| Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
| Konu | : | Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş ve arkadaşlarının, Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin (2/1186) daha ayrıntılı biçimde ele alınarak görüşülmesi amacıyla alt komisyona sevk edilmesi hakkındaki önergesine ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 01 .11.2018 |
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Sayın Başkan, şimdi siz bizi bir toplantıya çağırdınız ve bu toplantı Komisyonumuz açısından son derece önemli bir toplantı. Çağırdığınız tarihe bakıyoruz, 30/10/2018. Bugün günlerden ne? 1 Kasım. Şimdi bu kadar çok insanı ilgilendiren, milyonlarca insanı ilgilendiren bir konu, sadece sağlık emekçileri, sadece eczacılar ve diğer başlıklar olarak düşünmeyelim, bu hizmetleri alan kişiler, bu hizmetlerden yararlanan halkımızı da düşündüğümüz zaman milyonlarca insanı ilgilendiren çok önemli bir konuyu gündeme aldık. Bu bir yasa teklifi, bu yasa teklifi tam da biraz önceki hatiplerin söylediği gibi OHAL ürünü olan bir sürecin parçası ve OHAL sürecinde yaşadığımız bütün hukuksuzluklar, adaletsizlikler buraya da bu yasa teklifine de yansımış bir şekilde. Bu kadar önemli bir yasa teklifini görüşmek için bizlere verdiğiniz teklifi inceleme süresi oldukça manidar yani yangından mal mı kaçırıyoruz, bu ne acele? Bu, Komisyon üyelerine ne kadar değer, kıymet vermemezlik? Bizlerin görüşlerinin oluşabilmesi, bizlerin ilgili sendikalarla, odalarla, birliklerle görüşerek görüş alışverişi yapabilmemiz, bu konu üzerindeki görüşleri toparlayabilmemiz için bile zaten bu yeterli bir süre değil. Bu, Komisyonun çalışmalarına gösterilmiş büyük bir özensizliktir ve burada aslında bir komisyon çalışması değil de komisyon varmış gibi yapma tutumudur. Sizi Komisyon Başkanı olarak bu "-mış gibi yapma" tutumunuzu, bu tavrınızı, bu tutumunuzu değiştirmenizi istiyorum öncelikle. Böyle bir yaklaşım sergilemelidir Komisyon, Komisyon üyelerine ve ilgili yasa teklifine eğer bir değer veriliyorsa o zaman bunun için yeterli bir süre sağlanmalıdır, bu süre sağlanmamıştır. Birincisi bu.
İkincisi, şimdi bu yasa teklifi 43 maddeden oluşuyor ve çok kapsamlı bir yasa teklifi ve bu yeni sisteme entegre olmak için getirdiğinizi söylediğiniz bir teklif. Bir kere bu "yeni sistem" dediğimiz şey tartışılmadan, bu "yeni sistem" denilen tek adam rejimi tartışılmadan bu konuda, sağlık ve diğer konularda topluma iyi bir yasa teklifiyle çıkabilmek, toplumun sorunlarını çözebilmek, sağlığın ve sağlık emekçilerinin sorunlarını çözebilmek imkânsızdır.
Hepimiz biliyoruz, evet, kimse çok fazla bahsetmekten hoşlanmıyor burada gördüğüm kadarıyla ama bir 15 Temmuz darbe girişimi oldu. Bu bir girişimdi, evet, girişimin arkasından bir demokratikleşme süreci mi geldi, hani biz bunu bilmiyoruz? Hayır, demokratikleşme süreci gelmedi, gerçek bir darbeler silsilesiyle karşılaştık. Ve bu darbeler silsilesi dediğimiz ortam içerisinde bugün yaşadığımız, bu yasanın da entegre olmaya çalıştırıldığı Anayasa değişikliği ve tek adam rejimi inşası söz konusu oldu.
Şimdi buna itiraz etmeden, bu konudaki sorunlara değinmeden bizim bu yasa teklifini görüşebilmemiz imkânsız. Kaldı ki bu yasa teklifine esastan itiraz etmek gerekiyor. Çünkü, gerçekten buradaki bütün Komisyon üyelerinin elini vicdanına koyması gerekiyor. Bugüne kadar 15 Temmuz darbe girişimi vesilesiyle, onu bir vesile yaparak, onu bir Allah'ın lütfu yaparak binlerce insan, 130 binin üzerinde insan işinden edildi, ekmeğinden edildi, sorgusuz sualsiz, hukuksuz. Şimdi, âdeta o gün olağanüstü hâl KHK'leriyle bir gecede hayatları karartılan, hayatları altüst edilen insanlar arkalarından, enselerinden takip ederek onların bir daha asla insana yakışır bir yaşam sürdürememesi, mesleki olarak ve sosyal olarak ölüme mahkûm edilmesi için bir yasa getiriyorsunuz önümüze.
Şimdi bu kadar büyük trajedilere yol açacak bir yasayı bu Komisyon şimdiden, daha başlamadan, daha konuşmadan hemen reddetmeli. Bu yasayı biz hiç konuşmamalıyız, hiç tartışmamalıyız. Çünkü bu yasa binlerce sağlıkçıyı, binlerce emekçiyi hayat boyu, sadece kendilerini değil, aileleriyle birlikte, sosyal çevreleriyle birlikte sosyal bir ölüme mahkûm ediyor. Yine, bu yasa aslında hastalara müşteri muamelesi yapan, bütün sağlık sistemini ticarileştiren ve gerçekten bütün meselelere "Ya ceza ya para." diye bakan ya da muktedirlik üzerine kuran yani biat etmiyorsa eğer, kendi iktidarına biat etmeyenleri, demokratik muhalefet etme potansiyeli olanları tasfiye etme, ortadan kaldırma üzerine kurulmuş bir sistem. Yani bu sistem aslında "tek adam rejimi" dediğimiz, faşizmin kurumsallaştığı bu dönemde faşizmi desteklemek için getirilmiş bir yasa. Bizler eğer demokrasiye inanıyorsak o zaman demokrasinin gelişmesine hizmet edecek bir çaba içerisinde olmalıyız.
Ben şunu biliyorum, aslında tek adam rejimi demek şu da demek: Aslında AKP diye bir partiden de söz edemeyiz. Siz AKP milletvekillerinin de inisiyatifi ve iradesi tamamen saraya bağlanmış durumda. Ben sizi bu saraya bağlı çalışan iradeyi özgürleştirmeye ve kendi iradenizi, halka verdiğiniz, seçmeninize verdiğiniz sözleri yerine getirmek üzere kendi iradenizi kendinizde toplamanıza davet ediyorum. Çünkü, aslında bu yaklaşık dört aylık Meclis pratiğinde de şunu gördük: Yani AKP milletvekilleri bir noter gibi ellerini kaldırmak üzere geliyor. Tabii, kiminle birlikte? Erdoğan-Bahçeli ittifakının kanunlarını, kanun tekliflerini hayata geçirmek için ortaklarıyla birlikte bunu yapıyorlar. Bunların hiçbiri ama hiçbiri halkın ihtiyaçlarına karşılık gelen şeyler değil. Bunlar tamamen ve tamamen, aslında Erdoğan'ın elinde, tek adam rejiminin elinde bütün gücün, bütün kuvvetin, bütün imkânların toplanmasını sağlamak üzere kurgulanmış, aslında yasa bile olmayan, diktatörlüğü destekleme teklifleridir. Buna siz milletvekilleri de "hayır" demelisiniz. Buradaki Komisyonumuz, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu bu yasa teklifini şimdiden, hiç tartışmadan geri çevirmelidir.
Bakın, Komisyonun ismi bile gerçekten çok gariptir. Sosyal İşler Komisyonu, yani artık sosyal devlet olmanın ilkelerini tamamen ortadan kaldırmış, fiilen ortadan kaldırmış, sosyal ilişkileri, sosyal işleri, sosyal hizmet gibi, sosyal hakları ve sosyal devlet anlayışını ticari unsurlara terk etmiş bir iktidarla karşı karşıyayız. Buna "hayır" demeliyiz ve birinci olarak bu görüşmeyi şimdiden el birliğiyle kapatmalıyız, bu teklifi görüşmemeliyiz. Birinci olarak bunu söylemek istiyorum.
İkinci olarak konuştuğumuz yasa teklifi bir kere içindeki dil olarak son derece iktidar dili, son derece ticari bir kafayla, ticari bir hedefle planlanmış, kurgulanmış ve tamamen ceza sistemine göre yani "Nasıl sorunları çözeriz, bunun için, sağlıktaki sorunları çözmek için hangi politikaları geliştirmeliyiz?"in yerine "Nasıl ceza keseriz?"in üzerine kurgulanmış bir yasa teklifi. Oysa biliyoruz ki sağlıkta biraz önce güzellenen ve çok yol aldık diye Bakanın ifade ettiği tablo aşağıya indiğinde, sahaya indiğinde kadınlara, çocuklara, halkımıza değdiğimizde hiç de böyle işlemiyor.
Hatırlarsınız, Dilek diye bir üniversite öğrencisi vardı ve bu üniversite öğrencisi kanser tedavisi görüyordu ve kanser tedavisi gördüğü esnada ilaçlarını parayla dahi satın alamıyordu. Bunun için Bakana ulaşmaya çalıştığı zaman dilenci muamelesi görmüştü. Şimdi biz bu tabloyu, bu anekdotu... Şimdi rahmetli oldu, kendisi yaşamıyor fakat asla Dilek'i unutabilir miyiz? Dilek'in bize bıraktığı iz bu mu olmalı? Yani buradaki bu yasa teklifindeki tablo mu olmalı yoksa biz gerçekten bu süreci, Dilek'i böyle dilenciymiş gibi bir konuma iten iktidarın o ilişkisini sorgulayan ve Dilek'lerin sorununu çözen pozisyonunda mı olmalıyız?
Bu yasa teklifiyle biz aslında sağlığı daha da paralılaştıran daha da merkezîleştiren, daha da büyük kent hastanelerinde, hani ancak patenlerle bir yerden bir yere gidilebilecek konumdaki, neye göre hazırlandığı, kimin için, ne için hazırlandığı çok da manidar olan, tamamen bir binalaşma, betonlaşma ve sağlığın, sağlık turizminin ve sağlık hizmetlerinin ticaretleştirilmesine yönelik kent hastanelerinin; onların bize vereceklerine bir bakın.
Değerli arkadaşlar, biz burada bu yasa teklifini Dilek'lerin yaşamını değiştirmek için düzenlemek istiyorsak ya da Van'da çocuğunu sırtına alarak karda çocuğunun cansız bedenini sırtında taşıyan babayı hatırlayarak değerlendirebilmeliyiz. O yüzden biz bu yasa teklifini ancak ve ancak halkla birlikte konuşarak çıkartabiliriz. Ancak ve ancak Türk Tabipler Birliğiyle, Sağlık Emekçileri sendikalarıyla, Diş Hekimleri Birliğiyle, Türk Eczacıları Birliğiyle ve bütün sendika ve demokratik kitle örgütleriyle, halklarımızla birlikte konuşarak, sorunları gerçek yerinde tespit ederek ve gerçekten çözüm aramak için ele alabiliriz.
O yüzden de ben de önergeye katılıyorum. Biz bunu burada bu teklifi görüşmekten el birliğiyle vazgeçelim diyorum. Eğer bu konuda ortaklaşamıyorsak o zaman hiç değilse bizler bu kadar çok insanın canını yakacak, hayatını karartacak, trajik tablolara meydan verecek, sebebiyet verecek ve sağlıkta ticarileşmeyi artıracak, daha da hızlandıracak olan, hatta hiçbir sorunu da çözmeyecek olan bu yasa teklifini bir alt komisyona devredelim arkadaşlarımızın verdiği önergede olduğu gibi. Orada bütün boyutlarıyla, hem OHAL süreciyle hem kanun hükmünde kararnamelerin hukuksuzluklarıyla hem demokrasi açısından hem sağlığın nasıl demokratikleştirilebileceği açısından ve sorunların nasıl çözülebileceği açısından alt komisyonda bu konuyu değerlendirelim ve sorunlara el birliğiyle çözüm arayalım. Bu komisyonun rolü ancak bu şekilde gerçekleşebilir.
Başkana son olarak şunu söylemek istiyorum: Bu Komisyonun sağlıklı çalışması ve ilgili demokratik kitle örgütleri, sivil toplum örgütleriyle birlikte kaliteli bir çalışma yaparak sağlık sorunlarını değerlendirmesi konusunda kendisinin de çaba sarf etmesi, demokratik bir işleyişi bu Komisyonun içerisinde de başlatması önemlidir diye düşünüyorum.
Teşekkürler.