KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, değerli üyeler, Sayın Oktay; hepinize saygılar sunarım.

Efendim, önce ben Cumhurbaşkanlığı bütçesiyle ilgili bir konuyu vurgulamak istiyorum. Arada Sayın Oktay'a da bahsettim.

Şimdi, bu metinlerde şöyle geçiyor: "Cumhurbaşkanı belirler." "Cumhurbaşkanı yönetir." "Cumhurbaşkanı yürütür." Esasen buradaki "Cumhurbaşkanı" kavramı yürütmenin başını ifade ediyor ama siz yalın metinde bunu böyle "Cumhurbaşkanı" "Cumhurbaşkanı" dediğiniz zaman hakikaten "tek adam" "tek adam" denilen iddiayı da kuvvetlendirmiş oluyorsunuz. Lütfen bu metinlerde bununla ilgili düzeltme yapın. Hatta, AK PARTİ'li arkadaşlara bile bunu söylediğimiz zaman onlar da böyle anlıyor ve onlar da Sayın Cumhurbaşkanının yanlış bir şey yapmayacağından, ona güvenmek gerektiğinden bahsediyorlar. Bu önemli yani. Bu niçin önemli? Bütçeyi konuşuyoruz, kamusal metinleri konuşuyoruz, devleti konuşuyoruz; o anlamda yerini bulmalı.

İkincisi, gerçekten bu CİMER çok başarılı bir şey yani arayanların yüzde 87'sine dönmek çok başarılı bir şey. Tebrik ederim yani bu CİMER konusunda bu süreci.

Şimdi, bütçeye geldiğimizde, bu yüzde 300'lük artışın bir dökümü var ama bunun temel mantığını bir cümleyle anlatırsanız çok seviniriz. Yani nedir bu yüzde 300'lük artış? Aşağı yukarı 800 milyondan 2,8 milyara doğru yükselmenin temel mantığı bu yeni sistem midir? Bundan dolayı büyüme midir? Yoksa yeni bir alım mı vardır? Lütfen, bunu temel olarak açıklarsanız çok sevinirim.

Sonra, bütçe sunumunuzda bu 2023 hedeflerinden bahsediyorsunuz, orta vadeli plan, kalkınma planları, 11'inci Kalkınma Planı'ndan bahsediyorsunuz. Bence bu kavramları da artık konuşmalardan kaldırmak lazım. Neden biliyor musunuz? Yani 2023 planları artık hayal oldu yani bunlar hayal olalı da çok oldu. Yani 25 bin dolarlık fert başına millî gelirle dünyanın 10'uncu büyük ülkesi... Bunlar mümkünse artık metinlerde yer almasın, bunlar bizim toplam kalitemizi düşüren hususlar ve bunlar devamlı var. Dün Sayın Albayrak'ın metninde de vardı. Mesela orta vadeli planları burada yazıyor ama baktınız mı bilmiyorum. Bu orta vadeli planların hiçbir tanesinin son beş yılda TÜFE ve işsizlik tahminleri doğru çıkmadı. Mesela Merkez Bankasının son beş yıldır bütün enflasyon tahminleri yüzde 5. İşte bugün açıkladı, yüzde 25.

Başka bir şeyi daha vurgulamak istiyorum. Bütçeyi koordine eden makam olarak söylüyorum, dün saat yedi civarında Sayın Bakan 2018 enflasyonunu yüzde 20 olarak tahmin etti, bugün saat on birde Merkez Bankası yüzde 25 olarak söyledi. Yani bir koordinasyonsuzluk olduğu çok kesin. Bunu neden özellikle önemsiyoruz? Bakın, dün de söyledim, üniversiteler, şirketler, şahıslar, yabancı firmalar kendi programlarıyla ilgili bunları önemsiyor, bunlara göre kendilerine bir yol haritası çiziyorlar. Devletin verdiği bilgiler doğru olmalı çünkü nihayetinde devlet aşınıyor. Mesela, dün Sayın Paylan galiba söyledi, resesyon, stagflasyon... Dün de söyledim ben, dedim ki: Artık TÜİK varken resesyon, stagflasyon olmaz çünkü TÜİK bu rakamları buralara erdirmez. Bu ülkenin istatistik geçmişi de çok değerlidir aynı maliye geçmişi gibi, bunları aşındırmamak lazım. Dolayısıyla bu metinde 2023 hedefli 11'inci Kalkınma Planı, bakın bakalım ona... Her bir kalkınma planına baktığımızda, her biri bizi Amerika yapıyor. Çok hayalî, bu bütün gelişmekte olan ülkelerde böyle. Ha hayallerle konuşuyoruz ama gerçeklerle de yüzleşiyoruz ve moralimiz bozuluyor.

Bu koordinasyon yetersizliğinden sonra, özellikle Cumhurbaşkanlığıyla ilgili burayı geçmeden birkaç ricam var.

Birincisi, Katar'dan alınan uçakla ilgili lütfen resmî bir açıklama yapın, deyin ki "Bu bize hibedir burada." veya "Şu şekildedir..." Bunu önemsiyoruz yani kamuoyu açısından.

Bir de başka bir şey daha vurgulamak istiyorum. Burada Varlık Fonu'nun Genel Müdürü de var. Geçen gün kamuoyuna açıklandığı için söylüyorum. 1 Şubat 2017 tarihli bir belgesi var Varlık Fonu'nun, denetim firmasına "Bu bilgileri McKinsey'le paylaşın." diyor 1 Şubat 2017'de. Bu bizde, hepimizde var. Bu, kamuoyuyla paylaşıldı. Biz bunu Sayın Yılmaz'la Genel Kurulda konuşalım mı konuşmayalım mı tartıştık fakat gizli olduğu için bunun etik olmayacağını düşündük ve burada konuşmadık.

BAŞKAN - Yok, Sayın Paylan paylaştı bütün kamuoyuyla zaten.

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Olabilir. Herkesin kendi kıyameti var, bizim de kendimize göre bir kıyametimiz var. Biz bunu etik bulmadık ama burada bir açıklama yapın lütfen. Yani bu McKinsey 1 Şubat 2017'den itibaren var mı? Çünkü bunlar çok önemli şeyler, kamuoyuna mal olmuş şeyler. Doğru bilgi edinmek hakkımız özellikle.

İletişim Başkanlığının bütçesinde bir şey var. Bu dinlenme, kültür ve din hizmetleri bütçenin yüzde 87'sine tekabül ediyor yani 344,5 milyonluk bütçenin 301 milyonu bu hizmetlerle ilgili. Bu nedir? Yani bununla ilgili İletişim Başkanı bir açıklama yaparsa çok seviniriz.

Millî İstihbarat Teşkilatında da bir şey dikkatimizi çekti arkadaşlarımla, Sayın Naci Cinisli'yle. 2018'de 2 milyar 335 milyon olan bütçe 2019'da yüzde 7 azalmış. Şimdi, 25'lik enflasyonu da düşünürsek Millî İstihbarat bütçemiz yüzde 32 azalmış. Bunun sebebi nedir? Yani burada bu seneye mahsus bir şey mi oldu? Yani böyle bir satın alma mı oldu da acaba ondan dolayı mı azaldı? Hani yoksa biz güçlü bir istihbaratımızın olmasını her zaman doğru bulmuş bir ülkeyiz. Bu düşüşün nedenini soruyorum.

Sayın Oktay, bir de burada söyleniyor "Sanayide yüzde 62'ye çıktı." Falan ama şimdi bunu Sayın Binali Yıldırım'ın açıklamalarıyla üst üste koyduğumuzda çelişiyor. Sayın Binali Yıldırım bu ATAK helikopterleri ve Altay tanklarıyla ilgili Almanya'yla iş birliği için dedi ki: "Zaten önemli kısımlarını Almanya yapıyor. Biz öyle çok katma değerli bir kısmını yapmıyoruz. Dolayısıyla Almanya'yla iş birliği yapabiliriz." Bu savunma sanayisindeki yüzde 60'a çıkmış pay nedir? Yani gerçekten bu konuda bir açıklama yaparsak çok sevinirim.

Şimdi, Diyanet İşleriyle ilgili de bakın değerli arkadaşlar, Sayın Garo Paylan'ın dediğini dikkate alın; Müslümanca bir şey söyledi ve dedi ki: "Benim vergimden camilere pay gitmesin." Çok doğru bir şey. Ya bu vergilerle bütün ibadethaneleri finanse edelim ya da her kesim kendi ibadethanesini finanse etsin. Allah'ın emri de evrensel mesaj da budur. Buna her şeyden önce bizim dikkat etmemiz lazım.

İkincisi: Diyanet İşlerinde gerçekten aşağı yukarı yüzde 35'lik bir bütçe artışı var. 2018 bütçe ödeneği burada verilmemiş. 2017'de 7 milyar 246 milyon, 2018'de çok değil 500 milyon artmış fakat şimdi, 10,4 milyar liralık bir artış var. Nedir Diyanetteki yüzde 35'lik artışın sebebi?

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Dışişleri Bakanlığının görevlerini yapıyor.

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Ayrı bir şey. Yani bu böyleyse, bir görev bölüşümü varsa, mesela istihbarattaki ayrılma buraya mı verildi? Yani ironi için söylüyorum. Bunun temel nedeni nedir? Dolayısıyla bunu görmek lazım.

Burada bir şey söyleyeyim ben de. Sayın Bekaroğlu'nun dediği kadar ben bilmiyorum ama kesin olan bir şey var arkadaşlar; ahlak üretmeyen bir dindarlığın sahibiyiz, bugün gerçek bu, maalesef bu. Bakın, teravih namazları normal yassı namazları kadar dolmuyor. Bunun bir sebebi olmalı ve bir sebebi var. Biz Yesevi meşrep bir din anlayışının sahibiyiz. Biz Kahire öğretisinin sahibi değiliz. Kahire öğretisinin merkezlerinde -Şam'dır, Bağdat'tır, Kahire'dir- İslam medeniyeti dediğimiz medeniyetin uzun dönemli bir izi yok. Bu, bir öğreti. Sayın Şener söyledi, bakın, Abbasiler Şam'a gelip Emevileri yıktığında, Ömer Bin Abdülaziz hariç ne kadar Emevi halifesi varsa mezardan çıkarıp yakmışlar.

BAŞKAN - Sayın Tatlıoğlu, toparlayın lütfen.

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Biz bu meşrep dindar değiliz ve olmadık. Biz bir medeniyetin sahibiyiz, Karahanlılarla, Selçuklularla, Osmanlı'yla ve Endülüs'le. Bu medeniyet insan merkezli bir dindir, bu medeniyet saltanat merkezli bir din değildir. Saltanat merkezli dinin sürdüğü coğrafya hâlâ fitne ve fesat kaynıyor. Bunun merkezi yine Bağdat'tır, Şam'dır, Kahire'dir.

Şimdi, buradan, Diyanetle ilgili bir şey daha söylemek istiyorum. Lütfen bu camilere bir estetik getirelim. Yani sıradan bir memur, işçi emeklisi cami derneği başkanı oluyor ve caminin mimarisine karar veriyor. 5 cami parasıyla bu fakir fukara halk 1 cami yapıyor.

Bir de artık yani utanıyor insan, bu cuma harçlarını keselim, her cuma para. Cuma harcı bu. Biz kendi camilerimizi finanse edecek... Diyanetin de parası var, devletin de parası var. Bağışlayacak olan da buna bağışlasın. Her cuma, cuma harcı ya bu. Lütfen ya, bir tertemiz cami olalım, tertemiz Müslümanlar, tertemiz insanlar olalım. Türk devletine, Türk milletine bu yakışıyor diye düşünüyorum.

Saygılar sunarım.