KOMİSYON KONUŞMASI

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Efendim, ben sorumu Sayıştayda sormuştum, tekrar sadece "1960" deyip cevap verdi, detayını bilmiyor herhâlde, öyle anlaşılıyor. 1960'ta Orman Bakanlığına bu verilirken tapuda şerh var mıydı? Kullanım amacı neydi? Neden verildi? Bu şerhin olup olmadığını özellikle belirtmek istiyorum çünkü bundan önceki devirlerde ve satışlarda ve kiralamalarda özellikle şerh konusu var. Çünkü bu şerhler, okuduğumuzda, Sayıştay raporlarında da yazıyor, onu özellikle vurgulamak istiyorum. O zaman bir yasayı çiğnemiş oluyoruz, tapuda şerh olan bir yeri bir başkasına satamazsınız, çok önemli bir nokta söylemeye çalışıyorum. Mülkiyeti kullanmak amacıyla verilir çünkü bu devlet... Devletin belediyelerde verirken de vardır mesela, Atatürk Orman Çiftliği'nde de var, başka amaçlarda kullanılanlar, bira fabrikasına verilirken de bu şerh verilmiştir. Bunu özellikle sormak istiyorum, "1960'ta verilmiştir." demek yeterli değildir. Yani hepimiz de devlette çalışmış insanlarız, bunu atlamayalım, birbirimize de özellikle teknik anlamda...

BAŞKAN - Sayın Sarıbaş, o zaman o ilgili kanunla yapıldığı için kanunun gerekçesine bakmak lazım.

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Ya da Sayıştaydaki arkadaşların şunu ifade etmeleri, "Biz bilmiyoruz, araştıralım, cevap verelim." demeleri gerekirdi. 1960'ta verilmiştir, Orman Bakanlığı da buraya...

BAŞKAN - Kampüs yapmış, kullanıyorlardı, uzun bir süre de kullandılar zaten.

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Yani o gene ayrı bir sorun, geri alınıp alınmaması, Orman Bakanlığı oraya kampüs yapmış, villalar yapmış, lojmanlar yapmış; o da ayrı bir sorun.

BAŞKAN - Alamaz artık, kanun çıkması lazım.

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Sayın Başkan, bu konu çok önemli bir konudur. Demin de ifade ettiğim gibi, yasaları Atatürk Orman Çiftliği'nin o güzel arazileri, herkesin şehir içerisinde... Dolayısıyla yeşillikten kaynaklanan, dolayısıyla kentin kötü yönetiminden kaynaklanan, dolayısıyla artık çevrenin para ettiği bir dönem içerisinde herkesin gözü Atatürk Orman Çiftliği'ndedir. Bu anlamda, burada yaşayan her insanın ve Türkiye'yi kurmuş bir insanla birlikte, bu anlamda da herkesin gözü kulağı orada olan bir yeri, bilerek, etrafından dolaşarak iki şekilde delindiğini ifade ettim. Bunlardan bir tanesi de Başkanlığa verilen ve şimdi ak saray olarak kullanılan o yerin, burada da dolaylı yönden eski yasalarla birlikte dolaşılarak, unutularak verildiğine inanıyorum ben, bunu özellikle de vurguluyorum. Bu konu zaten sürekli var. İşte, burada gelen 1'inci maddede de gene Gazi Üniversitesinde aynı şeyi yaşadık, TEKEL özelleştirmesinde aynı şeyi yaşıyoruz, on beş yıllık verilecek, burada verilen Başbakanlık tahsisinde de aynı şeyleri yaşayacağız, bu bizim için, KİT Komisyonu açısından çok önemli. Yani bir şeye sadece biz kamu olarak bakarken aldanmayalım ve bunun özellikle yasal, hukuki çerçevesini doğru oturtmak gerektiğine inanıyorum.

Ben bir kez daha şunu ifade ediyorum: Gelin Atatürk Orman Çiftliği herkesin çiftliği olmasın. Gelin başka amaçlarla etrafından dolanarak, yaparak bunun hepimiz için, gelecek kuşaklara, özellikle Atatürk'ün mirası olan bu kuşaklara hem mirası olarak bakıp hem de Ankara'nın ve Türkiye'nin başkentindeki böyle bir yerin, arazinin korunması gerektiğine inanalım. Yaşama sevincini veren ve nefes almamızı sağlayan ve insanlara burada kentin tek rantını sağlayacak olan Atatürk Orman Çiftliği'dir. Eğer bu iki tane yeşil alan, ODTÜ ve Atatürk Orman Çiftliği Ankara'da yok olursa bu kentte zaten yaşamanın amacı kalmaz ve bu anlamda da herkesin gözü orada olmasın, daha bakir, daha güzel kentler, planlama da yapılabilir. Bu anlayış içerisinde çok dikkatli olmamız gerektiğini söylüyorum ama gelin dünyada, geçmişteki tüm kurucu liderlerin vasiyetleri ve ona saygı -bırakın malını- en azından saygı ve sevgi gelecek kuşaklara taşınmıştır. Bizler de bu saygıyı, bu sevgiyi onun malına rant olarak değil, orayı insanlara, gelecek kuşaklara bir anı, bir miras ve anılmak üzere bırakmalıyız. Oradaki her ağacın Atatürk'ün bir anısı olduğunu, onu yaşattığını ve bu anıları gelecek kuşaklara, az önce Bakanımızın ve bizlerin anlattığı gibi hep anlatabilir hâle getirelim. Gelin bu anlayışla yaklaşalım, gelin bu anlamda da farklı fikirler ve farklı bir anlayış içerisinde olmayalım çünkü liderler kolay yetişmiyor. Ülkede liderlerin görüşleriyle birlikte yaşaması gereken konuları hep gelecek toplumlara aktarmalıyız diye düşünüyorum. Onun için de Sayın Bakan, Sayın Genel Müdürümüz şunu ifade ediyorum: TEKEL fabrikası geri alınmalıdır; çok net, hep geliyor önümüze, bu tapu size aittir. Yine, burada Ankara Üniversitesi ve Sakarya İl Özel İdaresi tamamen sizin hakkınızdır, bunun takipçisi siz olmalısınız, bu yasal olarak verilmemiştir. Gazi Üniversitesine şu anda Mimarlar Odası dava açmıştır, sizin adınıza açmışlar, aslında siz açmalısınız ve Mimarlar Odası orada bunun usulsüz olarak Türkiye'deki Gazi Üniversitesinin aldığı ve TOKİ'ye devrederek TOKİ'nin de başka rantlar için özel sektöre devrettiği ranta dönük yeri amacı dışında kullanıyor. Bunu görmemeniz mümkün değil, üç boyutlu olarak insanlara satıldı ve içinde oturuyorlar. Gelin AVM'ye satılan yerler dâhil, bu davaları açın, açmanız gerektiğine inanıyorum, Sayıştay raporlarını bu konuda destekliyorum.

Teşekkür ederim.