KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar, Sayın Genel Müdür; öncelikle toplantı için teşekkür ediyorum.

Efendim, Sayın Genel Müdür konuşmasında dedi ki: "Türk tarımının dünya tarımına entegre olması ve rekabet gücünü artırarak tarımsal ürün endüstrimizde küresel markalarla rekabet edebilecek firma ve markalarımızın ortaya çıkabilmesi için lisanslı depoculuğun geliştirilmesi gerekmektedir." Yani, Toprak Mahsulleri Ofisine göre Türkiye'de tarımın gelişebilmesi, Türkiye'nin tekrar bize ilkokulda anlatılan kendi kendine yeten 7 ülkeden biri olabilmesinin tek yolu depoculuk. Bir defa, lisanslı depoculuk geliştirildiğinde tarımda biz dünya çapında nasıl lider konuma gelebileceğiz, bunun cevabını istiyorum.

Tarımda gelişmenin tek yolu depoculuksa "girdi maliyetleri" dediğimiz mazot fiyatlarındaki artışlar, gübre fiyatlarındaki -gerekse ekonomik krizden kaynaklı- artışlar, tohumculuktaki artışlar, sulama maliyetleri gibi maliyetlerin düşürülmesi bizim tarımımızı hiç mi geliştirmeyecek? Her şeyin başı depoculuk mudur, bunu gerçekten merak ediyorum.

Yine, Sayın Genel Müdürümüz kurumun 2018 yılında üreticilerden toplam 2,5 milyon ton ürün aldığını, bunun 2,4 milyon tonunun hububat olduğunu belirtmiştir. Burada, altını çizmek istediğim kelime "üreticilerimiz" kelimesidir. Ben, sahadan gelen bir insanım, 24 Haziran seçimleri çalışmasında ve sonrasında da özellikle Amasya'da Toprak Mahsulleri Ofisine defalarca uğradım. 1.050 lira diye fiyat belirttiniz ama üreticiler 900 liradan sattı. 1.050 liradan Toprak Mahsulleri Ofisine buğday satan bir üreticiye rastlamadım. O yüzden, Türkiye genelini istemiyorum -sizin işiniz de zorlaşmasın- bu 2,4 milyon ton hububattan mutlaka Amasya'da da Toprak Mahsulleri Ofisine ürün teslim eden kişi veya kişiler var. Amasya'dan kimler teslim etmiştir, o isim listesini, miktarlarıyla birlikte sizden talep ediyorum.

Yine, 2699 sayılı Umumi Mağazacılık Kanunu uyarınca Toprak Mahsulleri Ofisinin emanet alımı yapabileceği söyleniyor ve bunun da amacının kısıtlı imkânları olan üreticileri korumak olduğu belirtiliyor. Emanete alınan buğday var mıdır? Varsa yine ben sadece Amasya'yla sınırlı olmak üzere emanete alınan üreticilerin buğdaylarına dair listeyi de sizden talep ediyorum.

Bir şirketin ya da bir kuruluşun karar organı, yürütme organı yönetim kuruludur. Toprak Mahsulleri Ofisinin yönetim kurulu listesine baktığımızda, şu an denetlemekle görevli olduğumuz dönemle ilgili Sayıştay şöyle bir açıklama yapmış tespitle birlikte: "10/3/2017 tarih ve 2017/9 sayılı müşterek kararnameyle Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdür Yardımcılığı ve yönetim kurulu üyeliğine yapılan atama ile inceleme tarihi itibarıyla -Nisan 2017- Toprak Mahsulleri Ofisi Yönetim Kurulunda hâlen 2 üyelik boş olmasına rağmen, toplantı ve karar yeter sayısı sağlanmış ancak 23 Temmuz 2017 tarihinde yönetim kurulundaki ilgili bakanlık temsilcilerinden birinin görev süresi sona ermiş olup yerine atama yapılmadığından bu tarih itibarıyla yönetim kurulunda toplantı ve karar alma çoğunluğu sağlanamaz olmuştur. 16 Eylülde bu eksiklik tamamlanmıştır ancak hâlihazırda yönetim kurulu üyeliğinde 2 üyelik boştur." Bu, devam ediyor mu? Çünkü 2016 yılında yönetim kurulunun karar alma yeter sayısı olmamasına rağmen yani yönetim kurulu karar alamaz durumdayken Toprak Mahsulleri Ofisinden taşınmaz mal satışları yapılmış ve uzun süreli lisanslı depoculuk dediğimiz garantili depo kiralamaları yapılmıştır. Hâlihazırda da yönetim kurulunda bu eksiklik devam etmekte midir? Devam ediyorsa, yönetim kurulunda karar alamamanın hububatlarda, ürün ve mamullerde fiyat açıklama ve alımına herhangi bir etkisi var mıdır? Bunların cevaplanmasını istiyorum.

Diğer bir husus, yine, Sayıştay raporunu incelediğinizde, Toprak Mahsulleri Ofisinin üçüncü şahıslara karşı, üçüncü şahısların da Toprak Mahsulleri Ofislerine karşı açtığı hem adet olarak hem de tutar olarak bayağı yüklü miktarda davaların olduğu görülüyor. 2015'ten devredenler var, 2016'da açılanlar, 2017'ye devredenler, muhtemelen 2017'den 2018'e, 2018'den 2019'a devredilecekler var. Buradaki dava konuları nedir, neden kaynaklıdır? Bunların cevaplanmasını istiyorum.

Sonuçlanan davalardan tahsil edilen para miktarı ne kadardır? Mesela, alacaklı olduğumuz, Toprak Mahsulleri Ofisi olarak alacaklı olduğumuz dosyalar var 2015 yılında sonuçlanmış, 2016'da sonuçlanmış ama 2017'ye, 2018'e, bugüne gelmişiz hâlen o alacakların tahsil edilemediği görülüyor. Bunların sebebi nedir? Bunların bir cevaplanmasını istiyorum.

Toprak Mahsulleri Ofisinin 1.767 adet lojmanının olduğu belirtilmiş. Bunların 287'sinde üçüncü şahısların oturduğu yani Toprak Mahsulleri Ofisiyle hiçbir ilgisi olmayan üçüncü şahısların oturduğu, 431 lojmanınsa boş olduğu ama mesela bu boş olanların ısınmadır, aidattır gibi genel giderlerinin Toprak Mahsulleri Ofisinden karşılandığı da aşikârdır. Üçüncü şahısların oturduğu lojmanlardan kira alınmakta mıdır? Yine, 431 adet boş lojmanla ilgili ne gibi işlemler yapılacaktır? Çünkü bunların bedelleri üreticiye doğrudan doğruya olmasa da dolaylı olarak yansıyor zarar göstererek. Esas amacı üreticiyi savunarak Türkiye'yi geliştirmek ve ileriye taşımak olan TMO'da üretici maalesef ikinci plana bu şekilde atılmış oluyor.

BAŞKAN - Sayın Tuncer, toparlayalım, diğer kurumun da toplantı saati 12.30 olduğu için...

MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Biliyorum.

BAŞKAN - Söz almak isteyen diğer sayın milletvekillerimiz var, hızlı bir şekilde, seri bir şekilde lütfen.

MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Sayın Başkanım...

ATİLA SERTEL (İzmir) - Sıkıştırılmış KİT Komisyonu toplantısı.

MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Evet.

BAŞKAN - Yok, sıkıştırılmış değil.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Böyle olmaz.

BAŞKAN - Hayır, hayır, olmaz. Bakın, söz veriyoruz ama, söz veriyoruz.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Arkadaşlar konuşsun yani bütün söyleyeceklerini söylemek zorunda ama.

MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Şimdi, Sayın Başkanım, toplantı başında herhangi bir süre belirlenmedi.

BAŞKAN - Ama belirlemek istemiyoruz yani, onu da yapabiliriz, yapmak istemedik, herkes rahat rahat konuşsun dedik.

MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Sayın Başkanım, bugün Genel Kurul toplantısı yok. Ben bir haftadır bu kitapları okudum, çizdim.

BAŞKAN - Hayır, Genel Kurul toplantısı olmayabilir Sayın Vekilim ama diğer kuruma...

MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Dolayısıyla, zaman sınırımız yok.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Diğer kurum bekleyecek Sayın Başkanım.

MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Sayın Toprak Mahsulleri Ofisi yetkilileri de eğer burada bir gün bizi dinleme zahmetine katlanmayacaklarsa yapmayalım Sevgili Başkanım.

BAŞKAN - Tamam, dinleyecekler, peki.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Görevi yapamayız biz o zaman, denetleme görevi olmaz. Beş dakikada Beşiktaş olmaz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Olur, olur.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Olmaz beş dakikada Beşiktaş.

BAŞKAN - Olur Sayın Sertel.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Olmaz, olmaz, öyle şey olur mu?

MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Sayın Başkan, mali yapıya baktığımızda, TMO'nun yine paraya çevrilebilir değerler içinde en büyük payını stoklar oluşturuyor. Yani TMO'nun görünüşteki büyüklüğünü, kârını stoklar belli ediyor. Ancak Sayıştayın raporuna göre, bu stoklar kısa sürede paraya çevrilmiyor. Şimdi, kısa sürede bu stoklar paraya çevrilmiyorsa -stoklardan benim anladığım aldığınız ürün ve mamuller- bu stoklardaki ürün ve mamuller paraya çevrilmediğinde gelişen ve ilerleyen zaman içinde bozulmaya uğramıyor mu? Değer kaybı, hatta değersizlik durumuna gelmiyor mu? Ayrıca, sizin elinizde ekonomik değeri ya da verimsel değeri düşmüş olsa bile stok olduğu sürece bu durum sizin üreticiden tekrar mal alımınızı engellemiyor mu? Bunların bir cevaplanmasını istiyorum.

Yine, mali yapıyla ilgili diğer bir konu, 2016 yılında finansman ihtiyacı için bankalardan 1,6 milyar TL ve 230 milyon avro kredi çekildiği belirtiliyor. Hazineden de 791,2 milyon lira görev zararı alınmış. Ben şunu çok merak ediyorum: Avro üzerinden kredi niçin alındı? Yine, son geriye doğru on bir yıla baktığımızda TMO'nun 1,3 milyar dolar faiz ödediği görülüyor. Avroyla da kredi çekiliyor, bunlara da bir faiz ödeniyor; Türk parasıyla kredi çekiliyor, bunlara da bir faiz ödeniyor. Şimdi, TMO tamamen devlete ait, özel statüye sahip ama devlete ait bir kuruluş ve görev zararı devlet tarafından karşılanıyor. Görev zararını devletten talep etmek varken ve bunu almak varken niçin kredi çekerek faiz ödüyoruz? O 1,3 milyar dolar ve çekilen diğer avro kredi ve TL kredi faizleri üreticiye yansıtılsaydı Türk tarımı şu an dışa bağımlı hâle gelir miydi? Tekrar biz kendimize yeten 7 ülkeden 1'i olmaz mıydık? Bunları merak ediyorum.

Isınma problemleri var. Sayın Başkanımız şey dedi... Buğdayla ilgili bütün herkes bahsetti ama ben de kısaca bahsettim, onları da geçiyorum. Sadece şunu sormak istiyorum: Ekonomik krizden sonra un fiyatlarında müthiş bir artış oldu. Yani çuvalı 82 liradan, 50 kiloluk un 82 liradan 105 liraya, 108 liraya çıktı ve TMO'nun görevlerinden biri de bildiğim kadarıyla gerekirse un fabrikası dahi kurmak. Bu un fiyatlarının yükselmesine TMO müdahale etti mi, sessiz mi kaldı? Niye yükseldi bu un fiyatları? Ekmeğimiz hâlen 1 lirayken un fiyatlarındaki o yüzde 30, yüzde 40'a yakın artış niçin oldu, TMO burada niçin sessiz kaldı diyorum.

Başkanım, vaktinizi aldım, başınızı ağrıttım, özür diliyorum.

Saygılar sunuyorum.