ülkeye demokrasiyi getiren bir partiydi? 2005'te CMUK'taki bu yasadan, insanların kişisel özgürlüklerini, yerinde ifade almasını, kırk sekiz saate kadar tutuklanmasını ve özellikle de yargıyı baypas ederek "pardon" diyebilecek kadar bu tür yetkileri niye eline veriyor? Burada ne değişti? 2005'ten bu zamana bu kadar kısa tarihte ne oldu, düşüncelerinizde mi bir değişikliğiniz oldu? Yoksa o sözlerinizi mi unuttunuz?
Burada, gerçekten çok doğru, gelecek kuşaklarımıza demokrasiyi ve içimizdeki insanca yaşama sevgisini yok etmek istemiyorsak, bugün aldığımız bu kararın, bu çıkacak yasaların, bu uygulamaların ileride gerçekten tarihte kötü örneğini ve imzasını atan kişiler olmak istemiyorsanız biraz daha dikkatli davranmanız gerektiğine inanıyorum. Onun için, sadece burada, belirli algılar içerisinde belirli olaylara bakarak burada bütünü içerisinde tüm toplum kesimlerini kapsayacak böyle bir düzenlemenin getirilmesine bence gerçekten dikkatli olunması gereken bir kanun olarak bakıyorum.
Bakın, burada sayıyorum yazılanları: Toplumsal olayları içeren, cebir, şiddet içeren suçlar. 2537 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda yer alanlar, kasten öldürme, taksirli öldürme, kasten yaralama, cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı...Ki şu iki madde çok daha önemli günümüzde. Kadınların bu kadar istismarına yol açılan bir yerde, bu kadar, kırk sekiz saat gözaltına alınabileceği bir yerde bu yetkilerin idareye verilmesini nasıl iyi kullanabileceğini bana garanti edebilirsiniz?
Hırsızlık, yağma, uyuşturucu ve uyandırıcı madde imalatı... Bakın, yaşamın bütün hepsi var burada. Yani, polis tam bir yargıç; yargılama, sorgu ve tek başına karar veriyor, kırk sekiz saat sizin bütün haklarınızı yok ediyor ve hapiste tutuyor, gözaltına alıyor. Bu anlamda da bir insanın kırk sekizlik saat gözaltına alınmasının yasal anlamda, bu anlamda bütün özgürlüklerinin kısıtlanmasını düşünebiliyor musunuz? Toplumda o insana nasıl bakılacak yalnız "pardon" dediğinde? O insana Türk toplumunda "pardon" dediğinizde, suçsuz olduğunu nasıl bir daha kendisi kamuoyunda izah edebilecek? Bununla ilgili bir idare mahkemesine, bununla ilgili bir yargıya başvurması söz konusu değil. Bunu affettirecek bir belge sunması söz konusu değil. Basında tekrar bu kadar yer alabileceği söz konusu değil. Ama, o çocuklarına, o komşusuna, hele bir iş yapıyorsa, çevresinde ticari bir itibarı varsa ya da insanca etrafında konu komşusunun o insana nasıl bakabileceğini düşünebiliyor musunuz? Küçük toplumlarda, öyle küçük kentlerde, özellikle 50 bin nüfusun altındaki kentlerde bunu anlayabilme imkânınızı bir düşünebiliyor musunuz? Onun için kolay değil bir insana o kısıtlılık hâlleriyle birlikte damga vurulması. "Çok pardon" demek o kadar kolay değil. "Çok pardon"un karşılığında peki o insana ceza getirilebiliyor mu, bir sorumluluk verebiliyor musunuz? Ne var sorumluluk karşısında? Yok. "Sadece yetki verdik, kullandı. Pardon." Dünyanın hiçbir sisteminde, hukuk sisteminde böyle bir anlayış yok. Tamam, anlıyorum sizi ben. Yani, bir olay oldu, bizimle ilgili savcının o verdiği görevleri, önceden polis anlamında belki bazı şeylerini, kişileri örtbas edip yönlendirme şansına sahip olabilirsiniz. Ancak, bunu genel düşünün, her zaman bu lazım olabilir, bir gün hepimize lazım olur, biz de düşebiliriz çünkü çok geniş bir kavram. Eğer bugünkü dünyada böyle bir kanunu, özellikle yedinci ekonomisine sahip olabileceğimizi iddia ettiğimiz bir Türkiye Cumhuriyeti'nde bu yasayı, bu demokratik olan yasayı... Ki ekonomiler Türkiye'de hukuk sistemine oturduğu zaman demokrasi gelişirse dışa açılımları da bu demokrasi sayesinde, hukuk sayesinde olur, ekonomiler de buna bağlı olarak gelişir. Siz bu kadar otoriter bir idari yargının oluştuğu bir ülkede dışarıdan insanların buraya para getirip de burada ekonomiye girebileceğini tahmin edebiliyor musunuz? İnsanların böyle bir yere gelip özgürce kendilerinin yatırım yapabileceğine inanıyor musunuz? Önce insanlar gittiği ülkede kendilerinin yaşam haklarına ve oradaki özgürlük haklarına bakarak o ülkede ona göre yardım ederler, önce kendilerini koruma altında hissetmeleri gerekir.
Çok değerli Komisyon üyesi arkadaşlar, onun için gelin, bunu bir daha gözden geçirin. Çünkü bu madde tüm insanların özgürlüklerini, tüm insanların her şeyini yok ediyor. Bu anlamda, 2005'te CMUK'taki bu kadar geriye giden bu anlayışı hem kendiniz koydunuz hem de bugün kendiniz daha kötü şartlarda getiriyorsunuz. Eskisini beğenmemiştiniz, daha demokratik olduğunu söylemiştiniz. Niye bu değişiklik? Hani ileri demokrasiydi? Bu anlayışla siz yedinci dünya ekonomisine gireceğinizi mi zannediyorsunuz? Hiç mümkün mü arkadaşlar? Ancak, G20'nin içerisine girme şansını da yitireceğinizi buradan tutanaklara geçsin diye söylüyorum. Tarihte de göreceksiniz, bu yasaların... Ülkede bu anlayış yerleşirse, toptan polis devleti, otoriter yargı erki, eğer idare erki ve aynı zamanda da Parlamentodaki erkler de hepsi birbirine girerse, bu ülkede demokrasi ortadan kalkarsa, bu ülkede anayasal haklar ortadan kalkarsa, kanunlar farklı olursa bu ülkeye kimse gelip yatırım yapmaz. Onun için, tabii ki kolluk kuvvetleri lazım, tabii ki kolluk kuvvetleri olmalıdır ama hepsi bir hukuk devleti içerisinde. Artık bugün AR-GE'lerini, araştırmalarını geliştirmelerini, 20'nci yüzyılın bütün teknik donatılarını bilimselliğiyle yapan bir dünya varken, bizlerin artık daha geriye giderek, onları makul şüpheyle gözaltına alarak, sıkıştırarak daha farklı, artık yüz yıl geriye ya da yüz yirmi beş yıl geriye gitmenin hiçbir anlamı yok. Dünyada itibarımızı ve Avrupa da dâhil olmak üzere itibarımızı bu anlamda da zedelemeyelim. Gelin, bu çok eleştirilecektir, bu yasa tüm dünyada, Avrupa'da gerçekten çok eleştirilecektir, bunu net söylüyorum. Yarın "Bunlar söylendi ama gerçekten ciddiye almadık." demeyin. Bakın, kırk sekiz saatten sonra kolluk kuvvetlerinden savcıya bilgi verdiniz. Ben savcıyım, yanlış oldu bu iş, biz bu adamı saldık ya da salmadık, size buyurun diyeceğiz. Bu adamın yerine kendinizi koyabiliyor musunuz? Çocukları kapıda bekliyor ya da günümüzde artık eylem de yapamayacak bundan sonra, insanların bu yasalardan sonra hak araması da kalmayacak. İşte, ak sarayın önünde insanların Beyaz Saray gibi böyle dolaşma şansları da yok. Orada 5.500 kişilik bir ordu var. Gene polislerin önünde, buradaki demokratik ülkelerdeki bu yasalardan sonra "İçeride babam haksız yere tutuklandı..." Ya da bununla ilgili burada insanların hakkı vardır, burada herkes yanlış yapabilir, yanlış karar verebilir, insanlar hata yapabilir, polisler de hata yapabilir, herkes, yargı da yapabilir ama bunları ararken bu eylemleri de yapma hakları kalmayacak. Orada o insanlar "Burada tutuklu insanımız var içeride." diyemeyecekler. Kimi arayacaklar? İktidardan bir milletvekilini. Kimi arayacaklar? İlçe başkanını arayacaklar çünkü jandarma oraya bağlandı. Bundan önce aramaya gerek yoktu. Jandarma "Biz siyasetçi değiliz, yasa, hukuk neyse onu uygularız. Herkese tarafsızız." diyebiliyordu ama şu yasadan sonra bu yetkilerle siyasetçilere açacak, ta bakana kadar arattırabilirsiniz. "Benim oğlumu salın ya da bu kırk sekiz saat içerisinde kalın ya da suçluları farklı bir yere getirin." diyebilirsiniz. Burada siyasi erki direkt içerisine koyabilmek ve ona daha çok müdahale etmek adına bu yasalar bu şekilde düzenlenmiş izlenimini bende doğuruyor. Onun için, buna ciddi bir şekilde bakmanın gereğini... Yoksa doğrudur, yazarız çizeriz, tamam, çok mantıklı. Bunu alırsa korkarlar, insanlar bundan sonra suç işlemezler, eylemler yapılmaz, işte, hırsızlıklar azalır, tecavüz azalır, inanıyor musunuz buna? Yani, bu gözaltı olacak diye inanıyor musunuz buna? Siz ülkede kadınların eğitilmesine... Tecavüzlerle ilgili, bütün insanlara eğitimi vermezseniz -bu ülkede hırsızlığın- eğer sosyal adalet devletini geliştirmezseniz, insanları fakirleştirirseniz hırsızlığı da önleyemezsiniz, tacizi de önleyemezsiniz eğer bunlarla ilgili eğitim veremezseniz. Bununla ilgili -akşam konuştuk- siz terörle ilgili bir taraftan insanları ayırırsanız, bir taraftan sınırları açarsanız, bir taraftan insanları bu hâlde etkilerseniz, bir taraftan da dünyanın içerisinde yanlış politikalarımızı hükûmetler olarak burada uygularsanız, arkasından da bu yasalarla sizi gözaltına alıp derseniz bu terörü önleyebilir misiniz?
Olaylara bütünsel bakmalı ve bu anlamda olayları doğru görmeli. Dünyada yasayı çıkarmakla, totaliter rejimle hiçbir zaman için iktidarlar kalmamıştır ve iktidarlar totaliter rejimle de terörü önleyememişlerdir. Hiçbir, hırsızlık da dâhil, adi olaylar da dâhil olmak üzere sadece bu anlayış içerisinde, geçmişten bugüne kadar inceleyin, hiçbir tanesinin bu tür tedbirlerle önüne geçilmemiştir. Yani, şunu da getirsek, "Kollarını kesiyoruz hırsızlık yapanın, uzuvlarından bacaklarını kesiyoruz işte başka ülkelerdeki gibi." desek yine hırsızlığı önleyebilecek misiniz?
Çok değerli arkadaşlar, önemli olan, eğitim ve önemli olan hukuk içerisinde idarenin, özellikle idare tarzlarının olabildiğince müdahaleci olmaması ve yargının insanlara bağımsızca, herkese eşit davranabileceği bir adalet mekanizması içerisinde bu sorunların çözümünün doğru olacağını hepimiz bilmeliyiz. Bu ülke böyle yönetilirse gelecekte ağır ağır bu ülkeleri bu hâlde getirip bunun temellerini atarsak biz belirli bir kuşağı kaybetmiş olabiliriz ama hiç olmazsa gelecek kuşaklara bu ülkenin geleceğini daha iyi teminat altına alırız. Yani, her beş yılda, bunu beğenmedik, olmadı, daha kötü yasalar çıkarırsak, her beş yılda idari yargılarımızı değiştirirsek, kurumlarımızla oynarsak... Kurumlar kolay oluşmuyor. Bir ülkede kurumu kurmak... Daha hâlâ yüz yıllık, üç yüz yıllık, beş yüz yıllık kurumlar var devletlerde. Bu kurumları... Yasaların dışında bile o kurumlara dokunulmuyor ama bizler jandarma gibi kuruma, ordu gibi kuruma, polise kaçıncı defa müdahale ediyoruz ve bu kurumlara sürekli müdahalelerle o kurumların kurumlaşmasının önüne geçiyoruz. Aslında devlet uzun yıllar gerektiren kurumlaşmalarını kolay kolay elde edemeyecek bir olguyla birlikte, kararlarla birlikte gidilir. Siyasal iktidarlara göre değil, siyasal iktidarların ona katkısı verilerek, çok hızlı, onun temel noktalarını bozmadan kurumsallaşmanın yolunu daha çok açmalıdır. Onun için de göreceksiniz ki burada polisimize iyilik etmeyeceğiz, göreceksiniz ki burada jandarmamıza iyilik etmeyeceğiz. Ona çok yetki verdik, onunla ilgili değil. Ona vereceğimiz yetkiler daha farklı olmalıdır. Ona eğitim verelim, onunla ilgili yasal düzenleme haklarını verelim, onunla ilgili daha sağlıklı yaşam verelim, onunla ilgili daha çok teknik donatımlar verelim, onunla ilgili daha tekniğe uygun, çağa uygun, silahlı ya da daha teknik anlamda, AR-GE anlamında laboratuvarlar açalım. Bunu yapmamız gerekirken sadece "Yasaları size verdik." deyip de bunun içerisinden sorumluluğumuzu kurtaramayız.
Başkanım kafasını salladı "Yeter." diyor ama ben de diyorum ki, ben de anladım, yeter ama bu gerçekten çok önemli Sayın Başkan. Son defa söylüyorum: Şu maddeleri arkadaşım saydı, onları tekrar etmek için söylemedim ama bu madde, hukukun, demokrasinin... Ve mevcut teşkilatlanmış polis ve jandarmaya iyilik yapmıyorsunuz. İnsanları birbirine düşürecek bir siyasi erki de yarın birbiriniz içerisinde kendi milletvekillerinin bile aynı insan içerisinde telefonlarda birbiriyle kavga edebilecek hâle getireceksiniz. Gerçekten, demokrasinin bir ayıbı olarak tarihe geçirmeyeceksek, gelin bu yasa tasarısını, özellikle bu maddeyi geri çekelim.
Bu düşüncelerle, inşallah demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün olabileceği, Anayasa'ya uygun hâle geleceği bir yasayı buradan çıkarırız.
Teşekkür ederim.