| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 14 .01.2015 |
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, değerli arkadaşlar, Mustafa Kemal Atatürk'ün dünyanın en önemli lideri olduğunu ve Atatürk'ün bizim liderimiz olduğunu, hepimizin ortak lideri olduğunu, her ne kadar Cumhuriyet Halk Partisinin Kurucu Genel Başkanıysa da Cumhuriyet Halk Partisi o zaman tek partiydi, hepimizin partisiydi, bugün farklı partilerdeyiz, o zaman hepimiz Cumhuriyet Halk Partisindeydik. O nedenle, bize yönelik bir ayrıcalık olarak kabul etmemek gerektiğini ben kendim söylüyorum. Hepimizin ortak lideridir, hepimizin sahip çıkması gereken onun o büyük liderlik anlayışını, büyük vizyonundan bugün de yararlanmamız gerektiği konusunda herhâlde mutabıkız, bu konuda bir ayrılığımız olduğunu sanmıyorum.
Atatürk burayı oluştururken, benden önceki arkadaşlar söylediği için o konuda uzun laf etmeyeceğim ama hem bu bozkırda bir vaha yaratmak, yeşil bir vadi yaratmak hem de tarımı geliştirmek, kooperatifçiliği geliştirmek, tohum ıslahını geliştirmek, hayvancılığı geliştirmek, tarımda teknolojiyi geliştirmek açısından büyük bir vizyonla burayı oluşturmuş. Şimdi, burada da Sayıştayın eleştirilerinde bu anlayışa, Atatürk'ün bu mirasına, bu vasiyetine, bu mektubuna, bu bakış açısına uygun olarak buranın yönetilip yönetilmediğine yönelik eleştiriler var, bunu da ortak olarak çözmemiz gerekiyor. Yani burada neler var? Burada, mesela, başlayan yani bir sorgulamamız gereken son yıllarda birçok yerde uygulanan benzeri şeyler var. 1'inci derecede doğal sit alanlarının 3'üncü dereceye dönüştürülmesi, üniversitelerden çıkar karşılığı raporlar alınarak bunun yapılması, İzmir Urla'da benzer bir şey yapılmıştır, bu, basında da geniş ölçüde yer aldı. Burada da, şimdi, 7 hektarlık alanın 1'inci derece doğal sit alanı statüsünün 3'üncü derce doğal sit alanına dönüştürülmesini bizim sorgulamamız gerekiyor. Yani, şimdi bu yerinde gidelim, inceleyelim... Buna gerek yok. Yani, bir kere, Atatürk'ün mirası böyle bir bütün, çiftliğin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor. Dolayısıyla, bütün bir çiftliğin bütünü için de böyle bir alanın dönüştürülmesinin herhâlde mümkün olmaması gerekiyor. Bu ne amaçla 3'üncü derecede doğal sit alanına dönüştürüldü bilmiyorum. Bazen bu dönemde çok şaşırtıcı şeyler oluyor. Önce, üzerine binalar yapılıyor, sonra doğal sit alanı 1'inci dereceden 3'üncü dereceye dönüştürülüyor. Önce 3'üncü dereceye dönüştürülsün, bari hiç olmazsa sırasına uyun yani. Böyle bir şey var, bunu bir araştırmak gerekiyor; bir.
İkincisi: İktidar partisi temsilcisi arkadaşlarımızın sürekli söylediği bir şey var: "Bu bugün yapılmış bir şey değildir, yüzde 99'u geçmişte yapılmıştır." Doğrudur, 6/7/1939 tarihinde 49.940 metrekare Devlet Ziraat İşletmeleri Kurumu Yönetim Kurulunun kararıyla 46.120 metrekare olmak üzere toplam 96.060 metrekare arazinin TEKEL Genel Müdürlüğüne devredildiği, 96.060 metrekare alanın TEKEL Genel Müdürlüğüne devredildiği. Evet, Sayıştay raporlarında da var bu zaten, 1946 yılında da Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına 68.029 metrekare arazi verildiği, bu arazinin daha sonra Bakanlıkça Türkiye Zirai Donatım Kuruluna devredildiği... Bunlar doğrudur, doğru tespitler, haklısınız ama haklı olmadığınız ya da eksik bilgiyle konuştuğunuz bir şey var: Bu her iki kurum da özelleştiriliyor sonradan. Bu kurumlara bu tahsisler tarımı geliştirmek üzere yapılıyor. Yani, TEKEL'e bira fabrikası kurması için veriliyor, Zirai Donatım Kurumuna benzer amaçlarla bu tahsisler yapılıyor ve sonradan bu kurumlar özelleştirilirken, ben her zaman söylüyorum, bütün toplantılarda söyledim, Özelleştirme Yüksek Kurulu, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı Türkiye'nin şu andaki bana göre en zararlı kurumlarının başında gelir. Çünkü, bu kurumlar hiç bu amaçlara bakmadan, ülkenin geleceğiyle ilgili en ufak bir endişe duymadan kendi mülkleri olarak kendilerine tahsis edilen, devredilen yerlerde plan yapma yetkisine sahipler. Planı mal sahibi olarak çok fazla emsal değerlerde ve pahalıya bu yerleri satabilmek için her türlü bölgenin yapısını bozacak kararı alabilen bir kurumdur. Bu kurum daha sonra bu yerleri, bu alanları, tarıma yönelik kullanılması gereken alanları, böyle tahsis edilen alanları bakın nerelere tahsis ediyor. Şimdi şey söyledi, Maliye Bakanlığı 4/3/2010 tarihli yazısında, 24/2/2010'da kurum, Atatürk Orman Çiftliği Kurumu, bir yazı yazıyor Maliye Bakanlığına, burayla ilgili bu tahsislerin kendilerine iadesiyle ilgili alanların, Gayrimenkul AŞ mülkiyetindeki araziyle ilgili yazıyor. Bu 2013 tarihli yazıda Özelleştirme İdaresi Başkanlığından bilgi isteniyor. Özelleştirme İdaresi Başkanlığının cevabında bölgeyle ilgili, tahsis talebi doğrultusunda imar çalışmalarına tabi tutulduğu ve çalışmaların sürdürüldüğü bildiriliyor. İmar çalışmalarına tabi tutulduğunu söylüyor Özelleştirme İdaresi Başkanlığı bu bölgeyle ilgili, buralarla ilgili. Bakın, "Özelleştirme Yüksek Kurulu, Devlet Personel Başkanlığı, Ankara Üniversitesi, daha sonra bu özelleştirme sırasında Ankara Üniversitesi Rektörlüğüne ve Sakarya Vilayeti Özel İdare Müdürlüğünün kullanımına verilen Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğünce atıl durumda olduğu ve/veya amaç dışı kullanıldığı tespit edilen arazilerin -Sayıştay da burada- bunların iadesi..." diyor, uygun değil bu tahsisler diyor, özelleştirme sırasında yapılan bu tahsislerin.
Evet, bunun 1'inci derecede sit alanında olduğu, Atatürk'ün büyük öneme sahip mirasının korunması ve bütün hâlinde çiftliğin korunması amacına uygun olarak kullanılması gerektiği, bu nedenle de bu tahsislerin iptalini istiyor.
Şimdi, arkadaşlar, bu kimlere tahsis ediliyor bakın: Şimdi, Atatürk Orman Çiftliği Genel Müdürünün cevabında bunlar var. Şimdi, "Atatürk Orman Çiftliği yönetimi bizimle dalga geçmesin!" falan denildi. Aslında bizimle dalga geçtikleri falan yok, onların çaresizliği Sayın Vekilim yani onların hakikaten içinde bulundukları çaresizliğe üzülebiliriz ancak. Şimdi, burada, bakın gayet dürüstçe yazmışlar. Bu nereye tahsis edilmiş? Karargâh hizmetlerinde kullanılmak üzere İçişleri Bakanlığı Jandarma Genel Komutanlığına. Nereye tahsis edilmiş? 19.544 metrekaresi oraya tahsis ediliyor, 14.457 metrekaresi, 22.338 metrekare yüz ölçümlü taşınmazlarsa Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanlığınca yürütülen hizmetlerde kullanılmak üzere İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğüne tahsis ediliyor.
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) - Ne hizmeti yürütüyorlar acaba?
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) - Yani, ne yapacak bunlar? Tarımı mı geliştirecekler, hayvancılığı mı geliştirecekler, tohum ıslahını mı geliştirecekler, neyi geliştirecekler? Tarımda teknolojiyi mi geliştirecek Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma, neyi yapacak? Atatürk'ün mirası ortak mirasımızsa, Atatürk ortak liderimizse, bu ortak vizyonsa gelin buna hep birlikte sahip çıkalım arkadaşlar. Bu, sen ben meselesi falan değil yani, buna birlikte sahip çıkalım. Bakın, Sayıştay da burada aslında utangaç bir şekilde eleştiriyor. Hakikaten çok zor dönemlerden geçiyoruz. Sayıştayın da utangaç... Mesela, sarayla ilgili burada herhangi bir eleştiri yok. Bir kere tahsis bu, bunların hepsi tahsis, sonuçta Atatürk Orman Çiftliğinin hâlen mülkiyetinde olan, bu gayrimenkuller onun mülkiyetinde ve tahsis bunlar. Tahsisleri siz istediğiniz zaman iptal ediyorsunuz. Bakın, Devlet Hava Meydanlarına tahsis edilmiş Urla'daki Devlet Hava Meydanları Kampı'nı... Hem de öyle gerekçeler buluyorsunuz ki, 1'inci derece doğal sitten 3'üncü dereceye dönüştürüyorsunuz gerekirse, gerekirse yeni çıkan kanunlara uygun olarak "Buralar riskli alanlardır." diyorsunuz. Önce 3 milyon lira yatırım yapıyorsunuz oraya, ertesi sene "Bu alan risklidir, bu binalar risklidir." diyorsunuz, tahsisleri iptal ediyorsunuz ve yerini kalkıp bir vakfa veriyorsunuz, Ensar Vakfı'na veriyorsunuz mesela. Burada da benzer şeyler oluyor. Yani, devletin kurumları inanılmaz bir şekilde kötü kullanılıyor, hakikaten suç olarak kullanılıyor. Yani, burada bence Atatürk Orman Çiftliği yönetimini çok fazla da eleştirecek bir şey yok, onlar bu konuda bence çaresizler. Her hâlde en çok onlar bunun amacına uygun kullanılmasını isterler.
Yalnız, şu dikkatimi çekti Sayın Genel Müdürüm: Sunumunuzda, açıklamalarınızda bir Cumhuriyet Dönemi'ni 2002'ye kadar olan kısmı belirtiyorsunuz, bir de 2003 ile 2014 diye sürekli belirtiyorsunuz. Siz 2003-2014 döneminde mi görev yaptınız, onun için mi böyle bir şey yapıyorsunuz? Bu hangi anlayıştan kaynaklanıyor, bunu doğrusu...
MEHMET GELDİ (Giresun) - 1939-1950 var, 1950-1960 var.
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) - İşte öyle yani o dönemle 2003-2014'ü kıyaslama gibi bir anlayış var. Siz devletin bir kurumusunuz, bunu yapmayın. Bunu siyasi parti temsilcileri yapabilir ama sizi bu ilgilendirmez. Bu, siyasetin dışında bir şeydir, böyle bir bakış açısı baştan bu siyasi anlayışa teslim olduğunuzu gösteriyor ki bunu da eleştirmeden geçemeyeceğim.
Bu arada, bu Alman Evi'nin, bu yapılan yeni restorasyonlarla ilgili alınan kararları ve atılan adımları da doğru bulduğumu, onunla ilgili de teşekkür ettiğimi belirterek teşekkür ediyorum Sayın Başkan.