| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 03 .11.2014 |
MÜSLİM SARI (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii, vakit bir hayli ilerledi. Şimdi, öncelikle şunu söylemek isterim: Biz burada iki iş yapıyoruz bugün ve bu iki iş, önem derecesi olarak birbirinden farklı değil. Birincisi, 2015 yılı bütçesine ilişkin bir değerlendirme yapıyoruz, ikincisi de 2013'ün kesin hesaplarını görüşüyoruz. Dolayısıyla, ilk kısma ne kadar önem verdiysek, değer verdiysek ikinci kısım da en az bu kadar önemli ve değeri hak ediyor. Yani "Bir oturum daha yapalım, yapmayalım, yok beş dakika söz verdim, üç dakika söz verdim. Yok yapmıştık da, işte söylemiştik de olmadı." biçiminde bir değerlendirmeyi ben doğru bulmuyorum.
BAŞKAN - Ben sabahki oturumda olmadığım için nasıl anlaştınız bilemedim.
MÜSLİM SARI (İstanbul) - Hayır, öyle anlaştık ama geçen sefer de böyle oldu, önceki seferler de böyle oldu sanki Sayıştay raporları önemli değilmiş gibi, kesin hesap önemli değilmiş gibi.
Şimdi ben merak ediyorum, mesela burada bir oturum daha açtık ve Sayıştay raporları üzerinde konuşuyoruz. Belki iktidar partisine mensup arkadaşlarım tek bir söz bile etmeyecekler bu konuda. Ben merak ediyorum, onların Sayıştay raporlarına ilişkin bir tek sözleri, bir tek cümleleri yok mu, bir tek görüşleri yok mu? Yani, biz bütçe hakkı çerçevesinde bu meseleyi değerlendiriyoruz ve Parlamentonun en önemli işini yerine getiriyoruz. Yani, 1215 Magna Carta'dan tutun, 1648 Etajenero'ya kadar dünyadaki bütün anayasal gelişmeler bütçe ve vergi hakkı ve bütçe hakkı üzerine kurulur. Bu hak Parlamentoya verilmiştir ve Parlamentoda denetlenir yani Hükûmete verilen yetkinin gereği gibi kullanılıp kullanılmadığı Sayıştay aracılığıyla denetlenir. Dolayısıyla, bu yaptığımız iş aslında bizim yaptığımız en önemli iş. Yani, bunu önemsizmiş gibi göstermek, önemsizmiş gibi davranmak "Üzerinde az konuşalım, vakit çok ilerledi, arkadaşlar da çok yoruldu, bunu bırakalım, işte soru-cevap kısmında değerlendirip değerlendirmeyelim." biçiminde bir anlayış ve bakış açısı var ve ben bunu çok yadırgadığımı belirtmek istiyorum. Bakın, iki dakikam geçti bile sırf bunu söylerken. Yani, buna lütfen önem verelim. En başta Komisyon Başkanının görevidir bu. Yani, bu Komisyonda Divanı teşkil eden arkadaşlarımızın görevidir ve biz Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerinin görevidir diye düşünüyorum.
Şimdi, ben iki sayfaya yakın not aldım ve bunların hepsini tartışmak istiyorum mesela. Burada çok önemli iddialar var ve ben bu iddiaları gündeme getirmek istiyorum ve cevaplarını bulmak istiyorum bir Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi olarak ama oraya geçmeden önce şunu söylemek isterim: Geçen sene biz buna ilişkin değerlendirmeler yaparken çok ciddi rapor tartışmaları yaşandı burada. Orada hep şu söylendi: "Bu dile getirdiğiniz meselelerin bir kısmı yargıya intikal etti, yargıyla ilgili meseleler." dendi ve üstü örtüldü. Şimdi ben soruyorum: Geçen sefer bu şekilde açtığımız ve tartıştığımız ve yargıya intikal eden bu durumlar ne oldu, yargı ne karar verdi bunlarla ilgili?
Sayın Başkan, dinliyor musunuz? Size soruyorum bu soruları.
Şimdi, geçen sefer yargıya intikal eden bu konularla ilgili yargının verdiği kararlar ne? Ben Plan ve Bütçe Komisyonu olarak bilmek istiyorum. Yani, Sayıştay raporlarında "Bunlar yargıya intikal eden konulardır, yargıya intikal eden konuları burada tartışmayalım, yargı buna karar versin." dediğiniz bir sürü konu oldu geçen sefer. Şimdi bunların sonuçları ne? Bununla ilgili bir yargı kararı var mı, bununla ilgili verilmiş bir hüküm var mı, verilen hükümler varsa nedir? Bunları lütfen bir açıklayın.
Şimdi, ikincisi: Burada çok fazla ayrıntıya girmeden dört tane temel raporla ilgili, notlarla ilgili bazı sorular da sorarak düşüncelerimi açıklamak istiyorum. Şimdi, bunlardan birincisi genel uygunluk bildirimi. Genel uygunluk bildirimine ilişkin -sayın milletvekili arkadaşlarımın da söylediği gibi- üç tane temel problem var. Bu üç tane temel problem bundan önce de vardı ve ben görüyorum ki bundan sonra da olacak. Çünkü, biz ne söylersek söyleyelim, bu konuda bir önlem alınmıyor ya da Hükûmette bu konuda bir farkındalık oluşmamış ki bütün eleştirilere rağmen, Sayıştayın söylemelerine rağmen ve muhalefetin dile getirmiş olmasına rağmen bu konuda bir pozisyon değişikliği ortaya çıkmıyor. Mesela, bunlardan birisi yedek ödenek meselesi. Yani, yedek ödeneklerle ilgili konulmuş yüzde 2'lik sınır. Çok açık bir hukuki düzenleme olduğu hâlde bu hukuki düzenlemenin yerine getirilmemiş olması ve neredeyse bunun 4 katı kadar bir yedek ödenek harcamasının yapılmış olması. Yani, burada Sayıştay raporlarında söylenen şeyi söylüyorum size: "Genel bütçeli idarelerin yedek ödenek miktarına getirilen yüzde 2'lik sınırlamanın..." diyor, işte açıklıyor "...yüzde 8,77'ye tekabül edecek şekilde kullanıldığı..." Burada bir hukuki sınır varsa bu hukuki sınıra niye uymuyoruz? Eğer uymayacaksak bu hukuki sınırı değiştirelim. Biz sürekli olarak bunları burada söylüyorsak ve sizde bir farkındalık meydana gelmiyorsa, o zaman ya Sayıştayın verdiği açıklamalar, görüşler doğru değil ya da biz muhalefet olarak işlevsiziz yani biz önemsenmiyoruz o zaman, bizim burada söylediklerimizin bir kıymetiharbiyesi yok. Ben buradan bunu anlıyorum.
İkinci mesele ödenek üstü giderler meselesi. Şimdi, Sayıştay bunu yine açık bir şekilde belirtmiş ve diyor ki: "Yüzde 99,5'i Millî Eğitim Bakanlığı tarafından kullanılmak üzere yaklaşık 9,3 milyar liralık bir ödenek üstü gider var." Şimdi, biz bütçede bir ödenek veriyoruz, Bütçe Kanunu'yla veriyoruz ve hangi kaleme ne kadar ödenek verdiğimiz belli. Bizim vermemiş olduğumuz bir yetkiyi Maliye Bakanı neye dayanarak kullanıyor? Açıkça mevzuata aykırı bir işlem söz konusu burada.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Bütçe Kanunu...
MÜSLİM SARI (İstanbul) - Evet, biz Bütçe Kanunu'yla size bir yetki veriyoruz, diyoruz ki: "Şu kadar kalemlerden bu kadar harcama yapacaksınız." Bakın, ne diyor Sayıştayın söylediği ödenek üstü giderlerle ilgili? Millî Eğitim Bakanlığını örnek vererek 9,200... Neyse, çok ayrıntıya girmeyeyim. "Tamamlayıcı ödenek verilip verilmemesi hususu Türkiye Büyük Millet Meclisi takdirindedir, bununla ilgili verilmiş bir yetki yoktur." diyor. Verilmemiş bir yetkinin kullanılması söz konusu. Bunu niye yapıyorsunuz, buna niye gerek duyuyorsunuz?
Şimdi diğer raporlara geçiyorum, dış denetim genel değerlendirme raporu. Şimdi, arkadaşların bir kısmı değindiler, ben de çok tekrara girmeyeceğim, vaktinizi çok almayacağım ama bazı noktaların altını çizmek istiyorum. Mesela, taşınmazlara ilişkin tespitler yani çok açık bazı tespitler var. Diyor ki: "Taşınmaz kiralamalarında mevzuata aykırı işlemlerle karşılaşılmıştır." Mesela, diyor ki: "3194 sayılı İmar Kanunu'na göre park ve yeşil alan olarak kullanılması amacıyla belediyeler lehine bedelsiz terk edilen hazine taşınmazlarından bazılarının terk amacına aykırı olarak ticari amaçlarla kullanıldığı, bu durumun tespiti hâlinde ise herhangi bir yaptırımın uygulanmadığı tespit edilmiştir." Şimdi, bununla ilgili bir işlem yapacak mısınız? Biz bir sonraki şeyde bunu soruyoruz, yaptınız mı, yaptıysanız hangi sonuçlar alındı?
Yine, Kıyı Kanunu'na ilişkin şeyler var. Dediğim gibi, arkadaşlar söyledikleri için bunlara girmek istemiyorum. TMSF'nin sosyal güvenlik harcamalarına ilişkin çok ciddi hukuka aykırılıklar var. Döner sermaye işletmeleriyle ilgili söylenen şeyler yine çok yüksek yani diyor ki: "Döner sermaye işletmelerinin yapısı 5018 sayılı Kanun'da belirtilen temel ilkeler ve bütçe esaslarıyla uyumlu değildir. Mevzuatta yapılan değişiklik sonrası döner sermaye işletmelerinin yeniden yapılandırılmasına ilişkin işlemlerin 2010 yılı sonuna kadar tamamlanması gerekmesine rağmen, döner sermaye işletmeleri yeni kamu mali yönetim sistemine uyarlanacak yasal düzenlemeler henüz yapılmamıştır." Niye yapılmadı? Yani, 2010 yılına kadar yapılmış olmasına rağmen ve 5018 sayılı Kanun'a tamamen uyumlu hâle getirilmiş olmasına rağmen bu niye getirilmedi mesela, bunu soruyorum, bunun cevabını istiyorum.
Mesela, bir başka şey üniversitelere ilişkin yani üniversitelerde tezsiz yüksek lisanslara ilişkin gelirlerin bilimsel alanlara aktarılmadığından tutun da -mesela şu çok ilginç- üniversitelerin ayrı tüzel kişiliği bulunmayan muhtelif birimler adına bankalarda hesap açıldığı ve bu hesapların üniversitelerin mali tablolarında yer almadığı ve bu hesaplarda muhasebe yetkilisi dışındaki kişiler tarafından işlem yapıldığı tespit edilmiştir. Çok ağır bir usulsüzlük bu. Bu ne oldu, bununla ilgili nasıl bir çalışma var, bu ne demek, bunlarla ilgili bilgiler istiyorum.
Sosyal tesislerle ilgili çok ayrıntılı şeyler var, onlara girmeyeceğim.
Mahallî idarelerle ilgili, mesela çok enteresan olduğu için, geçen raporda da bu vardı, bu raporda da bu aynen var. Geçen raporda söylenenlerin akıbeti ne oldu bu anlamda, bilmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MÜSLİM SARI (İstanbul) - Mesela, diyor ki: "Belediyeler tarafından otopark bedellerinin tahakkuk ve tahsil ettirilmediği, tahsil edilen tutarların muhasebe kayıtlarında gösterilmediği, tahsil edilen otopark bedellerinin Otopark Yönetmeliğine aykırı olarak kullanıldığı tespit edilmiştir." Şimdi, geçen seneki raporda da bu vardı, otopark bedelleri. Bu otopark bedelleri nereye gidiyor, bununla ilgili bir takibat var mı, bununla ilgili bir hukuki işlem yapıldı mı? Geçen seneden bu seneye hiçbir şey değişmemiş görünüyor. Geçen seneden bu seneye bir hukuki yaptırım söz konusu olmuş mu? Mesela, madenlerle ilgili enteresan bir şey var, çok güncel olduğu için onu da paylaşmak istiyorum. Maden işletmeciliği yapan firmalardan tahsil edilen devlet hakkı kapsamındaki İl Özel İdaresi payının il özel idareleri tarafından takibinin yapılmadığından bahsediyor. Takibi yapılmamış ve tahsilinde de sorunlar yaşandığından bahsediliyor. Mesela bu nedir, hangi madenlerdir? Soma'da ya da Ermenek'te kazaya, iş cinayetleriyle karşılaştırılan madenlerin sahiplerinin de bu devlet hakkıyla ilgili bir takibatı var mı üzerine yatılan, örtülen? Bunları bilmek istiyorum, öğrenmek istiyorum.
Şimdi Mali İstatistik Değerlendirme Raporu'na gelince: Mali İstatistik Değerlendirme Raporu'nda mesela tartışmak istediğim ve açıklanmasını istediğim birkaç tane önemli husus var. Mesela onlardan biri yerel yönetimlerle SGK alacağı arasındaki ilişki açısından. Diyor ki: "Örneklem yöntemiyle seçilen 16 büyükşehir belediyesi ve 13 adet il özel idaresi üzerinde yapılan incelemede, SGK'nın ilgili yerel yönetimlere ilişkin prim alacakları ile ilgili kurumların SGK'ya olan borçların karşılaştırılmasında söz konusu tutarların eşit olmadığı anlaşılmıştır." Yani ne kadar bir fark var? Bu fark nereden kaynaklanıyor? Zaten eşit olması gerekmiyor mu? Yani bir tarafın alacağı diğer tarafın borcuyla...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MÜSLİM SARI (İstanbul) - Alacak ve borcun birbirini tutmuş olması gerekmez mi? Hangi belediyelerde problem var? Hangi belediyelerin hangi SGK alacaklarında problem var?
Mesela yine enteresan bir şey, kamu hastaneleriyle ilgili. "Kamu hastaneleri döner sermaye işletmeleri 2013 yılı denetim raporunda sağlık tesislerine verilen hizmetlerden doğan alacakların takip, tahsil ve muhasebeleştirilmesine ilişkin uygulama hataları sonucunda verilen hizmetlerin karşılığı olan tutarların döner sermaye işletmelerinin mali tablolarında yer almadığı tespit edilmiştir." diyor. Tahsil edilen bunlar döner sermayeli işletmelerin tablolarında yer almıyorsa nerede? Bunların miktarı ne kadar? Bunlarla ilgili bir hukuki işlem var mı?
Şimdi gelen faaliyet raporuna gelince: Bu özellikle Sayın Maliye Bakanlığıyla ilgili. Burada özellikle "Personel giderleri, personel giderlerinde SGK primleriyle ilgili olan miktar, mal ve hizmet alımları kalemleri, bu kalemlerdeki sapmaların nedenleri açıklanamamıştır." diyor. Şimdi biz de soruyoruz: Bu kalemlerdeki sapmaların nedenleri ne? Bunlarla ilgili bize bilgi verilmesini istiyoruz.
Önemli bir şey, son bir konu. Yani çok dikkatimi çektiği için ve anlamadığım için soracağım. O da görev ödeneği. Şimdi, Sayıştay diyor ki: "2013 yılında görev giderleri başlangıç ödeneği 752 milyon olmasına rağmen 1,9 milyar olarak gerçekleşmiş." 2012 yılındaki başlangıç ödeneği de 707 milyonmuş. O yıl sonunda da 1,8 milyar, yani 3 katı olarak gerçekleşmiş. Bu sapmanın nedeni ne? Görev ödeneği nedir? Niçin 3 katı kadar sapıyor? Daha burada çok ayrıntı var ama çok fazla vakit de almak istemiyorum...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MÜSLİM SARI (İstanbul) - Ama bu sorularıma doğrusu açıklayıcı cevap alabilirsem memnun olurum.
Saygılar sunarım.