| Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
| Konu | : | Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş ve arkadaşlarının, Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin (2/1186) daha ayrıntılı biçimde ele alınarak görüşülmesi amacıyla alt komisyona sevk edilmesi hakkındaki önergesine ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 01 .11.2018 |
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yeni yasama yılında tanışmadan, hiç toplantı yapmadan, sadece on beş dakikalık bir oturum sonrasında -hatırlıyorsunuz, o zaman Meclisi kapatmıştık- birbirimizi tanımadan ve şu tombala torbası gibi bir torbaya doldurulmuş olan yasayı görüşmek üzere burada toplanmış bulunuyoruz.
Şimdi, siyaset samimiyet, nezaket ve sabır istiyoruz. Bu toplum bizden birtakım sorunlar için çözüm bekliyor.
İlk şeyden isterseniz ele alalım. "Mecburi hizmet insanlık dışıdır, insanlık ayıbıdır." diyen bir bakan gördü bu ülke. Aynı bakan aradan beş altı ay geçmeden dedi ki: "Tekrar mecburi hizmeti ihdas etmemiz gerekiyor." Bu yapıldı. Yine, zannedersem şey olacak, bir veya iki dönem önce olması gerekiyor, ziraat mühendisini Sağlık Bakanı yapan bir iktidar vardı. Öyle değil mi Hocam? Öyle hatırlıyorum. Pardon ters oldu, hekimi Tarım Bakanı yapmıştı, liyakat esastı çünkü, biliyorsunuz. Altı yüz gün evde bekleyerek mecburi hizmet sonrasında yine çalışamama ile... Altı yüz gün evde bekliyorsunuz, okulu bitirmişsiniz, okulu bitirdikten sonra altı yüz günün akabinde yine kamuya atanamıyorsunuz, yine özel hastanede çalışamıyorsunuz. 15 Temmuz sonrası -bu lafı kullanmaktan pek hoşlanmıyorum ama- iki yıldır özelde ucuz olarak çalışan arkadaşlar var, ihraç edilmişlerdi KHK'yle. Bu arkadaşlar şimdiye kadar çalışıyorlardı, birden iki üç gün önce herhâlde birilerinin aklına geldi; ya atraksiyon gerekiyordu, bu arkadaşların işsiz kalması gerekiyordu, bunların çalışmaması gerekiyordu, bunların aç kalması, ağaç kabuğu yemesi gerekiyordu ve bu arkadaşların çalışmaması için dendi ki: "Özel hastanede yani SGK kapsamındaki bir hastanede çalışamazlar." Peki, radyoloji var, patoloji var, büyük bir çoğunluğumuz burada hekim, nükleer tıp var, onkoloji var, yan dal branşları var, anestezi uzmanı var; bu arkadaşlar, hekim olan bu insanlar nerede çalışacaklar, nerede muayenehane veya özel kurum açabilecekler? SGK kapsamında olmayan bir kurumda çalışmaları mümkün değil.
Aynı yapılanma malumunuzdur öğretmenlerde gerçekleşti, bunların sertifikaları iptal edildi, şu anda özelde dahi olsa öğretmen arkadaşlar çalışamıyorlar. Ne patladı, biliyorsunuz hepiniz. Şu anda neden onun üzerine gitmiyorsunuz? Şu anda binlerce öğretmen merdiven altı, kapalı kapılar arkasında dershane hizmeti sunuyor. Aynısı sağlıkta olmayacak mı sayın arkadaşlar? Eğer yurt dışına çıkış yasağı yok ise bu arkadaşlardan bir kısmının yurt dışına çıkma ihtimali çok yüksek ve bakın, biz yurt dışından Suriye muhalifi olan hekimleri şu anda çalıştırıyoruz. İstanbul'da bir sürü yerde var, Anadolu'da var; bunlara çalışma izni verildi. Elinde enjektör, stetoskop ve tansiyon aleti, bisturiyle darbe yapma ihtimali olan ya da darbeye teşebbüste bulunan hekimler olma ihtimalini düşünerek büyük bir ihtimalle böyle bir yasa tasarısı bizim önümüze getirildi, bunlar ne kadar doğrudur, siz de biliyorsunuz. Bu yapboz taktiğiyle çok kısa vadede üzerinde çok fazla düşünülmeden getirilmiş olan yasa tasarılarının, yasa tekliflerinin yarın nelere mal olacağını hepiniz biliyorsunuz. Kamu Hastaneleri Birliği diye iki üç yıl önce bir oluşum ihdas edildi, 2013-2014 yıllarında. Şu anda Kamu Hastaneleri Birliği nerede? O Kamu Hastaneleri Birliğine atanan eski milletvekilleri nerede, emekli milletvekilleri? Acaba onun için mi bu kurumlar ihdas edilmişti?
RECEP ŞEKER (Karaman) - Sanmam öyle bir şey olduğunu, devletin vekili yok o kurumlarda.
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Denizli Milletvekili.
RECEP ŞEKER (Karaman) - Kim o?
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Denizli Milletvekili Kütahya Kamu Hastaneleri Birliği Başkanıydı, Genel Sekreterdi.
RECEP ŞEKER (Karaman) - Ne zaman?
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Birçok ilde vardı, 2014-215 yılında. Gerçekten var yani cevap vermek zorunda kalıyorum ama gerçekten var, telefonu da var, isterseniz bağlayabilirim, iki yıl beraber çalıştım ve şu anda yok.
AHMET EŞREF FAKIBABA (Şanlıurfa) - Bir şeyi düzeltmem lazım, hekime hakaret var.
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Özür diliyorum, hekime hakaret yok.
AHMET EŞREF FAKIBABA (Şanlıurfa) - Hekim arkadaşlar her mesleği yapabilecek kapasitededir.
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Amenna ama şöyle...
AHMET EŞREF FAKIBABA (Şanlıurfa) - Tarım Bakanlığını da yapabilir, Ekonomi Bakanlığını da yapabilir, bak, o çok önemli.
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Sayın Bakanım, yok, o zaman bir şey söyleyeceğim...
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Ama hekimlere hekimlik yaptırmıyorsunuz, hekimlere hekimlik yaptırmıyoruz bu düzenlemeyle.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, bir dakika, özür diliyorum, karşılıklı konuşmayalım lütfen. Tamam, bu kadar yeter.
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Şimdi, Sayın Başkanım, yine söz hakkı vereceksiniz.
BAŞKAN - Sayın Vekilim, devam edin.
Buyurun.
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Şimdi, biz de bu toplumun bir parçasıyız. Hekimler diğer insanlara, burun deliklerine bakmıyorlar. Hekimler de diğer insanlar kadar amenna yüksek puanlarla giriyorlar. Ben de hekimim, ben pediatri uzmanıyım. Tanışıyoruz Hocam.
AHMET EŞREF FAKIBABA (Şanlıurfa) - Ben genel cerrahi uzmanıyım.
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Tamam.
Şimdi, şöyle bir şey söyleyeyim: Bakın, bu neye benziyor biliyor musunuz? Hani Öksüz olan bir arkadaş vardı ya, soyadı Öksüz. Hocam, sizi Akıncı Üssü'nün imamı yapsalar bir hekim olarak ne anlarsınız askerî harekâttan? Ben şöyle açıkçasını söyleyeyim: Tarımla da uğraşabiliyorum, ben çiftçi çocuğuyum, işçi çocuğuyum, emekçi çocuğuyum. Toplum, cumhuriyet bizi buralara getirmiş ama bakın, yanlış anlamayın, ben askeriyeden anlamam Hocam. Liyakat esastır, "Emaneti ehline veriniz." deniyor. Emaneti Kütahya'da bir sürü hekim varken Denizli Milletvekilini getirip, eski emekli milletvekilini getirip Kütahya'ya Kamu Hastaneleri Birliği Başkanı yaparsanız facia olur, şehri tanımıyor.
AHMET EŞREF FAKIBABA (Şanlıurfa) - Tamam, genel olarak "Bir hekim Tarım Bakanı olamaz." dediniz.
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Onu ironi olsun diye söyledim, siz anladınız.
AHMET EŞREF FAKIBABA (Şanlıurfa) - Tarım Bakanı da olabilir, Ekonomi Bakanı da olabilir, Eğitim Bakanı da olabilir, olabilir ağabey. Niye olmasın?
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Oldu, tamam ancak ve ancak AK PARTİ iktidarında dediğiniz şeyler olabilir Hocam, haklısınız. Polemiğe çevirmeyin lütfen, insicamımı... Bizim konuşmamız yarım kaldı. Ne yapacağız Sayın Başkanım?
BAŞKAN - Hızlıca bitirin de oylamaya geçelim Sayın Vekil.
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Hızlıca bitirmeye çalışıyorum ama yarısı gitti Sayın Başkanım. Bir de insicamım, konsantrasyonum bozuldu. Nasıl yapacağım bilmiyorum, toparlamaya çalışacağım ama.
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Baştan yanlış başladı, "Ziraatçıyı Sağlık Bakanı yaptılar." dedi, ondan sonra...
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Hayır, o bir yanlış değildi, bilerek yaptım, Hocam anladı. Siz hekimsiniz, anlarsınız, diğer insanlar da anlar, herkes eşit. IQ seviyesiyle hiç alakası yok hekimliğin.
AHMET EŞREF FAKIBABA (Şanlıurfa) - Tıp fakültesinden ara sıra doktor çıkar, her şey çıkar.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Ama şimdi doktor da çıkamıyor, çıkan çalışmıyor.
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Çalışamıyor.
Sayın Başkanım, ben ne zaman konuşacağım, izin verecekler mi?
BAŞKAN - Konuşmacının sözünü kesmeyelim.
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Şimdi, siyasette temel esaslar şunlar: Siyaset samimiyet, nezaket, sabır idi. 182 kuruldu, hatırlıyorsunuz, 182 insanları hastane kuyruğundan kurtardı, Allah razı olsun, şu anda evde kuyrukta devam ediyorlar. Ben isterdim ki bugün veya bu yasa tasarısının benzeri sağlıktaki organizasyon bunlara yönelik olsaydı. Türkiye'de 800 milyon civarında yılda -Bakanım da burada- poliklinik muayenesi oluyor, hastane müracaatı var. 780-790 milyon da 800 milyon diyeceğim. Bunun 2017 rakamı olması gerekiyor, 800 milyon. Bunlardan kuruma göre değişen, asgari 2 lira, 5 lira, 8 liraya kadar giden bir katılım payı alınıyor ilaç hariç. Bunun düzeltilmesi gerekiyordu. Bu 800 milyon muayenenin birçoğu 182'ye gidiyor, 182'den dolayı para yazılıyor. 182 ücretsiz değil, bu gariban halkın bu paraları buradan tahsil ediliyor.
Birinci basamakta muayene zorunluluğu olmadığı için, sevk zinciri çalışmadığı için, sevk zinciri konma amacıyla gelen aile hekimi uygulaması tam olarak yerleştirilmediği için hastalar ikinci basamağa gidiyor. Birinci basamakta muayene oluyor, beğenmiyor, ikinciye gidiyor. Akşamları bu parayı vermemek için acile gidiyor. Acillerde günde 400-500'den aşağı hasta bakılmıyor. Acilde yeşil alan yoğunluğu var, acilde acil hasta bakılmıyor şu anda; hepimizin malumu, biliyorsunuz katılım paylarını. "Over treatment" veya aşırı ilaç kullanma... Türkiye'deki sağlık sisteminin içindeki ilaç payı yüzde 39'lara varan bir oranda yüksek. Aynı hastalığa 2-3 defa reçete yazılıyor, onları hepimiz biliyoruz.
Şimdi, biz bu hekim arkadaşları çalıştırmamakla bir yerde bir şeyler yapıyoruz ama bilmiyorum, onu hepinizin takdirine şey yapıyorum. Adalet ve ihsanla emrolunmuştur. Bir de buradaki arkadaşların, hepimizin ortak konusu olacak şeydir bence, sözlerin hepsini dinliyoruz ve en güzeline tabi oluyoruz. Bunun ne olduğunu biliyorsunuz, kimin söylediği değil, ne söylediği önemlidir. Sözlerin hepsini dinleyip en güzeline tabi olacağınıza ve bize dikte ettirilen bu yasa tasarısında aklıselimin hâkim olacağına inanıyorum. Enjektörle, stetoskopla, bisturiyle, tansiyon aletiyle darbe yapılamayacağı kanaatindeyim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.