| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 03 .11.2014 |
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Henüz bu raporları, "rapor" denilen evrakları geçen yıl inceleme fırsatı bulduk. Yalnız şimdi bu Sayıştay raporları özet çalışması, genel uygunluk bildiriminden bir şey çıkarmak da mümkün değil.
Şimdi, Sayıştay denetimi sağlıksızsa mali sistem de sağlıksız işliyor demektir. Sabahki konuşmamda da ifade ettim, devletin, ülkenin kurum ve kurallarıyla yönetilmesi gerekir. Eğer bir mali sistemin denetim ayağı sakatlanmışsa iyi yönetilmiyor demektir ülke ve şeffaflık, hesap verilebilirlik gibi ilkeler, hepsi boşlukta ve havada kalıyor. Özellikle Sayıştay denetimleri ülkemizde demokrasinin gelişimi, yolsuzluğun önlenmesi bakımından da önem arz ediyor ve demokratik yönetimin en önemli ilkesi idarenin her türlü eylem ve işlemlerinin halkın denetimine açık olmasını gerektiriyor. Bundan da Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Sayıştay denetimi de büyük önem kazanıyor. Ancak mevcut iktidarın daha ilk yıllardan itibaren kesinlikle denetim kavramına ne kadar soğuk, mesafeli ve hatta, zaman zaman da düşmanca yaklaştığını gayet iyi biliyoruz. Yani "Yolsuzluklar tespit edilmesin." anlayışı var.
Şimdi, denetimden kaçmak için elinden geleni iktidar yapıyor. Bu mevcut uygulamalarıyla, kendi çoğunluğuna dayanarak çıkan kanunlara uymuyor; ne Sayıştay Kanunu'na uyuyor ne Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'na ne Anayasa'ya ne diğer kurallara.
Şimdi, şunu anlıyoruz ki kamu harcamalarını tespitinde ve bunların kamuoyuna açıklanmasında iktidar sahiplerinin çekindiği bir şeyler var. Meclisi Sayıştay raporlarından mahrum bir şekilde bütçe görüşmelerine zorlayan yine mevcut iktidar. Meclis Başkanı da maalesef buna alet olmaktadır. Bu da millet iradesine bir saygısızlık ve darbedir. Açıkça ifade etmek lazım.
Şimdi, eski Grup Başkan Vekili Nurettin Canikli Sayıştay raporlarının Meclise gelmeyişiyle ilgili olarak "İyi ki gelmedi." diyor yani kendisi de inkâr etmediği için burada ben ifade ediyorum. Yani "Hayır, ben böyle bir konuşma da yapmadım, böyle bir ifadede de bulunmadım." dese ben bunu söylemem ama kendisi ikrar etti doğrudan veya dolaylı. "İyi ki gelmedi çünkü raporlar çok berbat." diyor. Yani raporların içeriği berbat değil esasında da Hükûmeti berbat edecek, sorumluları berbat edecek. "Yani Hükûmeti ciddi anlamda sıkıntıya sokacak. Bizi duman edecek raporlar söz konusu." diyor. "Beyefendi talimat verdi. Şimdi, var ya bu raporlar gelmiş olsaydı Hasan Bey..." diyor. "Beyefendi" dediği kim? Dönemin Başbakanı, şimdiki Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan. Ya, biz demedik mi, kardeşim, her şeye böyle müdahale, şahsi ve keyfî yönetim olur mu? Niye Beyefendi talimat veriyor, Sayıştay denetimlerine, raporlarına müdahale etme gereği duyuyor?
Gezi olaylarında Emniyet Müdürü, Vali, Belediye Başkanı. Maden kazası oluyor. Vatandaşlara "Ya, bir mektup gönderseydiniz bunlar olmazdı." diyor. Yani şahsi ve keyfî bir yönetim söz konusu. İşte Sayıştay denetimleri de bu şahsi ve keyfî yönetime de mali bakımdan engel olur.
Şimdi bu sorunlar hâlen devam ediyor. Hükûmetin önce kendisiyle yüzleşmesi, hesaplaşması ve kendisini bir muhasebeye ve murakabeye tabi tutması gerekmektedir ve Hükûmete düşen en önemli görev de Türkiye Büyük Millet Meclisinin mali denetim hakkının güvence altına alınmasıdır. Sayıştayın Bağımsızlığının mutlak surette sağlanması gerekir diyorum.
Şimdilik teşekkür ediyorum.