KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Sayın Başkanım, çok Değerli Sayın Bakanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım, Millî Savunma Bakanlığımızın çok değerli bürokratları ve değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Millî Savunma Bakanlığımızın bütçesinin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Tabii, bizden önceki hatipler bazı konulara değindi. Ben onlara kısaca değinmek istiyorum.

Şimdi, sanki Suriye politikasında ve Suriye'deki savaşı Türkiye çıkarmış gibi bir algı yaratmak istiyorlar. Bu tamamen yanlış olan bir şeydir. Sanki Arap Baharı'nı Türkiye planladı, programladı ve Suriye'yi Türkiye karıştırdı gibi bir algı var. Arap Baharı dünya devletlerinin ortaya çıkardığı tamamen bir projedir. Bugün Suriye'de, geçmiş dönemde Türkiye hangi politikayı izlerse izlesin sonuç değişmeyecekti ve o günkü dönemde Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu Beşar Esad'a kaç kere bu yoldan dönmesini söylediği hâlde gerekli adımları atmamıştır.

Diğer taraftan, Suriye sadece Suriyelilerin veya Beşar Esad'ın yürüttüğü bir politika değildir. Dünya devletlerinin o coğrafyada hâkim olmak için çalıştıkları bir coğrafyadır. Biz bugün Suriye'ye muhalefetin dediğine göre tamamen Suriye'den uzak durursak orada hâkim olacak devletler İran'dır, Rusya'dır ve Amerika'dır. O bölgede bizim etkimiz olmayacaktır ve ilerideki yıllarda, bizim için çok önemli güvenlik politikaları oluşturacağı için Türkiye tüm bu engellemelere, olumsuz şartlara rağmen tüm riskleri göze alarak Fırat operasyonu ve Zeytin Dalı operasyonlarını başarıyla tamamlamıştır. Ben Türk ordumuzu gerçekten de tebrik ediyorum, Allah onlardan razı olsun. Zeytin Dalı Operasyonu'ndaki haklılığımızı milletimiz o kadar beğendi, o kadar özümsedi ki her Türk evladına sorsanız "Ben Zeytin Dalı Operasyonu'na gidip orada savaşmak isterim." dedi. Bu, şunu gösteriyor: Gerçekten de Türk ordusu hem haklı hem de gittiği yerlere barış getiriyor, özgürlük getiriyor. Aynı zamanda da sosyal hizmetler sunmaktadır.

Diğer taraftan, hükûmetlerimiz döneminde, sadece güvenlikçi politikalar uygulanıyormuş gibi bir algı yaratılmaya çalışıldı. Oysa AK PARTİ hükûmetlerimizin ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın insanlığa, insanlara bakışı bellidir. "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." düsturuyla hareket ederek tüm insanlara eşit mesafede, tüm hakları verme konusunda gerekeni yapmıştır.

Ülkemizde, milletimizin çoğu istememesine rağmen, çok büyük siyasi riskler barındırmasına rağmen bu ülkede çözüm sürecini Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan hayata koymuştur. Bugün bu çözüm sürecinin başarısız olmasındaki neden bizim Hükûmetimiz değil, sadece burada üzerine vazife düşen birtakım siyasi partilerin gereğini yerine getirmemesidir. Eğer hükûmetlerimiz döneminde Kürtçe isimlerin verilmesi, Kürtçe dilde özel eğitim verilmesi, televizyonlar kurulması gibi birtakım hakların bu hükûmetler döneminde verildiğini asla unutmamak lazım. Eğer çözüm sürecinde ve çözüm süreci sonrası hendek olaylarında Halkların Demokratik Partisi halkın yanında, demokrasinin yanında ve Türkiye'nin yanında dursaydı ve birtakım çevrelerin yanında durmasaydı bugün hem çözüm süreci hedefine ulaşmış olacaktı hem de aynı zamanda HDP Türkiye partisi olacaktı.

Diğer taraftan, tüm bunlara rağmen bir de şunu söylemektedirler: "Bizim genel başkanımız niye hapiste?" O zaman şunu da sormanız lazımdı: Siz 6-7 Ekim olaylarında 50 kişi canını kaybederken, şehit olurken "Bunun hesabını kim verecek?" diye hiçbir zaman sormadınız. O insanlara gidip bir "Başınız sağ olsun." demediniz. Diğer taraftan, şimdi diyorsunuz ki: "Sayın Cumhurbaşkanımız bizi niye cumhuriyet resepsiyonuna davet etmedi?" Çünkü Cumhurbaşkanımız size gerektiği değeri fazlasıyla verdi ve size "Türkiye partisi olun." dedi ama siz bunu değerlendiremediniz ve bunu hem bütün halkımız da görmektedir ve şahit olmaktadır.

Diğer taraftan, Türkiye Cumhuriyeti'nin ordusu gerçekten de son yıllarda hem modernizasyon anlamında hem de mütekabiliyet ve hareket anlamında çok ileri safhaya gelmiştir. Biz şunları düşünüyoruz: Eğer bir ülkenin bağımsızlığından bahsetmek istiyorsanız ilk önce ekonomik bağımsızlık ve silahlı güçler anlamında dış bağımsızlığından kurtulmuş bir ordunuzun olması lazım. Bu iki özellik varsa bağımsızlıktan bahsedilebilir. Yoksa öbür türlü bağımsızlıktan bahsedilmesi mümkün değil diye düşünüyorum.

Ben 2019 bütçemizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum, saygılar sunuyorum.