KOMİSYON KONUŞMASI

ATAY USLU (Antalya) - Sayın Başkan, değerli üyeler; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sezgin Bey de ifade etti, tabii, mülteci, sığınma, sığınmacı konuları artık dünyanın en önemli konularından bir tanesi. Bugün dünyada 60 milyonun üzerinde sığınmacı var, eğer Birleşmiş Milletlerde temsil hakları olsaydı dünyanın 20'nci büyük devleti olacaklardı. Tabii, Türkiye de coğrafi konumu nedeniyle -geçmişte de öyleydi, bugün de öyle- sığınmacılar, mülteciler, göçmenler için bir transit geçiş noktası, transit geçiş noktası olduğu kadar da aynı zamanda artık hedef ülke olmuş durumda. Ülkemizde geçici koruma statüsüyle yaklaşık 3,5 milyon Suriyeli kardeşimiz yaşıyor. Tabii, bunların dışında Afganistan, Filistin, Myanmar ve Orta Afrika'daki o kırılma noktalarından Türkiye'ye doğru da sığınmacı göçleri var, bunların sayısı da yaklaşık olarak 400 bin civarında, topladığımız zaman 3 milyon 900 bin civarında sığınma arayan kişi ülkemizde yaşıyor.

Şunu da ifade edeyim: Düzenli göç anlamında da tabii Türkiye'ye gelişler var. Türkiye'de bugün 600 binden fazla yabancı göçmen daimî ikamet izniyle kalıyorlar. Yani toplamda farklı statülerle 4,5 milyona yakın göçmen bu ülkede yaşıyor. Bu konunun incelenmesi elzem, bu konuda Türkiye önemli adımlar attı, yedi yılda hakikaten büyük başarılar ortaya kondu, Suriyelilerin eğitim anlamında, sağlık anlamında, iş gücü piyasasına erişim anlamında önemli değişiklikler ve güncellemeler oldu. Biz de geçen dönemde aynı komisyon altında bir alt komisyon oluşturduk, bunu inceledik ama tabii bu süreç devam ediyor, bu sürecin incelenmesine devam edilmesi gerekiyor. Bu anlamda yeni bir komisyonun kurulması, bu komisyonun devam ettirilmesinin doğru olduğunu ifade edeyim.

Burada şunu da ifade edeyim: Bizde sığınmacılar konusunda önemli çalışmalar, önemli düzenlemeler, pozitif adımlar atılırken Avrupa, bu konuda her geçen gün geriye gitmektedir. Avrupa'da sığınmacıların önceden değerli eşyalarına el konuyordu, şimdi "Sığınmacılar buraya gelmesin." deniyor, daha da ileri gittiler "Akdeniz'den geçen sığınmacıları öldürelim." diyen siyasetçiler, artık radikal fikirlere sahip siyasetçiler Avrupa'da bunu net bir şekilde, açık bir şekilde söylemeye başladılar. Hakikaten Avrupa, insan hakları anlamında bir gerileme yaşıyor, sığınmacı hakları anlamında. Akdeniz bugün dünyanın en büyük mezarlığı olmuş durumda arkadaşlar. Her yıl 5 binden fazla insan -sayılabilen bu- hayatını kaybedip gidiyor, büyük çoğunluğu da görüyoruz çocuklar.

Biz 18 Mart 2016'da Avrupa'yla bir mutabakata vardık, bu mutabakat, sonrasında farklı şekilde eleştirildi, konuşuldu. Şunu söyleyeyim: Ege'den geçişler düştü, Ege'de ölümler çok azaldı ama bu kez ölümler Akdeniz'e kaydı. İnsanlar bir şekilde refahı yüksek ülkelere doğru göçmek istiyorlar. Avrupa, bu göçü düzenlemek yerine, entegrasyon politikaları üretmek yerine bugün bu göçü önlemeye çalışıyor. NATO gemileri Suriye'deki savaşı bitirmek yerine, göçmenler Akdeniz'den geçmesin diye devriye atıyor, engelleme çalışmaları, çekilen dikenli teller aslında şu anda göçü engellemiyor, göçten dolayı daha fazla sığınmacının ölmesini sağlıyor. Dolayısıyla bu konuda da Avrupa'daki süreci de İnsan Hakları Komisyonu olarak incelememiz gerektiğini, oradaki ihlalleri de incelememiz gerektiğini düşünüyorum.

Biz mülteci haklarından çok, göç ve uyum komisyonu olsun istiyoruz. Mülteci daha dar bir kelime, statü olarak Türkiye'de mülteci statüsüne sahip neredeyse 40 kişi var, daha çok şartlı mülteci, geçici koruma ve sığınmacı statüleri var. Bu anlamda konu hem daha geniş olsun hem de entegrasyon ve uyum politikaları çok önemli olduğu için ismin "Göç ve Uyum Komisyonu" olmasının daha doğru olduğunu düşünüyoruz, takdirlerinize sunuyoruz.

Teşekkür ederim.